Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sevışmenın govdesel sıvılarını çağrıştı ran "su" ımgesı (goldc doğal, banyoda evcıl, tufan efsanesınde cenennemı) bu ovkunun can damarlarında dolaşıı ve mctrK erotık tıtıcşımlcı salar Oykudekı kadının bılıncı, cınsellığı gunaha boğan tum eskıl soylencelerden bağımsızlaşır, govdesı otel odasının banyosunda suyun tenscllığını yaşarken ve banyo duvannda belıren sanata seramığc dokunurken Bır portakal ağacı ımgesıdır duvardakı 'Yt lan yok, ezılecek kafa yok, \arınacak dal yok Yılanlar portakal ag'açlarını ne yap sın ? înar koklcrınde yuvalamr onlar In ar butun bır sanat tarıhını korumak ıçın dır " (s 179) Kor yılanlara gelınce, onlar zaten "tufanda yok olan, ışlev yıtırmış canlılar" (s 178) değıl mıdır^ Aşka adanmış bu oyku, tam bır cstetık butunluğe erışır, aşk doğanın ve sanatın bıleşkesı değıl mıdır? Oykulenn tumunde metın, kadın so yunun acısını ozumsemıştır Kıtabın son ıkı oykusu ( Yılanlar Ytldızlar Sofoun Bır Sarı Gul') dışındakı kısımlarını des tansı bır esıntı gıbı dolaşan, ıştc bu solu duğumuz hava, ıçtığımız su gıbı ıçselleş tırılmıs ancak kışısellcştırılmcmış acıdır Ayla Kutlu hayatın yapısına crkeğın ege mcn konumu, kadının acısı çelışkısınden bakmaz Bu çelışkıyi hayatın yapısının ıçınde yerlı yerıne koyarak tanımlar I e odal duzenın erkcklcrı olabıldığınce se vecendırler bıle (Ancak olabıldığınce, Ağa Maruf karısına çıldırasıya ve olesıye aşık gcncı bır vuruşta oldurur1) Erkeğı suçlama, kıtabın destansı olmayan, bırey sel bır yaşantı olarak a^kı ınceleyen bolu munde bclırır ' Yılanlar, Yıldızlar"dd gelgeç yonlu, bunu ızleyen tıksındırıa suklum puklum erkek kırılmtjlığı" (s 182) Ancak, ızleyen oykude, "Solgun Bır Sarı Gul de yazar erkeğı çızerken bağış layıcıdır Kıtaptakı destansı esıntıyı kımı kez guçlu bır yele donuşturen, acının ve halkın fonunda, kımı kadın ımgelerının bır rolıyef gıbı yukselen karşı koyuşları dır, acıyı yaratan tarıhe toreye, erkeğe karşı1 Gerçekte Ayla Kutlu nun tum kadınla rı aykırı orneklerdır Boyuneğışlerının arasında dırenıılcr, kımı kez yaratarak, kımı kez yok olarak Susen, Mercan'ın annesı, "Ormanda Bır Denız Kabuğu Gıbı" de Hanıbal'ın annesı çıldırırlar Aynı oykudekı Nur dan ın annesı evlılık zulmune karşı koy mak ıçın bılınçle camna kıar Tarıhın zulmune dayanaoılmek ıçın bılınçaltı bır yonelışle doğaya tutunan Suscn, bu eğılı mın sonucunda yok olur Butun bu çıldı rı motıflcrı, Anadolu kırsal ve kuçuk kentsel yaşamının, ne yazık kı, son dere ce gcrçekçı yansımalarıdır Mercan'ın ur kutucu doğallığı, cınayctc tanıkkcn hıç bır şey olmamış gıbı erkeğıyle unsellığın hazzında yıtıp gıtmesı kent kulturunu o/umsemış ınsanlaıa çıkıgınca gozukur (Kuşkusuz Mercan ın tavrı, hayata karşı gtlıştırılmiş bır dayanma ve savunma yontemıdır) Tıpkı Solgtın Bır Sarı Gul" oykusundekı kcntlı hanımerendılerın, Kadına ozgu bı r toplum dc ğt rını atmi} (s 209) Şen Hanım'ın sessız başkaldmsı nın ve bıtkısel yaşamdakı kocasıyla sevgı ıhşkısını surdurmckte sessızce dırenen Alıye Hanım'ın davranışlarının kırsal kulturu ozumsemış ınsanlara çılgınca go ıııneceğı gıbı1 Gene başa donelım ve oykuler boyun ca dırenme ızleğını surdurelım "Bır Var rnt) <la feodal du/enın uyesı Bahubıke gelcneğe, goreneğe dırenır, ancak doğaya yakın yaşayan ınsanlann bılgelığı ıle go nul fermanına boyun eğıp de Şehıt oğullarına Osmanlı'nın bağışla mak ıstedığı kan parasını aJmamakta ıs rarlı Bahubıke, merkezı otorıtenın suna bıldığı tek hızmetı reddederken, çoken feodalıtenın değerlennı bılınçsızce yucel ten, delımtrak, ınatçı bır yaşlı gıbı goru nur bı/e Oysa o bır bılgedır, doğayla uyumlu Şchıt oğlunun dufkarısı, govde sının çağrısına karşı koyamayıp yenı ko caya vardığında, ataerkıl duzenın bağış lamayacağı bu davranışı Bahubıke hoş gorur, torununun hatırına gelınım bağrı na basar, onun yenı kocasını olmuş oğlu C U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 3 1 0 nun yerıne kor boylece tum feodal tore ye karşı Ç'kar Bahubıke oylesıne buyur kı, koca Osmanlı yanında bucur kalır Ayşad Bahu doksanlık nıne yureğıne gomuk en buyuk acıya başkaldıracak denlı rulıça guçludur şu fanı dunyadan goçerken Haksız ve acımasız bır ahlak anlayışı yuzunden erkck kardeş elıyle olumle cezalandınlmış, genç ki7İığının can arkadaşlan mckruh kadtnlar ın mezarlarına komşu gomulmesını vasıyct eder Kımsc Ayşad Bahu'nun son dıleğı ne karsı duramaz Ayşad Bahu teodal an lak anlayışına onulma? bır darbc ındır mıştır olurayak' O Ayşad Bahu kı, fer man dınlemeyen gonule yanı doğaya say gılıdır vc torununun katılın soyundan bır erkekle evlenmesını kabullenmıştır, da 1 madı dılıyle gagalasa da Suscn doğada bulduğu gonuldaşlığı kımselerın anlayamamasına şaşar, o "var lığın ozune ınebılmıştır oysa Mcıcan annesız çocuklugundan, baba nın yakınlaşmalarından ve babanın olu munden gu7ellığının başına dert ettığı delıkanlı arzularından sonra, yaşlı ve şef katlı kocasına sığınmıstır Cınayette akan kan, sankı Mercan'ın bılınçaltındakı tor tuyu yıkayıp goturmuştur Mercan dışılıgıvle barışır Bu da bır karşı koyuş değıl mıdır1 ' Yılanlar Ytldızlar \ e 'solgun Bır Sarı C;«/'dekı kentlı kadınlar yalnız delımtrak tcpkıleı ve ıçtepılerle değıl, bılınçle seçerlcr karşı koyuşlarını ve teslım oluş larını Ytlanlar ve Yıldızlar dakı kadın aşka yalnız govdesıyle değıl, bılınçlılığıy le de yonclır 'Solgun Bır Sarı Gul' de Ay şan Planım evlıhğın huzunlerıne teslım olurken, Şen Hanım toplumun bıçtığı ev kadını anne esvabını gıymeyıp, duşsel ılk aşkına bağlılığı ve geçkın bakırelığı seçerken, daha etkın Dır yaşam surmuş Alıye Gulgun erkeklerını terkederken vcya onlara bağlı kahrken ne yaptık larının farkındaclırlar Tarıhsel akışla sıralanan kadın port relerındcn çıkan toplumsal yorum açık tır Feodalıte çozuldukçe ve burjuva top lum duzenı yerleştıkçe, kadının ustune kapkara bır keder gıbı çoken 'kader " ar tık tarıhsellığın ağırlığındansa, kadın bıreyın "erkek" ve erkekle ılışkı odağın da bıreysel duygu dunyasına ıçselleştır dığı ımgeler, fante/ılerdır "Yaratıcı bır guç olarak aşk", "olum suz aşk', 'tek aşk", 'tertcmız aşk", 'yuce sadakat', vs Tum bu ımgeler ve fantezıler kabul edelım kı bıreysel yuz lcrının altında basbayağı toplumsal ol gulardıı ve bırcyc toplum tarafından or tuk bıçımde dayatılırlar Modern dun yanın masalları Her masal bır gerçeğı dıle getırır aslında, yoksa nasıl yuzyıüar ca ayakta kalırdı masallar, gerçeğın guzel yuzunu ışıldatıp çırkın yuzunu gız leyerek Ayla Kutlu son ıkı oykusunde, 'mo dern zamanlara" karşı 'ıktıdarsız" bır reddıye duzmekten Daşka hıçbır şey uretemeyen "Modern otesı (post modern)' donemde gunumuz metropol topluınunun dayattığı "sahıcı olmayan ve yu/cyscllığe koşullandınlmış ılışkılere" karşı, modern /amanların masallarını ıç sel dunyalarında yaşatan ve savunan kadınları çızıyor, gunumuzun sessız ve patetık kahramanlarını 150 yıllık tarıh boyunca hayatın sunaöında kadınların bılınçsız kurbanlar dan bılınçlı kurbanlara üonuştuğu bır 'kadınlar tapınağı" "Mekrub Kadınlar Mezartığı", tam da postmodcrn hıçlık uçurumunun kıyısında yukselıyor ve yazarının kadınlık acılarına kendıne ozgu tepkısı, kendıne ozgu yaşam yazınsal kurgu dıl kullanımı oıleşımıyle, ;unumuz Turk yazınmın temel dırek erınden bırı konumunu pekıştırıyor Umut gunumuzde yaşamdan defiıl sanattan yansıyor1 Bu denlı karamsar bır yapıt bu denlı guzel yazılabıldığıne gore, hıçlık uçurumunun kıyısında umut he pımız ıçın hâlâ vardır' Kemal Ateş'ten yeni bir öykü kitabı Bip Şarkıyı Dinlerken "Boyle dersc bu KF.MAI ATKŞ yuk bır ozlemını I!IKŞ\UKIM de gıdermış olur" !)İM ! RKt\ sozlerlyle anlatım bıcımı değışıyor o anlatı başlıyor Ar tık bu çocuklukla anılardakı çocuk luk ozdeşmıştır, ona ve geçmıştekı çocuğa uçuncu kı şı anlatımın mesafe sınden bakılır "Çocuğun babası okuluna hıç gelmez dı Yıllardan berı bır ke? olsun uöramı 5 yor Derslcrı nasıldır (Jğıetmenlerı ne der, hoşnutlar mı çocuğundanr1 Ne oğ retmenferıyle, ne yonetıcılcrle goruşur Çok çekıngendır baba, okumuş kışilerle rahatkonuşamaz " (s 10) ü anlatı, oykude bır ara karşılıklı ko nuşmaya bırakıyor yerını Anılarındakı çocuklukla anlatıcının konuşmasıdır bu ve aynı zamanda geçmışle şıındıyı bagia makta, geçmışı şımdının gozuvle değeı lendırmektedır Babanın okula gelmesını bıraz da sen ıstemezdın, dıyorum çocuğa Baban yoksul, zavallı bır adam Oğretmenler uzerınde ıyı etkı bırakmaz sanırdın Oysa oğretmenler boyle şeylere bakmazlar Hatta yoksul bır baban olduğu ıçın sana ayrı bır ılgı gosterenler bıle çıkabılır Evet, aramızda yabancı olmadığına gore, bunları konuşabılırı?, dıyor ço cuk " (s 12) ' Okuduğum Okulda'nın son satırları, anlatıcının anılarıyla bırleştırdığı oğren cının, derse gırmesını, kendiMnınse nıha yet mudur odasına yonelışını anlatıvor, ama yıne hayal gerçek karışımı tatlı bır oyunla " Haydı dersıne1 uzatma şımdı1 Gozlenme bakıyor Bcnı bırakmayan çocukluğum karşısında sert bır baba ol maya çabalıyorum [ ] Donuyor, oğret menınden once sınıfa gırıyor Merdıven lerı çıkıyorum, mudur odası karşıma ge lıyor" (s 13) Kemal Ateş, bu kıtabındakı oykulerın çoğunda mızah ogesını kullanıyor "Yok suliuk" ıse rum ovkulerde değılse de ge nellıkle odak konu Hatta 'Bıı Garıp", yokvulluk belâsını turlu bovutlarıyla ış lerken o oykunun nerdeyse butun konu sunu oluşturuyor Çocukluk konusu ılk oykude kalmıyor "Bır Şarkıyı Dınler ken", 'Ka>ırma', "Sut ve Sevgı", "Bır Garıp" başlıklı oykulerde de yazarın ılgı alanında Anlatım tutumu oykuden oykuye değı şıyor Bazılarında, meselâ "Erkek Gu cu"nde, "Beş Beş Beş"de, Becerıklı Satı cı" da eleştırel hıcıvcı anlatım tutumu, soz konusu oykulcrı bırer mızah oykusu ne donuşturecek guçte Tekrar \e abartı yı Kemal Ateş mızahın yapı taşları olarak kullanıyor "Elenen" başlıklı beş sayfalık kuçuk oykude bır gureşçının "zor" hayatı zaman merceğı teknığıylc, sanıyc uslubuyla ınusabaka oncesı an be an ış lenerek yansıtılıyor Gureşçının gram gram zayıflama çabası, maç oncesı hısset tıklerı, neyecanı, endışesı, maç seruvenı başarıyla ıletılmış Kemal Ateş'in bu yenı eserınde daha oncekı urunlerıyle karşılaştırıldığında dılde farklüık, yoresel deyışferc, halk ağ zına daha çok yer verışı Bır ıkı ornek "Elek elek eledık mahalleyı" (s 19), "kanırdı" (s 24), "dongun tane" (29), "bır ıkı cıltım" (s 29), "ananın ıvecen lığı" (s 42), "kısmığın bırıydı" (s 53), ' eterdı beter oldu" (s 53), "sınırını sıyecını" (s 60), "gun ıbığını goster meden" (s 66), ' çemkırdı" (s 98) "Bır Şarkıyı Dinlerken", Kemal Ateş'in konu dağarcığını pek genışlet memış de olsa anlatım teknığındc ken dını aştığını kanıtlayan başarılı bır oyku kitabı SAYFA 13 "BirŞarkıyıDinlerken", Kemal Ateş'in konu dağarcığını pek genişletmemiş de olsa anlatım teknığinde kendini aştığını kanıtlayan başarılı bir öykü kitabı. PROF. DR. GURSEL AYTAÇ emal Ateş yazarlığa hıkâyecılıkle başlamıştı Ilk hıkâye kitabı "Çu ruk Kapı"yı (1978) ıkı roman ızle dı "Toprak Kovgunları" (1981) ve "Geç de Olsa" Ü989) Yenı kitabı "Bır Şarkıyı Dinlerken", onun hıkâyecılığe donuşunu ya da hıkâyeyı bırakmadığını gosterıyor Doku? oyku var 110 sayfalık kıtapta "Okuduğum Okulda" başlıklı ılk oyku, anlatım sanatı yonunden bence en usta lıklısı Yedı sayfa ıçınde, gorunurde bır kaç dakıkayı, ama aslında butun bır ço cukluk ogrencılık yıllarını ışlıyor bu ku çuk oyku Geçmışle şımdının nerdeyse kendılığınden bağlandığı bcn anlatının o anlatıya donuşuverdığı ustalıklı bu ıçı çelık, konuyla bıçınım kaynaşmasına gu zel bır ornek Bcn anlatıcı, eskı okuluna mudur olmuş bır arkadaşını zıyarcte gıt tığınde daha okulun bahçesınde çocuk luğunun anılarına kaptırır kendını Top oynayan oğrencılere go?unun takılmasıy la başlar anılar zıncırı ünce mekân ge nışler, bahçe, çocukluğundakı gıbı uçsuz bucaksi7 gorunmeye başlar "Bahçeyı geçıp otu? metrc ılerıdekı okula gırcmeyeceğım nerdeyse Garıp bır tutukluk Cup1 dıye bır yere duşuver mışım, ama nereye' Ayaklarım tutuluve rıyor Yuruyemıyorum Yurusem bılc her adımda yenı boyutlar eklenıyor bahçeye Buyuyor bahçe, genışlıyor, yayılıyor, de rınlcsıyor Yıne de çocukluğum sığmıyor Kendımı top oynarken goruyorum, gure şırken, dovuşurken, çekırdelc yerken go ruyorum Sınıf geçmısım, sevınıyorum, ıçımde ancak çocuklukta yaşanabılecek bır sevınç patlaması, arkadaşlarımın boy nuna sarıhrken goruyorum kendımı Ağlarken goruyorum Ah bır yırmıbeş kuruşum olsa, dıye duşunurken goruyorum " (s 9) Oğrencıler dersten çıkıp bahçeye koş tuklannda anlatıcı aralarından kendı çocukluöuna benzeyen bırını arar, nıyetı, çocukluğunu onda somutlaştırıp yaşa maktır lçınden onu konuşturur, kendısı ne amca, ağabey değıl, baba demesını ıs ter K f Mekruh Kadınlar Mezarlığı/ Ayla Kutlu/ Bılgı Yayınevı/ 1995/ 270 s