Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
dökmüş. Bu yazılar, her gün ve her gün yaşadıklarından kendine sakladıklarıdır; tanık olduklarından yüreğine kalan tortulardır; dilinin ve yüreğinin ucuna gelip de söyleyemedikleridir. Yirmi yıldır haber veren adamın, yirmi yıldır içinde kalan, iyi haber verme umududur. Getto/ Joshua Sobol/ Çeviren. Abmet Necdet/ Can Yayınlan/ 111 s. Israilli yazar Joshua Sobol'un Getto adlı bu oyunu, Londrada 1989 yılının En tyi Oyunu' seçildi ve Avrupa'nın birçok tiyatrosunda sahnelenerek büyük ilgi çekti. 1942 yılında Litvanyadaki bir gettoda geçen ve gerçekten yaşanmış olayları işleyen bu oyunun en olağandışı ve ilginç yanı da, aynı zamanda, 'Getto Tiyatrosu'nun bir örneğini oluşturması. tnsanın kendine karşı sanat yapması olarak 'getto tiyatrosu' kuşkusuz, dünya tiyatro tarihinin de en ilginç olayıdır. lşte, Getto, oyununda, insanın yaşamı ve kendisini doğrulama savaşımı içindeki bu akıl almaz serüvenine tanık olacaksınız. Yiikseklerde/ Paul Boıvles/ Çeviren. tlknur Özdemır/ Can Yayınlan/ 200 s. Yaşlı bir Amerikalı profesörle çocuğu yaşındaki karısı, kendilerini Latin Amerıka'nın gızemli ortamında gelişen bir öykünün içinde bulurlar. Genç ve yakışıklı Grove ve güzel metresi Luchita'yla tanıştıktan sonra profesörle karısının dıngin yolculuğu, yerini anlaşılmaz olaylarla dolu bir serüvene bırakır. Görünüşte rastlantısal olan bu tanışma, romanın başkişilerinin hayatını tümüyle değiştirir, beklenmedik bir sona ulaştırır. Ikınci Dünya Savaşı sonrası Amerikan edebiyatının seçkin adamlarından olan Paul Bowlcs'ın büyük başarı kazanan bu ilk romanı, Italyan yönetmen Bertolucci tarafından filme alınmış, ülkemizde Çölde Çay adıyla gösterilmişti. Modernliğin SosyolojisiOzgürlük ve Cezalandırma/ Peter Wagner/ Çeviren Mehmet Küçük / Sarmal Yaytnevi/ 327 s Yapıt modemitenirj sosyolojisini son iki yüzyıl içindeki toplumsal dönüşümün tarihsel bağlantısı lıcıın içinde ele almakta. Günümüzdeki yeniden yapılanma hem özellikle sosyolojisı I özgürlük düşüncelerinde "modernizm projesi"nin canlanmasının kimi anahtar sorunları hem de toplumsal kimliklerin doğuşu ve siyasallaşma olasıhğı açısından ötekilerin cezalandırılmasını tartışmaktaüır. Tarihselkarşılaştırmalı toplumsal analiz niteliğinde bir çalışma olan yapıt, modernlik süresince insan benliğinin geirdiği dönüşümü özgürleşme ve disiplin altına almanın birbirine paralel ve çarpıcı bir süreci olarak ele alıyor. . •• Ingiliz Miiziği/ Peter Ackroyd/ Çeviren: Oya Dalgıç/ Yapı Kredi Yayınlan/ 344 s. Araştırmacı, eleştirmen ve yayımcı kimlikleriyle çok yönlü bir yazar \i)Hlilu mü?itft®$ olan Ackroyd'un bu romanı bir müzik tarihi kitabı değil: Ingiliz Müziği, geçmiş ve gelecek, yeni ve eski, hayali ve yaşanmış yüzyılların masalı. Geçmişin mirası ile yüzyüze gelen genç bir tngilizin, edebiyatın ve sanatın "Ingilizliği" ile tanışmasının; ilk kez Ingiliz müziğiJaa ^ ni duyuşunun yazıya dökülmesi. Pek sık rastlanmayan bir tür "öğrenişin" öyküsü olan Ingiliz Müziği, şimdiyi anlamak için geçmişe yapılan bir yolculuğun romanı. Chatterton/ Peter Ackroyd/ Çeviren: Füsun Elioğlu/ Yapı Kredi Yayınlan/ 248 s 1770 yılında henüz 18 yaşındayken kendini öldüren Ingiliz şiirinin harika çocuğu Thomas Chatterton. Chatterton'ın gerçckliğınin ardına düşen bir başka genç Ingiliz şairin bir antikacıya satmak için gctirdiği kitaplarla, gözüne ilişen yağlıboya portreyi takas etmesi. Ve üç farklı yüzyılda geçen olayların başlangıcı. Çağdaş edebiyatın belki de en çok edebiyat ödülüne sahip yazarı Peter Ackroyd'un bu keyifli romanı Türk okuyucusuyla tanışıyor. Çok farklı yönlere ulaşabilen dokunmalarıyla keskin bir mizah usturası olan "Chatterton" aynı amanda dahiyane tiplemeleriyle bir toplumsal kimlik çözümlemesinin de romanı, Chatterton, Ackroyd'un birikiminin de zekicc dışavurumu aynı zamanda. 5ÖNYAÖYKÜLE1 ** cağını umuyor ve şunu artık çok iyi biliyoruz: Artık demokrasi isteyeceğiz! "Artık Demokrasi îsteyin", Erbil Tuşalp'in 19841987 yılları arasındaki, devletin yapısını, devletbirey, bireytoplum ilişkisini ve buna bağlı olarak toplumun nasıl suskun hale getirildiğini, özgürlüklerin nasıl elden ahndığını, insanın nasıl yalnızlaştınldığını konu alan yazılardan oluşuyor. Anı/belgcscl niteliğindeki bu kitapta, ezilen, horlanan ve aşağılanan insanın, toplumun her kesitinden bireyin olup biten her şeye karşın yine de umut dolu beklentilerini ve duyarlılıklannı bulacaksınız. Demokrasi Sizin Neyinize/ Erbil Tuşalp/ Papirüs Yayınlan/ İ04 s Kitabı okuyunca, içinizdeki hesaplaşma güdülerinin kırbaçlanacağına ve önce kendinizle sonra da olup bitenlerin gcrçek sorumlularıyla yüzleşeceğinize eminiz. Ama, eğer ödenen bunca bedele, çekilen bunca acıya karşın, "olan olmuş, ölen ölmüş" diyorsanız, "Demokrasi Sizin Neyinize" diyoruz. Eğer böylc demeyeceksek, yakın geçmişin, bugünün utançlarının üstünü örtüp küllendirerek tarihe gömmeyeceksek, geçmişin karanlık olaylarını 'faılı meçhul' bilgilerın tozlu raflarına kaldırmayacaksak, mutlaka somut bilgilere gereksinmemiz de olacaktır. Aydınlık bir geleceğin umutları içimizde, toplumun çeşitli kesimlerinde yeşersin istiyoruz da demektir bu. O zaman da hiç kimsenin olan bitenle ilgili bu bilgileri bizden saklamaya hakkı yoktur. "Demokrasi Sizin Neyinize" adlı bu kitabı okumaktan bizi hiç kimse alıkoymaya kalkışmayacak da demektir bu. Okuyalım bu kitabı ve içimizdeki insan geçsin harekete. Evet, bu kitap, Demokrasi Sizin Neyinize, yaşarken tarih yazan namuslu bir aydının isyanıdır. "Acaba devlet , işkenceden sakat bıraktığı yurttaşlarına tekerlekli bir sandalye veremez mi?" diyerek, müstehzi gülümseyen deli dolu bir militanın tarihe tanıklığıdır. emokrasi sizin neyinize DÖNVÂ ÖYKÜL :uuw llkgençlik Çağına Diinya Öyküleri (2 cilt)/ fshak Reyna/ Yapı Kredi Yayınlan/ 386 +406 s. Edgar Allan Poe'dan Stephen King'e, Woody Allen'dan Henry James'e, 90 öykücüye yer veren bu antolojide; bilimkurgudan polisiyeye, mizahtan "sade" edebiyata, her türden iyi öykü örnekleri bir araya getirilmiş. Daha önce çevrilmemiş birkaç öyküye de yer veren "llkgençlik Çağına Dünya Oyküleri", bir antoloji olarak tiirünün en kapsamlı örneklerinden. Selim lleri'nin yine aynı yayıncvinden çıkan iki ciltlik Türk Öyküleri derlemesindcn sonra lshak Rcyna'nın hazırladığı bu antolojiyle bir boşluk daha kapanmış oluyor. Kaçırmayın bu kitabı deriz. modern Artık Demokrasi îsteyin/ Erhıl Tıqalp/ Papirüs Yayınlan/221 i. Bugün ülkemizde insanların çoğu umutsuzluk ve belirsizlik içinde yaşıyor. Yalnızca gelecek kaygısı değil, bugünün nasıl geçeceği kaygısı da kaplamış içlerini. Toplumsal birliktelik parçalanmış durumda. Kurumlar işlerliğini kaybetmiş. Adalet, sağlık, eğitim, güvenlik duygulan yerini inançsızlığa, korkuya bırakmış durumda. Toplumsal. bağlar hızla parçalanmak üzere. Umut ,yerini umutsuziuğa bırakmış. Toplumun büyük bir kesimi dircnme gücünü kaybetmiş ve yenik ve suskun. Yarının ne getireceği bilinmiyor. Onlar egemenin görüşü olan hoşgörü ve sabır isterken, biz demokrasi istiyoruz. Evet, günlerin neye gebe olduğu bilinemcse de, biz bugünkü belirsizlikten özgür, bağımsız ve tam demokratik bir Türkiye doğaSAYFA 18 Bahçe/ Marguerite Duras/ Çeviren: Müntekım Ökmen/ Can Yayınlan/ 87 i 'Paris'in tren istasyonlarına dökülen bu binlerce Brötanyalı kadın her işe koşulan türden hizmetçilerdi; bir de ayak işlerinde çalışan, kırlık yerlerin pazarlarında işportacılık yapan, iğne iplik gibi şeyler satan kimseler vc daha birçokları. Olüm kimliğinden başka şeyleri olmayan milyonlarca insan. Tek düşündükleri yaşayabilmek: Açlıktan ölmemek, geccleri bir dam altında uyuyabilmek; hepsi bu. Bir de arasıra bir iki laf edecek birilerini bulmak, ortak bahtsızlıklarından, kişisel zorluklarından söz etmek, konuşmak. Yazları, sokak aralarındaki küçük parklarda, cocuk bahçelerinde, trende, pazar yerlerinin kalabalık, müzikli kahvelerinde olabilecek bir şey. Bu da olmasa, diyorlardı, içinde bulundukları ölümcül yalnızlıktan kurtulmaları olanaksızdı.' diyor Marguerite Duras kitabının bir bölümünde. Şimdi fyi Haberleri VeriyoruzAkşamüstü Yazıları/ Alt Kırca/ Can Yayınları/200 s Ali Kırca'nın 'Akşamüstü Yazıları'nın hemen tümü akşamüstleri, saat altıyla yedi arasında kaleme alınmış. Kalemin sahibinin ne işle uğraştığını bilenler için, o saatlerin başka anlamları olduğu da kolayca anlaşılacaktır. O saatler, habercinin telaş saatleridir. Ve bu yazılar o telaşlarda kaleme alınmış. Dünyanın ve Türkiye'nin telaşıarını kendine iş ve dert edinen adam, ekranın sınırlarına sığmayanları beyaz kâğıtlara Kamuoyu Kimin Oyu?/ P Bourdieu, P. Champagne, D. Gaxıe, } P Gre'my, G. Mıchelat, H. Tufan/ Haztrlayan Hülya Tufan/ Keut Yaytncılık/ 194 ı Once iyice kucak açtık onlara; çağdaş olma yolunda, televizyon gibi, reklamlar gibi, bilgisayar gibi onlara da ihtiyaç vardi.. HeJe de Kamuoyu seçim dönemlerinde onlarsız yaKknmOyu? pamaz hale geldik... Yorumladık, tartıştık, eleştirdik onları... Sonra basının da desteğini azaltmasıyla bir miktar askıya aldık ilgimizi... Derken yüksek idari mercilerimiz, ani bir kararla seçimlerden 60 gün öncesinden itibaren yayınlanmalarını yasakladı... Ama onlar... "kamuoyu araştırmaları" varlıklarını sürdürüyorlar. "Doğu raporu"ndan TVlerin ratinglerine, bazen de açıkoturumlardaki 900'lü telefonlann "iknaoldum/olmadım'larıylaiyiceyaraalarak, yaşıyorlar. Ve birtakım uzmanlarla bilim adamları dışında kimse doğru dürüst bilmiyor "kamuoyu araştırmaları"nın ne olduğunu, nasıl yapıldığmı, ne gibi zorlukları, neleri banndırdığını... Kamuoyu Kimin Oyu? işte bu eksiklikten hareketle, toplum üzerine düşünmeyi seven okurlara bir eleştirel panorama sunuyor. • C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 312