Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
RYOJİ NAKAMURA 994 Nobel Edcbiyat Ödülü'nü kazanan Ot* yapıtını anlatıyor. Doğduğu köyürı mitolojisini, zihinsel özürlü olarak doğan oğlunu, Hiroşima'yı ve atotn bombasını... Kcnzaburo Oe, Abe Kobo'dan sonra Japon edcbiyatının olağanüstü diriliğini kanıtlıyur. Zihinsel özürlü olarak doğan oğlunu anlattığı Kişisel Bir Sorun yalnızca özel bir nitclik değil, yazınsal bir önem dc kazanıyor ve önce Japonya'da, daha sonra dünyanın birçok dilinde Japon edebiyatı panoramasını yenileyen bir olay olarak karşılanıyor. Nezamandıryazıyorsunuz? Shikoku adasının küçük bir köyündc dünyaya geldim. Çocukluğumu orada geçirdim ve savaş yıllarını yaşadım. Savaş sonrasında öğrenimim için Tokyo'ya gittiğimde yaşım on ycdiydi. Tam olarak yaznıaya orada yirmi bir yaşımda başladım. () zamana kadar şiirle ve öğrcnciler için tiyatro oyıınlarıyla yetinmiştim. 1957 yılının Mayıs ayında ilk öyküm Tuhaf Bir îs yayımlandı. Ya/dıklarım otuz yıldan beri yayımlanıyor. Sizi yazmaya, özellikle roman yazmaya iten nedenler nelerdir? Aslında, o köyde yaşadığım sürece ne roman ne de şiir yazmak için hiçbir gereksinim dııymazdım. Yaşamım kcndi kendine yetiyordu. Ama ne zanıan ki nuıtkı delıkanlı birdenbire Tokyo'ya gitniek zorıında kaldı; çünkü buiunduğum yörede üniversite yoktu; o delikanlı, içinde gerçek bir acı, köyünütı toplunı evreninden kopmak zoruııluluğunun üzüntüsüııü hissetti. Sanırım beni yazmaya iten bu duyguoldu. Böylelikle köyden yazıya bir geçiş yaşadınız. Ve yazıyla birlikte köyiinüzedöndünüz. Aslında bu, yaşanan olaylan sergilemenin tadına doyum olmaz bir biçimiydi. ( )ncc köyden yazıya geçtim. Ailem, köyün en eski ailesiydi. Aile mezarlığımız altı yüzyıllıktır. Her yıl mayıs ayında ailenin bütün üycleri bir araya gelmek için toplanırlar. Biz köyümüzde Tokyo Japoncası'ndan farklı bir dil, bir lchçe kullanınz. Başkente gelince standart Japoncayı ve Fransızcayı öğrenmek zorunda kaldım. Vesonunda yazmaya başladım. Bunlar benimüçtemeletkinliğimdi. tşteboylece köyıien yazıya geçiş gerçekleşti. Ama yazarken kendime şu soruyu soruyordıını:" Ben daha çok ne üzerineyazmayı istiyorum? Gerçekten neye gereksiniyorum? " Yanıtşuydu: Köyümünmitolojisini. Böylelikle yazının olanaklarıylaköyümcdönmü%oldum. Doğduğunuz köy ile Tokyo arasında kiiltürcl farklılıklarçok fazla mı? Çok biiyük tarklar var. Meiji'nin tahta çıkmasıyla başlayan Tokyo kül 1 Kenzaburo Oe: Köyden yazıya türünün bir yüzyıllık tarihi vardır, yüzyıllık bir yenileştirme. ürneğin Mişima, imparatorluk ve Batılılaşma kiiltiirünün bir arada bulunduğu bu kiiltürün temsilcisidir. Bu "mcrkez" kültürüdür. Buna karşın, benim köyümde hiç kimsc imparatorla ilgilenmez. Orada, atalarımın, annemin ve babamın içinde yaşamış olduğu bir çevrekent (peripherie) kültürii vardır. Tokyo'da olduğu gibi bayrak çekerek imparatorun dogumgününü kutlamayız. Fakat bizde Okofuku denilen bir başkası vardır. O Meiji'nin tahta çıkmasından önce yaşıyordu ve bir köylü isyanını yönetmişti. Sanıyorum benim atam odur. Mezarınm başında onu saygıyla anarız. Köyünüzde savaş yıllarını nasıl yaşadınız? O zamana kadar köyümüzde asla "Yaşasın tmparator!" denildiği görülmemiştir. Ama savaş sırasında Japonya'nın en küçük bölgelerine kadar askeri öğretim girmişti. 1940 ve 1945 yıllarıarasında imparatorluk ideolojisiyle tam olarak iç içe yaşıyorduk. Oktılda "Yaşasın lmparator! " demck zorundaydık veelbette köylülcr askere çağrıldılar. Bazı günler köyün üstünde uçan uçaklar görüyorduk. En yakın kenti bombalamaya gidiyorlardı Ama gerçeği söylemrk gerekirse bizim sa\ > deneyimimiz bur.n kadardı. "Besi Çiftligi Do muzu"nda, bir köyde ele geçirilmiş Amerikalı bir zencinin öykiisü anlatılıyordu. Aslında yakındal.. bir yere bir bombardıman uçağı düşmüştü. Hayatta kalmayı başaran pilotu ele geçiren köylülcr onu öldürdüler. Annem şöylediyor du: "Eger ııçak buraya düşmüş olsaydı, o askeri biz öldürmezdik." Köyümüz~ her şcyin uzağındaydı. Pilotu öldürmeye gereksinim bile duymayacaktık. Annemin bu sözleri belleğimekazınmıştı. Köyünüz Hiroşima'dan o kadar uzakta değil. Bombardımandan haberiniz olmuş muydu? Hayır, ben o sırada hiçbir şey duymamıştım. Ama mutlaka bilen başkaları vardı. Özellikle kızkardeşim, bitkileri çok severdi, daha çiçekler toplamaya gitmişti. Bir tepenin üzerinden Hiroşima'nın üzerindeki bombanın ışımasını görmüş. Köydeki başka ta * Japonlar, tek bir kökenin ve homojen bir dilin ülkelerini güçlü kılacağını ileri sürüyorlar. Ben bu görüşe katılmıyorum. Birçok bölgede farklı kültürler var ve benim yöremin de kendine özgü bir kültürii var. " nıldar da farketmişler bu olayı. Bense ilk çocug'umun doğumundan sonra nelcr olduğunun farkına varabilmiştim. Bu bombanın ne anlama geldiğini genelliklekimsebilmiyordu. • Tokyo'ya gittikten ve standart Japoncayı öğrendikten hemen sonra yazmaya başladığınızı söylemiştiniz. Yazınsal dışavurum açısından, bu normalleştirilmiş dil üzerine ne düşiinüyorsunuz? Bu dilin annemin kullandığı dile göre çok zayıf olduğunu düşünmekte ısrar cdiyorum. Bundan yüzyıl önce restorasyon hükümeti Tokyo'daki orta sınıfın konuştuğu dili standart dil olarak kararlaştırdı. C) zamandan bu yana, bizim konuştuğumuz gibi bölgesel diller yabancılaştı. Ben yine de bir parça da olsa benim saydığım halkın dilini kullanmayı istedim her zaman. Başbakan Nakasone'den başlayarak Japonlar, tek bir kökenin vc homojen bir dilin ülkelerini güçlü kılacağını ilcri sürüyorlar. Ben bu görüşe katılmıyorum. Birçok bölgede farklı kültürler var ve benim yöremin de kendine özgü bir kültürü var. Tokyo'da konuşu lan dilde yazma gerekliliğini bir yabancılaşma olarak algılıyorum. Sorun daha çok, standart Japoncada hiç de içtenlikli görünmeyen diyaloglarda ortaya çıkıyor. Yazar olmaya hemen mi karar vermiştiniz? Hayır. İlk başta, köyümün orman sendika sında çalışmaktı amacım. Daha sonra devlet yönetimine bağlanan, çok eski, otonom bir örgüttü bu. Ormanlan çekip çeviriyordu. Ailemin tarım yapmak için tarlası yoktu, ama ormanlan ve çeltik tarlalarını sulayan akarsularımız vardı. Tarımcılar bu suyu kullanma hakkını almak için bize para ödüyorlardı. Sendika orman sahiplerinin bir araya gelmesinden oluşuyordu. Fakat annem bana hep bir orman reformu yapılması gerektiğini söylerdi. Bana... Latinceöğrenmemi öğütlerdi, botanik ansiklopedilerini okuyabilmem için. lştebuyüzden yükseköğrenimegirdim. " SAYFA C UM H U Rl Y E T K İ T A P SAYI 2 5 0