Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Gozunuzu şiir burusun... Yeşim Salman, 1990'dan bu yana şiir yazıyor. Hem de yaşamı savunmak için, her şeye karşın. Bir şeylcrc, birinc inanmak gcrck , uzun süre resim yaptım ama artık "Gözümü şiir bürüdü." diyor Ycşim Salman. "Şiirin anlam ve yapı sorunu bürüdü", diyor. YUSUF ERADAM rahiplerin yemesi yasaktır, çünkü adaktır, cennctle ve gökyüzüyle ycryüzü arasındaki ilişkinin simgesidir. Bol yumurtladlkları için doğurganlık, vcrimlilik vc yaratıcılık simgcsidir balıklar vc tinsel bir yanı vardır. Babil'de de öyleydi; Finikeliler, Çinlilcr ve Cenevizliler de öyle bilirdi. Ama, her şey bir yana, balık dcrinlcmesine yaşanan bir yaşam, görüntüler dünyasımn ötesindcki tinsel dünyanm hep su yüzünc çıkan ya şam güdüsüdür, güeüdür. (Belki de bu yüzdcn Salman'ın gö ziinü şiir bürümüştür de yazıvermiştir bir denbire.) "E!" de, en az balık dcnli öneınli bir sinı gedir kcndi cllerini çok seven Salman için. Ellcr çocukrur, sorumsuzdur, narindir, "taşıyamaz tutamaz götüremez" umarsız varlıklardır ve onlara dokunmak "biiyük haksızlıktır" (Haksızlık", s. 55); ellerdir yalnızlığa ilk maruz kalan ("Akşam Hem de Nasıl Bir", s. 48); ellcrdir karanlık ta sesi duyulmayınca umarsızca sevgiliye yapışan ve aynı umarsızlığı karşıya iletcn ("Karanlık", s. 49). Ama, yazdıgı cn ketum, cn kısa aşk şiirlerinden biri "Yersiz 2"dc scvgilinin avuçlarına da dokunmadan cdcmcz. Çünkü sevgili ona bu ccsareti verir, çünkü scvgilinin elleri sahibini elc verir: Buğu damlasından süzüldü gece/ sözcükler uçuştu/ şiir az geldi/ sana da mı/ hiç belli etmedin/ avuçların çok sıcak/ diişünceliydi ağzın/ yorgunluk bir kül tablastydı/ aramadın (s. 40) Belki de bu yüzden E.E. C^umnıings'in scvgilinin ellcrini yağmurun cllerinden küçük diye nitclendirdiği şiirini scvcr ve Türkçe'yc çevirir. Ya da, elleri dcnli, sesi de ele verir scvgiliyi de aşka, yaşama olan ın.ınıı bundandır şairin: önce sesirı sıcak sıcak/ elin kulun sözcüklerin/ lâ'l ıslatıp unları/ şiir olduk okuduk mu/ yazdık mı hangimiz/ sabaha bitişti bitmcyecck lâcivert/ gün dogınadan ateşböcekleri dev Yeşirn Salman'dan "Birdenbire" T am adı Yeşim Somay Salman. Ya da kitabın üstündeki aclıyla yalnızca Ycşim Salman. Beniın ööretmeııiııı. Darüşşahıka'daki kiınya hocam. Okııl koıidoıiarında ccvlanlur gibi şeken, iri gözleıine, kemerli çckici burnuna, Ingiiizce'sine, cl yazısına, bütün öğrencilerini hayran bıraktıran kadın. 1990'ılan bu yana şiir yazıyornıuş hocam. I Icm dc yaşamı savunmak için, lıer şeye karşın. Bir şeylcrc, birinc inanmak gcrck ("Oyun', s. 32), uzun süre resim yaptım ama artık "(îöziimü şiir bürüdü." diyor Ycşim Hanım. "Şiirin anlam vc yapı sorunu bürüdü", diyor. Şiirlerini Istanbul'a giderken Mavi Tren'de bir kcz daha okuyorum. Yolculuk içindc birçok yolculuk. Bu "Birdenbire" yolcıılukta çok insan var. Insanı anlatan izlcnimci şiirler çoğu. Doğa ise, çiçeğiyle, ağacıyla, bahçcsiyle, suyuyla, bulutuyla, aslanı, yarasasıyla, kimyası ve fiziği ilc orada. lnsanın hep yanıbaşında. tnsanı cn iyi doğa anlatır demek ister gibidir şair. Orneğin, "Suya Atılan Taşlar" başlıklı şiirinde geçmişindeki kimva öğretmenliöini taşların dibe inip orada "yer kaplamaları" ilc clc vcrirken, doğa ilc insan ilişkileri arasında bir koşııtluk kurar eğrctilemclcriylc vc ilişkilcrdeki insafsız ikilcmi, can yakmamaya özen göstererek üstü kapalı dcyivcrir: sonra dalgası oldu/ dalga doğdu her taştan/ kısa sürse de/ yok sayılamayan/ içinde birbirinin/ kırılan unutulan (s. 62) AnLıtacağı o dcnli çok şey olmasına karşın, kctum bir şair Yeşim Salman. Kimi simgclcrindc öylesine kcndine özgü, öylesine az ve öz ki, şiirini anlayabilmck için bu simgeler vc imgeler dünyasında durmadan dolaşmak gerekiyor. Simgclcrindc tııtarhdır Salman vc savurgan değil. Şiir kişisiııin kcndi narinli ginc, kırılganlığıııa yakıştırdığı simgc Atatüık'ün dokunulmazlığı için dc kulla ııılıı: yolunH dağ devirdiler/ düzleşti adımlarına/ son ırmak dcnize vurup köpiirdii/ üna kelebck kanatlarmdan maden döküldü/ incindi o ("Kıırtulıış tan Sonra", s. 59) Balıkları, balıkçıları anlatır Salman. Balık, onun şiirinde Eıldie Calvert'in "Cry My Hcart" adlı şarkısındaki trom pct scsinc cşlikli yaşanan doyumsuz bir aşkın sudan çıkışıdır ("Ağla Kalbim", s. 20); balık, Arnavutköy balıkçıları Ermeni Canbct'in, Runı Taso'ntın tepsilerindc "sınm gibi" günümüze ıılaşan kozmik bir bütünselliği sergilcr ("Balıkçılar Sokağı", s. 22); bu kozmik ağı Salman'ın balıkçıları "sabırlı mekiklcrlc" onarır ("Balıkçılar", s. 15); balık, bir annenin çocuğuna uyusun diye okuduğu bir ninninin ritminde "uzun incc bacaklarda ' ve yarıgecedc, orada, ara sıra görülen, uçmasa da görülmeyi, ayırdına varılmayı bcklcycn suskun boyunlu bir balıkçıldır ("Balıkçıl", s. 31). Oyledir çünkü (bunu biliyor muydıınuz hocam?) balık mistik yaşam gemisidir, sualtı dünyasının kuşudur, kutsaldır; Asya'da kimi kültürlerde Simgeler ve imgeler dünyası şirdi bizi/ ("Once Sesin", s. 52) llhan Bcrk dc cllcrc çok kafa yormuştur. Berk için dc "seviscl bir varlıktır". üna yürektcn katılıyorum elin cinscllik simgesi olduğu konusunda. Birçok insan önce ellerine aşık olur scvgilinin. Salman'ın şiirlcrindcki crorizmin üstündeki buğu cl. "El, aşk gibi, lıiçbir şey beklemcdcn, içgüdüyle davranır." (Berk, 1NFERNO, YKY, 1994, ss. 2324) Salman da şiirlerinde önce elleriyle "varım, yaşıyorum" divc haykınyor usıılca. Kimi yaz da, av gibi, scvda da alır başını gidcr bir başka şchrayinc: o yaz yaklaşmadı yanımıza sıcaklar/ hep serin kaldık mavi kaldık u yaz/ tenimizin dışında/ o dayanılmaz çağdışı sevdadan/ uzak durduk biz o yaz. (Mavi Yaz", s. 45) Uzak durulaıı yalmzca yaz dcğildir. Bir yasak balıçe vardır, hep orada olan vc asla girilmcsine izin vcrilmcycn. "Birdenbire' yazılan bu şiirlcrin cn güzellcrindcn biri dc şairin Anıcrikan Kız Kolcji ndc okurken tcpedeki platodan özlemlc bak tıjjı, çiçcklerden gcçilmeycn, ama daha sonra bir ziyaret sırasında içi yanarak gördügü gibi üstüne bcton dökülüp spor sahası yapılan bir balıçcdir. Hangimizin yoktur ki üstüne bcton dökülmüş bir bahçesi: o bahçe yasak bize/ o bahçe hep kapalı kalacak/ badem ağacı havuzdan gelir/ çiçeğe durmuş güler karşıda/ suda saçları Botticelli/ aşağıda gözetler uzakta saat/ şakayıkla yanyana/ zil çalacak beş kala/ havuzda hep durgun da su/ tam fıstıklar bitecekken/ biilbül ötüşü başlar ya/ ürperir ya suyun yüzü/ işte zil o zaman işte/ istemeye istemeye/ ağırbaşlı dönüşler/ yasak bize o bahçe/ hep kapalı kalacak ("()kul'', s. 27) Bu yüzden belki dc sevgili gclccck diye çim ckcr cvinc, vascmin yaprağı scrcr yerine, mor mcnekşeler köşesine tlöşck di vc: Tagore'un az yaşamış kelebeği/ çabucak ama/ yaşamış ("Az Yaşamış", s. 36). Birçok şiirinde olduğu gibi söylediğinin tcrsini de dizc arasında hep barındırır Salman. "Ama yaşamış" derken, yaşamın kısalığını vurguladıgı gibi, yaşanmasının gcrekliliğini dc söylcr. Bu yüzdcn onun şiir kişilcri, çok özcl, çok emck vc rilmiş yaşantlların dcgerini iyi bilir, gizil olanı yapmak, ortaya çıkarmak çabaları bundandır, az sözlc çok söylcmck telaşları bundandır. "Hocam, bu şiirinizde..." diyorsunuz; o, sözünüzü tamamlamanızı Dcklcmcden, şiirin gerisinde yatan yaşantıyı anlatıyor. Anlattıkları o dcnli "sahici" ki, şiiri bu mazisiyle kabullenmek durumundasınız. Uyak cksikliği ya da lazlalığı, tınısı bozuk sözcük, bastırılmasa ipini koparacak duygusallık ipuçları önemini yitiriyor. () sahicilik "bir bulut buğu olup kalır" üstunüzdı (s. 27) Şiirleri umarsızlığı barındırsa bile şiirin tonu okuyucuyu umarsızlık batağına sürüklemez. Dagmara Mustalavcvna'ya adadjğı ve Kumuk Türkçc'sini dc kullandığı "Tclcgraf" başlıklı şiirinde arkadaşının da küçükkcn uzun saçlarına makası vurup sonra da onun gibi pişman oldıığunu öğrenince scvinir: anladım her gezegende yaşarmışım ben/ aynı şeyler yaparmışım bir zamanda/ aynı severmişim/ çok severmişim (s. 17) Salman şiirleri için, her ne kadar, "daha yazarı bu yolda/ emeklemesini bile bilmeden yazıldı/ birdenbire" "Birdcıı birc", s. 16) dese ilc, doyumsuz duyarlıktaki şiirleri kanıtlıyor ki o cmcklemedcn koşmayı öğrenmiş. Vc bana kalırsa, en güzcl şiirleri o bıığııkı dıırıım şiirleri ve anlık yaşantılarm öyküleriııi izlcnimci bir gözden anlattığı şiirleri. liıı güzellcrindcn biri dc iki ayrı kaılını anlattığını sandıgı nız "Çocıık Akşaıııı": o eski evde/ tek bir kadın yaşamış/ sürgündeki kocasına gözyaşı döken biri/ ve erik çalan çocukları kovalamak için/ taşla suyu boşaltan/ sararmış dantel yakalı öbürü/ aynı kadınmış/ çocuk aklım kandırmış beni (s. 66) "Bu şiirler, öykü yazabileceğinizi dc muştuluyor." diyorum. "üyle mi dersinr1" diye karşılık vcriyor şair. Bcn, anamın deyişiyle, "cıdırımı attım" (bir şekilde akıl karıştırıcı laftmı attım). Cîerisi size kalmış sevgili hocam; size "lnnemey tur!" (Söylcme, dur!) dcmeyeceğinı. Sakın durmayın, söylcyin diycceklerinizi. Şiirlerle, öykülerlc. Az kalsın unutuyordum hocam, "cruv yetiştim/ tez gelecckmcn". • Birdenbire/ Yeşim Salman/ Adam Yayınları/ htanbul, 1995 CUMHURİYET KİTAP SAYI 307 Umarsızlığı barındıran şiirler Sevgiliye methiy.e ılüzmcktcn alıkoymaz kcndini Yeşim Salman, çünkü o sevgilinin şiirin narin dünyasına özcn göstercccğini bilir: şerbet sunmaya büyülü alaca/ ibikleri benekli/ mercan gözlü yalnız kuşlar/ durmadan uçuşmuşlar ötmiişler geliş/ ellerini öper gibi/ mavi gecede yanına UZIIIIIMI/ eğilip eğilip de/ kıyaınadan ("Etlatun", s. 55) (lııuıı şiiılerinc cllc tııtıılması güç ve belki ilc salt bu yüzden, tutııl mayı istcycn, beni tutıın diye haykıran bir buğu, bir duman egemcndir, ipeksi bir yumuşaklık, ipekböccklcrinin ördü ğü, ayazmaya yakın tc pelerindc laterna çalınan, serin ve mavi kc kiklcr toplayacağınız, yalnızlıj*ı kolunuza dolayıp, doyasıya yaşayacagınız ama ona teslim olmamayı da aklınızdan çıkarmayagınız bir dünyadır resmcdilcn. Şair bunu bilir dc, bimezden gelir (tccânülü arifane bir bilinç!): ay battı/ gittiği yer biliyorum şehraayin simdi ("NokYeşimSalman, Darrüş$afakada kimya öğretmenliği yaptığıyıllar t l , m " s 47) Şiirin narin dünyası SAYFA 8