05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Carl Zuckmayer den Nazi karşıtı bir oyun Köpenick'li Yüzba Yirminci yüzyılın başında, Kaiser 2. Wilhelm döneminin Almanya'sı, varlığını askeri giice dayandırıyordu. "Köpenick'li Yüzbaşı" adlı sahne yapıtı da bu dönemin Almanya'sında geçiyor. Oyunun yazarı Carl Zuckmayer, 1900'lüyılların başında gerçekten yaşanmış bir olaydan esinlenerek yazmışöyununu. 1930'lu yıllarda tamamlanan bu eserin, Nazizmin ilk filizlerini verdiği bir dönemde sahnelenmiş olması da ayrı birönemtaşıyor. HASİBE KALKAN ıyafet insanı yaratır." Bu Alman atasözünün dilimizde karşılığı yok, ancak bize hiç de yabancı olmayan bir söz. Insanların dış görünüşleriyle, yani kılık ve kıyafetlerine göre muamele görmeleri, toplumda var olan sınıf ayrımcılığının önemli birgöstergesidir. Üniformalar, bunların arasında en çok yüklenilen kıyafetlerdir. Saygı ve tedirginlik duymak, üniformalara karşı gösterdiğimiz en doğal tepkiler. Militarizm ilkelerine dayanan bir devlet sisteminde ise, üniforma sadece mesleki bir giysi olmaktan çıkıp, başh başına bir simgeyedönüşür. Yirminci yüzyılın başında, Kaiser 2. Wilhelm dönemi nin Almanya'sı, varlığını askeri giice dayandırıyordu. "Köpenick'li Yüzbaşı "adlı sahne yapıtı da bu dönemin Almanya'sında geçer. Oyunun yazarı Carl Zuckmayer, 1900'İü yılların başında gerçekten yaşanmış bir olaydan esinlenmiştir. 1930'lu yıllarda tamamladığı bu eserin, Nazizmin ilk filizlerini verdiği bir dönemde sahnelenmiş olması da ayrı bir önem taşır. Oyun, sahnede büyük bir başarı elde etmesine karşın, Nazilerin kurmaya çalıştıkları düzene karşı bir başkaldırı olarak algılanması, onlarınkısa bir süre sonra oyunu yasakJamalarına neden olur. Üç perde ve yirmibir sahneden oluşan eserde, yetmişüç kişilik bir oyuncu kadrosunun yer alması, dönemin Alman toplumunun geniş bir kesitını karşımızaçıkarır. Wilhelm Voigt, bir komedi olarak işlenmiş olan öykünün, baş kişisidir. Onyedi yaşında işlediği birsuçtan dolayı onbeş yıl hapishanede cezasını çektikten sonra, Almanya'yı terk eder. Bir süre kimsenin dilini konuşmadığı ülkelerde yaşar. Sonunda vatan duygusuyla yanıp tutuşan Voigt, yurduna geri döner. Fakat kendi ülkesinde sabıkalı olarak ona yaşama hakkı verilmez. Bürokrasi çarkının bir kurbanı olur. lş arar, fakat oturma izini olmadan kendisine iş verilmez, işi olmadan da oturma izni alamaz. Bu kısır döngünün içinden bir türlü çıkamayan Voigt'un zor kullanmaktan başka çaresi kalmaz. Sabıka kaydını yok etmeye çalışırken, yakalanır ve yeniden hüküm giyer. Hapishaneden t çıktığında Almanya'da kendisine yaşama hakkı tanınmadığını ıyice anlamış olan Voigt, bu defa Pasaport ahp, ülkesini yeniden terk etmek ister. Ancak bir kimlik kartına sahip olmadığı için bu istemi reddedilır. Yine aynı kısır döngüye girmiş olan Voigt, yeniden zor kullanarak bir pasaport edinmeye çalışır ve tekrar tututklanır. Sadecesıradan bir vatandaş olarak yaşanmak ve çalışmak ısteyen, buna karsılık otuz yılıru hapislerde geçirmek zorunda kalan bir insanın trajik öyküsüdürbu. Voigt'un yaşam serüvenine koşut olarak, yazar bir giysinin serüvenini işlemiştir. Bu giysi bir yüzbaşı üniformasıdır. Yapıttaki bütün tiplerrieler ya Voigt'un ya da bu üniformanın çevresinde yer alır. Üniforma gıcırgıcırdükkandan çıkıp, çeşitli insanlar tarafından giyildikten sonra, asıl işlevini tamamlamış olarak, bir eskici diikkânında yeni alıcısını beklemeye koyulur. Prusya Militarizmin damgasım taşıyan bir "askerdünyasında" yaşayan Voigt, sonunda bir gerçeği bulgular. Hapishaneyıllarında askeri sistemininkurallarını ve inceliklerini öğrenmiş biri olarak, vatandaşlık hakkına nası) kavuşacağını bir anda kavrar. Sonunda Voigt ve üniformanın yolları kesişir. Voigt üniformayı eskiciden satın alır ve büyük harekata hazırlanır. Yüzbaşı kılığında yoldan geçen birkaç askeri çevirir, Köpenick Belediyesi'ni ele geçirerek, Belediye başkanını tutuklar ve Berlin'e gönderir. Harekat bir eksildiğinin dışında büyük bir başarı ile tamamlanır. Yanlış makamı ele geçırıniştir, çünkü kimlik cüzdanını Belediye değil, Kaymakamlık veriyormuş. Yine de herkesi şaşkınlığa çevirmiş olan Voigt, bir anda üne kavuşur. Hâlâ amacına ulaşamamış olması, Voigt'un bu kez cüzdan karşılığında teslim olmasına neden olur. Emniyet'te büyük bir saygıyla karşılanır ve herkesin merak konusıı olduğu için Voigt'a üniforması giydirilir. Kendisini hiç bu kılıkta görmemiş olan Voigt, aynanın karşısına geçer ve "önce tamanıen sakin durur, (...) sonra yavaşça döner, gülmeye başlar, kahkahası gittikçe şiddetlenir, bütün çehresiyle, bütün vücuduyla, bütün varlığıyla güler; nefesi kesilene ve göz yaşları akana kadar güler (...)." Sistemi, kendi silahlanyla vurmuş olan bir insanın kahkahasıdır bu. Gerçekten yaşanmış olan bu olay, bütün dünyanın Almanya'ya gülmesine neden olmuştur. Carl Zuckmayer, bir güldürü biçiminde sistemin çarpıklığını gözler önüne sererken, insanlarla alay etmez. Her biri olabildiğince insancıl özellikler taşımakla beraber, olsa olsa bu sistemin kurbanlarıdır. Küçük buriuva sınıfını temsil eden Belediye Başkanı ve ailesi, subaylığı bir yaşama biçimi olarak gören Yüzbaşı Von Schlettow, mağaza sahibi yahudi Wormser, küçük memurun dar dünyasında yaşayan Hoprecht ve eşi ve ayaktakımından olan Kalle bu kurbanlardan yalnızca birkaçı. Yazar, tiplemelerin özelliklerini, kullandığı dil ile daha da belirginleştirmiştir. Vural Ulkü tarafından Türkçe'ye çevrilmiş olan yapıtın dili son derece akıcı olmasına karşın, özgün dilindeki özelliğini büyük ölçüde yitirmiş sayılır. Voigt gibi alt tabakadan oluşan kişiler Berlin ağızıyla konuşurken, üst tabakatan kişiler konuşma dillerini Berlin ağızından arındırıp, kitap dilini kullanmayı yeğ tutarlar. Böylece sınıf aynmının bir göstergesi olan kıyafete dil de eklenmiş olur. Bu durumda, "giysi" ve "dil" insanı yaratır. Bu oyun bana bugünlerde Devlet Tiyatrosu'nda sahnelenen Aziz Nesin'in "Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz" adlı oyununu anmısattı. Nüfus defterine bir ölü olarak kaydı geçen Yaşar'a bu yanlışı düzeltmesine olanak tanımayan katı bir bürokratik düzen, devletin çıkarı söz konusu olduğunda Yaşar'ın yaşadığını kabul eden, ancak Yaşar'ın çıkarı söz konusu olduğunda onu bir ölü olarak kabul edecek kadar da iki yüzlüdür aynı zamanda. Böylece Yaşar da Voigt gibi bürokrasi çarkının bir kurbanı olur. "Devlet için insan" anlayışının geçerliliğini hâlâ koruduğu ve birçok ihtilal yaşamış bir ülkede "Köpenick'li Yüzbaşı" adlı oyun Türkiye tcoşullarına uyaranarak sahnelense, ki bu daha önce yapılmamış, Voigt'un kahkahaları, bize yaşadığımız ülkenin koşullannı daha iyi görmemizi sağlayabilir. Evet, aramızda hâlâ Köpenick'li Yüzbaşılar yaşamaktadır. • Köpenick'li Yüzbaşı • Oturma İzni / Carl Zuckmayer / Çev. Vural Ülkü / Yapı Kredt Yayınlan /248s S A Y F A C U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 211
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle