Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Zeynep Ankara ile son kitabı "Terkedilmis Sokakta Sessiz Bir Gölge Oyunu" üzerine... Elimin altında hep bir kağıt, kalem olmalı ENUERERCAN Siz imza günlerinizde mum I yakıyorsunuz. Atatürk KüapI lığı'ndaki bir söyleşinize de föyle başladımz: "Bu mumu yaktyorum, çunku..." Mumu yaklımz. "Şimdiye kadar ki yazdıklarım ve daha çok da düşündüklerim yüzünden çoktan ölüsayılırım." Doğrusu, bir tesadiifü yaşıyoruz. Düşünenler, farkındalıkları yüksek ulanlar, gün be gün azaltıhyor. Sağlık ncdcniyle: "Ülüm nedeni belli değü"lerden ya da "önyargılı infa7."lardan biriyle "by by life" demezlerse; yolları erken ölümlere düşmezse, daha söyleyecek çok söz var. Tek sorun, sınırlıoluş. Romantmz otobiyografikolaraknitelcnebilirmi? Hayır. Benim hayatım bir fantazma dünyasının yapay görkcminden daha değerli. Yaşadıklanmı yazmaya başladım. Onu roman değil, özyaşamüyküsel yapıt olarak sunacak kadar cesaretim var. Yaşamın bütün yüzleriyle hesaplaşıp bedelini ödedim. Ödeyecek başka bir bedel yok. Hepsi vız gelir. Kitap Behçet Aysan 'a adanmış. • Evet. Sıvas'tan bu yana içim durulmadı. Anladım ki, bu ayrılığı hep yaşayacağım. Hiç bitmeyecek. Tanrıdan ve kuldan onun bütün haklarını geri istiyorum. Sıvas'taki kıyımda başkalanyla birlikte onu da susturdular. Şimdi birçok aydın, kendine yaslanıp susuyor. Ama en büyük kıyametler de sessizlikte kopar. Ses hadun edilebilir ama söz?.. Bu aşamada bu bozulmaınn artık önüne geçilmez. Bekleyip gö receğiz. Romanda 80 oncesi ve sonrası insanları, dınsel o$eler, serbcst scçimli cinsellıklcr, çağıtı hastalıkları, yalmzlıklar ve bunaltılar, rock müzık, yanı Y)k, yok... Atmosferse Ankara 'da oluşturulmuş. Yolun yarısına kadar ki yaşamım orada geçti. Sırrına erdiğim bir yer ama benim için şehirlerin pek önemi yok. Dünyamı her zaman daktilo, hayvanlarvekitaplarlakurdum. ^inıdibuna bitkiler de dahil oldu. İnsanlarla fazla beraber olmaktan hoşlanmıyonım. Bu toplumun içinde yaşamaktan hep korktum. Şimdi bu korkum biraz daha fazla. Çünkü bu şehirde yaşamak için, ruhunu şeytana satmalısın. Kahramanların tç dunyalarını oldukSAYFA 16 Dergimiz okurlarının yakından tanıdığı Zeynep Ankara, yeni kitabında mutluluğu, baskıyı, başkaldırıyı, zaferi, yenilgiyi, umudu TEROTOIIMIŞ SOKAKTA konu ediniyor. 1991 yılında YunusNadi SKSİZ BİR COlCf OYUNU Ödülleri'nde öykü dalında ödül alan Ankara, öykülerini "Kanatsız Düşüşler" adı altında toplamış vebirde çocuk kitabı yayımlamıştı: Elif in Oyun Güncesi. Ankara ile son kitabı üzerine konuştuk. ça "gcrçeğe" yaktn yansıtmışstmz. Bir insanın duygu ve düşünce bc>yutu benden ne kadar ıızak olursa olsun, kendimi onun yerine koyabilirim. Ben o olduğumda ise her şey kolaylaşır. Kahramanımı karşıma oturttuğumda "sen olsaydım" demem; "ben" artık "o"yumdur. Daha çok marjı nal kujilikleri işliyor sunuz. Ben yasak duy guların insanıyım. Onun için de marjinal çevredcki kahramanların kişilik örüntülerini daha kolaylıkla kuruyorum. Nasılki bu insanlar iç dunyalarını çekinmeden ortaya koyabiliyorlarsa, gündelik yaşam içinde de böyle ol ması gerektiğine inanıyorum. Bu ka dar olmasa bile, kişilerarası ilişkilerdeki bütün anlaşmazlıkların temelinde gereksiz bir iletişim eksikliği sürmekte. "Ben şuyum" demeye cesaret eksikliği var. "Ben şuyum ve bu özelliğimi ölümüne korurum." Hep böyle düşündüm. Karşılaştığım insanlardan da bunu bekledim. Ama kaçak oynamak bir çoklarına kolay geliyor. Başkalarından açıkyürekli olmalarını beklememeyi öğrendim şimdi. Yarım kalmış orgazmları sonlandırmayı bıraktım artık. Sizin yazdartnızda oldukça ekonomik bir ayrıntı anlayışı var. • Ayrıntının bütüne etkisi/katkısı olduğu sürece değeri vardır. Bazen görüyorum; estetik kaygıdan uzak sayfa fazlalaştırmaya yönelik gibi gereksiz bir ayrıntı bolluğuna boğulup gidiyorlar. Romanın kahramanı Maide bir yerde, "Toplumsalhareketin nerelere vardtğtnı bu ınsanlara anlamak gerek. lyi bir öğretmen sabrtyla denklemdekı bütün bihnmeyenlen onlara çözmek gerek. O da olmuyosa, artık Mesih miMuhammed mi kimi isterlerse peşınden gidebilirler. Benim böylebirnryetimyok. Zaten Tanrı peygamberleri orta zekalı kuLlart için göndermiştır. Diğerlertnin buna gereksınımı yoktur " dıyor. Siz de böyle mt düşü nüyorsunuz? Roman kahramanıyla beni özdeşleştirmeyin. Belki bazı duygu durumları beni yansıtabilir ama, oradakiler ben değilim. Ama kişisel rikrimi soracak olursanız, Tanrıtnsan ve TanrıToplum ilişkisi beni hep ilgilendirmiştir. Bunun ötesinde, çok yalnız bir insanım. Bazen kendimi Tanrı'ya yakanrken bulurum. Ama hep şu şekilde bitiririm: "Aminyadaamen. Gönderdiğin dinlerden hangisine yakın buluyorsan beni, duamı ondan kabul et." Tann'yt dinden bağımsız bir düşünme biçimi bu öyleyse. Şu sıra hiçbir din benim gereksinimimecevap vermiyor. Özellikleİslamcıların bir süredir şiddet eylemlerine kalkışmasının nedenini dine bağlayamıyorum. Dinlerin içeriğine bilinenlerin dışında bir şeyler katma çabası var. Yeni bir peygamber indi de biz mi duymadık?!.. Müslüınanların şimdiki çıkışı.birçeşitaskeriörgütlenmedir. Biraz açar mısıntz? Az da olsa şimdi de var gerçi ama eskilerden bazı insanlar hatıılıyorum. Kanaatkâr, namazını kıldığı halde kcndinden olmayanlara da hosgörülü, dingin, belli bir espri boyutunda, dünyaya kucaklayarak bakan. Şimdi sokağa çıkıyorsunuz, bir örnek giysileri, asık ve karanlık yüzleriyle gittikçe çoğalan bir kesim insan. Nerde kaldı inancın huzuru? Baskı ve şiddet, korkudan doğar. Neden korkuyorlar? Ayrıca, bu yöntemlerin kalıcı sonuçlar verdiği hiç görülmedi. Tarih boyunca yargılandı. Geçersiz, akla uzak, insana yakışmayan yöntemler olduğu defalarca ispatlandı. Bu kadar denenmiş ve bu kadar başarısızlığa uğramış yollarla C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 2 0 1