Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
rır şairi. Sesi daha alaycı, sözcükleri daha sansürsüzdür artık. (Bu sansürsüzlük ara sıra mahkemelere uzandığında, kitapların yeni baskılarında kitni sözcükler "..."larla yer alacaktır. Arif olanlaranlar) "Aydınlıklar Üreteceksin" Can Yücel'in şiirinin, yaşadığımız günlere tanıklığını, siyasal göndermelerini izlemek için kitaplarırun ilk yayın tarihlerinı bilmek .gerekmiyor. Yine de Gökyokuş'un ilk baskısının 1983, Rengahenk'in 1983, Canfeda'nın 1986, Çok Bi Çocuk'un 1988, Gece Vardiyası (Albümu)nın 1992 olduğunu hatırlatayım. Can Yucel, bunca yaşadığı (ve yaşadığımızı) olayı Pandora'nın kııtusıında özetleyiveriyor: "Umut bir cevizdir / Yeşil kabuğunu soyarsın zorbel / Ellerin mosmor / Kahverengi bir Çarlık kalır ortada / Eğimli bükümlü / Taşın üstüne kor indirirsin yumruğu / öyle bir hışımla ki / Posası çıkar cevizin yiyemezsin / Yine de karşıki sokakta bir ceviz ağacı var / Çingeneler maymun olmuşlar üstüne/ Bana bir avuç dolusu verdiler / Kaptım getirdim eve" (Gece Vardiyası) Can Yücel'in kitaplarının sekizincisi Güle Güle/ Seslerin Sessizliği. Ük baskısı bu yılın ağustosunda yapıldı. Kitabın başında, Selahattin Hüav'ın Can Yücel'in şiirini irdeleyen bir yazısı var. (Hilav Usta'nın yazısından sonra Can Yücel için yazı yazmak da cesaret işi. Cahiller cesur olur, cahilliğime verin) Güle Güle kitabın ilk bölümü, romen rakkamlariyla numaralanmış şiirlerin yer aldığı Seslerin Sessizliği ise ikinci bölümü. Kitabın adının çağrışımı, ölümle bunca şakalaşan Can Yücel'in bir şakası gibi geliyor önce. ölümden daha alışık bir sesle söz ediyor Can, acılardan da "îçerimden bir defne ağlıyor / Hançeremden ciğerimden /.../ Yeüştirin bana şimdi diye / Buyümeyi / Vaktiyle de ölmeyi /.../ Ecel Can'ı tez götür" (Şimdii!) "Yeşilin içindeki yeşilleri goreceksin/ Mavinin içindeki mavileri / Seslerin içindeki sessizliği /.../ Bir dolunayleyin / Bir ayağın gökte / Bir ayağın dal uçlarında / Yeni bir meyve olgunlaşıyor olgunlaşmış / Düşecek dalından ölümsüz ölüm" (II, Seslerin Sessizliği). Ama dünya işlerinden ya da siyasadan caymiş değil: "Devrimin kığıştısı, hayı huyu içinde/ En sakin atom çekirdeğidir parti / Susarak konuşur konuşarak susar / Moleküllerin en gıcırtüı halkasını yoklaya kollaya" (IV). Can Yücel'in ölümden bunca alışık SAYFA 14 CAN YUCbL CAN YUChl. CAN YUCEL CAN VUCKL Yazma Sevgi Duvart/Can Yucel/Papırus Yaytnltm/122s. BirSiyasininŞiirleri/ CanYucel/Paptrus Yayınlan/1)6< ölümveOğlumGök Yokuş/CanYucel/ PapırusYaymlart/ 122 s. Rcngahenk/ Can Yu cel/PaptrusYaytnla n/112s. CAN YÜCEL CAN YÜCEL CAN YÜChl. CAN'ıUc.ü Canfeda/ Can Yucel/ Pupırus Yayınlan/% s. ÇokBiÇocuk/G>» Yucel IPaptrus Yayuılart/60s. Gece Vardiyası/ Can YucelIPaptrus Yayın lart/U2i. Güle Güle Seılerin Sessizliği / Can Yucel /Papırus Yayınlarıl 120 s. bir sesle söz etmesi, son yıllarda artan dost ölümlerinden belki. Yavuzer Çetinkaya'ya yazdığı şiirde "Vursa başını gene mermer omzuma / göturse beni öbür dünyaya" dizeleri, bir iki dize öncesindeki "bu güneşin şerrinden ırağa" gitme isteği bize daha az alaycı, daha hüzünlü bir Can Yücel getiriyor. Can Yücel bizi şiirinin değişik bir dönemine hazırhyor. Doğaçlamalar, öyküler, ölümü ebemkuşağıyla kıyaslamalar, hep okuruna bir hazırlık dönemi. Asdanlar için yalnızca Villon, Wilde ve Nâzım'ın şiir yazdığını hatırlatırken de, Sait FaÛc'in Hişt Hişt adlı öyküsüne yeni bir not düşerken de yeni bir Can Yücel'le karşı karşıyayız. Bu yeni sesini yadırgamayahm diye göz kırpıyor, bir ara: "ölürsem neye gam yerim ki en çok /Bidaha küfredemiyeceğime." Sen çok yaşa Can Yücel. Daha nice kuş, nice kız, nice böcek nice gürültü var şiirini y azacağın. • Selahattin Hilav'ın kaleminden Can Yücel şiiri I Can'ın şiiri, kültür, dünya görüI şü, siyasal bilinç ve özgür öznelliğin bir bileşimidir. Mitlerden ve Kutsal Kitap'tan gerçeküstücülere ve "beat generation" şairlerine kadar tüm dünya kültürünün sözlü ve yazılı ürünleri içinden yolunu seçen bir şiirdir bu. Dolayısiyla onun dünyayı algılamasında, akıl ve duyu gibi birbirinden hayli uzak ruhsal yetiler kaynaşmış ve bir bütünselliğe varmıştır. Nitekim şöyle diyorşairimiz: dığını biliyonız. Can'ın en büyük şiir savaşını, her iki yanı da tehlikeli olan bu alanda verdiğini söyleyebiliriz. Metin Eloğlu'yla ilişkisi daha gözlemlenebilir ve somuttur. Metin, Garip şiirinden yola çıktığı halde, yalruzca "eda" ile ya da şiiri yiyip bitiren, anlık etkiler yaratan esprilerle, "arif olan anlar"ı aşamayan hafif dozda sosyalistçe imalarla, kendibilince varmamış bir "ilericilik"le ya da "hümanistlik"le yetinmedi. Gerçi Garipçilerin yaptığı gibi o da, şiirsel imgeye fazla başvurmadı, ama eşsiz yeteneğiyle sözcüğün içinde gizlenmiş şiirseliıği bularak, şaşırtıcı sözdizimleri kurarak, şiirin söz dağarcığını adamakıllı genişleterek ve belki de en önemlisi, mizah öğesine gerçek bir toplumsal eleştiri öğesini şiirsellik içinde kazandırarak, yapmacık duygusallığı ve resmi ciddiyeti saf dışı ederek yalın bir şiir yarattı. Metin ile Can arasında, yıllar süren dostluğun ve kadeh arkadaşlığının yanı sıra, iki gerçek şiir arayıcısını birleştiren derin ve karmaşık bir bağ vardı. Metin, Batı şiirinden dolaylı olarak ve pek az beslenmişti. Can, dünya kültürü ve şiiriyle içiçe yaşamasını sağlayan araçları, daha delikanlılığında edinmişti. Çok farklı biçimde yetişmiş bu iki şairin karşılaşmasında, Metin'in devam etmesi ve uzun süre susması ya da yazdıklarını yayımlamaması çok ilginçtir. Can, Garip şiirini son sınırına kadar götüren ve ne olabilecekse onu şaşılacak bir ustalıkla gerçekleştiren Metin'den bu noktada saygıyla ayrılıp dünya şiiriyle, kendi dikbaşlı öznelliğiyle hesaplaşmaya, kısacası özgünlüğe yöneldi. Dolayısiyla, Metin'le Can arasındaki şiir dostluğu, taklit ve yine lemeye değil de, özgünlüğe götüren etkiye bir kez daha tanıklıketti. • Akıl ki en incesi duvuların Tüm şiiri çerçevesinae ele aürsak, onun en yakınlarının Nâzım Hikmet ve Metin Eloğlu olduğunu söyleyebiliriz. Nâ2im'ın hem şiire ulaştıran yolu, hem de kendisi gibi artık şiir yazılamayacağını gösterdiğini ve Türk şiirinin üzerinde, hem bir umut, hem de heyecanlandıran bir karabasan gibi dolan C U M H URIY E T K İ T A P S A Y I 1 9 9 J