Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kültürlerarası bir felsefe mi? Avrupalı bir felsefeci, Afrika felseresine zorluklarla karşılaşmadan yaklaşamaz. Bu yüzden yazarın bir mekan çalışmasıyla, Afrika . Felsefesi'nin serimlenmesindeki geleneksel biçimleri eleştirmekle işe başlaması gerekiyor. Horton, Apostel, Wright ve başka yazarlann, konuya ilişkin önemli Ingilizce ve Fransızca serimlemeleri, Afrika felsefesini, Avrupa ya da AngloAmerikan felsefesinin mesleki ölçütlerine göre, yani, sistematik, analitık olarak açık, rasyoneî düşünmenin incelmiş standardarına göre değerlendiriyorlar. Heinz Kimmerle, Afrikalı felsefecilerin de bu Avrupa merkezciliğini ne çok içselleştirdiklerini etkileyici bir biçimde sergiliyor. RUDIGER DANNEMANN cesinin ya da daha genel bir formüllendirmeyle Batılı rasyonellik biçimlerinin defalarca vurgulanan çöküşüyle) başa çıkabilme çabasının seçildiğini söylemek gerekiyor. Ancak, yazarımız, Afrika felsefesinin çilesinden de bütünüyle kurtulamıyor: Afrika felsefesini aslında neyin oluşturduğunu hep yeniden söylüyor. Kimmerle'de, Ayırım felsefesine uygun görünen, Afrika felsefesinin tam da momentleridir. Bu metaeleştıriye karşın, Kimmerle'nin bazı vaatlerine kuşkuyla bakan okuyucu, yazarın yeniden kurma cabasını ne denli farklılaşmış ve özenli bir biçimde sunduğunu kabul etmelidir. Kitap, sempatik ve konuya uygun bir biçimde düzenlenmiş: Yazar, sistematik paragrafların, günce kayıtlannın, notların, şiir metinlerinin biraradalığında, sonuçları, saptamaktan çok, darboğazları açmak isteyen açık bir felsefe yapma ideafini gerçekleştiriyor. Bu kitabın sayısız izleyiciler bulması umuluyorsa, buna gelecekte, çokkültürlülük ya da kültürlerarasılık konusunun mükemmel bir ideolojik işlev de barındırdığının üzerinde daha güçlü düşünsenmesi arzusunu da eklemek gerek. Çok gelişmiş ülkelerin, Batı'nın güncel eKonomik biçimine uygun düşen bir yaşam biçimini dünyaya kabul ettirmeleri söz konusudur. Altı çizilerek söylenirse: Bir Ayırım felsefesi, asla per sc bir eleştirel proje değildir. Herhalde, Batı uygarlığının katı olgularına, Avrupa Marksizminde ve Eleşfirel Kuram'da geliştirilmiş olduöu gibi, evrenselci bir düşünce daha çok karşı koymaktadır. Eğcr böyle bir durum sözkonusu olacaksa, Afrika'da evrenselci yönclimli bir felsefenin izleri, eleştiriye baştan yenik düşmüş sayılmazlar. • Neue Gesselschaft/ Frankfurter He/te V 1992'den Çevıren Mustafa Tüzel Açık bir felsefe Helnz Kimmerle'nin kltabı, sempatlk ve konuya uygun bir blclmde düzenlenmls. S öylenenlere inanılırsa, filozoflar genelde çağlarından bir adım öndedirler, laikleştirilmiş peygamberler olarak görevlerini böyle yerine getirirler. Günümüzde tarafsız bir gözlemci, daha çok, profesyonel felsefenin, güncel çatışma kanşımlarına oldukça rahat yanıtlar verdiği izleniminı edinir. Bu durıım yaJnızca Alman sorunu için (ve Habermas'ın, Heinrich'in ve Riedel'in konuyla ilgili yapıtları için) değil, büyük çokkültürlülük (ya da kültürlerarasılık) sorunu için de gcçcrlidir. Heinz Kimmerle'nin, Afrika Felsefesi'nc yaklaşımı, Avrupalı olmayan düşünce hakkında yalnızca yazmakla kalmayıp, onunla gcrçck bir dıyaloğa gırme yolundakı ilk çabalardan birini de oluşturuyor. A. Diemer'in çabalarına karşın, tam da Almanca konuşulan alanda bu konuda çok büyük bir eksiklik duyumsanıyor. Kimmerle'nin, bu konuyla ancak Hollanda'daki öğretim görevliliği sırasında karşılaşmış oluşu bir rastlantı değil. "Afrika Felsefesi nedlr?" Avrupalı bir felsefeci, bu konuya zoruklarla karşılaşmadan yaklaşamaz. Bu yüzden yazarın bir mekan çalışmasıyla, Afrika Felsefesi'nin serimlenmesindeki geleneksel biçimleri eleştirmekle işe başlaması gerekiyor. Horton, Apostel, Wright ve başka yazarlann, konuya ilişkin önemli Ingilizce ve Fransızca serimlemeleri, Afrika felsefesini, Avrupa ya da AngloAmerikan felsefesinin mesleki öl çütlerine göre, yani, sistematik, analitik olarak açık, rasyoneî düşünmenin incelmiş standardarına aöre değerendiriyorlar. Kimmerle, Afrikalı felsefecilerin de bu Avrupamerkezciliğini ne çok içselleştirdiklerini etkileyici Dİr biçimde sergiliyor vc aynı zamanda, iyice araştınlmış vaka örneklerinde (Kenya, Gana, Benin, Nijerya) Afrika'da felsefi sosyalizasyonun nasıl işlediğini, fakültelerdeki personel donanıınının, Batıya yönelmeyi nasıl kaçınılmaz kıldığını da gösteriyor. "Afrika Felsefesi nedir?" (ve felsefe yapmanın, Afrika'ya özgü bir biçimi var mıdır?) sorusunu yanıtlamak oldukça zor. Batılı felsefe kavramının şcyleştirmelerinden kaçınmaya çalışan Kimmerle, basit ve kesin bir yanıt vermiyor. YakSAYFA 6 laşımlarında ilk belirlemeleri yapmaya, ilk değinilerde bulunmaya çahşıyor. Yazılı kanıtlar, böyle aktarımlar bulunsa da (örnekse 5. yy.'da Etiyopya'da olduğu gibi), mutlak bir önem taşımıyorlar. Kimmerle, yazılı geleneğin, felsefi söylemdeki önceliğinin önemini sınırlamak için her şeyi yapıyor. Derrida'nın "Gramatoloji"siyle bağıntılı olarak, tüm aktarım biçimlerini, kapsamlı (yani belirli yaşam koşulları ya da ritüel süreçler bağlamında) olarak anlaşılması gereken izîer olarak görmeyi öneriyor Nietzsche, Heidegger ve Adorno'yla birlikte bir "başka düsünme" hederi konuluyorsa, o zaman Âtrika felsefesinin kaynaklarına bakmanın yolu açılıyor: Atasözleri, söy lenlcr, dcstanlar, halk türküleri, inanç içerikleri, töreler, görenekler, sanatsal simgeler (Gyekye'ye göndcrmc yapılarak). Felsefi içerik taşıyan atasözlerindcn yararlanılması, yani relsefccinin yeniden kurma çabası, bir kuramsal sisteme vardırmasa da, yeterince açık bazı sonuçlara yol açar. Afrika'dakı Tanrı tasanmı, hiçbir biçimde, teolojik birlik düşüncesine, Hıristiyan ya da îslam tektanrıcılığına denk düşmez, tersine, "bir kuvvetin çok çeşitli biçimlerde cn yüce ya da en güçlü gözüyle görüldüğü ya da inanıldığı, çok yönlü bir oluştur." Ayrıca, Batı bireyciliğinin, Descartes'dan bu yana bilinen benmerkezciliğinin, Afrika düşüncesine yabancı olduğu görülmektedir. Çeşitli Afrikalı felsefeciler, Afrikalı "bisoite" (yani, Zaireli felsefeci T. Ntumba'nın deyişiyle, topluluk) felsefesi ile, Avrupa düşüncesindcki "moetie" (Ben'lik) felsefesi karşıdığından söz ediyorlar. Dahası, Kimmerle ye göre, Afrika Felsefesi'nin anüsistematik özelİifii çok değerlidir. Ayırım (Differenz) felsefesi kosullarında, Afrika atasözleri örneğinde olduğu gibi, duruma bağlı olarak düşünseme (Reflexion) biçemi, kesinlikle bir kusur dcğil, bütünleyici işlevler üstlenebilcn, diğerleriyle eşit değerde bir düşünme biçimidir. Bövlelikle, Afrika felsefesi, gclişmesi eksik kalmış bir felsefe olarak kavranmaz, tersine "Sistem düşüncesinden çıkmayı" hızlandıracak öncül bir çaba olarak ciddiye alınır. Kimmerle, Ayırım felsefesinden esinlenen, yeni sömürgeciliğin yüce biçimlerine alttan alta saîdırma ve kültürlerarası diyaloğu yalnızca istemekle kalmama ça basını, şaşırtıcı ölçüde ileri götürüyor. Yine de, Ayınm felsefesiyle, çucış rroktası olarak, yine Batı Avrupa düşüncesinin bir ürünü olan, büyük sistemlerdeki bunalımla (özellikle Avrupalı sistem düşün "Halkın Dostları"nı vcriyor. Şimdi de lüfîafryedi gcliyor. * Oğlak'tan herkese özel armağan: Halkın Dostları dergisinin 1970'teki ilk sayısınm tıpkıbasımı. Adilel Ağaoğlu'nun "Çankaya Konusması". Bir Victor Hugo fliri vc «Itı Osmınlı çcvirmeni... Celâl Nurı'nın "Şimdl Hatıraları" ve Adalet Ağaoğlu'nun "Hiçbir Yer"ı . Mthmut Yeıarl'nin Çulluk'undan tadımlık: Çullujun Ölümii/T«kenin Knıjm»jı... Fethi Nacı "Saıt Faık hakkında sağdan ve soldan vanlış değerlendırmeler". Ferit Edgu ıse "Urfalı Mateos'un Yazgısı" uzerıne yazıyorlar... Nurer Uğurlu, Sina Akyol, Javktr Altıncl, Adil lıci, H u ı n Akay, Mthmct Y«jın v« Tun* Kircmitçl'nin "Şlir'leri... Mahir Oztaş ve Doğan Yarıcı'nın "Hikaye'leri . Esr* Inci'nln yazısı: "Türk Romanınd* İlk Pollsiyc: Eırtrı Clniyit... Ismet Ozel. Ataol Behramoglu, Murat Belge, Nihat Behram ve Cemal Süreyanın kalemlerınden "Halkın Dostları Üzerine" kolajı... Valnızca »eçkln klUpçılard»... J()(,L\k YAYIINLARI okarlana hak rltlil. yaıarlann brkirdtjll kalltr" ı i i i ı ı ' ı ı ı İMİyiili a b o ı ı e lı<ıııi|Kiıı>ii!sı! ııar:'ın büliiıı ycııi iiboııoleriııc Oiliik ^.iMiılaıı .uiisındiiıı scçrrcklrri t a m 2 milyon 100 bin lirulık bodiivii kihıp. Ayi'iıılılı lıil^i ııar: >o«li'<!«'. CUMHURİYET KİTAP SAYI 312