Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Antonin Artaud'nun, çağdaş tiyatronun oluşmasında etkili olan düşüncelerinin yer aldığı "Tiyatro ve İkizi" kitabı, yazılışından altmış yıl sonra Türkçe' de. Bahadır Gülmez tarafından çevrilen, Yapı Kredi Yayinları, Kâzım Taşkent Klasik Yapıtlar Dizisi'nden çıkan kitapta, Artaud'nun, çeşitli tarihlerde yazdığı makaleler, verdiğikonferans metinleri, öne sürdüğü "Vahşet Tiyatrosu" bildirgeleri ve konuya ilişkin mektuplan yer almakta. HASANERKEK evda Şener, Diinden Bugiine Tiyatro Düşüncesi adlı yapıtının, Çağdaş Tiyatro Düşüncesi başiıkh bölümünde "günümüzde tiyatro düşüncesi, tiyatronun işlevini, biçiınini, scyirci ile ilişkisini bir kez daha irdelenıek, bu sanatı ycni baştan tanımak ve tanımlamak eğilimindedir. Sanatçıların ve kuramcıların günümüz tiyatrosundan hoşnut olmamaları, yerleşik tiyatro anlayızamanı gelmiştir. Seyircilerin artık tiyatroya gelmemesinden de bu temel yanılgıyı sorumlu tutar: "Yığınlar yazınsal başyapıdara gelmiyorsa, bunun nedeni, başyapıtların, yazınsal, yani, zamanın gereMerine yanıt vermeyen biçimlerle belirlenmiş olmamalarındandır. Yığınları ve seyirciyi suçlu göstermek yerine, kendimizle yığınlar arasında kur S alacak bir tiyatroya ivedi gereksinim duyuyoruz." Özlediği ve O'na göre olması gereken tiyatronun temel niteliklerini ise, yukarıdaki sözlerine ek olarak, şöyle belirtir: "Tiyatro aşkta, suçta, savaşta ya da çıigınlıkta varolan şeylerin hepsini bize vermelidir ki eski gereksinimi yeniden uyandırsın." Vahşet Tiyatrosu olarak nitelendirdiği ve savunduğu tiyatro ise o güne kadar süregelen tiyatronun tersine, yazınsal metne ve sözel dile değil, sahnede oluşacak olan görsel bir dile yaslanacaktır. Diyalog değil, jestler, mimikler, yeni bir anlam kazandırılacak olan sesler, ışık ve müzik gibi araçlar ön planda olacaktır. Bu araçlarla imgelemin yoğun olduğu, tam olarak belirlenmemiş, boşlukların bulunduğu şiirsel bir tiyatro yaratılacaktır. fikellerin büyü törenlerinden, Bali Tiyatrosundan ve resmin görsel dilinden etkilenerek ortaya koyduğu Vahşet Tiyatrosu kuramının tepkiler alması üzerine, özellikle tartışma konusu olan vahşet (cruaute) kavramı üzerinde uzun uzun deneyimsiz oyunculardan da kaynaklanan büyük bir başarısızlıkla sonuçlanır. Eleştirmenlerin ve seyircilerin olumsuz tepkıleri üzerine, Artaud, tiyatro konusundaki tasarımlannı gerçeklcştirme çabalarına son verir.Artaud'un düşünceleri yirminci yüzyıl tiyatrosunu, hem yazarlıkta hem uygulamada büyük ölçüde etkiler. Adamov, Genet, Ionesco, Arrabai, Pimer ve Bond gibi yazarlar yapıdarında vahşet ve şiddet olgularını işleyerek Artaud'un habcrciliğini ettiği bir dünyayı canlandırmtşlardır. Uygulamada ise Peter Brook, Vahşet Tiyatrosu anlayışından yola çıkarak kimi denemelere girişmiş, Londra'da Royal Shakespeare Topluluğu ile Peter Weiss'ın Marat/Sade oyununu bu anlayışla sahnelemiştir. Aynı anlayışla başka oyunlar da sahneye koyan Brook, vahşet ve şiddet ögelerine verdiği ağırlıkla, Artaud'nun özleyip de gerçekleştiremediği bir tiyatronun başanlı örnelderini vermiştir. Artaud'nun görüşlerini sahneleme ve oyunculuk alamnda gerçeklestiren birbaşka tiyatro adamı Jerzy Grotowsld'dir. O da, ge Sahnedeki şiiri kutsayan ozan Antonin Artaud!dan "Tiyatro ve îkizi" Siirsel bir tiyatro kuramı denemesi şına karşı başkaldırmalanna neden olıı yor" (1) der. Sozünü ettiği eğilimin ve başkaldırının en önemli temsilcilerinden biri de kuşkusuz Antonin Artaud'dur. Artaud'nun, çağdaş tiyatronun oluşmasında etkili olan düşüncelerinin büyük bir bölümünün yer aldığı Tiyatro ve tkizi kitabı, yazüdığından altmış yıl sonra nihayet Türkçe'ye de çevrildi. Bahadır Gülmez tarafından çevrilen, Yapı Kredi Yayinları, Kâzım Taşkent Klasik Yapıtlar Dizisi'nden çıkan kitapta, Artaud'nun, çeşitli tarihlerde yazdığı makaleler, verdiği konferans metinleri, öne sürdüğü Vahşet Tiyatrosu bildirgeleri ve konuya ilişkin mek tupları yer almakta.Gerek nıakalelerindc, gerek Vahşet Tiyatrosu bildirgelerinde, gerekse mektuplarında, Artaud'nun yinelemekten bıkmadığı gerçek, tiyatronun eski işlevinden uzaklaştığı, yapaylaştığı ve giderek güç kaybettiğidir: "Bir tiyatro düşüncesi yok oldu. Ve tiyatro bize birkaç kuklanın özel yaşamını tanımakla sınırlı kaldığı ve seyirciyi röntgenciye dönüştürdüğü ölçüde, seçkin seyircinin ondan uzaklaştığı ve halkın büyük bir bölümünün şiddetli doyum isteğinin sinemada, müzikhollerde ya da sirklerde aramaya kalkışacağı anlaşılıyor. Ayrıca bunların kapsamı kendisini düşkırıklığına uğratmıyor." Artaud, tiyatronun zayıflamasının nedenleri olarak yalnız seçtiği konuları değil, onların daha çok sözle (diyalog) dile gelirilmesini ve yazılı oyun metninin egemenliğini de gösterir. O'na göre tiyatro, gickrek yazılı oyun metnine teslim olmuş ve ııeredeyse tiyatro denince, artık o akla gelir olmuştur. Oyun metni başyapıt bile olsa, onun egemenliğine son vermenin S AY F A duğumuz biçimsel perçeyi ve bu yeni putF>eresdik biçimini, kentsoylu tutuculuğun özelliklerinden biri olan bu belirlenmiş başyapıdar putperesdiğini suçlu göstermeliyiz." Kendince tiyatronun zayıflamasının ve eski işlevinden uzaklaşmasının tanısını koyduktan sonra yeni bir arayışa girilmesi gerektiğini savunan Artaud, bu düşüncesini de şu sözlerle dile getirir: "Duyarlılığımızın geldiği, bu yıpranma noktasında, kesin olan şu ki, bizim, her şeyden önce, sinirlerimizi ve yüreğimizi uyandıracak bir tiyatroya gereksinimimı/ var... Yaşadığımız bu boğucu ve korkunç dönemdc, olaylann gerisindc kalmayan, içinıizde derin yankılar uyandıracak ve zamanımızın kararsızlığını egemenliği altına durur. Bu kavrama, dolayısıyla ileri sürdüğü tiyatro kuramına açıklık getirmeye çalışır. O'nun "vahset"le anlatmaya çalıştığı tiyatroda, ne sadistlik ne de kan sözkonusudur. Vahşeti, yaşamla, edimle, dirimsel olan'la bir tutar. Onu açıklamak için Jean Paulhan'a yazdığı mektupta şu görüşlere yer verir: "... bildirimde, kötülük eğilimli bir vahşet, yozlaşmış, iştah tomurcuklu ve önceden bozulmuş bir derinin üzerinde gelişen hastalıklı urlar gibi kan dökme eğilimli jestlerin dile getireceği bir vahşet sözkonusu değildir; tersine, apaçık ve an bir duygu, gerçek bir düşünce devinimi, hem de yaşamın kendi zevkine uydurulacak olanı sözkonusudur... İşte vahşet dediğimiz olay da, sertlik, kendisinin işkenceyle ve her şeyi ezerek gösteren o üç boyuttaki yaşam, o yatışmak bilmez ve an duygudur." Vahşet Tiyatrosu bildirgelerinde, bildirgeleri destekleyen makale ve mektuplarında, önerdiği ve gerçckleşmeyi istcdiği tiyatroyu öz ve biçim açılarından açıklamıştır. Tekniği ve izlekleri üzerinde durmuş, gösteri, sahneye koyma, sahne dili, müzik aletlerinin nasıl kullanılacağı, dekor, kostüm, aksesuarlar, yapıtlar, okııyucu, ... gibi tiyatro ögeleri bakımından da irdelenmiş, tasarımlar önermiştir. Kuramını ortaya attığı Vahşet Tiyatrosunun ilk uygulayıcısı da yine Antonin Artaud'nun kcndısi olmuştur. JeanLouis Barrault'un da yardımıyla kurduğu, Societe anonyme du thcatre de la Cruaute (Vahşet Tiyatrosu anonim ortaklığı) ile Shelley vc Standhal'dan yararlaııarak yazdığı, Les Cenci'y i sahneye koyar. Kendisiııiıı de liaşrolü oynadığu bu oyun, genç ve rek yaptığı laboratuvar çalışmalarını gerekse Yoksul Bir Tiyatroya Doğru başlığı altında açıkladığı görüşlerini Artaud'nun ortaya attığı kurama dayandırmıştır. Yönetmenin özerkliğinden yola çıkmış, giderek oyuncu tiyatronun temel ögesi haline gelmiştir. Seyircinin tiyatroya, dinsel bir ayine katılır gibi katılma düşüncesi de, yine aynıtemele dayanır. (2) Yirminci Yüzyıl Tiyatrosu'nu bu kadar etkileyen Artaud'nun düşüncelerinin önemli bir bölümünün yer aldığı Tiyatro Ve tkizi, yazar, yönetmen, oyuncu ya da kuranıcı olsun (hatta tiyatroyla doğrudan ilgili olmayanların bile) herkesin okuması gereken bir kitap olma özelliğini taşıyor. Tiyatro üzerine düşünme konusunda yeni ufuklar açan, okundukça insanı heyecanlandıran, bittiğinde ise, insanda yeniden okuma ısteği uyandıran şiirsel bir kuram denemesi. Antonin Artaud ise sahnedeki şiiri kutsayan bir ozan olarak çıkıyor karşımıza.Bahadır Gülmez'in titiz çevirisi ve temiz Türkçesi kitabı okumayı kolaylaştırıyor. Şiirselliği ve coşkusu büyük ölçüde korunabilmiş. Artaud'nun bütün düşüncelerine katılıp katümama konusuysa ancak kitap okunduktan sonra tartışılabilir, • Tiyatro ve İkizi/ Antonin Artaud/ Çev.: Bahadır Gülmez/ Yapı Kredi Yayinları/ lstanbul, 1993/142 s. Kaynakça :(l) Şener Sevda, Diinden Bu güne TiyatwDüşüncesi, Anadolu Üniversttesi Devlet Konservatuvarı Yayınlanl Eskişekir,1991,s.365.(2) TürkveDünya İlnlüleri Ansifdopedisi, Anadolu Yayınalık, /vtanbul, 1981 Cilt: 1, ss. 4^24">34544'i'). C U M H U Rİ Y E T K İ T A P S A Y I » 9 9