25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

O K U R L A R A Edebiyat yaşamına şiirler yazarak başlayan AliPüsküllüoglu, daha sonralan agınıklı olarak dil çaltsmala nna yöneldi. Yaklasıkyirmi üç yıl çalıştığı Türk Dil Kurumu, Püsküllüğlu'nun dil çalışmalarına yönelmesinin en büyük etkenlerinden biri olmuştu. Bu süreç içinde de şiirden hiç kopmadı ve ardt ardına şiir kitapları yayımladt. Püsküllüoğlu, dilve sözlük çalışmalarına ilişkin ürünlerinistk aralıklarla ve geliştirerek yayımlamıştı. Bu ürünlerine geçtiğimiz günlerde büyükbir ıürkçe sözlük de ekleai. Püsküllüoğlu şimdiye kadar dokuzu şiir, on ikisi dilsö'zlük, altısı seçki, yediside çoçuk kitabı olmak üzere toplam otuzdört kitap yayımladı. Bu araaa Püsküllüoğlu'dan daha nice kitaplar bekledigimizi ve çalısmalannın devamını dileyelim. Kitapseverler Kasım ayı başında on gün sürecek hızlt bir Juar maratonuna girecekler. Bizyincher yıl olduğu gibi, bu yıl da fuara ktlavuzluk edecek bir sayt hazırlıyoruz. Bol kitaplı günlerl... TIJRHAN CÜNAY PROF. DR. GURSEL AYTAÇ lman Akademik Mübadele Kurumu'nun 2529 eylül günleri arasında Bonn'da düzenlediği TürkAlman GermanistlerToplantısı'nda Alman dili ve edebiyatının uzmanlık sorunları cle alınıp tartışıldı. Almanca yazan Türkler konusunda araştırma alanı olarak sahiplenmış tek tük Alman meslektaştan biri, Dr. Jrmgard Ackermann'ın bildirisi "Göçmen Edebiyatı Sahnesinde Türk Yazarlann Konumu" üzerineydi. Edebiyat dünyamızı ilgilendireceğini umduğum bazı verileri ve söz konusu bildirinin ardından yapılan tartışma ve konuşmaların ışığında bir iki noktaya değinmek istiyorum Bir toplanttnın ardından... A Almanca yazan Türkler'in artıları, eksileri yatının yerini kimlik sorince pek ele alınıp yeteAlman Akademik runsalının, daha ileri girince tanıtılmıyor, Alderek bireyselliğin, inman edebiyatı uzmanlaMübadele Kurumu'nun san olmadan kaynaklannca sanat düzeyleri, 2529 eylül günleri arasında biçim ve üslup değerleri nan sorunların ele ahndığı eserler alıyor. Mebakımından incelenmiBonn'da düzenlediği cazlar, imajlar ve dil yor. Bu eserler hâlâ yalTürkAlman oyunları bir bakıma bu nızca içerikleri, yani işGermanistler yazarlann edebi düzeye ledikleri konu açısınilişkin iddiaları olduğudan, o da Almanya'daki Toplantısı'nda Alman dili nu sezdirmektedir. Bitoplum hayatının yansıve edebiyatımn rinci kuşağın nesirci olmaları, bu yazarlann vauzmanlık sorunları ele masına karşılık ikinci tanları, yani Türkiye'ye alınıp tartışıldı. kuşak şiire de yönelme İlişkin anılan, Türkiye cesaretini gösteriyor. manzaraları olarak ekAlmanca yazan yazotiğe merak sınırlarınbancılar, bilindiği gibi yalnız Türkler arasında kalıyor. Türk yazarlann Almanca yazın dan çıkmıyor. ürünlerinin estetik beklentileri gerçekleştiAma Almanca yazan Türk yazarlann ltalremedikleri, edebi haz sunmaktan uzak olyan, Macar, Yugoslav, Yunan meslektaşladuklarıkanısıvar. rından bir farkı var: Bu, ikinci kuşak aynmı"Edebi değer" nı Ackermann özellikle Türkler'de görüyor. Alman edebiyat bılimcisi Prof. Manfred Chamisso ödülü, Alman edebiyat dünyasındurzak, gündeme getirdiğim "edebî değer" da Almanca yazan yabancılar arasında dağısorusuna, söz konusu kitapların Alman edetılan anlamlı bir ödül. Alman edebiyat taribiyatı ileorganikbağdanyoksumolduğunu, hinde romantikler arasında haklı bir üne kakültürel sembiozu gerçekleştiremediklerinı vuşmuş olan, Fransız asıllı Peter Chamisöne sürüyor. Bunun Alman edebiyat geleneso'nun (17811838) adına verilen bu ödül, ğini sindirmiş olmaktan gecebileceği düşünşimdilerde Almanya'da Türk, İtalyan, Macesi var. Yani Almanca yazan Türkler'in ancar, Yugoslav ve Yunan asıllı yazarlara vericak birkaç kuşak sonra Alman edebiyatına liyor. Bu ödüleen çok layık görülen yabancımalolabilecekleri anlamına geliyor bu. lar arasında Türkler birinci sırada. Macarlar Sempozyumda imagoloji alanında bildiri 2., Italyanlar 3., Yunanlılar 4. sırada yer alısunan Bleicher'in söz konusu ettiği, edebiyormuş. yatta ve kültürde "ben" ile "yabancı" ilişkisi, insanın özellikle yabancıyla ilişkileri sıraTürklepin başarm sında kendini bulduğu, ben kimim sorusuYabancı kökenli Almanca yazan yazarlanun aklını kurcalar olduğu gerçeği gündenn kitapları için her şeyden öcne yayınevi me ge'ldi. Bu bağlamda, yabancı ülkelerde bulması, okuyucu bulması, Almanya'da son ürün veren yazarlarımızın benlik, kimlik yılların "MultikulturelleBevvegung" dedikproblemlerini, millî özelliklerini Türkileri çok çeşitli kültürlülüğe sempati duyan ye'deki meslektaşlanndan daha belirgin bir belli bir kesimin varlığıyla açıklanıyor. Yine şekilde dile getirmelerinin scbepsiz olmadıaynıanlamagelen"polykunst"terimi,sanatğını düşünebiliriz. Kcza kendi "ben"inden ta ulusal çeşitliliğe, çeşitli kökenden gelme farklı yabancıyla karşılaşmış olmak, yaban sanatçılara sahiplenme politikasına dayanıellerde yazanlara, edebiyatın, daha doğrusu yor. anlatma eyleminin temel ilkesi demek olan Almanca yazan Türkler'in başarısı, öteki "mesafe"yi kazandırıyor. "Mesafe"nin toleyabancılar arasında hatırı sayılır bir başarı. ransa götürmesi halinde ise yazar, insanlıAma Alman edebiyatının kendisi söz konuğın, ahlakın önemli bir erdemine ulaşmış su olunca durum ne? Türk yazarlann yazdıolacaktır. • ğı Almanca kitaplar, edebiyat eleştirmenleS A Y F A 3 Edefatyatın beürleylcl öğesi Almanya'da çalışan Türkler'in Alman dilinde kaleme alarak ortaya çıkardıkları ya da ilk baskısı Almanca'ya çevrilerek yapılmış edebiyat kitapları için ortak bir ad bulmak öyle bir çırpıda olmamıştır. Edebiyatın belirleyici öğesinin dil olması, Almanca yazılmış eserleri, yazarlarının kökenine bakmaksızın Alman edebiyatından saymak geleneği, iş gücünün ortaya çıkardığı kitaplarla sarsıntıgeçirmiştir. Türkler'in, Macarlar'ın, Italyanlar'ın, Yunanhlar'ın yazdığı, yayımlama imkanı bulduğu Almanca öyküleri, romanları, şıirleri Alman edebiyatından saymak doğru muydu; mümkün müydü? Dr. Ackermann zaten bildirisini böyle bir soruyu irdelemek amacıyla hazırlamamıştı. Onun konusu, Türkler'in, öteki göçmen yazarlar arasındaki konumuydu. Ama daha ilk sözleri, yaptığı tanım ve bu ürünlerin niteliğine ilişkin anlattıkları haliyle benim edebi düzey sorusunu gündeme getirmeme yol açtı. Şimdiye kadar göçmen edebiyatı olarak anılan bu ürünler, son zamanlarda "Türk Alman Edebiyatı" adı altında toplanır olmuş. Dr. Ackermann bu terimden de tam memnun olmadığını söylüyor. Kendisi yayımladığı bir seçkiye "Alman Dilindeki Türkler" (Türken deutscherSprache) terimini teklif etmişti. Anlaşılan daha uygun bir ad ancak zamanla bulunacak. Almanca yazan Türkler'in kitaplarındaki değişimgelişimi Ackermann şöyle özetliyor: ilk kuşağın yazdıkları, nesirdi, anlattıkları Türk işçilerinin Alman dünyasında karşılaştıkları güçlükler, çektikleri acılar, özlemlerdi. Bunlara "Göçmenliğin Kronistleri" deniyordu. Kitaplarını, Almanlara seslenmek, onlara içini dökmek, dertlerini duyurmak için yazıyorlardı. İş çevreleri, sosyologlar, yabancı işçilerin çocuklarını okutan öğretmenler bu kitapların başlıca okuyucularıydı. Sesini duyurmak, ilk kuşağın en önemliamacıydı vebunubaşardıklarırahatlıklasöylenebilir. Imtiyaz Sahlbl Berin Nadi > Basan ve Yayan Yenı Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.ş. o Cenel Yayın Yönetmenl: Ortian Erinço Cenel Yayın Koordlnatörti: Hlkmet Cetlnkaya A Yazı Işleri Müdürlerl: Ibrahim Yildız, Dlnç Tayanc (Sorumlu) o Yayın Yönetmenl Turhan Cünay Craflk Yönetmen: Dilek llkorur o Reklanr Reha isıtman TAI» "Iklnclkuşak" Tiirkter "Ikinci kuşak" Turklcr'cgelince, bunlarda yeni bir duyarlığın kendıni hissettirdiğini vurguluyor Ackermann. Bir sızlanma edebi CUMHURİYET KİTAP S/l//2 4 4
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle