Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Bozkırdaki bir kaleden Hüseyin Atabaş, yirmi yıl gibi uzun bir zaman dilimi içinde yazıp çcşitli yayın organlarında yayımladığı yazılarından bir bölüğünü Kale ve Bozkır adlı bir kitapta topladı. MUZAFFER UYGUNER üseyin Atabaş, sanat, sanatçılar, kültür ve bazı toplum sorunlarına değincn yazılarında, içinden çıkılması kolay olmayan girdaplara dalmış ve oralan aydınlatmıştır. Birçok sanatçının sanatı konusundaki değerlendirmelerinı okurken neler algıladığını ve bize bıınlan nasıl bir anlatımla anlattığını görüyoruz. Kitapta, şiirlerc dönuk yazılar ağırlıktadır dıyebilirim. Şiir ve ozanlar, yazıların büyük bir çoğunluğunda var. Roman konulanna ve romancılara değinen yazıları ise oldukça az. Kıtap iki bcSlümden oluşuyor; birinci böliimde yazılar, ikinci bölümde ise konuşmalar var. Konıışmalarda, sorulanlara yanıtlar yer almış genellikle ve bu sorular da şiir ve kendı şiiri üzerinedir. Atabaş'a görc, "yazmak, her şeyden önce başkalanna saygı duyayı, özeleştiri yapmayı ve ince eleyip sık dokumayı gerektirir. Kuşkusuz, başkalarına ve topluma saygı dııymak eleştirmemek dcgildir. Tersine, yazma isteğinin temelinde elestiri dürtüsü vardır' (s. 7). Onsözde belirttiği gibi, "Yazann bir başka önemli işi de; birilerini sarsmak, bakan körlere görmeyi öğretmek ve onları günlük yaşamın sıradanlığından kurtarmaktır. Ancak bıınu yapabilmek için dili ve biçcmi birer nesııe olarak kullanarak yazıyı islcvsel kılmalıdır". Kitaptaki yazıları oKiıduğumuzda, Atabaş'ın bu görcvi yerine getirdiğini anlıyoruz. Sanatı konusunda pek az şey bildığimiz ya da sanatına doğru bakmadığımız birçok sanatçınııı gerçek sanatçı yönunii çok güzelbir baglam içinde sunduğunu görüyoruz. "Sanat; dile getirilenlerden daha çok, dilc getirilemeyen güzellikleri insanlar arasında dolaştı'rma ve duyıımsatma özelliğini her zaman korumu^tur". Atabaş da sanatımızı ve sanntçılarımızı bize duyumsatmakta ve bu konularda aydınlatıcı rol oynanıaktadır. Ona gore, "Atatürkçülıiğün yolu sanatın aydınlığı ile bilimin öııderliöinden geçer. Bu ne denle, hangi dinsel ve düsünsel görüşten yana olursa olsun, Türlciye Cumhuriyeti vatandaşı olup da Atatürk'e dil uzatmanın mantığını anlamamız olanaklı değil" (s. 16). Burada sözünü ettiği "sanatın aydınlıöı ve bilimin önderliği" Atabaş'ın da izleğı olmuştur. Hüseyin Atabaş'tan sanat ve sanatçılar üzerine yazılar, konuşmalar. H telikleri üzerinde duran birçok yazısı var kitapta. "Şiir ve Yenilik , "Şiir ve Lüks", "Şiir ve Yalnızlık", "Şiirimizin Güncel Sorunlan" gibi yazıları anabilirim. Şiir konusunda Goethe'nin görüşünü belirtmiştir bir yazısında. Bu görüş şöylcdir kısaca: "Şiir, gerçefii, devinim noktasını, asıl çekirdeği vermelidir; bunlar güzel, canlı bir bütün ortaya çıkarmak şairin işidır. Şair, Kİşiscl duygulannı anlatmaktan ileriye gidemediği sürece ona şair denemcz; dünyayı kendine maletmesini bildiği, bunu dile getirebildiği zaman şair olur" (s. 51). Bir konuşmasında ise, "Şiir, düzyazının varamadığı anlam ve duygu derinliöine varabilen, söylenecek asu sözün söylenmişin ötesinde olduğunu inıleyen bir dil ve düşünce sanatıdır" (144) demiştir. Başka bir konuşmasında da bu görüşünü yinelemiştir (s. 149). Siiri bu anlayış içinde değerlendirmektedir ve yazılarında da bu değerlendirmelerin temel alındığını görüyoruz. Bu kitaptaki yazılarında Metin Altıok, Behçet Aysan, (xyhun Atuf Kansu, Niyazi Akıncıoğlu, Enver Gökçe, Ahmcd Arif, Cemal Süreya, Osman Numan Baranus, Şükrü Erbaş, Dinamo, Nurten Çelebioğlu, Ruşen Hakkı ve Ahdülkadir Bulut'un şiiri üzerinde durmuş ve bu ozanlanmızın şiirinin ne olduöunu, bunların şiirinıize katkjlarını sağlam bir değerlendirme zinciri içinde irdelemiştir. "Şiir Seçkilerinin Nesnellik Defieri başlıklı yazısı da şiir seçkilerindeki tutumlann neler olduğunu, nesnellikten uzaklaşıldığını belirtmiştir. Atabaş, gerek yazılarında ve gerekse Kendisiyle yapılan konuşmalarda sanat ve şiir konusunda gerçekleri çok sağİam temellere dayandırarak, sağlam bir sanat görüşü zinciri ile değerlendirmiştir bu yazılarında. Sanat konusunda olduğu kadar sanatçılarımız konusundaki yazıları da başvurulacak kaynak olarak yazılardır. Yazımı bitirirken, tlkyaz Töreni adlı şiir kitabının ikinci baskısının yayımlandıöına değinmek istiyorum. Metın Altıok'un dedıği gibi, bu kitaptaki şiirlerde en belirgin özellik "s>evginin ezik buğusudur". • Kale ve Bozkır, yazılarkonuşmalar/ Hüseyin Atabaş, llkyaz Kıtaplıfy Yayınt, Ankara 1994, 173 s llkyaz Yörem, Şiirler, llkyaz Kitaplığı Yayını, Ikinü Baskı, Ankara 1994, 61 s CUMHURİYET KİTAP SAYI 263 Kitabın agırlıöı şiir ve ozan olduğuna göre, bu konudaki görüşleri geniş olarak ycr almıştır. üzan, "nazır kalıplara söz döken kimse değildır". Bu hazır kalıplar, biçimsellik deftil öz ve özün söylem biçimidir. Şiirde yenilik gerekir. Ama, yenilik reçeteye bağlanamaz elbette. Yenilik, "çağını kavramış, insana saygıyı bir bayrak gibi taşıyan şairi kendisi"nin algıladığı ve uyguladığı yöntemdir. Her değişiklik yenilik olarak değer lendirilmemelidir. Bir konuşmasında bu konuda şunları söylemiştir: "..okuyucuyu sürekli uyanık tutan, sorunlarını kavramasına yardımcı olan ve çözümleyiei yönde düşünmeye yönelten şiiri 'yeni' sözcüğü ile sıfatlandırabiliriz" (s. 145). Büyuk bir yenilik olarak bazılannca nitelencn İkinci Yeni nedir ona cöre? "tkıncı Yeni'nın en belirgin özelliklerinden biri, daha önce bizim şiirünizde beyrek rastlanan 'ahşılmamış bağdaştırmalan' one çıkarmasıdır. Bu her zaman aynı şey demek değilse de, imge kurmada kullanılan bir yöntemdir. bu yöntemle tamlamalar oluşturmak da kuşkusuz tkinci Yeni'nin yararlandığı olanaklardan biridir" (s. 41). Bu görüşüne ben de katılıyorum; bugün de bu izleği izleyenlerue bu gerçep,i, bu uygulamayı görüyoruz. Şiiri doğrudan doğruya ele alan ve ni SAYFA 8