28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Türk okurlar Primo Levi'yi, yıllar önce Varlık Yayınları arasında yayımlanan "Bunlar da mı însan?" adlı kitabıyla tanırlar. Yıllar sonra iki kitabı daha çevrildi dilimize Levi'nin: "Boğulanlar Kurtulanlar" ve "Şimdi Değilse ne zaman?". Edebiyat dünyamıza yeniden eiren Primo Levi'yi tanıtalım istedik size. NEVİN ÖZKAN P rimo Levi Torino'da, 31 Temmuz 1919'da doğar. Anne ve babası Yahudi asıllı, ancak dindar değildir ve birliğe geçiş dönemi ttalya'sında göze çarpmaya başlayan laik ve aydın Burjuva sınıfındandır. Zaten yanm yüzyılı aşkın bir süredir sayüarı birkaç bini aşmayan Yahudi îtalyanlar, Orta ve Kuzev Italya'nın büyük kentlerinde toplumsal, siyasal ve entelektüel yaşama önemli ölçüde katkıda bulunmuşlardır; bu kentler arasında Roma, Trieste, Torino, Milano, Venedik, Floransa ve Ferrara'yı sayabiliriz. Primo Levi'nin yazınsal formasyonunun oluştuğu otuzlu yılların Torino'su daha çok entelektüel ve antifaşist ağırlıklı birçok Yahudi'nin oturduğu bir kenttir. Italya'da asimile olmuş Yahudiler ile "Se non ora, auando? , (Şimdi değilse, ne zaman?) adlı romanın kahramanlarını oluşturan Ortodoks, geleneklerine bağh, kendilerine özgü bir dilleri (Yiddiş) ve kültürleri olan Yahudiler arasında kuşku götürmez bir ayırımın olduğu, bu romanı okumaya hazırlananlar için çok gerekli bir bilgidir. Söz konusu olan ikinci grup Yahudiler'in diğerleri ile birkaç dinsel inanç ve tören dışında ilişkileri ve ortak noktaları yok denecek kadar azdır. Primo Levi'nin ailesinde Yahudi kimliklerine ilişkin belirli bir bilinç, bazı Yahudi şölenlerinin (bayramlarının) kutlanışına, dillerine ilişkin bazı deyimlerin öğretilmesine, çalışılmasına ve kullanılmasına verilen önem şeklinde ortaya çıkmıştır; Primo Levi bu konuya daha sonra "II sistema periodico" adlı vapıtında değinmiştir. Yazarın babası elektrik mühendisidır, Levi'nin kendisi de pozitif bilimlere büyük ilgi duymustur. 19371941 yılları arasında Torino Universitesi'nde başarılı bir şekilde kimya okuduğu dönemden "II sistema periodico" adlı yapıtın bazı öykülerinde sözeder. Bu yapıt, savaş anıları, eve dönüşünü, savaş sonrası Italya'sında kimyager olarak katıldığı iş dünyasını anlattığı yazıları ve diğer makaleleri ile birlikte yazarın geniş bir otobiyografisini oluşturur. Mussolini'nin Hitler'in gözüne girmek için çıkartmış olduğu ırkçı yasalar 1938 yılında yürürlüğe girince, öğrenim yaşamı Primo Levi için adeta bir kurtuluş olmuştur. Arkadaş grubunda hiç kimse ona "Yahudi" diye nitap ctmez, nocaları ise, kendisinin de ileriki yıllarda ironiyle belirttiği gibi, belki de antifaşist bir tutum sergılemek için, ona hep yüksek notlar verirler. Yahudi ırkından olmasının sağladığı avantai ile askerlik hizmetinden muaf tutulur, böylece 19401941 yıllarında iş yaşamına atilır. Daha çok fantastik nitelikli ilk öykülerini iştc bu yıllarda yazar. Ancak yazarlık yaşamının en belirleyici unsuru, 1944 yılında Almanlar tarafından Auschvvitz'e götürülmesidir. 1943 temmuzunda faşizmin çökmesinden sonra Primo Levi bir partizan teşkilatına katılır, ancak teşkilat kısa süre sonra ihanete uğrayarak dağılmak zorunda kalır. Kendisini yakalayan faşist Italyanlar'a Levi Yahudi olduğunu itiraf eder ve Emilia'da Fossoli toplama kampına kapatılır; bu kampta kalanlar daha sonra SS'ler tarafından Auschwitz'e götürülür. Bu ve bunu izleyen olaylar; toplama Levi'nin yaşatm Primo Levi İMe /CamnnV kampındaki korkunç süreç "Eğer Bu Bir Insansa" (Se ouesto e un uomo)da anlatılır. Çağtmız Kİasiklerinden olan yapıtı Levi vatanına geri döner dönmez kaleme almıştır. BunaMonowitz toplama kampında başından geçenleri dife getirir yazar; zor olmuştur Levi'nin yaşamda kalması; bunun nedenlerinden biri de tüm olan bitenleri diğer insanlara anlatmak için duyduğu büyük istektir. Ondaki bu eğilim, insan onuruna ve salt gerçeğe (koşullandırılmadan) kendini adayacağı yeni bir dönemin habcrcisidir. Auschwitz toplama kampı, soykırımdan kurtulmayı başarabilen bazı aydın Yahudiler tarafından polemik yaratacak biçimde "okul" ya da 'üniversite" olarak nitelendirilmiştir; Levi için ise bu toplama kampı, gözlem yapma kapasitesini ölçmeye yarayan büyük bir sosyoloji laboratuvarı olmuştur. Aynı zamanda da bilmediği bir dünya ile, Orta ve Doğu Avrupaua yaşayan Yahudiler ve onların kültürleri ile tanışma olanağı yaratmıştır; işte bu dünya, Primo Levi'nin "Şimdi değilse ne zaman?" adlı yapıtını yazması için gerekli esin kaynağını oluşturmuştur. İlk kitabı olan "Se questo e uorao", (Eğer Bu Bir Insansa) adlı yapıtı izleyen "La tregua" (Ateşkes) ve 1986 yılında ya İki romanıyla yeniden dilimizde Toplama kampından kurtuluş yımlanan "I sommersi e i salvati", (Boğulanlar ve Kurtulanlar), yazar için birinci derecede önemli olan konuları işler. Bu yapıtların Levi'nin yazar olarak kariyerinin ilk ve son dönemini kapsayan süreçlerde yazılmış olmaları dikkati çeken bir noktadır. Kabaca 19651980 yılları arasında kalan (ara) dönemde ise Levi ilgisini kurgubilim ve teknoloji dünyasına çevirmiş, kendi profesyonel meslek yaşamından esin alan yapıtiar kaleme almıştır. (Bu arada yazar bir boya fabrikasının teknik yöneticisi olmuştur). Levi, toplama kampından kurtulduktan sonra 1945 yılında yaptığı dönüş yolculuğunu anlattığı ve eleştirmenlerce ilk yazınsal yapıtı olarak kabul edilen La tregua", (Ateskes) adlı kitabı 1962 yılında yazmaya başlar. Kitabın kahramanı, Primo Levi yurduna dönerken, Doğu Avrupa'da yaptığı uzun yolculuk sırasında yakından tanıma fırsatını bulduğu Rus halkıdır. Yapıt 1963 yılında basılır basılmaz büyük ilgi görür ve Campiello ödülü alır. Bu yapıtı izleyen yıllarda Levi daha çok fantastik bir background'a dayanan öyküler yazar ve bunları "Storie naturali", (Doğal Öyküler 1967) ve "Vizio di forma", (Biçim Hatası 1971) adı altında iki ciltte toplar. Yirmi yılı aşkın bir süre öncesinden ekolojik facialardan ve in vitro döllenme gibi konulardan söz edebilmiş olması oldukça ilginçtir. 1975 yılında Primo Levi, kendini yalnızca yazınsal etkinliklere adamak üzere erkenden emekliye ayrılır. Gercekten de bu tarihten sonra yazdığı yapıtları, özellikle "II sistema periodico olgunluk dönemi yapıtı olarak göze çarpar. Belki de en güzel ve en özgün yapıtı olan bu kitap, kimya dalında bir otobiyografi niteliğindedir ve daha önceki yapıtlarında rastlanmayan yeni ögelerle doludur. Bu yeniliklerden biri, anlatı türünde yarattığı ve adeta "Decameron" öykülerini çağrıştıran değişimdir; birçok öykü zincirleme biçimde Dİrbirlerine bağlıdır ve bunları birleştiren bir çizgi vardır, böylece anlatı bir çerçeve modeli ile zenginleştirilir. Bu arada Levi, Torino gazetelerinden "La stampa"da makaleler, anı yazıları ve öyküler de yazmaya başlamıştır; konular, "Altrui mestiere", (Başkalarının Mesleği1985) adı altında topladığı ilk derlemeden de anlaşılacağı üzere, biyoloii, etimoloji, yazınsal eleştiri gibi değişik alanlardan seçilmiştir. Yazarın Sovyetler Birliği'ne yaptığı iş gezisinden etkilenerek yazdığı "La chiave a stella" (Yıldız Biçimindeki Anahtar 1978) adlı yapıtta anlatının çerçevesini büyüklüğü ile insanı şaşırtmaktan geri kalmayan, bazen vahşi bir nitelik de taşıyan Rusya oluşturur. Yapıt Strega ödülü alır. 1981 yılında Primo Levi zamanını öncelikle ' Se non ora, auando?"(Şimdi değilse, Ne Zaman?) adlı büyük romanının yazılışına ayırır. Yazar uzun süre Yiddiş çalışmış, Naziler'in zulmünden en çok etkiîenen topluluk olan bu Yahudiler'in gelenek, görenek ve tarihleri hakkında bilgi sahibi olmuştur. Yapıt 1982 yılında yayımlanır ve büyük beğeni kazanır. 1980'li yıllarda Kafka, LevyStrauss, Presser'den yaptığı çevirilerin büyük böIümü ve o zamana kadar yazmış olduğu şiirlerin derlemesi olan "Ad ora incerta", (Belirsiz Saatte) yayımlanır. 1984 yılında uluslararası üne kavuşmaya başlar, buna neden, önce Amerikan gazetelerinde, sonra da diğer Avrupa ülkelerinde hakkında kaleme alınan olumlu eleştiri yazılarıdır. 11 Nisan 1987 tarihinde Italya Levi'nin ani ölüm haberi ile çalkalanır: evinin merdiven boşluğuna duşerek ölmüştür. Birçok gazeteci ve onu tanıyan kişi bu olayı intıhar diye niteler; bazıları ise bir "raptus", yani Lir an için gerçeklerden kopmak; içten gelen bir sese uyarak tepki göstcrmek olarak açıklar. Tarihı ögelerle dolu olan "Se non ora, quando?" (Şimdi Değilse, Ne Zaman?), adlı romanda, "II sistema periodico" ve "La chiave a stella"(Yıldız Biçimindeki Anahtar), adlı yapıtlarda söz edilen deneylere değinilmez; romanın adı dinsel bir yapıt olan "Pirke Avoth"dan alınmadır ve bir şarkının nakarat bölümü gibi romanda yinelenir. Kişiler hayal ürünüdür; yer tasvirleri gerçeği yansıttıkları izlenimini verirler; gerçekte yazar bu yerlerin tümünü görmüş değildir; ceşitlı kaynaklardan yararlanarak, bir yılı askın zamanını bu yerler ile ilgili bilgi sanibi olmaya ayırmıştır. "Şimdi Değüse, Ne Zaman?", Primo Levi'nin de kitabın not bölümünde vurguladığı gibi, mantığa hitap eden, ancak hayalürünü bir romandır; yine de bu kitapla yazarın yaşamı arasında gözle görülmez bağlar vardır. Bu bağlardan yalnızca üçüne değinmek gerekirse, Doğu ve Orta Avrupa yı aşarak, yaşam savaşı vererek Milano'ya ulaşabilen bir grup Yahudi partizanın öyküsünü Levi, 1945 yılında mültecilere yardım bürosunda çalışan arkadaşı Emilio Vita Finzi'den 1971 yıhnda öğrenmiştir; romanda anlatılan yolculuk "La tregua", (Ateskes)daki yolculuğu anımsatır ve onu paralel olarak' izler. Roman ile yazarın gercekten yaşadıkları arasındaki ikinci Lağı partizanların yarı varıya boş olan toplama kampına yaptıkları ziyaret oluşturur; üçüncü sırada ise "La tregua", (Ateşkes) adlı yapıtta da söz konusu edilen ve Primo Levi'nin Italya'ya dönüş yaptığı trene bağlapmış olan son vagonun olusturduğu motif vardır. "Şimdi Değuse, Ne Zaman?" adlı romanın önemli bir özelliği de Primo Levi'nin yapıtındaki Yahudıler'e "göze göz, dişe diş" olarak yorumlanabilecek bir tutum yakıştırmış olmasıdır. Yazar, daha önce de değinildiği gibi, tarihi ögelere sahip olan romanına tüm Italya'yı dolaşarak kaynak ve görgü tanıkları aradığı sırada, sık sık "Peki siz neden direnmediniz? Neden ilk yakalanmalarınızda kaıp kurtulmayı denemediniz?" gibi soruarla karşılaşır. Romanda zulme karşı koyan, kendini savunan ve şiddete şiddet ile karşılık veren bir grup Yahugi baş kahraman konumundadır. Örneöin.gruptaki kadınlardan Kara Rökhele Dresden'den gelen mültecilerle dolu olan Neuhaus'ta haince öldürüldükten sonra 'Gedalci'ler koşarak belediye binasına girer, kapıda iki kişiyi, merdıvenlerde bir diğerini, toplantı salonunda üç kişiyi ve elî havada dört kişiyi daha öldürürler. Toplam olarak on insan öldürülmüştür, bir insanın intikamını almak için: Gerçekte bu, Almanlar'ın kendilerine karşı koyanlara uyguladıklan formülden başka bir şey değildir. Caniler ile ezilenlerin rolleri artık değişmiştir. Bu durum, uluslararası platformda (boyutta) yapıtın sonunda bir kez daha doğrulanır: Yaşanan savaş deliliğinin ardından bir bebek dünyaya gelir, onunla birlikte de bir haber: Hiroşima'ya müttefikler bomba atmıştırbarış yalnızca bir hayalden ibarettir. • Yaşamla bağlantdı romanlar l Boğulanlar, Kurtulanlar / Primo Levi / Çeviren Kemal Atakay / Can Yayınları / 183 s Şimdi Değilse Ne Zaman?/ Primo Levi / Çeviren Nevın Özkan / Hetışım Yayınları / 3S4 s. SAYFA 9 CUMHURİYET KİTAP SAYI 3 1 4
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle