04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ule Gürbüz öncebir anlatı, "Kambur" ardından da bir oyun, " Akıl Yoktur"la merhaba demişti edebiyat dünyamıza. Şimidi ise önümüze şiirleriyle geliyor Gürbüz. AYHAN KURT "Biz ki bir güz artiğl, erkeğiz hem de kadınız. Doldurulmuşbirgeyiğiz.korkarız.açıklanırız" Şule Gürbüz'ün <( Sarıdan beyaza dönüşen bakışsızlık runsalın yazarı Ş. Gürbüz. "Kambur" ve "Akıl Yoktur", ölüm karşısında (ya da yanında) trajikomik olanla konumlanırken; "Ağrıyınca Kar Yağıyor" ölüme uzanan en nedensiz sorulara yanıtını suskunluk ile veriyor. Böylece beden tümden göz kesifiyor, göze dönüşüyor. Gözler bütün şiirlerın ekseni; Bakma, bakılma ve BAKIŞSIZLIK. Bakma, bakılanı nesneleştirme işlemidir. Ancak, bakan kişi kendisinin de bir bakılan olduğunu hissettiğinde alabora olur bakışı. Bu durumda bakışsızlıktır tüm arzusu. Bakış yorar. "Akıl Yoktur"da Yaşlı Kadın ve Genç Kız, Yaşlı Adam'a öfkeyle sorarlar: "Hem gözlerin kapalı, hem yorgunsunne yaparsın peki?" "Ağrıyınca Kar Yağıyor"da "Yorulur Gözlerinden" şiiri, "Yorulur gözlerden anlayanların kaygısı" dizesiyle başlar. Kişi taş kesilmiş bir biçimde gözlerinı uzağa dikip bakarsa, bakışın vardığı son nokta bakışsızlıktır. Böylesi bir oluş, zamanmekan djşı bir konuma (konumsuzluğa!), hiçliğe kavuşturur onu. Ş. Gürbüz şiirinin ana rotasının bu olduğunu sanıyorum. Pek bakışsızlık mümkün müdür? "Kambur"a sorarsanızdeğildir: "Heryerinsandoluydu, her yer; her bakışsızlığı bir gövde kırıveriyordu." Sadece kamusal alanda değil, doğa ve tanrı karşısında da bakılandır krşi; "Gökyüzü bakış kesil"miştir. Güneş altında her şey çıplak, görünür ve gözlenirdir; "Işık, yalaz saçlı bir yalancı/ bin göz gibi bakıveren/ bir göz gibi akan ölü taşıyıcısı ellerime". Gözlenir oluşun kıvrantısı, kişinin evrene katıhmını, katışmasını engeller: "Bunca güneş altında saplanamıyorum türlere/ve onların çeşitlili Ağrıyınca Kar Yagıyor'u ya da... "olumlayabilecektir varlığını: "Içeride birikiyorum loşluklar üzerinde/ belli ki yaşıyorum." Özne varoluş alanını düşlediğinde kurabilir ancak. Yaşamın, yani eylem alanının karşısına eylemsizliği, kayaoluşu koyar: "Yaşamın gözlerine sunulan/ biraz bakışsızhktı tüm hareketsizliğim" "Yaşamayı Hldeğil yaşamı" sorgulayan, deşen öznenin yaşama getirdiği tanım ölümdür. Bir süreçtir ölüm. Insan doğumundan itibaren ölüme akar. Ş. Gürbüz'ün yapıtlarında ölüm yaşamın karşıtı değildir; insanın yaşamı değil ölümü biter. Yaşamın üzerine fütursuzca abanan anonim insandan, "Tekbirvahşetesoyunanyığınlardan" kopan, kaygı'lanan öznenin bir gün sorduğu, soracağı soru da ancak şu olabilir: "Bu hangi kral acılı gözleriyle omuzunun üzerinden bakankim bildirdi önceden ölümünü ona ve tarih boyunca süregelen bu acıyı neden ben omuzlandım acaba" Renklere gelince... "Bana renk bile sormayınbir beyazdan ya da sarıdan ne anladığınızı bilmeden size yanıt veremem" diyor "Kambur". Şpnbahar ve kış; yaşam ve sonsuzluk. Özdenlik zamanlarından, yazdan artakalan bir şeyler vardır yine de sarıda. Beyaz ise bakışsızlığın erdiği yerdir, bakışın yittiği... "kendi kendine büyüyen bakışımla/ iki mermer masa/ bir beyaz boşlukta/ tek bir tanrının/ bana başkalaşımı uzandı göğün iççekişinde" "Ağrıyınca Kar Yağıyor"un son şiirinde, "Ve bir gün yuvarlak bir taşla deniz kıyısına gidip/suyun üstündeki aksimi sildiğimde..." dizelerini okuyunca "Kambur"a açtım yine: "Bir yankı olarak kalıyorum suyun üstündeki aksimlebirgün silivermeyi düşlediğim..." Böylece bir yapıttan diğerine, sarıdan beyaza dönüştüğümü görüyoruz bakışsızlığın. Bedenden sıyrıhyor bilinç, "görüntüsüz bellek"e dönüşüyor. Son olarak, "Ağrıyınca Kar Yağıyor"daki ıssızhğın ancak E. Cansever şiiriyle (Ah Stephan! Stephan!) kıyaslanabileceğini söylemeden bitirmeyeceğim. Bir de... Yazı boyunca "Kambur"un günlüğündeki bir not dolandı durdu etcafımda: "Hayran olduğum şairler boş bulunduğum bir an beni arkadan bıçaklayanlardır. Yüzüm dönük olsa bunu kimse beceremez." Ben kafasındaki kırk tilkiden onunun şiirle uğraştığını biliyordum onun. Yani yüzüm dönüktü. Lütfen beni bağışla Şule! • E.Cansever nce "Kambur" adlı bır karaanlatı. Sonra daha da koyulai;an kahkaha ve "Akıl Yoktur" adlı oyun. Bukezbirşiirkitabı Sule Gürbüz'den: "Ağrıyınca Kar Yağıyor". Itiraf etmeliyim ki, kitabı okumaya niyetlendiğimde ve okurken büyük bir tcdirginlik içindeydim. Tedirginliğim, "Kambur"un gölgesinin bu yeni kitap üzerine düşüp okunmaz kılabileceğini düşünmemden kaynaklanıyordu. Tahminimin birinci kısmı doğru çıktı; "Ağrıyınca Kar Yağıyor"u "Kambur"dan bağımsız okuyamadım. Ikincisinde ise kaçınılmaz olarak yanılacaktım. "Kambur", Ş. Gürbüz için bir çekirdek yapıt. Ardından gelen ürünler ise hangi türde olursa olsun (oyun, şiir...) ona eklemleniyor ve onu açımlıyor. Çünkü bir so 0 • • şule Cürbüz içln bir çekirdek yapıt. Ardından gelen ürünler İse hangl türde olursa olsun (oyun, şllr...) ona eklemlenlyor ve onu açımlıyor. CUM HURİYET KİTAP SAYI 210 Ağnyınca Kar Yağtyor/Şule Gürbüz/Müos Yayınlan/72 s. SAYFA 5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle