Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kapak konusunun devamı. m~ bır kurum olageldı ve tum bunlar ekonomık olanaklar ve polıtık ko şullarla da bağlantılı gelıştı Bu turden ılışkılendırmefer Kımmerıe'nın kıtabın da mevcuttur Yoksaymacı gelışım yerı ne değışık bır gelışım olçutu yaratma da ha ıyı bır uğraş değıl mıdır? Her halu kârda durum, genel olarak kabul gor muş olan (Batı) gelışme kavramının artık mıyadını doldurmuş olduğunu gosterı yor 2 "Gelışmenın sonluluğu" (s 214) ta rıhın de sonu anlamına gelır mı? Tabıı kı bundan bu sonuç çıkarılamaz Fakat bu durumda da tarının kendısının gelışme kavramından bağımsız duşunulmesı ge rekır Avrupa merkczlı gelışme kavramı nın ekonomı, teknolojı, polıtıka ve bı lımler açısından geçerlııığının nedenı benım ıçın netleşmemış durumda Bu noktada asıl netleşen şey, gelışmecı duşunmenın (doğaya egemen olmanın da na başarılı ve etkın yontemlerı anlamın da gelışmecı mutlaklığının ınsanlığı teh lıkeye surukluyor olmasıdır Bu durum acaba "gelışme", "ılerleme" dıye adlan dırılabılır mı J Gerçekte ekonomıyı, tek nolojıyı, polıtıkayı ve bılımı gelıştıren nedır5 Uygarlık duzlemınde ıfade edılen 'gelışmış uîkeler' ve 'gelışmekte olan ul keler' arasındakı farklar nelerdır? (s 209) Acaba burada kastedılen demokra sı sevıyesı mıdır? Fakat Batı ulkelerınde kı demokrasının varlığının nedenı Kuzey ve Guney arasındakı gedığın surcklılığın den kaynaklanmıyor mu ; Saksonya Eya let Başbakanı kısa bır sure once bu duru mu açık bır bıçımde ıfade ettı "Toplu mumuzun varoluşunun temelı bızım ım tıyazlı durumda olmamızdır, bu ımtıyaz lar olmazsa toplumumuz ışlevsızleşır ' 3 Bır dıyaloğun bellı ontullerı vardır Bırıncısı dıyaloğun amacının ve ıçerığının belırlenmesıdır, ıkıncısı, dıyaloöu taraf lardan hangısının yuruteceğının belırlen mesıdır, uçuncusu, katılımcıların başarılı olmak ıçın dıyaloğun nasıl yurutuleceğı konusunda anlaşmalandır, dorduncusu katılımcıarın gerçek eşıtlığının ne şekılde elde edılebıleceğının açıklığa kavuşturul masidır Bu son madde malı durumlan da kapsar Afrıkalı felsefecıler ortak pro jeler ıçın kuzeydekı (Batıdakı) zengın meslektaşlarına bağımlı oldukları surece eşıtlık sadece sozde kalacaktır Afrıkalı felsefecılere temsılcısı oldukları akımdan bağımsız bır bırım gozuyle bakıldıöı su rece gerçek eşıtlığı sağlamak guç olacak tır Felsefenın çeşıtlı dısıplınlerı esas alı narak tartışılması yaygın olmadığından dolayı, coğrafya veya ırkın onemlı bır ka tegorı halıne gelmesı olanaksız kalmaya devam edecektır 4 Bence Frantz Fanon'un bır ezenler kulturu ıle bır ezılenler kulturunun an cak somurgecıhkten (yenı somurgecılık ten) tamamen kurtulduktan sonra bır araya gelebıleceğı duşuncesıne başvur mamız gerekır " bır aradalık, farklı kul turlcıın somurgesel statu gerı donulmez bıçımde safdışı bırakıldıktan sonra kar şılıklı gorelılığının sorumluluğunu yuk lenme yolunuakı bu kararda yer alır " [Fanon, I rantz, Pour la rcvulotıon afrı caıne (ecrıt polıtıque), Parıs, 1964, s 51] Çok ıyı bılınır kı Senghor ve Fanon'un 1956 ve 1958'dekı goruşmelerınde Seng hor somurgecıhkten kurtuluşu temelde bır kulturcl eylem sonradan evrensel bır kulturde erıtmek ıçın otantık Afrıkalılığa (Negrıtude) gerı donuş olarak kabul edıyordu Buna karşılık Fanon, ozgurluk mucadelesını kulturun en yuksek bıçımı olarak goruyordu Ayrıca gelenekselcilığe karşı uyarıda bulunuyordu "Bır kultu run belırlı nıtelığı kapalı olmamaktır So murge rejımı kuruldu dıye yerlı kultur olnıez Tersıne, tarıhe bakarsak, onceden var olan kulturun, tumuyle yok olması nın değıl de sureklı cançekışmesının amaçlandığını goruruz Somurge nıtelığı ne duşmeden once canlı ve geleceğe açık olan bu kultur, baskı rejımının mengenesıne sıkışınca kemıkleşır hem bugune aıt hem dc fosılleşmış bır durumda olarak kendı uyelerıne karşı bıı konut oluştu rur (Boyle dıyorum), Çunku uyelerı bır ke? o kulturle tanımlandılar mı, o tanım lama artık (değıştırılemıyor) değıştırıl mez " (a g y , s 41 42) Benım goruşum halen bu mucadelenın ve felsefeye etkısının yetkın bır ınceleme sının yapılmasının onemlı olduğu yonundedır Bu goruşler butunuyle Krmmerle eleştırısı değıldır Kıtap benı, aşağıdakı son goruşlerımı oduğu kadar, yukarıdakı duşuncelerı de formule etmeye yonlendı rıyor Kımmerle nın kıtabı vc Afrıkalı ve Avrupalı felsefecıler arasındakı dıyaloğa kurumsal temel kazandırma nıyetı halen çok aşırı bır bıçımde Avrupa mcıkezlı olan Avrupa bıhmsel alanının oncu bır çalışması olarak gorulmelıdır Pekı, Afrı ka felsefesı nedır? Kımmerle bunu farklı değışkenlerle sunuyor bırçok değısık soylemlerı bır araya getırerek, (Naırobı, Cotonold, Legon Accra ve Ibadan'dakı) Felsefe Bolumlerı'nde oğretılen bır konu olarak ve sanat ıle felsefe arasındakı sınır bolgesı olarak (geleneksel Avrupalı algıla yışında) ele alıyor Afnka felsefesı O'na go re doğru bağlama oturtulmadığı ıçın kıs men anlaşılmış olarak kalıyor Bu bağlam, kıtapta esas olarak "Afnka farklıdır' du şuncesının ortaya çıkardığı gezı notları (Gunce Kayıtlan I'den IV'e) şeklınde sunu luyor Ben DU sorunu farklı goruyorum Be nım açımdan, Fanon, Hountondjı ve eleş tırmen yazarlar gıbı ornekler, burada soyle nenlerden (s 257) ve bır "Batı Afnka §urı Antolojısı' nden daha yerınde olurdu Yazar butunuyle felsefe tarıhının hâlâ açıkta olan bır alanının ve bu alanın mevcut ılışkıler ağının dıkkate değer bır goruntusu nu venyor Kıtap felsefe ve/veya Afnka tle ılgılenen herkese tavsıye edılır Sıradan kısı pek çok venı şey bulacak, uzman kısı bellı noktalarda eleştırel olacaktır ama bu kışı ay nı zamanda kendı konumunun daha uyum lu bır formulasyonunu yapmaya da zor lanacaktır • "Biitün kültürlen avnı vastadıp" Geçtiğimız günlerde Kabalcı Yayınevi tarafından yayımlanan 'Afrika'da FelsefeAfrika Felsefcsi' kitabının yazarı Prof. Dr. Heinz Kimmerle, aralık ayında ulkemızdeydı. Ankara'da 1921 aralık tarihlerinde yapılan 'Uluslararası Kültürlerarası îletişim Felsefesı Sempozyumu'na katılan Kimmerle, 22 aralıkta da Istanbul Alman Kültür Merkezi'nde bir konferans verdi. Hollanda Rotterdam Üniversitesi'nden emekli olan, Alman felsefeci Prof Dr. Heinz Kimmerle ile, 'Afrika'da FelsefeAfrika Felsefesı' kitabının çevirmeni Mustafa Tüzel'in yaptığı söyleşıyı sunuyoruz. u/e un, Lyotard ın vs neler yaptıklarını pck bılmıyordum Derrıda'nın Hegel uzerıne ne yazdığını esaslı bır çalışma ya pıp yapmadığını gormek ıstemıştım Hegel hakkında yaz dığı buyuk kıtabı okuduktan s>onra adeta buyıılendım Hegel ı gerçcktcn çok esaslı bır bıçım de okumuş ve çok ozgun bır Hegel yo rumu gelıştırmıştt Tum sıstemı vıkmak ıçın Hegel'ı kullanı yordu Bu benı çok heyecanlandırmıştı Boylehkle, dıyalektığın sınırlı olduğunu MUSTAFA TUZEL gordum Başkalarının duşuncesının fark lılığının onemını anladım Başka olanın, /"» ayın Kımmerle, bır 'Kültürlerarası dıyalektığın ıddıa ettığı gıbı aynı zaman \ Felsefe' dujuncestntn sızde nasıl da karşıt olması da gerekmıyordu Hegel l/ oluştuğunu ve 'Afnka Felsefesı'ne "Tum şeyler kendı ıçlerınde çelışkılıdır" nasıl geldığınızı okurlarıntza anlatır mnı dıyor Bu 'tum şeyler' sozunu artık ka bullenemezdım Elbette dunyada karşıt nız? lıklar var vc var olacaklar da Onlar var Oncelerı Hegel'le ve dıyalektık felse olduğu surece dıyalektığe de gereksın feyle ılgılendım Dıyalektığın Tarıhı'yle memız olacak Ancak, "Her şeyın çelışkıve ozelıkle de Ernst Blochla ılgılendım lı" olduğu duşuncesı bence yanlış bır ge Yıllar once Ernst Bloch hakkında bır kı nelleştırme Bu yu?den bu Ayırım (Dıffe tap da yazmıştım, bu benım ıçın çok renz) Duşuncesı'ne, bu Başka Olanın onemlı bır konuydu Daha sonra, belırlı Duşuncesı'ne yoneldım O zamanlar bır noktadan ıtıbaren, dıyalektığın eleştı HoUanda'da, Ayırım Duşunccsıyle ılgıle rısı uzerınde daha yoğun bır bıçımde ça necek bır araştırma grubu kurduk Bu lışmaya başladım Ozellıkle de Derrıda grup Tumluk Duşuncesının Eleştırısı'nı uzerınde Ablında bu bıraz rastlantısal ol ve Ayırım Duşuncesının bır tur Kategorı du Derrıda'nın ve bu Fransu grubunda Ier Oğretısı'nı gelıştırecektı Bu Başka kı otekı fılozofların, Foucault'nun, Dele YFA 4 "Afrika Velsefesı'nin yazarı Prof. Dr. Heinz Kimmerle: Duşuncesı uzerınde oldukça soyut bır bıçımde çalıştık Başka olanın kım, ne ol duğunu duşunmek ıstıyorsak hangı kav ramlara gereksınmemız var gıbı Bu çalışmalar, "Bız Felsefes>ı" kıtabımda onemlı bır yer tutarlar Ayrım Felsefesı uzerıne beş yıllık bır araştırma programımız var dı HoUanda'da, araştırma programları beş yıl dolduktan sonra, unıversıte dışın dakı mercıler tarafından bır değerlendır meye tabı tutuldukları ıçın, daha sonra ne yapacağız sorusuyla karşJaştık Baska olanın duşuncesı sorunu uzerınde çalış mayı suraurecek mıydık, yoksa bu ko nuyla yeterınce ılgılendık mı dıyecektık Uçuncu bır yol ıse, bu araştırmayı değı ŞIK bır bıçımde surdurmektı Ve ben 'Başka olanın duşuncesı'nı soyutlaştırmak ıstıyoruz" dedım Başka bır kulture bakmak, başka bır kulturde hangı du şuncenın bufunduğunu somut bır Bıçım de gormek ıstıyorduk Başka bır kulturu ve başka bır kulturun felsefesını esas ola rak nasıl kavrayabılırdık5 Bunun sonu cunda kültürlerarası felsefeye vardık Ya nı, bu Ayırım Duşuncesı, benım Hegel ve Dıyalektık uzerıne çalışmalarımla, Kültürlerarası Fclsefc arasında bır ara basamak oluşturuyor Burada "Postmo dcın" dcyımını kullanmaktan ozellıkle kaçınıyorum Ayrım Duşuncesı' ya da "Ayrı olanın Duşunulmesı' demeyı ter cıh cdıyorum Daha sonra, Afnka helse fesını araştırma konusu olarak seçmem ıse bıraz raslantı sonucu oldu Araştırma grubumuzda, uzun sure Japonya'yla ılgı lenmış bır arkaddşımız varcıı, o Japon fel sefesını seçtı, uzun sure Hındıstan'la ılgı lenmıs bır arkadaşımız da Hınt Felsefesını alaı Ben ne yapayım dıye duşunur ken, o sıralar oğluın Chrıstoph Afrı ka'da sık sık bufunduğu ve Afnka hakkında bırçok şey anlattığı, çektığı dıaları gosterdığı ıçın bende Afrıka'ya karşı bır ılgı uyandı Boylehkle başka bır kulturun felsefesını somut olarak ınceleme duşun cesınde kendıme Afrıka'yı seçmış oldum Bunlar 1988 yılında oldu Gerçı beş yıllık sure dolmamıştı ama daha o zamandan 'nasıl devam ederu' sorusu uzerınde du şunmuş ve boyle bır sonuca varmıştık Ben de Afrika U7erınde karar kılmıştım Az once postmodern deyımını kul lanmaktan kaçındınız Bunun nedenını açıklar mısınız7 Evet, modern ve postmodern Aslın da postmodern kavramını genel bır kul tur eleştırısı kavramı olaralc goruyorum ve bu kavram postmodern mımarlık şek lınde, mımarlık ıçınde ortaya çıkmıştır Bu kavramı felsefe alanına taşıyan da Lyotard olmuştur Ve bu arada Lyotard'ın kendısı, "Bu yaptığım bır talıhsızJıktı Çunku dslında oızım yaptığımız felsefe bu 'postmodern' kavramıyla açımla namaz" dıyor Ve "bız" derken ozellıkle Foucault'yu, Derrıda'yı, Deleuze'u ve kendısını kastedıyor Ve ben onları "Ayırım fılo7oflan" dıye adlandırıyorum "Başka olanın duşuncesı" konusu bu du şunurlerde merkezı bır yer tutuyor Benı Derrıda'nın kıtaplarını okumaya yonel ten de, tum bu duşunurlerde onemlı bır' CUMHURİYET KİTAP SAYI 3 1 2