Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Oyunculuk Elkitabı/G. Ebert/ Çeviren: Leyla Serdaroglu/ Mitos Yayınlan/122 s. Ülkemizde uzun yıllardan beri oyunculuk eğitimi yapıJdığı halde, sistematik bir "oyunculuk kitabı" yayımlanmamıştır. Oyunculuk Elkitabı, bu boşluğu dolduracak nitelikte; Berlin Oyunculuk Ükulu öğretim üyelerinın kendi öğrenim konularındayazdıkları parçalardan oluşan kitabın anabaşlıkları şöylc: Oyunculuk Sanatı, Doğaçlama, Sahne Çalışması, 1 lareket, Akrobasi, Pantomim, Konuşma, Diksiyon, Müzilc. Kitap, oyunculuk okulundaki uygulama çalışmalarının 243 fotoğrafını da vererek, oyunculuk sanatının kuramsal ve pratiği ıçin temel bir dcrs kitabı olma özelliğini taşıyor. Oyunculuk Elkitabı, tiyatro eğiticileri, öğrencileri vc tüm tiyatrocular için sürekli bir kaynak olacak değerde temel bilgiler taşıyor. Brecht'li Giinler/ Arnolt Bronnen/ Çeviren: Ayşe Selcn/ 112 s. 1920'li yılların başında Bertolt Brecht, o dönem çok yakın arkadaşı olan A. Bronnen ilebirlikte, | tiyatroyu içinden tanımak ve ilk oyunlarını sahneleyebilmek için heyecanlı bir mücadele içindedirler; hiç paraları yoktur, yatacak yerlerini zor ayarlarlar, ama hep tiyatro ortamında dolaşırlar. A. Bronnen, B. Brecht'ehayrandır, ona "bağımlı"dır; taparcasına sevdiği bu adama yardım etmek için çırpınır. 1920'li yılların ortalarında, Almanya'da ortaya çıkmaya başlayan Nasyonel Sosyalist akımı, A. Bronnen'i etkiler; bundan sonra da bu iki dostun beraberlikleri sarsılır. A. Bronnen, Bre cht'le yapmış olduğu telgraf ve mektuplaşmalarındanyola çıkarak anlatıyor. 1920'lerin Almanya magazin basınına da geçmiş olan bu yarım kalmış "değişik" arkadaşlığın öyküsü, Brecht'in tiyatro ile ilk tanışma günlerine yakından tanıkiık ediyor. Yazılar Filmatik/ Yılmaz OnaylRoman/Mitos Yayınlan/ 208 s. Yılmaz Onay, bir tiyatro adamı. Tiyatro yönetmenliğinin yanında, oyun yazarlığı da var. Bugüne dek 14oyunyazmış;bunlarçeşitlı sahnelerde oynanmış ve kitap halinde basılmışlar. Yılmaz Onay bukez, bir romanla sesleniyor edebiyat dünyasına: Yazılar FUmatik. Roman, bir sinema filmi senaryosu ile iç içe ve birbırlcrıne geçişlerle sürüyor. Bu anlatımbiçimi, yazara söylemek istediklerini daha açımlama olanaklarj sağlıyor. Romanda, Avrupa'ya çalışmaya giden babaanneoğul'dan oluşan bir ailenin öyküsü anS A Y F A 18 latılıyor. Yalnız, bu ailenin serüveni hep bildiklerimizden değil. Anne, gittikten hemen sonra yurduna geri döner. Babaoğul orada yıllarca birlikte yaşarlar; çocuk delikanlı olunca artık tam bir Hollandalıdır, dilinden davranışlarından onu yabancı saymak olanaksızdır. Ancak oğlan, bir gün, orada, "yabancı" olmasından gelen dramatik bir olay yaşar. Bir Hollandalı gibı yetişmiş olan genç, derinden sarsılır ve kendi öz kaynaklarına dönme kararını verir; Türkiye'ye gelir. Bu kez yıllarca ayrı kaldığı annesi ve kendi yurttaşları ile "yabancı" olma sorunsalını yaşar. Yabancı olmanın getirdiği eziklik içindeki bir gencin, ancak delikanlılık döneminde keşfedebildiği anne ve anayurt sevgisı ile kimlik arayışının duyarlı bir anlatımı ve aynı zamanda, adının çağrıştığı gibi, film olmaya çok olanaklı bir roman Yazılar Filmatik. Açık Düşman/ ]ean Genet/ Yayına Hazırlayan ve Çeviren: Sosı Dolanoğlu/ Metıs Yayınlan/ 229 s. Jean Genet, Fransızedebiyatının lanetli yazarı, kendısıni reddeden toplumu reddeden, tüm "beyaz" dunyayı, onun kurulu düzenini, değerlerinı yerden yere vurup ikiyüzlülüğünü suratına çarpan ve bunu "işkencecisinin dilini kullanarak" yapan, Sartre'ın "azizlik" payesiyletaçlandırdığı adam... Roman ve oyun yazarı Genet, edebı eserleı vermeye vazgeçme kararını aldıktan sonra, 68 Mayısı'ndan Kara Panterler'e, Mağripli göçmen işçılerden Filistinli mücahitlere hareketinin yanında, hatta ta içinde yer alıp çok sayıda siyasi yazı yayımlamıştır. Bu yazıların büyük çoğunluğunu bir araya getiren seçki, çağımızın en ilgi çekici portrelerinden biri olan yazarın karmaşık kişiliğine kuşkusuz kendisinin izin verdiği kadarıylaışıktutabilme umuduyla hazırlanmış. EstetikGüzel Sanat Üzerine Dersler Cilt l/Georg Wılhelm F. Hegel/Çevırenler: Taylan AltugHakkı Hünler/ Payel Yayınlan/ 297 s. Hegel felsefesinin temelini oluşturan ana konulardan biri de es' tetiktir. Hegel'egöreestetik.güzel sanatlar felsefesi ya da bilimij dir ve üç ana bölüme ayrılır: a) sanatta ideal olanın incelenmesi, b) simgesel sanat, klasik sanat, romantik sanat, c) sanat alanları | olarak da yontu, resim, müzik, şiir ve mimarlık. Hegel'e göre insanın bir gereksinmesi olarak ortaya çıkan sanat, tinselin ve duygusalın uzlaşmasından doğan uyumdur. Sanata olan bu gereksinmeyi doğuran da ınsanın düşünen bir bilinç olmasıdır. Burada da idenin gelişimi söz konusudur, çünkü idenin dışında bir sanat varlığı düşünme olanağı yoktur. Duyusal bir tasarım olan sanatın belirleyici özelliklerinden biri güzelliktir. Güzellik ise gerçeğin kendisidir. Sanat, gerçeği duygusal bir biçim içinde bilince gösterir. Bu duygusal göstermenin ya da görünüşün oldukça derin bir anlamı vardır, o da en üstün yetkinliğe ulaşmayıerekedinmedir. Hegel'inbu büyük yapıtı dört cilt olarak ve tam metin halinde yayımlanacak. Birinci cilt, Estetik'in Hegel'in genel felsefi sisteminin öteki kurucu ve bileşenleriyle bağıntılarını ortaya koymakta ve böylebütün metnin kuruluş çatısını veren teorik çerçeveyi de çizmektedir. Ikinci cilt, tikel sanat biçimlerinin ,yani simgesel sanat, klasik sanat ve romantik sanat biçimlerinin irdelenmesine aynlmıştır. Uçüncü ve dördüncü ciltlerde ise, tek tek sanatlar sistemi, yanı yontu, resim, müzik, şiir ve mimarlık ele alınmaktadır. Yanılmanın Gerçekliği/ Kaan Arslanoğlu/ Insanal Yayınlan/ 96 s. Dahaönce Devrimciler, Kimlik, Çağrısız Hayalim adlıromanları yayımlanan yazar Kaan Arslanoğlu bu kez, insanın doğası ve yanılgıları üstüne psikolojikfelsefi bir incelemeyle karşımızda. "Insansoyuyanılgıya, saçmalığa neden bu denli yatkın? Gerçekliği kabullenmede, doğru düşünüp davranmada neden bu denli isteksiz veyeteneksiz" sorularından yola çıkan Kaan Arslanoğlu insanın tarih boyunca günümüze kadar neden... nasıl yanıldığını irdeliyor... gerçekliği görmenin yöntemini gösteriyor. Yazar bueseri için "Bu kitap insanın temel, evrensel sorunlarına, Marksist saflarda alışageldıği üzere toplumsalsınıfsal açıdan değıl, o gerçekliği unutmadan ve inkaretmeden farklı bir açıdan, birey açısından bir bakıştır" diyor. Murphy/ Samuel Beckett/Çeviren: Uğur Ön/Ayrtntı Yayınlan/184 s. Murphy, bir Beckett antikahramanı. Bellibireğitimden geçmiş. îrlandalı. Yalnız, edilgen vetekbenci. Bir işte çalışmıyor. Tek mutluluğu sallanan bir koltuğa kendini çırılçıplak bağlamak, iç dünyasına çekilip orada yolcuJuklara çıkmak... Celia, Murphy'ye âşık. Fahişe. Beden^1 bir aşkla sevilen ve dış dün• yaya aıt oiuugu iı,ın Murphy'nin reddetmek istediği bir kadın... Murphy, peşini bırakmayan dış dünyadan kaçarken, sığındığı akıl hastaJarı tarafından da dışlanır... Kitabın trajikomik öyküsü bu merkezi çelişki etrafında gelişir. Descartes'ın 'ruhbeden' ikiliğinden etkilenen Beckett, bu ilk romanında, ruhla bedenin, iç dünyayla fiziksel dünyanın kaynaşma zorunluluğundan uzak, bir arada yaşayabileceğini göstermek ister. Doğu mistisizminden hareketle, bedenin, ait olduğu fiziksel dünyada asla tam özgür olamayacağı, gerçek özgürlüğün düşüncelerde yaşanabileceği fikrini ana izlek haline getirir. Bu anlamda Murphy, Beckett'in daha sonraki romanlarında sadece düşünerek ve konuşarak, sözcük üreterek, dili kullanarak var olabilen antikahramanlarının ilk örneğidir... Murphy, karamsarlıktan alaya, komikten trajikomiğe, hayatın ruhsal ve fiziksel alanlarını kapsayan izlekleriyle tüm yaşamın deliliğini veya insaC U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 2 4 8 I