Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
En genç yaz... Albert Camus den Akdeniz ışıgında bir YAZ.. Camus'yü, 1939'da yazdığı Minotauros ya da Oran Molası adlı denemenin başındaki küçük notta: "Oran mutlu ve gerçekçi bir kent, yazarlara gereksinimi yok artık, turist bekliyor." llk deneme (1939), Oran'da verilmiş olası bir sorgu molasını açıkça çağrıştırır. Daha ilk tümcede dünyayı sırtlarla kuşatır Camus: "Dünyayı anlamak için, bazı bazı ona sırtımızı dönmemiz gerekir; insanlara daha iyi yardım edebilmek için bir an onları kendimizden uzak tutmamız gerekir." Sıkıntının Başkenti Dünyayı ve şu kutsal başkasını açan ve ona ulaştıran anahtar, zorunlu bir yalnızlığın ve uzun solukların yaşadığı kentlerin anahtarıdır ama, bu kentler "geçmişin uğultulan; yüzyılların, devrimlerin', görkemin başdönmeleriyle" doludur. Bunu duyan insan, "Batı'nın çığlıklar içinde kurulduğunu anımsar" ve bu da "aradığı sessizliği sağlamaz ona." Oran'ı, sıkıntının başkenti olarak neredeyse ilan edecek olan Camus, bu tozlu ve taşın kral olduğu kenti uzunca solumaktan geri durmaz. Avrupa kentlerinden ve şiirden kaçan ların, taşların dinginliğini bulmak için başka çöller ve ruhsuz, desteksiz yerler gereksindiğini belirtirken en büyük önerisini sunar hemen: Oran. "Dünyanın bütün acıları için benzeri bulunmaz bir yer." Bulvarlannda hiç kimsenin varlık sorununa el atamadığı, kusursuzluğun yolunu aramaya kalkmadığı, "katı bir gökyüzüyle örtülmüş, dairesel ve sarı bir koca duvar". "İnsan kovulmuştur buradan. Bunca ağır güzellik bir başka dünyadan gelir gibidir." "Yaratık, güzel olduğu her yerde acı bir yurttur. Oran daonunbinlercebaşkentindenbiri." ğü'nde Avrupa'nın güzellik sürgünü ve tümlüğü fethini öngörüyor. Bu fetihte şu tarz oldukça dikkat çekici: "Avrupa artık çekiç vuruşlarıyla felsefeyapmıyor, top atışlarıyla felsefeyapıyor. Gizlem'de henüz ikinci sözcede soruyor Camus: "Dünyanın saçmalığı nerede? Bu ışıldama mı; yoksa yokluğunun anısı mı? Belleğimde bunca güneş varken, nasıl oldu da zarımı anlamsızlıktan yana atabildim ? " Az ötede yazar, yazarın okunmama tutkusunu yargılıyor: "Bir yazar büyük ölçüdeokunmak için yazar (tersini söyleyenlere hayran olalım, ama inanmayalım). Gene de, gittikçe artan bir biçimde, okunmamaktan başka bir şey olmayan şu son kutsanmayı elde etmek için yazıyor. (...) Demek ki yazın alanında bir ad edinmek için kitaplar yazmak zorunlu değil artık. Akşam basınının söziinü ettiği bir kitap yazmış diye bilinmek yeter, bundan böyle bunun üstüne yatabilirsiniz." Bu haksız üniin bir hastalık olduğunu belirtir Camus ve hekimlerin kimi hastalıklarda yarar bulunduğunu bildiklerini ekler. mutlu kabızlıklar ve gökten inme eklem yangınlangibi. Yazaraı kemüni anlatması Yazannyazdıklanndakendınianlatması, romantizmin bıraktığı çocuklardan biridir. Aşağı yukarı böyle diyor Albert Camus. Fakat kesinlikle yazarın tam olarak kendini anlattığı düşüncesinden yana değil bu yazar: "Bir insanın yapıtları çoğu zaman özlemlerinin ya da sapmalarının öyküsünü çizer, kendi öyküsünü çizmez hiçbir zaman. Hele yaşamöyküsel olduklarını ileri sürdükJeri zaman. Hiçbir zaman hiçbir insan kendini olduğu gibi çizmeyi göze alamamıştır." Öyleyse yazar kendinden korkan bir zavallıdır. Ozyaşamöyküsel dev bir yalandır kimi zaman. kendini yazma sanatı da sanatın her zaman yalan söyleme savına karşı mı duracaktır. Kesinlikle hayır. Öyleyse yazar, yalanlarla örtülü dış gerçekliğin kuşatması karşısında iç yalanlarla korur kendini ve asIa, bu kuşatmanın büyümesi demek olan saltık bir yaşam öyküsüne girişmez. Bunu göze alamaz. Uçurumdan atlamayı çoğu kez göze alamadığı gibi. O halde yazarın bütün açıklığı ve sırdaşlığıyla kendini yazmayı göze alması zihinsel ve yaşamöyküsel intiharıyla eşjeşir. Saçmanın kendine intihar aradığı bir gün, yıllar önce, sapasaçma bir kazada ölmüştü Albert Camus. Şimdi bu büyük yazar, eşsiz denemeci, Akdeniz ışığında tek mevsimi Yaz olan bir uzamda dolaşıyor. 81 yışında genç bir adam olarak. • Yaz/ Albert Camus/Çeviren: Tahsin Yücel/Can Yayınlan/UOs SAYFA 5 Denemenin diğer bölümleri Bu denemenin Ariane'ın Taşı böliimünde, yazarın dünya üzerine açnğı büyük bir gedik ağız vardır ki anlayana parmak ısırtır: "Dünya tek bir şey söyleryalnızca.ilgilendirir sonra bıktırır. Ama, sonunda, inat zoruyla baskın çıkar. Herzaman haklıdır." Dünyayla ilgilenen yolcunun bir yalıyar üzerin •*• ] b e r t Camus'nun yazarlık ya den aldığı hoş taşı okşar: " Dünyayı öğşamında bir dört yol ağzı olarenmiş kişi için, dünya bu taştan daha rak nitelenebilecek denemeier ağırçekmez." kitabıyla karşı karşıya bıraktı Badem Ağaçları başlıklı deneme ise bizi Tahsin Yücel. Daha öncedünyadaki iki güçten, kılıç ve tinden lerı birçok yazar, yapıt ve yaşamla bısözederken ortaya bir sonuç atar: "Israktığıgibi. tediğimiz de artık hiçbir zaman kılıcın Camus, 1954'te; Yabancı ve Sisyönünde eğilmemek, tinin hizmetine phos Söyleni'nden on iki, Veba'dan girmeyen güce bundan böyle hiçbir yedi, Başkaldıran Insan'dan üç yıl zaman hak vermemek." Adaletsiz bir sonra yayımladığı Yaz'da, olgunluk dünyada adaleti düşlenebilir ve mutçağı ürünlerini genç bir dille sergiler. luluğu anlamlı kılma çabası içinde Denemeier çoğnulukla Cezayir çevreolunmasıgerektiğinibelirtir Camus. sinde dönmektedir. Bilindiği gibi CeSırasıyla, Promethens Cehennemzayir ve özellikle Oran kenti. Albert deadlı deneme ateşiyenidenbulmayı; Camus'nun çocukluk ve gençlik topGeçmişi Olmayan Kentler tçin Kürağıdır. Oran'dan gelen genç hava, çük Rehber, tutkunun yolcularına sal1953 yılında şu saptamayla karşılar tık bir iççağrıyı, Helene'nin Sürgünlü A Albert Camus, 1954'te; " Yabancı " ve "Sisyphos Söyleni"nden on iki, "Veba"danyedi, "Başkaldıran Insan"dan üç yıl sonra yayımladığı "Yaz"da, olgunluk çağı ürünlerini genç bir dille sergiliyor. C U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 211