02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Bütün dünyada, bütün zamanlar boyunca, hemen herkcs, beyaz adamların gözüyle çevrilmiş olan western rürii lilmlerin ctkisiylc olacak, Kızılderilileri vahşi, ilkel, saldırgan, düşnıan olarak görmüştür. oiftn Kızılderili gözüyle Kızılderili benligi: Yeryüzüne Dokun Ortak mirasımg olabilecek bir yaşam gibı, insanın, geceleyin bir ateş böceginin saçtıgı ışığa benzcrcesine kısa ve zayıf olan vaşammın bitiınine kadar sürcr gidcr, ılaha sonra toprağı, varsa ogıılları işler. Kızılderililere göre, topıak, iıısaıılara güç, güneş de yaşam verir. CJüneş ve toprak ilişkisindeki fclsefe, ilk bölümde Okute ve Kızıl Kuş tarafından çok etkileyici bir biçinule anlatılır. Kızılderili doğasinda, Yüce Ruh Wakan Tanka, ikı kusu, iki hayvanı, ikı insanı birbirinin aynıolar.ık yaratmamışnr, çünkü bu varlıkl.ırdan her pirinin bagınısız birer kişiligi vardır. Bu lclsefe, özellikle 19. yüzyıl beyazlarının doga varlıklarındaki ikilık ve ikılem felselesine ters dıişmektedir. Beyazlann ve Kızılderililerin o ça#larda da neden anlaşamadığına ilişkin nedenlerdeıı birisi dc budur hiç kuşkusuz. Kızılderili, Yiice Ruh'un, yapıtlarını her şeyde görür. Yürüyen Bufalo "Cîiineş, ay, ağaçlar, rüzgâr ve daglarda Yücc Ruh'un izlerini bulmaya çalışmak, insana tam bir doğa sevgisi verıyordu" cler. Doğa sevgisiyle bütünleşen insanlar, isterler se, ağaçların konuştuklarını işitebiliıler, ama bunun için ilk öncc onları dinlcmcsini öğrenmeleri gerekir. Yürüyen Bufalo'nun bu düşünceleri, günümüzdeki çevreci ve yeşillerin dillerinden düşürmeye cekleri sloganları olmalıdır. Çağımızdaki çevre bilinci ya da bılınçsızlığı, cn sonunda dünyamızın içine düştüğü dııruma baktırarak, insana, kendi kendisine sorduruyor: İlkel ve vahşi olan beyazlar mı, yoksa Kızılderililer mi şimdiı* Yeryüzüne Dokun'da Yeryüzünün Ruhu olarakgörülen doğaya asıl konu olarak ele alınan toprak, yaşam, güneş ve ıbadete ayrılan düşünce ilkelerinde Kızılderililer kendi benliklerinin iyice yerleşmiş olduğunu varsaydıkları topraklardan neden aynlmak istemediklcrini açık bir biçimdc anlatmakradır. Kızılderililerin benıik ve belleklerinde bulunan toprak, yaşam, güneş, ibadet, ağaç ve kutsal daire gibi kavramlar, onlann doğayla ne kadar içiçe yaşadıklarını belirtmektedir. Birinci bölümün sonıında bulunan ve büyük anrropolog ve dilbilimci Franz Boas tarafından çevrılen ağaç kesme duası, Kızılderililer'in bu düşünceleriniçok güzcl açıklamaktadır. Kolomb vc Kolomb'dan önccki Avrupa, dünyanın yuvarlak oldgğunu daha bilme/.ken, Kızılderililerin yüzyıliar öncesinden beri kutsal saydıkları daire ve küre biçimlerinin neden kutsal oldukları ve bunların dünya ve uzay ile olan ilişkileri gcnc birinci bölümün sonunda Kara Geyik'in açıklamalarıyla anlaşılmaktadır. lkincı bölümde, "Doğu'dan gelen kıllı adamlar" adıyla betimlenen, çoğu sakallı olan Avrupalılar ve Kızılderililerin yaşam, para, din, büyük evler, toprak ve toprağın üzerinde yaşayan canlılardan özellikle yaban sığırları olmak üzcrc öbür hayvanlar, y , giyim ve son olarak ruh y l lk yüceliğine ilişkin düşünceler ve bcyazlarla bunîara ilişkin a CUMHURİYET KİTAP SAYI 263 Yiice Ruh'un IzJari Kapak konusunun devamı. şıtli yönleriylerıyle yapmaya çalışır: Kiiltür, helirli bir topluluğun, sosyal etkileşim yoluyla sürdürdügü ve bireylere kazandırdığı maddimanevi yaşam biçiıni ve diinya aörüşü bileşıği, bütünleşmesi olup, varlık sebebi ve sonucıı ise çevreye uyarlanma, giderek çcvreyi kcndi kuranısal amaçları doğrultusunda değiştirme dinamiğidır. Böyle bir tantm, çok bnyutlıı olarak tartışılabilir hiç kuşkusuz. Tanımdaki "varlık scbcbı vc sonucu", "çevreye uyar lanma, gıderek çevreyi kendi kuranısal amaçları doğrultıısunda değiştirme dinamiği', Kızılderili toplumu diişiiniildüğü zaman, "Doğu'dan gelen kıllı adamların baskın külturü" altında Kızılderili kültütünün, 'zorla kültürleme'ye (transcıılturation) uğıayıp, kültürel özüm>enıne (as similation) sonueunda bir ç e ^ kültür değişmesıne geldığı görülür. Buna karşııı, kiiltürlcrin hicbir /aman yok olnıadıği bir gerçektiı. Kültür, bıı bakımdan insanların yaşamda gerçek olarak algıladıklarını varsaydığı olayların yansınıası gibi görüiürse, Kızılderililere göre kiiltür gerçeği, gelenekler, tarihsel olaylar, düşünccler, şiir ve şarkılardır ve bütün bunlartn derlenip toparlanıp bireylere sunulduğu ve aktarıldığı törenlerdir. Yeryüzüne Dokun'da, Kızılderililer'in kültür öğcleri, gene Kızılderililer tarafından, kendi düşünceleri doğmltusunda irdelennıektediı. Bütün dünyada, bütün SAYFA 4 zamanlar boyunca, hemen herkcs, beyaz adamların gözüyle çevrilmiş olan vvestern türü filmlerin etkisiyle olacak, Kızılderilileri vahşi, ilkel, saldırgan, düşnıan olarak görmüştür. Yalnızca tek yönlü bir düşünceyi ve önyargıyı simgeleyen bu cgilimın ne kadar yanlış oldıı^u, Yeryüzüne Do kun'u okudukça ortaya çıkmaktadır. Gcçmişlcrinde hem göçebe, hem de yerleşik kültürlerin çeşitli ö^eleri bulunan Kızılderili topkımlarının kültüründe gü neş, toprak, sular, dört ana yön ve ge ometrik biçimlerden daire, kutsal öğeler varsayılmıştır. Kitabın ilk bölümü, bu kültür öğelerine ilişkiıı Kızılderili diişiince ve felsefesini anlatmakta, bunlann yaşam, ölüm ve ibadctlc olan ilişkisi ele alınmaktadır. "Sabah Güneşi, Yeni Taze Toprak ve Biiyük Sessizlik" adındakı bu ilk bölümde, güneşten ve topraktan aldığı güçle yasayan insanın, çevreyle ve dogayla olan ilişkisi ele alınmaktadır. Tüm insanlar ve özellikle son 1015 yıl ıçinde ortaya çıkan çevreciler ve yesiıler, yüzyıliar boyu vahsı ve ilkel varsayılan Kızılderili lerden peK çok şey ö^renmek zorundadır. Yeryüzüne Dokun ıın giriş bölümünde, Ycryüzünün Ruhıı, bir wintu katını tara fından şu sözlerle açıklanıyor: Biz, çekirgeler için otları yaktı^ımızda, lıiçbir şeyi mahvetmiyoruz. Biz, meşe meyvelerini, lıstıkları sallayarak diişürüyoruz. Ama beyazlar topragı deşiyorlar, ağaçları söküyorlar, her şeyi öldürüyorlar. ... Kayaları parçahyor, sonra da yerlere sa çıyorlar. ... Topragın ruhu beyaz adamı nasıl sevebilır.' Beyaz adamın ona dokun duöu her ycr acıyor. Bu sozler, beyazlann ve Kızılderililerin, toprağa değişık açılardan nasıl baktıklarını gözler önüne sermek bakımından çok ilginçtıı. Kızılderili felsefesinde toprak, bir anaç gücü simgeler. Bu simgc, doganın bir öğesidir. Kitabın ilk bölümünde Keis Lutlıeı Dinelen Ayı, doğa sevgisini şöyle anlatır Gerçek doğaseverler Lakoralar gerçek bir doğaseverdiler. Doğava aşıktılar. Yeryüzünü ve yeryüzündeki ner şeyi yaşlanuıkça artan bir baglılıkla severlerdi. Yaşlı insanlar, toprağa karşı gerçek bir sevgi duyarlar, anaç güce yakın olma duygusuyla toprağın üzerine oturur ya da yatarlardı Yaşlı Kızılderili, ona havat veren güçlerdcn uzaklaşmak yerine, nâlâ toprağın üzerinde oturur. Öııa göre toprafta oturmak, ya da yatmak, daha derin uüşüncbilmek, daha güçlü hıssedebılmektir. ... Kızılderililerc göre, bütün varlıkları yaratan Yiice Ruh, toprağa kökler koymuş, insanları besleycbilmek kin ona gücünün bir parçasını vermiştir. Tcıpra^a yakın olınak, ona dokunmak; bu güce dokunmak, onu hissetmek, dolayısıyla güçlü olmaktır. Kı/ıKierililer, beyaz adamların toprafjı elde etme ve sahiplenme duygu ve isteklerini bir türlü anlayanıamışlardır, çünkü roprak, sahibi olmanıası gereken bir doğa varlıfıdır ve o herkesinuir. Bellı bir toprak parçasına ilk gelen, o topraktan ürünlerini alır, bu işlcm, Kargaayak'ın dedigi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle