Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
MUSTAFA GUNAY nsanın duşunme ve bilme etkinlikleri arasında, yalnızca felscfc, kendi kendini ele alabılır, ne olduğunu soruşturabilir. Felsefenin dışında hiçbir düşünsel, bilgisel etkinlik kendi kcndisini konu edinemcz, kcndı kcndisini sorgulayamaz. Llöyle bir nicelik yalnızca felsefeye özgüdür. Felsefenin ne olduğunu soru konusu yapanlar da felscfecilerdir elbettc. Herkes kabul eder ki, hcmcn her fılozofun, felsefenin ne olduğunu ya da olması gerektiğine ilişkin bir görüşü vurdır. Bazı felsefeciler dc kcndilerine en önemli soru konusu olarak felsefenin kendisıni görürler. Yani önce felsefenin ne olduğu açıkça ortaya konmalı, felsefi problemler bu araştırmanın sonuçlan ışığında clc alınmalıdır. üerek başka ülkelerde gerekse kendi ülkenıizde felsefenin ncliğini (mahiyetini) araştıran B.Çotuksöken de. felsefenin kendıni konu olarak ınceleyen birıcik söylem olduğunu belirtir. Çotuksöken'in tcmcl sorusu şudur: Felsefi söylem nedir? Bu ana' problem, felsefi söylcmin mahiyetidir, buna ilişkindir. Ancak buna bağlı olarak ortaya çıkan ve yanitlanması gereken başka sorular da mevcuttur. Bunlan da şöyle sıralayabiliriz: Kavram nedir? Var olan nedir'.' Var olan ortak fclscfe nedir? Felsefe neyi konu edinir? Felsefe konusuna nasıl bakar? Felsefe konusuna bakışını nasıl dile getirir? Iste bütün bu sorular, felsefenin ne olduğuna ilişkin araştırma boyunca yol gösterici nitelikte olan sorulardır. Çotuksökcn de bu sorular çerçevesinde felsefi söylcmin ayırt edici niteliklerini belirlemek ister. Çotuksöken'e görc, öncelikJe dil ve söylem arasındaki farkılığın vurgulanması gerekir. Ona göre dilbiçimscl açıdan, sadece sonsuz olanaklar bütünüdür, söylemin aracı ortamıdır. Bir söylem oluşturulabilmcsini sağlayan asıl yön, zihinsel yön ve kavramsal temel yapıdır. Filozof, nesnel dil aracılığıyla, bireyselligi çerçevesinde söylemini kurar. Dili söylem haline getirir. Bu bakımdan her filozofun söylemine bağlı olarak özel, bireysel bir sözlüğünden söz cdilebilir. Felsefenin Çağnsı'ndan Felsefi Söylem'e... I Diisünme, dil ilişkileri vc felsefeFelsefecilerimize düşen önemli görevlerden biri de, kendi ülkemizde belli bir felsefi söylemi geliştirmiş kişilere ilişkin çalışmalarda bulunmalandır. Felsefenin gelişiminde, felsefenin mahiyetine ilişkin soruşturmaların yapıcı ve yol açıcı bir ışlevi olduğunu unutmamak gerekir. Başka türden söylemler felsefeye yararlı olabilir. Ama felsefe kendisini o söylemlerin kcndisiymiş gibi sunarsa, varlığını yilirebilir. Çotuksöken, "felsefenin bağısızlığı'na büyük önem verir. Neopozıtıvıstlerc yönelttiği eleştiriler de, felsefenin bağısızlığı düşüncesine dayanır. Ona görc, neopozitıvistler felsefeyi metafizik söylemden anndırmak istediler, ama amaçlan, felsefenin bilimsel bir söyleme bürünmesidir. Felsefi söylem, elbette dinsel, sanatsal, bilimsel vb. söylemlerle ilişki ve diyalog halindedir. Ancak felsefi söylem, konusu, konusuna bakışını dile getirişi bakımından diğer söylemlerden farklıdır. Felsefi söylem kurmada, yaşanan durumlara, insan var oluşuna ilişkin gözlemlerin büyük rolündcn söz eden Çotuksöken'e göre, gözlemleme editninde insanın düşünme gücü, gözlemdeki en önemli etken durumundadır. Söylem oluşturabilmeyi sağlayan zihinsel yön ve kavramsal temel yapı, işte bu düşünsel söylemlere dayanır. Konusu, yöntemi, bakış açısı, dile getinlişiyle, felsefe bir söylemdir. Felsefe (felsefi söylem) ıle felsefe tarıhı (söylemler tarihi) arasında kopmaz bir ilişki mevcuttur. Çünkü felsefi söylemin neliğine ilişkin savlar, felsefenin gerçekliğinin gözlemlenmesinin bir sonucudur. Söylem olarak felsefe, felsefe tarihindeki söylemlerle ilişki halindedir. Burada ortaya çıkan ycni sorunlardan söz etmek mümkündür: Şimdinin felsefesi, felsefi söylemi ıçin felsefe tarihinin payı nedir? Yani söylem olarak felsefe, zamanın geçmiş boyutundaki kendisiyle ne türden ilişkiler içindedir? Felsefe felsefe tarihi ile aynı şey midir? Felsefeyi, felsefe tarihinin güdümünden kurtarmak gerekir mi? Burada biraz da olsa, "felsefede dcvrim" olgusuna değinmek gerekir. Çotuksöken'e göre, bazen, filozofların felsefenin nelığine ilişkin görüşleri, "felsefede devrim" bile yapabilir. Yeniçağda bilgi kuramında özneyi öne çıkaran filozoflar, 20. yüzyılda ise "dil" konusunu önplana çıkaran neopozitivistler buna örnektir. Çotuksöken, yeni söylemlerin, yeni döncmlcrin yolunu açtığını belirtir. DC1UL ÇOTUKSOKfcN FEISEB SÛYUM Nermi uygur. SAYFA 16 Çotuksöken'e göre, felsefi söylem; var olan, diisünme ve dil arasındaki ilişkileri belirlemeye ilişkindir. Var olan, düşünme, dil fclsefesi söylemin çıkış noktalarıdır. Fakat bu üç harekct noktasının herhangi birinden yola çıkılabilir. Felsefe, filozoflann söylemlerinin toplamından başka bir şey değildir. tncelenecek olan bu anlamda felsefenin kendisidir. Burada ilginç bir durumdan da söz edilebilir: Felsefeyi tüm var oluşuyla ele alırken, her şeyden önce felsefe kavrayışına ilişkin bir "bilinci" daha baştan edinmiş olmak gerekir. Çotuksöken, felsefenin, her şeyi (şeyler, deki neliği) konu edindiğini ve buna insan (bilinç) açısından baktığını belirtir. Felsefe her türlü var olanı ve bunlar arasındaki ilişkileri konu edindiginden, "alanlararası" bir etkinliktir. Çotuksöken'e göre, "var oIan" ve "felsefe" kavramlannın niteliğini anlamak için, öncelikle " k a v ram"ın ne olduğuna bakmak gerekir. Kavram, var olanın anlamına ilişkin çerçevedir. Kavram, dış dünyada, düşünmede ya da dilde varolana ilişkin olarak oluşturulan ve varolanın sınırlarını belirleyen düşünsel çerçevelerdir. Kavramlar, var olabilmenin değil, bilinebilmenin olanağını sağlarlar. Buna bağlı olarak felsefi söylem,var olma Betüi çotuksöken. düzlemi ile bilme düzlemi aynmına dayanmalıdır. Çotuksöken'e göre, kimi kavramlar, fılozofun söyleminin özniteliğini oluşturmalarından dolayı diğerlerine yeğlenirler. (Örneğin Platon'da "idea", Descartes'ta "cogito" ve Kant'ta "akıl" kavramı gibi.) Söylem, dış dünya, düşünmede ve dilde var olanlar arasındaki ilişkılcrden oluşur. Felsefe, kavramları aydınlatır, çözümler, anlamlarını belirler. Çotuksöken'e göre, felsefenin tüm tarihi boyunca konusu: Var olan, düşünme ve dil ilişkileri olmuştur. Ancak çağdan çağa, filozoftan Fılozofa çıkış noktaları olarak yapılan seçimde farklılıklar görülmüştür. Çotuksöken, felsefi söylemin, konulanna bakışını uç noktada bir bireysellikle sunduğunu ifade eder. Bu nedenle, felsefi söylem üreteninden soyutlanamaz. Felsefi söylem özneldir, ama yine de bir nesnellik arayışıdır. Felsefede, yöntem, anlama çabaları çokluğu ve çeşitliliği söz konusudur. Aynca, her bireysel söylemin doğrusu kendi içindedir. Çotuksöken, bilimlerde de mutlak anlamda bir nesnellik bulunmadığını, ancak "öznelerarası" bir nesnellikten söz edilcbileceğini belirtir. Filozofun, felsefi söylemin kuruluşunda değişik kaynaklardan beslenebileceğini belirten Çotuksöken'e göre, felsefi söylem; bilimscl, sanatsal ya da dinsel bir söylem haline getirilemez. Çotuksöken'e göre, felsefe; var olan, düşünme, dil ilişkilerini başka hiçbir zihinsel etkinlikte yer almayacak biçimde inceler. Bu ilişkileri felsefede olduğu gibi ele alan başka bir söylem yoktur. Fsissfi SöyteıiM IklÖPiMk Betül Çotuksökcn, felsefi söyleme örnek olarak, iki felsefeciden söz eder: Takiyettin Mengüşoğlu ve Nermi Uygur. Çotuksöken, T. Mengüşoğlu'nun felsefi söylemini nasıl değerlendiriyor? Çotuksöken'e göre, felsefi söylem Türkiye'de büyük ölçüde üniversite çevrelerinde ve birbirinden çok farklı yapılarda kendini göstermektedir. İşte bu felsefi söylcmin, söylemlerin özgül ayrımlarını önce belirlemek, sonra da onlarla hesaplaşmak, yeni söylemler oluşturmak, felsefe yapmak anlamına gelir. Çotuksöken, T. Mcngüşoğlu'nun, var olana (şeye) göre düşündüğünü, felsefi söylemini büyük ölçüde doğa bilimleriyle beslediğini belirtir. Her felsefi görüşün arka planında onu tasıyıcı bir temel olarak insana ilişkin kavrayışı gören Mengüşoğul, t C.UMHURİYET KİTAP SAYI 276 J