Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
MEHMET BAŞARAN G iizcl bir insan tanıdım bıı yaz: Fehmi Ozgök. 1969 yılından bcri Hollanda'da işçiymiş. Ailece Muntendam IKIII küçiik bir kasabaya yerleşmiş orada. Ama damarlarında doğup büyüdüğü yer, i'ılkfsi dolaştyor. Tiirk<;e*yle soluklanıp, Türkçe'yle bakıyor yaşaııu; dünyayı, insnnı anadiliyle yorumluyor. Onu toprağından, toplumundan koparamamış 26 yıl. (ieniş alınlı, de rin bakışlı, buram bııram emek kokan, emeğin biçimlcdiği, yarattığı bir insan. Babası ölüp de küçiik yaşta cvin geçim yükii omuzlarma çökünce, marangoz Apostol Usta'nın yanına çırak dıırmuş... Sonra mobilya işçilikleri, Mahmutpaşa'da işportacılık... Tabandan sürüp gelcn, kayaları delip gün ışığına çıkan, dirençli bir kişilik... Ve içinde dinmcycn bir özlem: Okumak, dünyayı anlamak, tüm olanaksızlıkları zorlayarak ycşcrcn bir yetenekle, scsini ulastırmak insanlara... llkokuldan sonra, iki elle yaşamım sürdürme savaşımı, sonra yurtdışında işçilik, ckmeğini taştan çıkarm,a... Onu dinlerken, Cîorki aklıma tliiştü ııedcnsc "Benim Universitelerim'Yle yetişen (îorki. "Köylü" şiirinde Nâzım'ın bir di/csi geldi. dilimin ucıına: "Topraktan öğrenip kitapsız bilendir." (")ylc şcylcr biliyor, anlatıyordu ki... I layır, koyy y, y y y l dğldi çckidk i bi k l kiidi b lii değildi, çckirdekten yetişme bir kol emekçisiydi, bi l i l i bi aydın. linçli bir d Diyordu ki: "Mahmutpaşa'da işportacı ikcn, Turgııt ('.umİHiıiyet gazetcsi okıırdu. Cîidcrek ben dc Cumhuriyet okurıı, tiryakisi olmuştum. Sabalıları Iplikçi Sokağmdan Bahriye (^addcsi'nc çıkarkcn, tam köşedeki tütüncüılcıı bir Cumhuriyet alır, gazetemi yolda okuya okııya iştgidcrdim. " Gece fırında hamıır yo^ıırurkcn, bir yandan da kitap okuyan CJorki gcliyordu gözümün önüne. Şiirltr, öykülcr yazmuya yönelıniş daha sonra Fchmi, IIgaz dcrgisindc yayımlaııııiüş çojîu. Yabaıuılarla ycrlilcr arasında uyum sorunıı kafasını kıırcalaınaya başlamı^ Hollanda'ya gidincc. "tnsanın vatanı dog'duğu ycr dcğil, doyduğu ycrdir" dcr atasözü. Ama gcıi bııakılmı^ bir ülkeden, gelişnıiş bir ülkcyc gelcn i^çinin dıırumu pck parlak dcğildir. Zordıır bir ya^aııı biçinıindcn, ycni bir ya.'jıim biçiminc gctii;. İki dtgişik ckinin yoğurdııjîu insanlann bir arada (,'alı^ma, yaşama ılıırııınunda kalması... Çatışmalar, kırgınlıklar, itilmclcr... Ncri\u o, emckçinin cmckçiyle kardcşliği... Kahısını avuçlarının arasına alıp "uyum" sorıınunu irdelemcyc yöıiclıııis Fclııııi. iki yapıtı yuyımlanmış I lollanda'da bıı k'onııda. llgiylc karsjilanmış, her iki toplumun öıı yaıgılarını sorguladığı çalışmalar. Orta dercccli ukullarda okunması öğütlenmiş. Kol gücünii, kara gücünü gelişmiş bir ülke halkına sunmuş; insaııca, kardeşçe yaşama özlemlcrinin gcrçekleşmcsiııi istcycn dostumuz, dü^ünen bir yontu gibi karşımdaydl. Köy Enstitüleri çok ilginç görüniiyordu ona. Enstitü çıkışlı bir öğn.'tm(.'ndi aıncasının kızı. Enstitülcrdc uygulanan insancıl cöitiın imeccsi, rejimler mcjimlcr bir yana; barışı,!, güzcl bir dünya yaratma umııdu veriyordu Fchıııi'yc. Yanında, bizi anlarmış gibi dinleycn Jan Pieter adlı bir ögrctim üycsi vardı, aytlııılık yüzlii. Zor knşulların yctiş tiıdijii bir biliııı adanııymış o da. Bertrand Ku.sscll gibi, gclcccğin analıtarının eğitim olduf>una inamyormuş, ama Koy Enstitülcri'ndcki gibi bir eğitim: Duyarlıg'ı, aklı gcliştiren, yaşama coşkusu yaratan, korkuyu içtcn ycncn... Enstitüleri incekmck icin Türkı;e öğrcnmeye karar vermiş, Mahmut Makal'la, Talip Âpaydın'la, Engin Tongnç'la, Fakir Baykurt'la, Dürsun Akçam'la tanışmak istivordu. Cîörüşmcmizdcn aylar sonra, bir yapıt çıkagcldi postadan: "Paşa Olacak Benim Oğlum Ozenli bir baskıyla, Evrim Saııat Yayınları arasında çıkmış. Türkçe'dc ilk yapıtı F'elımi < )zgök'ün. 23 başlık allıııda, bir solııkta okıınan ilginç bir yapıt. Yaz aylarında taıııstımmız o güzel fmckcinin, yasjamöykiisü. Tcrcyağından kıl cekcr gibi ralıat anlatımlı, ustalıkla kuıgulanmış, sürüklcyki bir roman. Ailesini, mahalk'sini, calışlığı işyt'rlcrini, ilginç yanlanyla canlandırıyor, çocukluğLinuıı Kasımpasa'sını, değişik yörclcrdetı gelmiş insanlann yaşam savaşımuının yaşatıyor okııra. Kuruluşıı gcrilimli bir ailcnin, Kürt bir baba ile Rumeli göçmeni bir ananın oğlu Fehmi, iki dünya arasında. Manallcsi de savaşjarın, göçlcrin savurup getirdiği renkli bir ş j , gç p gğ K L R E i insan karışımı: Kürt, Çingcne, Laz, Rum, Ermeni... "Babaannemin dilindc1 sanki Doğu Anadolu dağları dilc gclir, havası cserdi. Bir özlülük döküliirdü sözcüklcrinden. Türkiye haritasını acar Doğu Anadolu illerine bakar, bir başka doğa ve insanlar arasında bulunduğumu düşünür, oraları hayal edcrdim. (s. 32) Savaşlann dağılıp Kasımpasa'ya serptiği, Beyoğlu'nun yanı başında acılı, (,'ileli insanlar... Genç yaşta vcremden ölen baba, Babaannc tarafındaıı dışlaııan Rumclili ana ve Ikinci Dünya Savaşı'nın e/.ici koşullaıı... Küçük yaşta geçim yükünün altına giriş: "Eğer postaneden aldığım maaşla (postancde hadeıne İnsanın vatanı Fehmi Özgök, 1932 îstanbul doğumlu bir emekçi. Edebiyata şiir ve öyküler yazarak başlamış. İlk kitapları Hollanda'da yayımlanan Özgök'ün Türkçedeki ilk kitabı "Paşa Olacak Benim Oğlum", yazarın elli yılhk yaşamının bir panoraması. Pasa Olacak Benim Oglum dir ana) kalsam, bu kuru zeytini de bulamayız. Simit satmak kurtarıyor bizi. Yine de halimize çok şükür! Başımıza bombalar yağmıyor. Dünyada savaştan açlıktan kırılıyor insanlar. Âllalıım, niye sanki, neden çıkar bu savaşlar" (s. 35) Duvarda okuma ö/lemiııiıı simgesi bir ortaokul ^apkası, kulağında babasımn "okuyacak büyük adaın olacak benim oğlum" diyen sesi... Otuzıında dul ana. Nasıl okutsıın Fchmi'yi? Babaanne "Paşa olacak benim oğlum" desc de, yoksul bir halk çocuğu nasıl aşabilir önündeki engellcri.' Daha ba^tan çi/ilmiştir onun yolu. Boynunu cğer vc Apostol Usta'nın yanında kalmaya karar verir Fehmi, kısa yoldan hayata atılmak bir mcslck edinmek zorundadır. Cîayrı yaşam okulıı başlamiştır: Marangoz Apostol Usta'nın, Tabutçu Andon'un, ('ilacı Ilyas Usta'nın yanında sürecektir eğitimi. Insanları, yaşamı, kitapların yazmadığı yönlcriylc, tüm gerçckliğiylc tanıyacaktır. Sömürüyü, insan ilişkilerini, dostluğu, arkadaşlığı yaşayarak öğrcnccek, bu ortamda kurulacak, gclişccektir Fehmi'nin kişiliği. Sürüp giden okuma, öğrenme susuzluğu; kitaplara dadaniij, Mahmutpaşa yokuijunda ünivcrsite öğrencisi Turgut'la işportacılık, gözünü açan "Hayat Üniversitesi. Çok okuyan mobilyacı Sükrü ile, Abonoz sokagındaki işliğin bir tür akademiye dönüşmesi, olgunlaştırır, ufkunu genişletir Fehmi'nin. Hele Asri Mobilya'da çalışırken tanjdığı çcvrc... "Yanlış bir dünyada yaşadığımı görüyordum. Türk, Çingenc, Rum, Frmcni, zengin, yoksul, işci, patron, paşa, yarbay, mobilyacı, cilacı dcyip ayırmadan bilgi, tlüzey farkı olsa da, insanlann birbirlerini cşdcğerde görebilccckleri bir dünya istiyoıdum. Vc böylc bir dünya özlemiyle bir kenara çckilip, köşedeki bakkaldan bir mektup kâğıdı alıyor, şiirler yazıyordum. ()zleıliğim dünyayı sözüm ona, şiirlerdc yaratıyordum..." (s. 146) Şükrü'yle süren dostluk, bir ünivcrsite eğitiminden daha çok şey kazandırmıştır Fehmi'yc. Birliktc felscte, toplum sorunlannı kurcalamakta yaşam biçimlerini irdelemektcdirlcr. Hele o Îstanbul tutkuları, müzik tutkuları iki arkadaşm. "îstanbul öyle büyütmüştü ki beni '(îit, başka ülkeleri, başka kentleri de gör. Sen bcnimsin korkma! Nercve gitsen ben seni bırakmam. Ama git. Nasıl olsa yinc dö nüp gcleceksin bana" diye seslenmektedir Fehmi yc. Birkaç cilt süreceğini düşündüğü yaşaınöyküsünü, askere gidişle noktalıyor yazar. Kitanı kapadık tan sonra aa, okurun karasmda bir dönctnin Istanbul'ıı, Kasımpaşa semti, tüm renkleri canlılığıyla, sevimli tipleriyle yaşamını sürdürüyor, sıcacık bir insan sevgisiyle sarmaş dolaş. Sclim lleri "naif bir başyapıt bu" (Cumlıuriyct) denıekte haklı. Mektubunda diyor ki Fehmi Ozgök: "Paşa Olacak Benim Oğlum" yerel'i anlatan bir yapıt. Kcndi anadilimdc, kendi özümden kaynaklanan görgümü, kültürümü, eğitimimi, btlincimi, yaşadığım doğayla çevrcmdeki insanlarla birlikte ortaya koymaya çalıştığım bir ürün. Çekilen çileler, dökülen gözaşları benim. Sc vinçler, mutluluklar, atılan kankahalar da benim. Ondan sonrası (elbette ki okutma becerisini başarmışsam) bu benim olanlaıdan herkes kendine göre pay çıkaracak onlara ortak olacaklardır." Başarmışsın, hcm de biiyük bir ustalıkla başar mışsın, sonraki ciltleri mcıakla bekliyoruz. Fchmi Ozgök, yazınımıza hoşgeldin... O k u y u n " P a ş a Olacak Benim O ğ l u m " u siz d e Fehmi Özgök'ten bir anıroman Askere gidiş Hayat üniversitesi seveceksiniz.» Paşa Olacak Benim Oğlum / Vchmı Özg<ih / Evriı/ı Sıuıatl 172 \. SAYFA 7 CUMHURİYET KİTAP SAYI 307