05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Yeryer öykücükler, küçük eleştiriler, küçük denemeler, ama hepsi edebiyat tadında... Oktay Akbal'ın Günlükleri Oktay Akbal'ın "Günlük"lerinin sayısı, 19801983 dönemini kapsayan '80'lerde Bir Yazar'ın yayımlanmasıyla dörde ulaştı. Anılarda Görmek (Günlük: 1) 19651967, Geçmişin Kuşları (Günlük: 2) 19681969, Yeryüzü Korkusu (Günlük: 3) 19701975, '80'lerde Bir Yazar' (Günlük: 4) 19801983. Bu günlükleri ardı ardına okuyanların, Türkiye'nin yaşadığı günleri bir yazarın gözünden izleme şansı doğuyor. SENNURSEZER ! ktay Akbal'ın "Gün1 lük"lerinin sayısı, 19801983 dönemini kapsayan '80'lerde Bir Yazar'ın yayınlanmasıyla dörde ulaştı. Anılarda Görmek (Günlük: 1) 19651967, Geçmişin Kuşlan (Günlük: 2) 19681969, Yeryiizü Korkusu (Günlük: 3) 19701975, '80'lerde Bir Yazar' (Günlük: 4) 19801983. Bu günlükleri ardı ardına okuyanların, Türkiye'nin yaşadığı günleri bir yazarın gözünden izleme şansı doğuyor. Bir ülkenin yaşamında, kısacık bir dönem sayılabilecek, on yıllar, yirmi yıllar, insan yaşamının önemli bir parçası çünkü. .. Oktay Akbal (1920), ilk öykü kitabı Once Ekmekler Bozuldu'yu 1946 yılında, ilk romanı Garipler Sokağı'nı 1950'de yayımlamıştı. Edebiyat ve siyasa ağırlıklı denemelerini kitaplaştırmaya da, sanınm, on dört şairle ilişkili anı ve izlenimlerini toparladığı Şair Dostlarım'la (1964) başladı. Günümüz genç okurunun daha çok gazetelerdeki köşe yazılarından tanıyıp sevdiği Akbal, denediği her edebiyat türüne öykücülüğünün çizgilerini kattı. Denemelerini, günlük yazılarını, günlüklerini okur için çekici kılan onun öykücü yanı. Günü Günöne Yazmak Günlüklcr, gunceler, kışisel olaylardan söz ettiklerinde bile, bir ülkenin, bir dönemin çizgilerini taşırlar. Günceyi tutanın duyguları, düşünceleri de yansırelbet, yazılara. Ancak günceleri, bir yazarı "çırılçıplak" görmek ısteğiyle okumak isteyen, kısa sürede yanıldığını anlayacaktır. Yazmak, kendi disiplini içinde, yaşananı ve duyguları bir başka açıdan yansıtmak, bir başka deyişledeğiştirmektir. Oktay Akbal, günlüklerinde, yeri geldikçe, bir konuya değiniyor. Günce yazmayı çocukluğundan beri sevdiğini, romanlarında, öykülerinde öğrencilik günlerindeki günlüklerınden yararlandığını, yayım lanan günlüklerinin, "yayımlanmak" için yazılmış "gerçek günceden seçme parçalar" olduğunu belirtiyor. Akbal'ın güncelerini okuyanların, asıl gözden kaçırmaması gereken "gerçek yaşantının bütün açıklığıyla yazılmasının kolay olmadığını" bilmesi. Zorluk, yalnızca yazma disiplininden değil, duygusal nedenlerden de doğabiliyor: "Ne iyidir yaşantıları günü gününe yazmak. Yazmak yürekliliğini bulmak kendinde! Hele bir de yayımlamak yürekliliği de olursa, korkunç şey. Ben gerçek güncemi yayımlamıyorum ki! Kimse, hiç kimse gerçek güncesini yayımlayamaz, hatta yazamaz. Her duygu, her düsünce elle tutulur biçimler kazanmaz kafamızda. Duyulurduyulmazbirşeydiro.Çoğukeziçimizden geçenlerden kendimiz bile ürkeriz." (1 Şubat 1968/Geçmişin Kuşları) Akbal, yayımlamadığı çocuklıık, ilk gençlik günlerinde bile, yaşantılannın "ancak dış kabuğunu" belirttiğinin altını çiziyor sık sık. Bu anlatım, onun duygusal yaşamından düştüğü notların ardındaki heyecan, acı, sevinç yoğunluğunu sezmemizi kolaylaştırıyor. Yazmak ve Yabancılaşmak Günlükler, gunceler, ister saklanmak ister yayımlanmak için yazılsın, bir yaşamın hesap defteri gibidır. Ne kadar soğukkanlılıkla aktarılırsa aktarılsın üzüntüler de sevinçler de yansır sözcüklerden. Ancak, bu sözcükleri yazan bilir, sözcüklerin yetersizliğini. Sözcüklerin, duyguları, anıları yabancılaştırdığını: "Kafamdan geçenlerle kâğıda dizilenler arasında öylesine ayrım var ki. Aradan bir süre geçince, bu yazıları sanki başka biri yazmış sanıyorum" (20 Şubat 1965/Anılarda Görmek). Bu satırlar, hem okurlar hem de yazmak isteyen gençler için bir edebiyat dersi niteliği de taşıyor. Akbal, "sözcüklerin, ancak belli bir anlamı belirten hazır birer kalıp "olduğunu söyledikten hemen sonra, yazarlığın temel ilkesinin de altını çiziyor: "...bizler o kalıpların taşıdığı hazır anlamları yanyana dızerek kendimıze gore yeni, değişik anlamlar çıkartmaya, bulmaya çalışıyoruz." Günlük yazmak, günce tutmak, yazmayı, anadilini öğrenmeyi, kendini ifade etmeyi öğrenmenin en ıyi yoludur. Pek çok edebiyat öğretmeni, hatta Türkçe öğretmeni günce tutmayı öğütler öğrencisine. Günce tutanlar, eski güncelerini okurken yalnız bellek lerini, anılannı tazelemezler, yaşama bakışlarının, değer ölçütlerinin nasıl değıştiğınidegörürler. Kimizamanyazıklanırlar yaşadıklarına: "O sayfalarda kıpırdaşan eski anılar, eski kişiliğim, eski aşklarım, beni büyük biı bez ginliğe götürecek sonunda. Yaşanma ı C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 2 1 1 Oktay Akbal'ın Cünlüklerl. butun Oünlükler gibl. her ;eyden önce bir tanık. Bu tanıklık yalnızca bir dönemin tanıklıflı değll Bir Insanın, daha douoısu insanlann •ya$adı0ının" tanıflı. S A YFA 6
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle