23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

den bulmuş değilim. Sözlükler, hangi amaç için hazırlanırsa hazırlansın, kimi yöntemleri ortaklaşa uygular, örneğin genellikle abeceseı bir düzen kaçınılmazdır. Madde başları, madde başı sözcüğe bağlı maddeler vb., anlam aynlıklarının sayılarla gösterilmesi, dizginin ayırt edici karakterlerle yapılması... Bunları sözle anlatmak biraz zor. Sözlük düzeni diye bildiğimiz bir şey vardır. Onu uygularsınız. Önemli olan, tanımlarda başanlı olmaktır. Sözcüklerin anlamlarını eksiksiz vermeye çalışmaktır. Dilin söz gömüsünü olabildiğince kapsamaktır. Dile eirmiş, oldukça tutunmuş yeni sözcükleri saptayıp sözlüğe almaktır. Ben bunu yapmaya çalıştım. Sözlüğü kullananlar onun var olan sözlüklerden daha kapsamlı, daha iyi bir sözlük olduğunu görecektir. En eski sözlüğümüz Kdşgarh Mahmut'un haztrladığt Divattü LugatitTürk'tür (1072). En son sözlük olarak da sizin hazırladtğınız Arkadas Türkçe Sözlük'ü sayabiliriz (1994). Bildiğim kadarıyla siz bu sözlüğe uzun bir zatnan içinde çok emek verainiz. llk sözlükle son sözlük arasındaki Türkçemizi nasıl değerlendirirsiniz? Kâşgarlı'nın Divan'ı, kuşkusuz, bir dil anıtı olarak değerini her zaman koruyacaktır. Araplara Türkçe öğretmek ereğiyle yazılmış olduğu bilinir. Yaklaşık yedi bin beş yüz sözcüğü ele alır. Türkçe'nin XI. yüzyıldaki durumunu ondan öğreniyoruz. Türkçe, birçok kollara ayrılan büyük bir dildir. O çağdan bu yana, her kol kendine göre, belki de birbirinden iyice uzaklaşacak ölçüde değişmiş, gelişmiştir. Onun için tek bir Türkçe'den söz edemiyoruz. Bugün biz, Türkçe deyirice, genellikle Türkiye Türkçesini anlatmak isteriz. Hazırladığımız sözlüklere "Türkçe sözlük" dememiz bu yüzdendir. Bana göre Türkçe, Türkiye Türkçesiyle çağdaş, gelişmiş bir bilim ve sanat dili düzeyine ulaşmıştır. Bugün ilkokullar için hazırlanmış bir sözlüğümüzde bile Divanü LugatitTürk'te bulunandan daha çok sözcük yer alır. Türkiye Türkçesinin genel bir sözlüğünde ise, cn azından kırk, elli bin sözcük olmak gerekir, tam olarak saptanabilirse, daha da çoktur belki. Kimse çıkıp da bunu araştmp saptamıyor. Eski Türk Dil Kurumu da saptamamıştı, şimdi bu adı taşıyan, ne yaptığı belli olmayan kuruluş da böyle bir çaba göstermiyor. Oysa bilgisayar çağındayız, artık bunun saptanması daha olanaklıdır. Hiç değilse Türkiye Türkçesinin söz gömüsünün tam olarak saptanması gerekir. Şu sözcük girsin, bu sözcük girmesin demeden, yazı ve konuşma dilinde var olan dil öğelerinin bir sözlüğünün yapılması iyi olur. Dili her yönüyle ve bütünüyle kapsayan böyle bir sözlüğe gereksinim yok mudur? Kuşkusuz, böyle bir sözlüğün içinde yabancı sözSAYFA 6 cükler de olacaktır. Günümüz Türkçesinde bulunan yaygın yabancı sözcüklerin böyle bir sözlükte yer alması doğladır. Önemli olan dilin var olan söz gömüsünün ortaya konulmasıdır. Oysa, benim hazırladığım Oz Türkçe Sözlük'e gelinceye değin, yeni söz değerlerinin genel sözlüğe ahnması bile sakıncalı bulunuyor, sözcükler "tutan sözcük" biçiminde ele alınıyordu. Tamam da, bir sözcüğün tutup tutmadığına kim karar verecek? Tanınmış bir Türk yazarınm kullandığı her sözcük, herhangi bir sözlük yazarının savsaklayamayacağı bir dil öğesidir. Örneğin Fazıl'Hüsnü Dağlarca'nın şürlerindeki yeni sözcükleri sözlüğe almazsanız, dilin gelişimini yansıtan bir sözlük yapmamış olursunuz. Ben böyle düşünüyorum, ama bunun uygulanmasının güç olduğunu da kabul ediyorum. Ülküsel düşünüyorum belki de. "Kitaplaryazıldığı günde eskir" diye bir söz var. Sanırtm bu yargı sözlükler için dahageçerli. Nedersiniz? Bir bakıma öyle. Çünkü, sözlüğü hazırlarken ve basım için belli bir zaman geçmiştir, aradan birkaç yıl geçmiştir. O birkaç yıl içinde dilde, hele Türkçe gibi bir dilde az da olsa birtakım değişiklikler olur. Doğal olarak, sözlük o değişiklikleri yansıtamaz. Şu var ki, en son sözlük, eğer içerik yö nünden de kendını yenıleycbılınıjse, dilin gündeş gelişimini verebiliyorsa. yenidir. Dilimizin kurallarının belirlenmesinde yazım kılavuzlannın, sözlüklerin büyük payı var. "12 Eylül"den sonra Türk Dil Kurumu'nu teslim alan mantık, cumhuriyetin basından beri olusturduğumuz dil kurallarınt, dilin gelismeyasalannı bozdu. • Haklısınız, hem de çok bozdu. " 12 Eylül" paşaları ülkemize olduğu denli, dilimize de çok büyük kötülükler etti. Atatürk'ü kendilerine kalkan yaparak Atatürk'ün başta, cumhuriyet olmak üzere, ortaya koyduğu her şeyi yok etti. Atatürk'ün vasiyetini ve yasaları çiğneyerek Türk Dil Kurumu'na el koydu. Özerk ve demokratik bir kuruluşu "emirkomuta zinciri"ne bağladı. kuruma Dil Devrimi karşıtlarını doldurdular. Onlar da ilk iş olarak, yıllar ydı uygulanmış, herkesçe benimscnmiş yazım kurallannı alt üst etti. Herkesin güvenle kullandığı sözlüğü gülünç yanlışlarla dolu bir duruma getirdi. Hazırladtğtnız sözlükte yazım sorunlarını, bu dil çelisktlerini nasıl çözdünüz? Bize göre yazımda bir sorun yokt ur. Eski Türk Dil Kurumu'nun saptadığı, yıllarca uygulanmış, herkesçe benimsenmiş yazım kuralları vardır. Türkçe sözcüklerin yazımında, zaten bir sorun söz konusu değildir. Yabancı sözcüklerin yazımında da alışılmış, benimsenmişyazımı uygulamak gerekir. Ben, eski Türk Dil Kurumu'nun saptadığı, herkesçe benimsenmiş yazım kurallarına uydum. Doğrusunun bu olduğu inancındayım. Biliyorsunuz ben, eski Türk Dil Kurumu'nun yazım gelcneğine dayanan, onu sürdüren bir yazım kılavuzu da hazırladım. Onlar "ilkokul", "ortaokul" gibi bileşik sözcükleri ayırdılardaneoldu? Milli Eğitim Bakanlığı bile, önce onlara uyduysa da, daha sonra alışılmış, benimsenmiş yazımı yeğledi. Türkçe'nin yazımını kanştırmaya, zorlaştırmaya kimsenin hakkı yoktur. Elli şu kadar yılda oluşturulmuş, saptanmış, benimsenmiş yazunı bozmamalıyız. Sözlükler, genel anlamda toplumların uygarlık durumlarımn dilsel göstergeleridir. Hazırlayıasıyla kullamcılan arasında kurulan köprü bireysel değil, toplumsaldır. lliskiler tekil değil çoğul ölçeklidir. örneğin ABD'nin NASA kurulusunun kendi alamnda on bes bin sözcüğü, terimi dillerine katttğtnt biliyoruz... Dillerin, dolayıstyla sözlüklerin zenginliğini biraz açar mısınız ? • Bir dil, sözcük gömüsünün büyüklüğüyle olduğu denli, anlatım olanaklarıyla, çağdaş bilim, teknik ve sanat kavramlarını anlatabilmesiyle de varsıl sayılır. Dili varsıl kılan, gerçekte sözcüklerinin çokluğu değil, anlatma gücüdür. Her biri ayrı anlamlar içeren sözcükler bir dilde ne denli çoksa, o dil o denli varsıl bir dildir. Anlamdaşlarla dolu bir dil, sözcük sayısı yönünden varsıl görünse de, varsıl değildir. Aynı anlama gelen sözcükler dili varsıllaştırmaz, tersine yoksullaştırır. Arkadaş Türkçe Sözlük'ü hazırlarken bir kez daha, iyice ve üzülerek gördüm ki, dilimizde anlamdaşlar çoktur. Türkçe'ye hiçbir şey kazandırmayan bu sözcüklerden kurtulmak gerekir. Kuşkusuz, uygar ulusların dilleri uygarlıklarıyla birlikte gelişir. Uygarlığa düşünceyle ulaşılır, düşünce ise dili geliştirir. Düşünceyle dil arasında sıkı bağ vardır. Düşünmezseniz dile de gereksinim duymazsınız. Şatr Püsküllüoğlu'yla sözlük yazarı Püsküllüoğlu 'nu karşı karşıya getirirseniz, bunların birbiriyle geçinmesi nasıl? Karsılıklı olarak neler verip neler alıyorlar birbfrlerinden ? Ozan, siz "şair" dediniz, ben "ozan" demeyi yeğlerim.ozan dilin içine doğar. Dili gönlünce kullanır, savruktur, kurallara uymaz, yeni kurallar oluşturur. Dili bir bakıma ycniden yaratır. Sözlük yazarıysa dili yaratmaz, var olan, yaratılan dili belli kurallara göre sözlüğe geçirir. Ozanın dil duygusu, sözlük yazarınınkinden daha gelişmiştir. Her ozandan değil, iyi ozandan, has ozandan ' C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 24 4 J
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle