Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cevat Çapan'ın "Çılgın Nar Ağacı"nın önsözünde vurguladığı ışık ve rcnk kullanımının yoğunluğu, Türkiye okurunun zaten aşina olduğu mozaiklcrin, belleklerimizdc ycnidcn pırıltılarla canlanmasına neden oluyor. Tıpkı Sümela Manastırı'ndaki ya da Ayasofya'daki, Anadolu'nun irili ufaklı kiliselerindeki, Göreme'deki, taşla, çiviyle saldırıya uğramış; zavallı insanların yeryüzü tarihine izlerini bırakma heyecanı ile örselenmiş, ama yine de ihtişamını göstermemeye çabalayan mozaikler gibi, ağır bir hüznü de işliyor Elitis'in şiiri. METE OZEL Işığın dalga boyları Odisseus Elitis'ten "Çılgın Nar A&acı" B u yazıyı Odisseus Elitis'in Adam Yayınları'ndan yeni çıkan Çılgın Nar Ağacı adlı kitabını okuduktan sonra özellikle şiirde renkışık kuUanımı konusu beni ifgilendirdiği içinbilimsel, metinle birebir örtüşen bir eleştiri ya da analiz yapmaya çalışmaktan uzak durarak, sadece izlenimlerimi aktarmak üzere yazdım. Bu deneme, kitabı daha önce okumuş olanların ilgi duyabileceği türden sanırım. Ama kitabı rıenüz OKumamış olanların da bu yazıdan tad alacağını umuyorum. Kitaba adı verilen şiiri (Çılgın Nar Ağacı'm), sözcük düzcyindc incelediğimizde Türkçc çcvirisindeki iki yüz kırk dokuz sözcükten, renkleri belirten, betimleyen ya da çağnştıran sözcüklerin ve sözcük gruplarınm sayısı yırmi beş. /nar 13/beyaz/yeşercn/sarışın/renklerini/yeşil 2/gökleriylc/ycdi tür tüy/bin bir rengine/mor/yonca/kara/. Yinc sözcük düzeyinde incelersek Türkçe çevirisindcki ışığı belirten, bctimleyen ya da çağnştıran sözcüklerin ve sözcük gruplarının sayısı on dört. /aydmhkta/şafakta/ışıltısıyla/ışığa/bulutlu/güneşin/ufuk/alevli/haydamlığında/ışıyan/ışıkla/sırmalı/güneşin/günün/. Dize düzcyindc ineelediğimizde otuz altı dizcdcn, ışığı ya da rcngi bclirtmeyen vcya betimlemeycn ya da çağırıştırmayan dize sayısı sadece sekiz. Bu küçiik verilerdcn sonra Cevat Çapan'ın önsözde vurguladığı ışık ve renk Kullanımının yoğunluğu, Türkiye okurunun zaten aşina olduğu mozaiklerin, belleklerimizdc yeniden pırıltılarla canlanmasına neden oluyor. Tıpkı Sümela Manastırı'ndaki ya da Ayasofya'daki, Anadolu'nun irili ufaklı kiliselerindeki, Göremc'deki, taşla, çiviyle saldırıya uğramış; zavallı insanların yeryüzü tarihine izlerini bırakma heyecanı ile örselenmiş, ama yine de ihtişamını göstermemeye çabalayan mozaikler gibi ağır bir hüznü de işliyor Elitis'in şiiri. Bu denli aydınlık, renkli bir hüzün işçiliği Elitis'i farklı kılı yor çağdaşlarından. Melih Cevdet Anday, şiirde renk kullanımına karşı oluşunu M.Ö. Vl.yy'da yaşamış bir Çin şairinin 'Suyun rengi tasın rengidir' sözünden yola çıkarak şöyle açıklıyor: "Renk de zaman gibi, bizi aldatan bir şeydir. Bu rengin üzerine düşen şairlere baktığırnız zaman, doğaya karışmadan yazdığını görüyoruz. Yani renklere inanarak davranıyorlar. Bunların yalancılığını ve geçiciliğini hesaba katmıyorlar. Simdi biz, tutalım ki, görünümleri değil oc özü arayan bir düşünürüz. Renkler, duyumlar demektir. Duygularımıza sesleniyor demektir. Beni böyle metatizikle uğraşan biri sanmayın, ama duyularm, duyumların ardında olanı araKİTAP SAYI 3 1 0 mak ancak şaire düşer, filozoflara da düşer. Renkler aldatıcıdtf, zaman gibi bir şeydir."* Elitis, renlderin; yani cisimlerin yansıttığı veya yaydığı değişik dalga boylarındaki ışığın, gözle algııanmasından başka bir şey olmadığmı biliyordu. Isaac Newton Dİr prizma aracılığıyla beyaz ışığı bileşenlerine ayırıp kırmızıdan mora uzanan bir tayf oluşturarak yedi temel rengi belirleyip adlandırdığında yıl 1666'ydı daha. O zamanın kültür ortamında kendisine saygı duyulan Elitis'in renklerle ilgili olarak ABD'li ressam A.H.Munsell'in, hatta Alnıan kimyacı Wilhelm Ostwald'ın çalışmalarını bile izlediği düşünülebilir. Düşünürlerin işi, renklerin ve diğer fiziksel şeylerin duyularla algı lanması aracılığı ile ruhsal şeylerin bağıarının açıklanmaya çalışılmasıciır. Elitis'te renkler ve diğcr fiziksel göstergeler aldatıcı değildir de duyuların ardında olanların izini sürmede kullanılan ipuçlarıdır. Özü anlatırken rcngi, hızı, zamanı vc diğer duyularımızı uyaran, bir anlamda bızi aldatan, bir anlamda da bize yol göstcren fiziksel olguları birer araç olarak kul lanıyor Elitis. Yaşamın hızını, dağınıklığını veya düzenliliğini, sevincini vcya hiiznünü kısaca yaşamm kendincc nasıl algılandığını düşünebilmek için duyularından baska nc vardır ki Elitis'in clinde. Saf akılla varlığın özü nasıl aranır? Kör, sağır, dilsiz, burunsuz ve tensiz kalırsak aklımızı neyle besleyeceğiz. Bu ışık ve renk yoğunluğuna bir de rüzgârı ve sesi belirten, betimleyen ya da çağrıştıran sözcüklerin veya sözcük gruplarının sıklığını ekleyince, Elitis Şiiri, Yeryüzü'nü yalavarak geçen kristal bir kuyruklu yıldız olup çıkıyor. /Kıbleden escn yefin kemerler arasında ıslık çaldığı/Rüzgarın inadıyla, fısıltıyla söyleyin.../Serin alevli yaprakların menclilini sallayan/Dünyanın orta ycrinde şeytanın fırtınasını ışıkla parçalayan/. Cevat Çapan'ın dediöi gibi "...gülcr açık yürekli, sağlıklı Dİr şiir..." Elitis'in şiiri. Ama bu koyu hüzününü nasıl taşıyor aynı zamanda? "O çılgın nar ağacı"nın bulutlu göklerle savaşmasıdır belki de hüznün neşeyle atbaşı koşuşturmasına neden olan. /O çılgın nar ağacı mı dünyanın bulutlu gökferiyle savasan?/ Bu yüksek ritimli, yüksek sesli, apaydınlık şiir, 2ı Dünya Savaşf nda Faş^istlere karşı Arnavutluk'ta savaşan Elitis te doğal olarak hızla değişiyor. 'Arnavutluk Cephesindc Ölen Teğmene Ağıt'ta ışık, rüzgâr ve renkler 'Yönelişler' ve 'Birinci Güneş'teki canlılığı ile mozaikleri bellc ğimize üşüştürmeye devam ediyor; ama daha çok da o taşa tutularak, bıçaklanarak yaralanmış mozaikleri, o dibinde ateşler yakılmış, islenip yanmış mozailderi. Böylece ağıtın mistik hüznü neşeyi yeniyor. Ikinci Dünya Savaşı'nın yeryüzündeki her şeyi yendiği gibi. 'Güneşin kucağına serpili esrik kuşîar, göğün parçalarını paylaşan yırtıcı kuşlara, üönüşüyor. 'Işık Ağacı'nda mozaik silinip temizleniyor, ama bu kez güneşin değil ay ışığının altında parlıyor sanki. Varlığın sorgulanması Elitis'in en olgun dizeleriyle yaD U N Y A Y I D E Ğ İ Ş T İ R M E K pılıyor. Dış dünya gerçekliğinin acılı algıIarı, coşkun ama bir o kadar da yorgun ruhu aramak için kullanılıyor. "Bilinmez içimdcki aldatılmış insanla ben nasıl/yaşardık birlıktc ama belki/". Savaşın vc cn çok da yakm Yunanistan tarihinin; bizim tarihinıize de benzeyen belki de daha nefti karanlığı, Elitis'i kendi ruhunu umutsuzca aramaya itiyor. "Sevdalı bir adamım aradığı tek şey ah kendisinde olmayan". Elitis, savaşın yorgunluğuyla, Yunanistan'ın 'vatan pcr ver!' subaylarının sonu gelmez darbeleriyle yorulmuştur artık. Ruhu o kadar kararmıştır ki bir ışık ağacı arar kcndine. Artık kimsenin bülbüllcrin yasını tutmadığı, herkesin şiirler yazdığı, insanın kendi adını bile anımsamadığı o an, ona en çok gereken talihsiz ışık ağacıdır. Darbeler sonrası dolup taşan hapishanelerimizde şairlerimizin sayısı ne kadar çoktur gerçekten, bülbüllerin yasını tutmayı toplunıa ihanet sayan, bir dikili ışık ağacı bulunamayan. Ayışığının altında bile altın gibi parlayan bir çift kedi gözü, arkamızda bir yere diker bakışlarını, işte o zaman öte yandan bir yansımanın bize yaklaştığını duyarız, onulmaz bir özlem gibi. Ayna ve gümüş sırın arkasındaki öte dünya, duyular dünyası ile ruh dünyasını bağdaştırmaya çalışan şairlerin en ışıklılarından, en renklilerinden biri yapıyor Elitis'i. Bu sessizlik içinde iyi bazı sesler olur, duyanlar olur! Çevirideki Türkçe şiir olmasaydı Elitis'i tanıma şansım da olmayacaktı. Cevat hocama yine teşekkür ediyorum. * Çtlgtn Nar Ağacı Şiir, Odisseus Elitis, Çeviri: Cevat Çapan, Adam Yaytnları, iktncı ba.um, Ekim 1995. * Çağdas Eleştiri, Nısan 19X2, \ayfa 12, Kare de Üçgen Arasmda Melth Cevdel Anday, söyleşı, katılanlar: Adnan Benk, Tahsin Yücel, Nuran Kutlu ve Melih Cevdet Anday İ S T E Y E N L E B E , K İ T A P Yazıcı Komanı Bir Yol Hüseyin Peker Yaşlanan, çevresi ve yaşadığı zamanla uyumsuz bir adam. Ve bu adamın neden bu kadar çok gezdiğine dair bir ilk roman. Y A P I K R E D İ Y A Y I N L A R 1 G a l a u s a r a y H 0 0 5 0 U ı a n b u l Tcl ( 0 2 12) 2 < n 0 6 2 4 ( 4 h a ı ) t j x (02 12) 2 < n 0 7 2 5 C U M H U R İ Y E T SAYFA 7