06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

kalıba, belli bir formüle indirgenemeyecek bir özellik gösteriyor. Özellikle kurmaca eserlerinde çeşitli düşünceler, karşıtlarıyla Goethe'nin birçok konudaki düşüncesi, eserlerinde belli bir kahramanların ağzından söyleterek Goethe hepsine birden yer veriyor, hayat hakkı tanıyor. îşte bu, edebiyat dünyasında, anlatı sanatında belli bir anlatım tutumudur ki adına ironik ya da nesnel denir ve temelde toleransın, hoşgörünün ta kendisidir. bir arada yer alıyor, farklı figürlerin, farklı |^^^K|^. ^^^B^9k .^^S^^ l^^&* ^I^^^^B^^HB H^^I^^^H^ •llıLI i V^^flte. Goethe'nin tolerans anlavşı* PROF. DR. GÜRSEL AYTAÇ da yayınladığı ve iki yılda tamamladığı klasik romanı "Wahlverwandtschaften" Türkçeye "Gönül Yakınlıklan" başlığıyla çevrilmiş olan bu esertn Thomas Mann'a "Venedik"tc Ölüm"ü yazarken örnek olduğu, söz konusu anlatısım yazmadan bu romanı tam beş kez okuduğunu biliyoruz. özellikle kurgusunun mükemmelliğiyle edebiyat çcvrelerindc tanınmıştır "Wahlvcnvandtschaften". Goethe'nin Italya gezisini bir üniversitc öğretimi gibi değerlendirdiğını biliyoruz. Soyutu somutla dilc gctirme demek olan sembolik anlatım, bu romanda sosyalahlakî onulan da bir kimyasal tepkime formülünde ifade etmek gibi dcğişik bir anlatı deneyine bürünür. İki kimyasal bileşiği meydana getiren dört element, çaprazlama çekime uğrayarak yeni maddeler oluşturuyor. "VVahlvermandlschaftcn" yazan, kimyada CaO+H2SO2 > CaSO2+H2O şekİindcki bu formülü EduardCharlotte çiftinin yanına katılan ve onların evliliğini sarsan Ottilie ile yüzbaşının oluşturduğu tcpkimeyle kıyaslar. Romanda bu kimyasal olaydan açıkça söz edılmektcdir Eduard, duygulan,coşkulan güçlü birerkekken, karısı Charlotte, akıllıdengeliiradesi güçlü bir kadındır. Yanlarına misafır gelen ıkı bekârdan Ottilıc, yaratılışmızaç yönünden Eduard'a benzer. Yüzbaşı da Charlotte'ye. Birbirine yakın mizaçların birbinnı çckmesi sonucu kimyadakıne benzer bir tepkime oluşturursa da toplum kuralları böyle yeni bileşimlere ızın vermez, çünkii ortada toplumsalahlakî bir kurum niteliğiyle evlilik vardır. Goethe, romanında akıl insanlannı Yüzbaşı ile Charlotte fıgürlenndc ne kadar yoğun ve başarıyla anlatmışsa, duygu insanlannı da Ottilie ve Eduard figürlerinde o kadar yoğun ve başarılı canlandırmıştır. Bunu edebiyatta ironi olarak bilinen mesafe ilkesiyle gerçekleştırmiştır. "Wahlverwandtschaften"da kutupluluk ilkesı yalnızca figürlerde ve onların düşüncelerinde yansımaz, EduardOttilıe arasında dogan aşkın işlcnişınde dc kendini gösterir. Bu, mizaç yakınlığıyla açıklanan bir çckimdir, aşkın biyolojik, bilimsel yorumuna dayanır. Ne var ki Goethe bununla yetinmez. Eduard ile Ottilie arasındaki ölümcül aşkı masalsıromantik boyutlarıyla da irdelemeye kalkar. Alman germanist Prof. Dr. Katherina Momsen, Shrkamp yayınlarında 1981 yılında ilk baskısı yapılan kitabı "Goethe ve 1001 Gece" (Goethe und 1000 und eine Nacht) de Goethe'nin güncesinde Binbir Gece Masallan'yla ilk ilgilenişinin notlanna 26 Eylül 1799'da rastlandığını belirtiyor. Voltaire'nın "Muhammet" adlı eseriyle uğraştığı sıralar Şark dünyasına merak sardığını söylüyor. Goethe'nin 1 Ekim 1799 tarihli günce notunda şu satırlar var: "Akşamları evde Binbir Gece, Ebu Hasan'ın öyküsü. Bu masaidaki çok sınırlı gerçekle en sınırsız buyünün bağlantısı üzerine düşünüş." Binbir Gece Masallan'ndakı bu aşk hikâyesı neyı anlatır? Harun Reşid'in güzel gözdesi ile soylu bir genein arasında alevlenen bir aşk ve iki sevgılınin trajık sonu. Goethe, Voltaire'ın "Muhammed" adlı eserini Almanca'ya çevırmek isterken önce Binbir Gece Masallan'nı okuyup Şark havasına girmek istemiştir. Ebu Hasan masalındaki aşkın niteliği ise oııu çok etkilemiştir. "(Cayıtsız şartsız büyülcnmc"dir bu aşk vc iki scvgilinın ölümüyle sonuçlanmıştır. CUMHURİYET KİTAP SAYI 275 J ohan VVolfgang von Goethe (17491830), Alman edebıyatının gelmış geçmiş en büyük şairi, yazarı. Çok yönlü bir insan, bir dâhi. Otuz kiisur ciltlik külliyatında ne yok ki! Uzun ömrü, kendini yetiştirme azmi, içinde bulunduğu seçkin çevre, Goethe'yi zirveye çıkarmış, yalnız Alman edebiyatının değil, dünya edebiyatının sayılı klasıklcn arasına katmiştir. Gotta yayını olarak tamamı basılan eserlerinin sonuna titizce hazırlanmış bir dizin eklenmiştir. Ayrı bir cilt oluşturan bu kavramtcrimisım dizinınc bir göz atmak bile Goethe'nin ne muazzam bir dünyası olduğunu anlamaya yeter. Ondan bir özdeyişler seçkisi hazırlarken farketmiştim: Goethe'nin eserlennde birçok konuda düşüncesi belli bir kalıba, belli bir formüle indirgenemeyerek bir özellik gösteriyor. özellikle kurmaca eserlerinde çeşitli düşünceler, karşıtlarıyla bir arada yer alıyor, farklı figürlerın, farklı kahramanların ağzından söyleterek Goethe hepsine birden yer veriyor, hayat hakkı tanıyor. Işte bu, edebiyat dünyasında, anlatı sanatında belli bir anlatım tutumudur ki adına ironik ya da nesnel denir ve temelde toleransın, hoşgörünün ta kendisidir. Tolerans kavramının tanımına, bu erdemın özellıklerinın sıralanışına pek rastlayamayız Gocthc'de. En derlı toplu, en yoğun tanımı 20 Temmuz 1827'de Carlyle'e yazdığı bir nıektupta buluyoruz. Şöyle diyor: "Genel, hakiki bir hoşgörüyc en kesin şekliyle ulaşmak ancak şöyle olur: Tck tck insanların ve millctlcrin özelliklerine dokunulmaz, ama esas hizmetin, bu özelliklerin bütün bir insanlığın malı oluşuyla ortaya çıkacağı inancına bağlı kalınır." Bu anlamda tolerans, Goethe'nin "dünya edebiyatı" (VVeltliteratur) anlayışının temelidir. "Dünya edebiyatı" teriminin babası odur. Milletlerin aynı düşüncede olmalarının söz konusu olamayacağını belirttikten sonra şöyle der: "Yalnızca birbirlerinin farkında olsunlar, birbirlcrini kavrasınlar ve birbirlcrini karşılıklı sevemeseler bile birbirlerine katlanmayı öğrensinler" (Sehriften sur Lıteratur, J A 38, 170) Burada tolerans kelimesinin Almanca karşılığına dikkatinizi çekmek isterım. SÖ7 konusu karşılık " D u l d u n g " d u r ; fiili ise "dulden". Türkçede katlanmaktır anlamı. Goethe'nin az öncc alıntıladığım satırlannda, dünya edebiyatı kavramlarını, milletlerin birbirine katlanmalarını öğrenmelerine bağlarken bu sözleri çevirmek mümkün. Yine "dünya edebiyatı" kavramıyla kastettığı dünya klasıklcn, başka dcyişle mıllî cdcbıyatlann en lyılen, en büyükleridir ki bu anlamda o yazarlar birbirlerine yakınlaştna imkânını bulacaklardır. Goethe şöyle diyor. "Ama eğer böyle bir dünya edebiyatı yakında oluşursa [...] daha yükseğe ve daha yüce vcrimliliğc kendim adamış olanlar bırbırlerini daha çabuk ve daha yakından tanıyacaklardır." 'Sehriften zur NVeltliteratur, Allgemeine Betrachiungen zur VVeltliteratur V) Şimdi Goethe'nin tolerans kavramına dönelım ve önemli bir noktayı vurgulayalım. Goethe her türlü farklılığa, her türlü yabancıya katlanmaktan söz etmiyor. Onun tolerans gösterdiği veya toleransa layık olmak konusunda şartı var. Başka bir deyişle, Goethe'nin toleransı, "hakkını verme" esasında bir tolerans. Evreni, hayatı kutuplulukların birliği olarak algılayan yazarlar, kutupların hakkını vererek yazmaya özen gösterırler. Goethe bu yazarlann büyük üstadı, örneği olmuştur. Düşünce dünyasında olduğu gibi sanat dünyasında da maddeyi csas alan akılcı görüş ile manayı esas alan duygucu görüş kendini farkettırir. Ama genel olarak bir eserde bunlardan birine eğilimden söz edilir. Oysa Goethe, iki eğilimc belli bir mesafeden ama bir arada yer vcrir ve bunu, edebıyatta "ıronı" adı verılen bir anlatım tutumuyla sağlar. Şımdı bir örnekle konuya açıklık getirmeye çalışacağım Goethe'nin 1809 yılın SAYFA 8
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle