04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

neler duydu? Engidu'yu beklerken duyguları neydi? Görevi bittikten sonra yaşamı nasıl sürdü... ve... bitti? Bu sorular beni yanıtlarını öğrenmem gereken çok daha geniş kapsamlı sorularagötürdü. 'Kaçıs'ta Demokrat Parti'nin baskıct son dönemi vardı; 'Islak Güneş'te çok partili dönemin başlangıcı; 'Cadı Ağacı'nda 1971 öncesi; Tutsaklar'da 1971 dönemi veduruşmalar; 'Bir Göçmen Kuştu O'da Osmanlı'nın sonları, Cumhuriyet'in başlan. 'Kadın Destanı'nda birden çok eskilere gidiyorsunuz. ** Kemal Tahir 'Kurt Kanunu' ile Izmir Suikastının gerçeğe en yakın oluşumunu ortaya koydu. Olayın insansal boyutunu da verdi. Önemli olan, bir başka açıyı da önümüze çıkarmasıdır." Siyasal yaşamımızdaki zaman par çaları her zaman ilgimi çekmiştir. Yaz dıklarımın hepsinde bunların irdele mesi yapılır. Çünkü arkaplan çok önemlidir. 'Kadın Destanı'nda yakın dönem siyasal olayları yoktur, ama kadına bakışın politikası irdelenmiştir. Buuzbakışlagünümüzkadınlarınakadarki sorunlar gündeme getirilmiştir. Sorunlar bugün, o günle örtüşmektedir. Sorun olan yerde siyasal çözüm gereldiliği de vardır ve tabii ki çözüm ben değilim. Oscar Wilde'ındediğigi bi: "Önce verilen yanıttır. Sorular yanıtlardandoğar." Son yıllarda ülkemizde de önemli karşıçıkışlar belirmesinc karşın resmi tarih egemenliğini koruyor. Resmi' tarihin kırrlmasında romancıların, öy* kücülerin nasıl bir işlevi olabilir? Çok etkilendiğim bir örnek vereceğim: 'Kurt Kanunu' ile Kemal Tahir, Izmir Suikastının gerçeğe en yakın oluşumunu ortaya koydu. Öte yandan bu olayın insansal boyutunu da verdi. Yanlış, eksik değerlendirmeleri var ya da yok, önemli olan bu değil. Onun yaptığı, bir başka açıyı da önümüze çıkarmasıdır. Ders kitaplarında yazılanlar, bütünleştiren ve tekrarlayan resmi görüş artık daha az taraftar buluyor. Tek yüzlü siyasal değerlendirmeler en azından eskisi kadar yandaş bulmayacaktır sanırım. Bu sözüm, Ikinci Cumhuriyet fikrini savunanlara yandaş olduğum anlamına asla gelmiyor. Yalnızca gerçeklerin ortaya çıkması, insanların ve toplumun konumunun doğru saptanması için bunu istiyorum. "Evet, bütün eleştiriler doğru... ama içinde bulunduğumuz koşullar..." Bıktım bu ikiyüzlülükten. Gerek toplumda, gerek yazılı, sözCUMHURİYET KİTAP SAYI 2 1 0 lü ve göriintülü basında yoğun bir dil kirlenmesi yaşanıyor. Gazete haberlerinden TV'deki filmlerin çevirilerine kadar birçok alanda kötü ve yanlış Tiirkçe aldı yüriidü. Toplum miithiş bir bozuk Tiirkçe saldırısı altında. Dilin belki de insan düşüncesindeki en büyiik devrim olduğunu düşünürsek, dil duyarlığına, dil bilincine özel bir önem veren bir yazar olarak bu "gelişme"yi nasıl değerlendiriyorsunuz? Değişme korkunç. Türkçe'nin yazım kuralları yok oldu. Edebiyat öğretmeninin okumadığı, bilim adamının aktarmacılıktan öte bir şey yapmadığı, politikacının yarım adım önünü görmeye çabalamadığı bir ülkede yaşı ** Türkçenin yazım kuralları yok oldu. Dil gibi bir düşünme, yaratma aracına gereksinme duyulmuyor. Dille düşünme arasındaki bağdan söz ettiğinizde çözümsüz bir bilmece sormuşsunuz gibi yüzünüze bakıyorlar." yoruz. Azıcık güçlü olanın, gücün geri kalanının sahiplerinin istem ve beklentilerini hiçe saydığı insanlardan oluşuyor toplumumuz. Bu insanlann hiçbirinin dil gibi; düşünme, yaratma ve anlatma aracına gereksinmesi yok. O düşünmüyor; dille düşünce arasındaki bağdan söz ettiğinizde çözümsüz bir bilmece sormuşsunuz, yahut da size yakışmayacak kadar aptalca bir söz söylemişsiniz gibi yüzünüze bakıyor. Onun bütün gereksinmesi iki üç yüz sözcük. Düşünce sistemi bu kadarcıkla yetinince dili doğru yazsa ne olur, yazmasa ne olur? "Amma velakin/ Cümbür cematin"in (sözcükler böyle yazılıyor ve bu bir şarkının dizesi oluyor) yüzbinlerce sattığı bir ülkede, kitaplar birkaç bin satarsa insanımızın kaç binde kaçına ulaşacak ve yansıma bulacakPB Ayla Kutlu "Kadın Destanı'nda kadınlık durumuyla yüzleşiyor. Siip'den de öte AylaKutlu'nun "Kadın Destan"ı bir fotoğrafın negatifi gibi Gılgamış destanını ters yüz ediyor; Sümerlerin eskil hikâyesinde bir alt akıntı gibi beliren; ve günümüzde erkekegemen toplumun bilinçaltında gizlenmekle kalmayıp sık sık eyleme dökülen kadın karşıtlığını, kadın korkusunu, kadın sömürüsünü bize ifşa ediyor; şaşırtıcı bir öz ve biçim bütünselliği içinde!.. ERENDİZ ATASU ıtolojiyle tarihin birbirine k.ırıştığı, doğa ile toplumun hcnüz tümüyle ayrışmadığı o alacakaranlık dönemde doğmuştur destanlar; uyaklaı ı koı kuları yenmek ısteyen insanoğiunun yürek atışlarına ayarlı... Kahramanların öykülerinde insankızı ya bir aynntıdır; ya da insansal varlığından soyutlanmış, sığınılan ve korkulan büyük "Doğa Ana"nın gizemli güçlerinin simgesine dönüştürülmüştür.* Uygarhk katmerleştikçe, insanlığın ortak bilinçaltına itilen doğayla ilgili özlemler ve korkulardır, destanların asıl konusu... Binlerce yıl sonra, eskimemelerinin nedeni, destanların saklı ve bulanık bilinçaltımızı saydamlaştırabilmekudretidir. Ayla Kutlu'nun "Kadın Destan"ı bir fotoğrafın negatifi gibi Gılgamış destanını ters yüz ediyor; Sümerlerin eskil hikâyesinde bir alt akıntı gibi be liren; ve günümüzde erkekegemen toplumun bilinçaltında gizlenmekJe kalmayıp sık sık eyleme dökülen kadın M SAYFA 13 J
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle