Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
dimizi tanımamıza çalıştı. "Hümanizma" dedi. Shakespeare'den çeviriler yaptı. ölümünden kırk yıl sonra da göz açıcı, gönül açıcı bir kaynak, toplu yazılan: "Ölenimiz unutulduğu gün ilk ve son kez öliir. ölülerimiz için anma ve yaslanma törenlerinden vazgeçelim Yaşayan yanlarını bilmek ve sevmek, onlarla ayrılmamacasına beraber olmak demektir" diyordu bir yazısında Burian. O yaman bir "büim işçisi", araştırmacı, toplumumuzun pek az yetiştirdiği örnek bir kişilikti. Otuz dokuz yıllık yaşamına, ürünlerine eğilenlerin yürekleri sevilen^yaşayan yanlarının sıcaklığıyla dolacaktır. Bir mektubunda şöyle yazıyordu: "...profesörlük de benim için aynı derecedt önemsiz ve anlamsızdır. Hatta cakacılık sayılmasa reddederdim. Çünkü profesörlük bana gerçekten bir değer katmaz; ben profesör olduğum için Orhan Burian değilim ki! Orhan Burian olduğum için profesör demişler. Yani, aslında ne isem bu takıntı olmaksızın yine oyum. Bizde bu zihniyetin biraz olsun yer etmesi gerektiğine inandığım için sözü böyle uzattım. Şekil düşkünlüğünden kendimizi sıyırmaya, adsız bir tevazu ile çalışmaya muhtacız. Belki "teferrüt" denen seçilmenin de bir onurlusu vardır. Ama genel düzeyin bu denli düşük olduğu memleketimizde her şeyden önce "teferrüt" bize utanç vermeli. Elbirliğiyle genel düzeyi makule eriştirelim hele; ondan bonra adlara takılacak bütün önlükler mubah olsun." Yaşamı sürcsince böylesine bir alçakgönullulükle bilim ve sanat alanında düşünmüş, üretmiş Orhan Burian'ın Denemeler, Eleştiriler'i tüm sıcaklığını koruyor bugün de... 5 Mayıs 1953'te yitirmiştik Orhan Burian'ı, kırk yıl önce yani, ama yapıtıyla bugün de aramızda. Şunları söylemiştim ardından: İlk tohum patladığında, uç verdiğindeilkbitki Üstümüzde olacak bakışın Ak bulutlar iplik iplik sarkacak yere Sesini duyacağız kitaplar boyu Anılar yakacak içimizi Sen aklımıza geldikçe bundan böyle Doruklarını düşüneceğiz insanlığın Mermerlerden, heykeÜerden çok Kişiliğin kamaştıracak gözlerimizi Isınıverecek karıştığın suskunluk Seni mayıs sabahlarında bileceğiz Çekirdeğinde dostluğun düşüncenin Saygıyla dinleyeceğiz doğayı Bahartoprağında atacakyüreğin O yüreğin sesini duymak isteyenler, okumalı Denemeler, Eleştirileriler'i Yozlaştıncılıklardan sıyrılarak, ciğerlerini tazelemeli... • Denemeler, Eleştiriler / Orban Burian I Yaytma haztrlayan: Vedat Gunyol I Cem Yaymevı /312s. Vedat Gunyol ANIS • ölülerini kim anmak iste memiştirkiPAmaiçteduyulan bu anmak isteği nerden geliyor ? Gerçekten anmak, sanırım ki, sevmekten başka bir şey değil. Çünküsevmekbirhatırayıhıç ayrılmamacasına içinde yaşar tutmaktır. Neycsevgimizvarsao şey içimizde yaşıyor demektir. Böylece, ancak içimizde yaşayan şeylersevdiğimizşeyleroluyor. O halde anmak ne diye? Eğer sevgimizyaşıyorsa, içirnizdeve tazedemektir. İnsansevdiğikadar, diriölü, sevdiğini hep anıyordıır. Yok eğer sevgi içimizde yaşamıyorsa, o vakit de bütün çırpınışlarboşunadınZorladirümez, severgörünmek sahteliğine düşeriz: Dostlukçabasıylasahte oluruz. Gerçekten sevdiklerimizde, ölmeyen, içimizde hep yaşayacakyanlarbulalım ki, onlar her zaman andsınlar. Yoksa anma torenleri, y aslar boştur. Hele yas küf urdur de: Çünkü ölen bir şey için acılanmadır.Oysa, sevgimizsürdükçeölen bir şeyyoktur. Sevgimizunutulduktan sonra ise bir şey sağ kalmamıştır. ölenimiz unutulduğu gün ilk ve son defa ölür. ölülerimiz için anma ve yaslanma törenlerinden vazgeçelim. Yaşayan yanları n ı bilmek ve sevmek on larlaayrılınamacasınaberaberolmak demektir. O.B. SAYFA 9 I D | H | "... însan uyanık kalabildikten sonra kitap dışı yaşam ne güne duru' ^ yor? Gerçi kitap imbikten süzülmüş yaşamdır ama, kendi ünbiğimizi de kullanmasını bilmeliyiz.'' "Hakikat peşinde ne kadar çok 'daha' denirse, o kadar dahası gelir. Yaşamın, sayfa numaraları belli bir soruyanıt kitabı olmayışı en büyük nimettir." "... Tümünün davasıkaraak davası. Oysaki doğada rastlananher kara, her ak dikkatli bir göze gökkuşağının bütün renklerini gösterebilir. Bunun için değil mi ki, tanrıları günah içinde rahatça yüzen eski Yunan dinine insan hayran oluyor." "Asd sorun, öğrenileni yaşama uygulayabilmekte: Bizim güçsüzlüğümüzse orda, bilgi ile yaşam arasında bir ilgi kurabilmekten uzağız. Batı uygarhğı bunu yapmış. Bakıyorum biz aynı adamlan okuyoruz, aynı fenni öğreniyoruz, hatta sakız çiğnemek, yılbaşı kartı göndermek kabilinden aynı alışkanlıkları benimsiyoruz, fakat bu duşünüşün bir hayat görüşünün ifadesi olarak yaşayısımız hiç değişmiyor. Kaderci, tembel, kıskanç ve merhametsiziz." C U M H U R İYET K İ T A P SAYI 1 9 9