Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
"BirTufan Sonrası", "Büyük Sevişme" ve "Zehirinde Açan *K$SsS ' Zambak" tan sonra Metin Cengiz, "İpek'A" adlı kitabıyla yoluna devam ediyor. Cengiz'le şiiri üzerine konuştuk. CFNK KOYUNCU etin Cengiz iie her zaman buluştuğumuz Panorama'da değil de bu «lefa Cıımhuriyet Lokantası'nda buluştuk. Yanında eşi de var. Ben de bir arkadaşımlayım. Cengiz ile daha önce tanışıyorlar. Cengiz'e önceden hazırladığım soruları soruyorum. Biz rakıyla gül açarken o şiiri üzerine kafa yorarak gül açıyor. Eşi de bu güllenmeler arasında gidip geliyor. O sırada küçuk İskender de geliyor masaya güllenmeye. Sohbet koyulaşıyor ama Cengiz cevapları çoktan bitirmiş, "Yahu ne yazdığımı tam bilmiyorum, evde bakayım" diyor, cebine atıyor sorulan. İlk sorum şu, Metin Cengiz'e; 'İpek'A" ve şiiri üzerine Metin Cengiz le konuşma 'Siip otupup siip kalkıyorum' madan giderim, hepsi bu. Yani gördüğünüz farklılığın bir diğer nedeni de her kitapta farklı temaların peşinde olmamdır. Dikkat ederseniz benim kitaplarımın dördü de, çoğu, birlikte düşünülmüş şiirlerden oluşur. Kurgular ve eklem bağlanyla, tekniğiyle birlikte düşünülmüştür. Yani önceki şiirle şair arasındaki mücadele sonunda yeni bir söyleyişte yazılmış gibi duran şiirler çıkmıştır orta yere. Son olarak şuunutulmamalı: Denizler ırmaklarla beslenir. Metin Cengiz şiiri de böyle beslenmektedir. kusu' adlı şiirinizde, 'bir imla ve ünlem olarak Metin Cengiz dıye bir dize var. Bir ımla vc unlem olarak Metin Cengiz V anlatır mısımz? İmla yazım demek, şair olarak ben, Metin Cengiz, dünyayı bir imla gibi görmüşümdür her zaman kendimi. En somutundan en soyutuna, dünyanın doğru yazdma terazisi gibi görmüşümdür yani. Bu anlamda da bir şaşırma, şaşırtma, şaşma işareti. Zaten birşeyler söyleyebilen herkes bence bir imladır şu dünyaya. Ben de bir imlayım dünyayı yazabildiğim kadarıyla. Ünlem olmaya gelince. Şimdiye kadar hep şaşırtmıj ve şaşmışımdır. İnsanlarbenitanıyınca şaşmış, ben dünyayı tanıdıkça şaşmışımdır. Ama istersen bu konuyu burda kapatalım. Şiir ancak bu kadar açık edilmeli. Şiır uzenne düşünen, kafa yoran.yazdaryazan, aynı zamanda çeviri de yapan btr şairsintz. Şiiri bu kadar çok yasamınızın içine sokmantn yararıyadazararı nelerdtr sızce? Ben şiir oturup şiir kalkan biriyim. Yaşamımı şimdiye değin hep şiire göre ayarladım. Dediklerinizin sebebi bu olabilir. Yani şiiri bu kadar yaşamımın içine sokuyor gibi olmamın nedeni (!), bu ünlemden de anlaşılacağı gibi, zaten şiirin bütün yaşamımı kuşatmasındandır. Bunun yararı ve zararına gelince... Yararı, dünyevi olandan gittikçe uzaklaşmam. Bu bir dünya acemiliği olabilir. Böyle görülebilir. Ama zaten böyleyim. Her zaman şaşırırım ben. On yıl gördüğüm bir ağacı çiçek açmış görünce yine şaşkınlaşırım. İçimi bir heyecan ve coşku doldurur. Oysa dünya konusunda ustalaşmış biri böyle şeyler duyumsamaz. Bunu nerden mi biliyorum? Birine bu yollu bir şey söyledim. Bana şaşkın şaşkm bakarak, artık şiiri bırak, gerçek hayatın içindeyiz, bundan (yani a^acın çiçek açmasından) daha doğal ne var, demişti. Zararına gelince... Bunun henik ne olduğunu bilmiyorum. Doğrusu şiirin dışında yaşadığım hiç olmadı. Olmuşsa da bir tarih uçurumu kadar uzak bana, anımsamıyorum. Yani şu anda zararını söyleyemem. Ama işte şu andaki kişi oluşum bir zararsa o. Değilse zarar yokdemektir. Belli bir dönem edebiyat çevresinde uyasi nedenlerle ihanetle suçladımz. Çeşıtlt yanıtlarıntz oldu hunlara. Siyaset ve siir; ve döneklık üstüne neler soyleyeceksiniz? Bu sorunuzu (siyaset ve şiir) çeşitli vesilelerle değişik yazılarımda açmış, dolayısıyla cevaplamıştım. Siyaset poetikanın hepsi değildir. Bir parçasıdır. Geometrik bir parçası. Şiiri kuşattığı an, aritmetik olarak şiir eşittir siyaset hali gerçekleşmiştir demektir. Bu da madem ki şiir ile siyaset bir ve aynı şeydir bu halde birinden biri gereksizdir. Siyaset çoğunlukla yapılır. Çoğunluk, şiiri siyaset kadar hiçbir zaman gerekli görmemiştir, görmez. Demek şiiri gereksizbırakır. Ama işte, ülkemizdebir kesim, şiiri hep siyasi kuşatma altında görmek istedi. Böyle yazılmış şiire prim verdi. Ben buna karşı çıkınca, ihanede, dönekliklesuçlandım. Benim görüşlerim gittikçe derinleşti. Gelişti, olgunlaştı. Ben sosyalist biriyim.Ama, bağlı olmam gereken şeyin şiir olduğunu düşünüyorum. Yani şair, bence, şiirine angaje olmalı. Gerçek devrim burda. Yeniden yeniden devrim yapma olanağı vardır şiirde. Şair şiirini bir şeye adamamalı. Şiirini şiirine adamalı. Gerçekliği, düşü, mucizeyi şiirle var ediyorsa bundan daha büyük devrim olabilir mi? Şimdi bu anlamda şairin şiirinde devrimi surekli kılması için eski şiirine ihanet etmesi gerektiği inancındayım. Şiirde, bu dediklerim genel doğrulardır. Ayrıca ben kendi şiriimi desavundumoyazılarla. Savunmaktayım da. Yani kendi okuyucumu oluşturma peşindeyim, oldum da. • İpek'A / Metin Cengiz IBroy Yayınla rıKAs. C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 9 » M îpeka: Altın kökü denilen bir bitki. Siz, kıtabınızın adını tpek'A koyarak bırçok çağnşımı birden yüklüyorsunuz kitap adına. Bunu açıklamanızı istesem ve desemkı. Har/ve Bir Tufan Sonrası, Buyuk Sevişme ve siir? Ben şiirimde Zehirinde Açan Zambak tun sonra dörduncu şıır kıtabımz tpek'A ile şiir seru yeri geldiğinde venimzı devam ettırtyonunuz. Sızin şii kelimeleri derinizt lakıp ederı bir ınsan olarak bu dort forme de edebölerek kitaptakı iuy/eyii farkltltğı n/er ıstemez rim, dıkkatımı çektı. Bunu nasıl yorumluyor harflerle de oysunuz > Çunku bu bir arayıslan çuk, ozel narım. Ancak bunu yaparken lıkle yapılnnşgıbıgeliyor bana. ses ve anlama Kendi danıannı genışletmenin çedikkat etmek şitli yolları vardır. Bunlardan en yaygın gerekir. Her dil olanı, bilineni, başka şiircoğrafyalarınkelime ekonoda fethe çıkmaktır. Bir diğer yol da, misiyle gerçekkendi damarını giderek genişletmekleşmiştir. Birbitir. Birinci gruba giren şairler için tehrini çağrıştıran, Metin Cengiz like, tethe çıktığı coğrafyalarda boğultek harf farklılımak, ikinci gruptaki şairler için tehlike ise habire kendini tekrar etmektir. ğıyla değişik anlamlar oluşturan heceTekrar sondur. Genişletme edimi deler vardır. (cam, çan, can, cem, çim, rinleştirme pratiğiyle birlikte yapıhrsa vb.) Dikkat edilirse sesöbekleri yakın. boğulmak telılikesi de aşılmış olur. BeCanım benim, sabah sabah, kapımı çanim dört kitabımdaki söyleyiş farklılıyor derken düz bir cümle kurmuş lıklarına rağmen, dördünde de aynı ses oluruz. Ama diyelim, canım benim, savardır. Egemen olan ses, Metin Cenbah sabah kapımı çalıyor, dersek, burgiz'in sesidiı. Bir başka açıdan da şöyda amk şiirin sınırındayız. İpek'A ismi le, kendi tekniğine sıkışıp kalmamak. de çağrışım olarak oldukça zengin. BuTeknik boğucudur, aynı şekilde aynı radan kalkarak şunu söyleyebilirim, şitema peşinde olmak da. Ben dilin olairim bazen de harfler arasında dolaşnaklarını zorlama peşindeyim. Dil bemakta. ni nereye götürürse oraya kadar kork 'Çarşılarda Yağmur Yağmış, KolKoSAYFA 10