06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

özellikle çağdaş bıyolojının ulaştığı başanlar gözardı cdilerek, felsefe, özellikle de insan felsefesi yapılamayacağı görüşünü savunur. Çotuksöken'in deyışiyle, "Mengüşoglu'nun felsefesi baştan beri bir insan felsefesıdir." Oııun yöntemi de varolanı özellikle ilişkilerinde, fenomenlerdc kavramaya çalışan bir ontolojidir. T. Mengüşoğlu'nun fclsefesinin ana çatısını insan felsefesi oluşturur. tnsan gerçeğini ortaya koymaya çalışırken de beslcndiği ana kaynaklar, bilimlerin elde ettiği sonuçlar olmııştur. T. Mcngüşoğlu, felsefi söylemini kurarken bilımlcrin elde ettiği sonuçlardan yararlanmış, destek almış, var olanın kendisinden yola çıkarak, onların " o " oluşlarını sağlayan kategorilcri belirlemeye çalışmıştır. Şimdi de, B. Çotuksöken'in, Nermi Uygur'un felsefi söylemine ilişkin düşüncelerinden söz edebiliriz. Bilimscl olduğu ileri sürülen bir söylemdc, onun bu biçimde nitelenmesini sağlayan, öznesini belli etmcdcn ıletılcbilır olmasıdır. Isle bu nesnelliğı, ncsnel dünyayı kuran şeyin, insanın öznel dünyası olduğunu belirten N. Uygur, gerçekliğı, gerçeklik tabanına oturan somut içeriklı kavramlarla dile getinneye çalışır. Felsefi söylemini de insanın her türlü etkinliğiyle beslemektcn kaçınmaz. Çotuksöken'e göre, N Uygur, tekil gerçcklıklcrı kavranılaştırırken sadeec insanın oluşlurduğu, yaraltığı yapılardan büyük ölçüde yararlanır ve felsefi söylemini özel bir mantık tcmelinc dayandırdığı özdeyişlcrlc kıırar Bu söylcmi deneme olarak sunar. Bu, onun hcm kaynaklan hem de deyisleri bakımından zenginleştırir. Çünkü deneme fclscfeciye sonsuz olanaklar açmaktadır. N. Uygur, en ağır, en derin, en etkili filozofların, yalnızca filozof olmadığını, aslında bırer büyük denemeci olduğunu belırtir. Bunlar arasında Platon, Pascal, Berkcley, Nietzsche sayılabilir. Buna bağlı olarak da, fel.sefecinin ancak denemeci gibi çalışırsa başanya ulaşacağına inanır. N. Uygur'un felsefi söylemı ise, kendisine yontem olarak "fenomenoloji"yi seçmiştir. Çotuksöken, N. Uygur'un felsefi söyleminin, bir yaşama felsefesi, hatta bilgelik felsefesi olarak ortaya çıktığını ifade eder. N. Uygur'a göre, kültüriin bir parçası olan bılımin elde ettiği sonuçlar, çağdaş bilimsel bakış açılarr insan gerçeğıni kavramaya yeterli değıldir. Işte, N. Uygur'un felsefi söylcmi, "şimdi ve burada" olanı kavramaya vc ardından da kavramlaştırmaya çalışır; ancak terimler ve bunların ardındaki kavramlar hiçbir zaman içi boş kalıplar, çerçcveler değildirler. Bütiin bunların ardında öznel dünya, yaşamın kcndisi bulunmaktadır. Sonuç olarak diyebılinz ki, B Çotuksöken'in bu yapıtı, felscfenin ne olduğuna ilişkin sonmun/soruların yanıtlanmasında, felsefi bilincin aydınlanmasında olumlu bir rol oynamaktadır. Fclscfecılerimize düşcn önemli görcvlerden bin de, sanırım, kendi ülkemizde belli bir felsefi söylemi gcliştirmış kişilere ilişkin çalışmalarda bulunmalarıdır. Felscfenin gelışımınde, felscfenin mahiyctinc ılışkın soruşturmalann yapıcı ve yol açıcı bir işlevi olduğunu unutmamak gerekir. (*) Ncrmı Uygur, Felsefcnin Çtığrısı, Remzi Kılahcvı, 19X4'. (**) Betıil Çotuksöken, Felsefi Sövlem Nedir. Kabalcı Yuvmlan, 1994. Oyunu kültürü açısından inceleyen bir kitap Başka bir futbol "Futbol ve Kültürü", futbolun spor ya da oyun yanını degil de çevresinde olusturduğu kültürü ele alan bir derleme, içinde on yedi çeviri on aa özgün yazı var. Çeyiriler 1991'de Viyana'da yayımlanmış bir kitaptan seçilmiş. Özgün yazılar ise sunuş bölümünde belirtildiği gibi "..normal zamanda futbol üzerine kalem oynatmayan yazarların.." gözlemlerinden deneyimlerinden, özel araştırmaîarından oluşuyor. Böylece gerçekten ilginç bir yapıt ortaya çikmış. USTUN ALSAC vur tzmir'dc Gol Sesleri' başlıklt yazısını okurken (Izmir'li olmayanlar bile heyccanlanır sanırım. Adana'da ya da Sıvas'ta bu oyun nasıl gelışmiş, ne (ür beklentiler yaralmış? Kürtler ve futbol... Orhan Koçak, Feyyaz'ın bir tekmesi üzerine psikanalıtik notlar diişmüş. Ümit Kıvanç ne olduğunu bilmeyenlere halı sahaları ve ctkilerini anlatıyor. L'an Kozanoğlu'nun yazısı ise aktif tnbün izleyıciliğine övgü degil, aynı zamanda bir cağrı nitcliğinde. Yazılann hepsı belli bir birikime dayanıyor, sevgiyle yazılmış. Ama en önemlisı, bu oyunla ilgilennıeyenlerc hatta onıı sev Ç izmeyi aşmamak kaygısıyla her konuda yazmaya, ancak yakın ilgi alanlanmın içinde olanlara değinmeye çalışıyorum. Ama kimi zaman karşıma öyle kitaplar çıkıyor ki, onlarla ilgili de bir şcyler yazsam dediğim oluyor. Ya ilginç bir yanlan oluyor, ya gözden kaçmış oluyorlar, ya da genel olarak herkesin üstünde bir şeyler söyleyebilcceği nitelikler taşıyorlar. Bugün değinmek istediğim kitap her üç. kategoriye de giriyor bir bakıma. Adı Futbol ve Kültürü. I993'te yayımlanmış, geçen yılın Dünya Kupası furyasında gözüme çarpmıştı, okuyup bitirince gcç de olsa ondan söz etmeli diye düşündüm. Biraz da yazarlarından birinın söylediği "...Gençliğındc top oynamamış futbol seyircisı pek azdır; gençliğinde futbol oynamamış Türkiyeli erkek de.." sözleri benı yüreklcndirdi diyebilirim. öteki yayınlar arasında yitip gitmesine gönlüm elvermedi. Futbol ilginç bir görüngü, hem spor, hem oyun, hcm yanşma olarak çeşitli özellikleriyle pck çok ülkede geniş kitlelerin ilgısini çekiyor Ama en önemlisi, toplumsal kültürcl boyutu. Oyunun kendine özgü kahramanlan, mitleri, söylenceleri var, kimi zaman başlı başına bir kült olusturduğu bile savlanabilir. Ûlkemizde Çıplak Maymun ve Insanat Bahçesi gibi ilginç yapıtlanyla tanınan Desmond Morris, onu konu edindiği bir kitabında, bir Dünya Kupası finalinin tribünleri dolduranların yanı sıra televizyondan da seyredenlerlc ulaştığı ızleyici sayısının büyüklüğüne değindikten sonra tam o sırada uzaydan akıllı yaratıklar dünyamıza gelse ve bu olayı gözlese onu ancak çok büyük bir dinsel tören olarak yorumlardı, diyor. Çok yanlış bir benzetme degil. Bu kitap, futbolun spor ya da oyun yanını değil de çevresinde olusturduğu kültürü ele alan bir derleme, içinde on ycdi çeviri on da özgün yazı var. Çeviriler 1991'de Viyana'da yayımlanmış bir kitaptan seçilmiş. Özgün yazılar ise sunuş bölümünde belirtildiği gibi "..normal zamanda futbol üzerine kalem oynatmayan yazarların." gözlemlerinden deııeyımlenndcn, özel araştırmalarından oluşuyor Böylece gerçekten ilginç bir yapıt ortaya çikmış. Çeviri ya/ılardan (özelikle de yazarlarının uğraş alanlarına bakılınca) başka ülke Futbol ve Kültürü, oyundan çok çevreslnl ele alan bir derleme. lerde bu konular iistüne yapılmış pek çok çalışmanın, toplumbilimsel araştırma ve çözümlemelerin olduğu anlaşılıyor. Kitapta ele alınan konular da büyük bir çeşitlilik gösteriyor, stadyum çevresindeki yaşam, dıktatörlükle yönetilen bir ülkede futbol adına döndürülen dalavereler ayaktopu ve ırkçılık, oyunun profcsyonelleşmesi ve tecimselleşmcsı, aynı kentin maviler ve kırmızılar diye iki takıma aynlması, faşist bir yönetim altında işçi futbolu ve başka daha ne ararsanız. Yazarlardan biri de bu oyun örncgindc televızyonun bir gerçekligi nasıl değiştırip yeniden kurguladığını irdeliyor ki, okumaya değer. Kitabın en ilginç yanını Türk yazarların katkıları oluşturuyor. Yaşar Aksoy'un 'Gâmcyenlere bile seslenebilen biryanlarının olması, en beklenmedik ilışkılcrı ortaya koymaları. Televizyonlann, gazetelerin insanı bıktıran, futbolseverleri bile bezdirip bu oyundan soğutan çığırtkanlıklanna karşı gerçek bir panzehir. Eğer siz de sıkıcı takım tutmaların dışına çıkan, bu oyuna farklı bir bakış açısından yaklaşan bir şeyler okumak istiyorsanız, onu almalısınız. Futboldaki başarı ya da başarısızlıklann toplumsal patlamalara dönüşmc eğilimi gösterdiğı ulkemizde bunun güncel bir yanı da var. Roman Horak / Walf]>ang Reiter / Tanıl Bonı (derleyenleı) Futbol ve Kültürii. /lctişim Yayınları 231. Bugünün Kıtaplan Dizisi 25. Istanbul. 1993. 404say)a. SAYFA 17 CUMHURİYET KİTAP SAYI 275
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle