Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Çeviri sorunu ya da.. Bir Hayek çevirisi DOÇ. DR. SAMİ SELÇUK üzydımızın cn saygın düşünürlerinden biri olan Friedrich A. Hayek'ın "Kölelik Yolu" (La Route dc la Scrvitude, Paris, (PUF), 1985) adlı yapıtının Fransızca çevirisini okumuştum. Gerçekten güzel ve etkileyiciydi. Bu yüzden " Yasama Etkinliği ve Özgürlük: Legislation and Liberty" adlı iiç cütlik yapıtının Iş Bankası'nca çevirisinin yaptırıldığını, ilk cildinin yakında yayımlanacağını duyduğum zaman çok sevinmiştim. Aylarca bckledim. Dinlencede iken Cumhuriyct gazetesinden yayımlandığını öğrendim. Adlî araverme dönüşü hemen aldım ve okumaya başladım. Ama o nc? Anlamak ne mümkün. Kimi satırları birkaç kezokudum. Dahadoğrusu algılamak ıçin savaşıp durdum. Ne ki, hep ycnik düştüm. 30. sayfadan sonra kimi tümcelerin yanına soru işaretleri koymaya başladım. 3042. sayfalar arasında, yani 13 saylalık kesimde işaret ettiklerimden rasgeleseçtiğim kimilerinisunuyorum: "Bu tür kurallar, gerçekten bünyesinde tatbik edildikleri gruplara üstün güç verdikleri için ve lâkin bu sonuç o kurallar tarafından rehberlikedilenlercebilinirolduğu için degil, kendilerine riayet edilir hale gelirler" (s 30) Y l^eviri yapıtta, en azından çevirenin zekasından kırılanlardır ulaşan okura. Ama Hayek çevirisi kırılanları bile bize ulaştıramıyor. Düpedüz dökülüyor. Çevirmeni, belki îngilizce biliyor. Ama çeviribilim kurallarını, en azından çeviriyi ve ne yazık, anadilini yeterince bilmiyor. Dile egemen değil. rı'ndan yeni bir hayatiyet (canlılık) kazandı"(s.34). "Evrim teriminin orijinal anlamının, zaten özde ihtiva edilmekte olan potansiyellerin kademeli çözülüşüne (açılışına) işaret ettiğini itiraf edilmesinin gerekmesine rağmen, biyolojik ve sosyal evrim teorisinin değişik karmaşık yapıların zuhurunu onun vasıtasıyla izah ettiği süreç bu tür bir belirli safhaların izlemesi durumuna delalet etmez" (s.37). "Bu noktada, evrim fîkrini, sadece davranış kurallarının doğuşunun bir açıklaması olarak kullanmak için değil, fakat, yine meşru evrim teorisinde hiçbir temeli bulunmayan, lâkin, evrim yasaları sıfatıyla gözlemlenen eğilimlerden yapılan çıkarsamalara, ki bunlar için hiçbir haklı sebep yoktur, mensup olan emredici (prescriptive) bir etik biliminin temeli olarak kullanmak için srk sık yapılan girişimlerden sadece kısacabahsedeccğiz" (s. 37). "Mamafih, bizim halihazırdaki meselemiz, sadece, evrim teorisinin antropoloji, etik vc de hukuk gibi mevzulardaki kötiiye kullanılışlarının, ki bu suistimaller bir müddet için evrim teorisini itibardan düşürmüştü, evrim teorisinin mahiyetiyle ilgi li bir yanlış anlamaya dayanmış oldugunun; ve eğer doğru anlamda kullanılırsa, sosyal teorinin meşgul olmak zorunda olduğu karmaşık ve kcndiliğindcn tcşkil olmuş yapıların ancak bir evrim sürecinin sonucu olarak anlaşılabileccginin hâlâ doğru olmaya devam ettiğinin; ve bu sebeple, 'genetik unsurun teorik bilimlcr düşüncesindcn ayrılmaz olduğunun' gösterilmesidir" (s.38). "Dinin, ahlakın ve hukukun geleneksel kurallarının muteberliginin kaynağı ve temelleri olarak verdiği gerekçelerin (sebeplerin) reddedilmesi, bu kuralların kendilerinin, rasyonel birşekildeçıkartılamadıkları sürece, reddedilmesinin yolunu açtı" (s. 38). "Daha kesin olmak için, toplum gibi varlıkları, onlara bir akıl sahipliği atfederek kişileştiren ve layıkı ile antropomorfizm veya anıını/ın olarak tanımlanan daha da ilkel tavır ile, toplum gibi varlıklann düzenini ve işleyişini bazı açıkbilinen kişilerin dizaynına atfeden ve intentionalısm, artificialism veya bizim bu çalışmada yaptığımız gibi kuruculuk kelimcsiyle daha iyi tanımlanan az biraz daha sofistike tefsiri birbirinden tefrik etmek zorundayız " (s. 41). "Mamafih, açıklığı korumak için, birçok kelime bakımından, onları ya sadece önccden tasarlanmıs, yapımların sonuçları için, ya da sadece kendiliğinden doğan oluşumların sonuçları için kullanmamız, fakat her ikisi için kullanmamamız elzemdir"(s.42) Nasıl? Anlayabildiniz mi? öznesi, yüklemi darmadağınık, bozuk mu bozuk tümceler, yinelemeler. Bir yanda, "kadim, kânıil, istihdam,muvaffak, tedarik, legal, moralist, beşeri, formalist, itimat, zikretmek, seleksiyon, nakil, fıtri, mürekkep, zaruri, silsile, kehanet, delalet, zuhur, mazur, teşvik, hali hazır, mugalata, hür, muteberlik, itaat, şahsi mükellefiyet, itikat, namı hesap, immoralist, fera Çeviribilim kurallan set, tedavüldeki tikirler, miidrik, bihaber, tefrik ..."; öte yandan "evrimci, oluşum, kavram, çağdaş, olanaklı, ayrıntı, katılım, yoğun, çıkarsama, soyut, gözlem, ayrım...vb. " Daha bitmedi: "Biyolojici, uyduruk, teşkil olmuş, sofistike etmek, manipüle etmck, az biraz, kelime istihdam etmek.." gibi dilyanılışlan... Çevrilen kitap ne de olsa yararlı bir ki taptır. Asla kendisi dcğildir. O yüzden Italyanlar "Çevirmen haindir: Tradııttore, traditore" derler. Gerçekten, çeviri yapıtta, en azından çevirenin zekasından kırılanlardır ulaşan okura. Ama Hayek çevirisi, kırılanları bile bize ulaştıramıyor. Dü pedüz dökülüyor. Çevirmeni, belki Îngilizce biliyor. Ama çeviribilim kurallarını, en azından çeviriyi ve ne yazık, anadilini yeterince bilmiyor. Dile egemen dcğil. lş Bankası'nın bir kültür kurulu yok mudur? Varsa bu kitap, okunmadan mı olurdan geçmiştir? Türkçe'ye ve okura saygının gereği, böyle bir denetimi gerektırmcz mi? Onca emeğe, kâğıda, mürekkebe, en önemlisi de Hayek'a yazık olmuştur. Hiç olmazsa ikinci ve üçüncü ciltleri kurtaralım. Okuma özürlü bir toplumda kitabı çöpe atma lüksünü özendirmeye kinısenin hakkı yoktur.» Kanun, Yaşama Faaliyeti ve Özgürlük, Cilt: 1, Kurallar ve Oiizen/Trıedrich A I layek/ Çev A Atdla Yayla/ T /} Bankası Yay.,1994./27Hs. Oğlcık'lcır çoğcılıror... Ciiltikçe çoğa/tyor " Bu iki anlam arasında ayrım yapmadaki başarısızlık, bir yazann, belirli bir fenomenle ilgili olarak, başka bir yazar aynı fenomeni o aşikâr biçimde insan dizaynının sonucu olmadığı için doğal şeklinde tanımlayabilirken, söz konusu fenomenin, insan dizaynının sonucu olması yüzünden, yapay olduğunu ıleri sürebildiği bir durum meydanagetirdi. Onsekızinci yüzyılda, bu yüzyılda Bernard Mandeville ve David Humegibi düşünürler tarafından izah edilene kadar, kişinin bu iki tanımdan hangisinin benimsendiğine bağlı olarak, bu iki fenomen sınıfından nc birine ne de diğerine dahil bulunan, bu sebeple, daha sonra Adam Ferguson tarafından 'insan eyleminin sonucu, fakat insan dizaynının dcğil' biçiminde tasvir edilmiş bulunan ayrı bir üçüncii fenomenlcr sınıfına dahil edilmesi gereken bir fenonienler sınıfı mevcut değildi. Bunlar izah edilmdleri ayn bir teori grubu gerektiren vc teorik sosyal bilimlerin konularının temin etme durum una gelen fenomenlerdi" (s.32). "Beşeri ilişkilerde insan davramşlarının bilinçli amacı olmayan düzenli kalıpların oluşumunun sistematik bir sosyal teorinin geliştirilmesi ihtiyacını doğuran bir problem ortaya çıkardığı gittikçe daha çok görülürhalegeldi" (s. 34). "Evrimci yaklaşım tngiltere'de kuruculuğun Bentham'cı faydacılık formundaki tecavüzünden zarar görürken, Kıta Avrupası'nda dilbilim ve hukuk tarihçi okullaC U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 244 Insan eyleminin sonucu Evrim teortsl Adalet Ağaoğlu Fikrimin İnce Gülü Adalet Ağaoğlu, iki yıldır ayn kaldığımız, Türk edebiyatının ilk yol romanı Fikrimin İnce Gülü'yle Oğlak'ta. Türk edebiyatının iyi yapıtlarından biri daha Oğlak'ta. Oftlak/IDUİVAT ROMAN AıinlBI Agaoğlu Ruh OfDnMtl • Nahld Sırrı Orlk Kıalnnnuk HIKAYI Doğan Yar'ıcı K*mlk $IIR Hulkı Aklunç Islıraplar Anılklop«dlsl tsmet 0/fll Oaeal«yln Bir Koşu • Ismet Özel Ev«l, Isyan * Ismot O^e! Clnayatlar KHabı • Ismel Ö;e! Calltdıma aolOmaarkan • Ismel Özel Şllı Okuma Kılavuıu Sytvıa Plalh Ûç Kadın tLEŞIlRİ Felhı Nacı 40 Yılda 40 Roman İLK YAPITLAHI Gülayje Koçak ÇHIa Kapılann ölaal • Crsın Salm,;ı. Mlaallr Tarllklarl • Nuf Nakkaş Na4aa Darlldl • DoOan Yancı Evlt • Uımı Urıal Amattkan ODıall t'OĞLAK YAYINLARI Türk okurunun hak ettiği... yazarların bekledığı kalıte S A Y F A 1 1