Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ğ Boğaziçi Üniversitesi Folklor Kulübü uzun yıllardan bu yana "Folklora Doğru" adıyla bir dergi yayımlıyor. Son sayılarında adının önüne "Dans, Müzik, Kültür" sözlerini de ekleyen dergi, folklorun tüm alanlarına uzanmayı hedefliyor. MUTLU ÜZTURK Folklor platformu kucağında yetişmiştir. Istisnalar bir yana, gcncl olarak bakıldığında folklorcular, Gramsci'nin terimini kullanırsak, kelimenin tam anlamıyla, ulusal burjuvazinin organik aydınları işlevini gördüler. Kapitalizm öncesi dünyaya özgü, kan bağına veya dinsel tenıellere yaslanan bir aidiyet ve kimlik duygusu yerini ulus diye adlandırılan ve uğruna icabında göz kırpmadan ölmek gereken yeni bir kutsal ailenın üyesi olmakla tanımlanan yeni bir kimlik duygusuna bırakırken, folklorculann yaptığı katkının büyüklüğü hiçbir zaman ınkar cdilemez. Yüzyülarm insanlığa mirası olan kültürel farklılık ve çeşitlüiğin oldukça katı standartlar uyarınca elden geçirilip içinden standarda uygun ya da ayarlanabilir öğelerin çekilip alınması, bunların ıcat edilen yeni geleneklerle takviye edilmesi ve ardından kutsal ailenin üyelerine 'bakın işte bu sizsiniz, kendinize bu imge uyarınca çeki düzen verin' diye dayatılacak bir vatandaş portresinin oluşturulması, yani bir ulusun inşası süreci, 'folklor biliminin' sağladığı hizmetlere gerçekten çok şey borçludur Türkiye'de folklor araştırmalarının ve folklor kurumlarının geçmişi, folklor ve milliyetçiliğin yakın ilişkisine oldukça tipik bir örnek oluşturur. Türkiye Cumhuriyeti toprakları üstünde yaşayan çeşitli halkların kültürel zenginliklerini 'birlik beraberliğin güçlendirilmesi' gerekçesiyle topkyekün bir elemeden geçirip standart bir 'Türk milli benliği' imal etmeye giriştiğinde, folklorun şahsında çok değerli bir müttefik bulmuştur. Türkçülük ideolojisinin en değerli kalemlerinin, so/gelimi Ziva Gökalp ya da F. Köprülü gibi isimlerin Dans Müzik Kültür ve Folklora Dogru aynı zamanda Türkiye'nin ilk folklor kuramcıları olmalan, ya da Türk Ocakları'nın, o zamanın deyimiyle 'halkiyat' ya da 'halk bilgisi" faaliyetlerinin yaygın bir biçimde yürütüldüğü kurumlar olması kesinlikle bir tesadüf değildir. Türkiye'de folklorun kendi özerk diline ve kurallarına sahıp bir bilimsel disiplin halineP. N. Boratav, İ. Başgöz, T. Alangu gibi isimlerin değerli çabalarına rağmen bir türlü gelememesinin önemli nedenlerinden biri de, folklorun resmi kültür politikalarıyla ta en başından beri kurmuş olduğu 'samimi' ilişkilerdir. Bir bilgi alanı olarak folklorun ucuz propaganda metinlerı değil, dürüst bilimsel çalışmalar üretir duruma gelmesi, ancak Türkiye deki folklorculann ve folklor kurumlarının geçmişlerini ve bugünlerini radikal bir sorgulamadan geçirmeleriyle mümkündür. Folklora Doğru dergısi, kendi adına hem böyle bir sorgulamanın olası sonuçlarının, hem de etraflı bir tartışmanın altyapısını oluşturacak çeşitli teorik metinlerin sunulduğu bir çalışma olarak düşunülebilir. 61. sayıya ulaşan Folklora Doğru dergisi, BUFK tarafından 1969'dan beri yayımlanmakta olan, demek kı neredeyse çey rek asırlık bir geçmışe dayanan bir dergi. Bu uzun tarihi boyunca üniversıteye bağlı bir öğrenci kulübiinde, yani toplumsal gelişmelerin sonuçlarına oldukça duyarlı bir bölgede yürütülen bir yayın faaliyeti olmasının da etkisiyle, periyodiklik anlamında kesinti veya sarkmalar ve yayın politikası açısından çeşitli kaymalar yaşayan Folklora Doğru, bir çeviri araştırma dergisi olarak, sorgulayıcı niteliğini hep korudıı. Son üç sayıdır kendisini dans, müzik ve kültür araştırmaları alanlarına dönuk bir yayın olarak tanımlayan dergi, 59. sayıda altbaşlık olarak kullanılmış olan 'DansMüzikKültür'ün büyütülerek yukarı alındığı ve 'folklora doğru'nun altbaşlığa çekildiği yeni logosuyla, ıçeriğinde.gerçekleşen kapsamgenişlemesininveyeniyönelimıninaltını çiziyor. Türkiye'de folklor kurumlarının isimlerindeki 'folklor' terıminin, bugünün koşullarında, bu kurumlarda yaptıklarıyla veya halk müziği çalışmalarının mesela İnti lllimanı ya da Theodorakis'in çalışmalarıyla ilişkisini gizlemeyeyaradığını ve çeşitli halkların kültürlcri arasındaki ilişkileri değil, şoven bir 'milli kültür' saplantısını one çıkarmaya hızmet cttığini du şünen dergınin öncelikli hederlerinden biri de, BÜFK'de yürütülen sanatsal pratiğin önüne koyduğu sorunları ve çahşmalarında vardığı sonuçları tartışmaya açmak olarak formüle edilebılir. Derginin 61 sayısı, kültür araştırmaları başlığı altında dört makaleyi kapsıyor; |ose E. Limon'un 'Batı Marksızmi ve Folklor' adlı makalesi, Batı Marksi/minin çeşitli temsilcilerinin (Gramsci, Frankfurt Okulu, E.P Thompson, R. Williams, F. Jameson...) folklora yaklaşımlarını kısaca özetleyip tanıtan bir yazı. Ünlü Soyvet bilim adamı Vladimir Propp'un 'Folklor Türlerinin SınıflanmaMiıın İlkeleri' adlı 1964 tarihli makalesi ise folklor literatürünün klasiklerinden biri olarak kabul ediliyor. tngiliz Marksist tarihçi E. J. IlobsIK C U M H U R İ YET K İ T A P S A Y I 1 9 0 O'lı yıllann savaş sonrası Almanya'sında bir sosyoloğun folklorun üniversite programlaruıda yer alan bir bilımsel disiplin olmaktan çıkartılmasını talcp etmesi, üniversite dünyasında büyük gürültü koparır. Talep, Almanya'da folklorun geçen yüzyılın ortalarına dek uzayan akademik geleneğe sahip olduğu düşünülürse, gerçekten de radikaldir. Bu bilim adamına göre Nazi döneminde folkJorun Alman faşizminin ideolojisiylc ve Nazilerin politik programıyla kurduğu bağlar öylesine sıkıydı vc bu anlamda folklor, Nazi ideolojisinin çamuruna öylesine bulaşmıştı ki, bilim dünyası ve üniversite bu utanç verici lekeden ancak onu bilımler ailesinin dışına attığmı ilan ederek kurtulabilecekti. Bu öneri çok şükür ya da ne yazık ki kabul görmez ve folklor, Alman üniversitelerındeki saygıdeğer kürsüsünü korur, ama folklorun bir bilim olup olmadığı tartışması başka platformlarda sürüp gıdecektir. 4 Aslında bu tartışma folklorun Alman ya da Italyan faşizmıyle kurduğu "samimi ılışkiler" gibi çarpıcı bir vaka yaşanmasından once de, sözgelımı bir bilim olarak henüz yeni yeni rüştunü ispat etmeye başladığı ve hatta itibarının doruğunda olduğu ydlarda hıle karşımıza çıkan bir tartışmadır. Folklorun bilimsel değıl, ıdeolo|ik bir disiplin, bir sahtebilım olduğu ve bilim etıketinin sağladığı prestij ve ulusdcvletin verdiği maddi desteklerle teçhi/. edilmiş güçlü bir ıdeolojik araç işlevi gördüğü suçlaması, hiç de yabana atılmayacak bir iddia olarak, folklorla şu ya da bu oranda ilgili aydınların ciddi yanıtlarını hâlâ beklemektedir. Bir bilim olarak folklorun sınırlarını ve araçlannı belirlemeye büyük emek harcamış ve kendinı folklor alanında tanımlayan bir Sovyet bilim adamı olan V. Propp da, "Folklor, ideolojik bir disiplindir. Yöntemleri ve amaçları çağın genel görüşleri tarafından belirlenir ve bu görüşleri yansıtır. Bir genel görüş kaybolduğunda onun SAYFA 18 yarattığı araştırma ilkeleri de kaybolur. Romantizm, Aydınlanma ya da başka bir akımın alimane görüşleriyle yonlendirilmeye ihtiyacımız yok. Kendi çağımıza ve ülkemize bakarak yeni bir disiplin yaratmamız gerekiyor." (FD. sayı 59, Folklorun Yapısı, st 1 2) derken, bu yanıtın peşinde olduğunu ıma etmektedir C. Keıl, 'folk'a kimin ihtiyacı var? başlığı altında folklorun bilimselliğıni tartışan yazısında 'bütün folklor alanı bir yalandan ibarettir (...) tüm dürüst folklorcular çalışmalarını yönlendiren teori hakktnda giderek daha ciddi kaygılar duymaktadır' (F.D. s.60, sf 4041) derken, yine bu sorun çerçevesinde ve tartışmanın bir kanadı adına konuşmaktadır Başka örnekler dc bulıınabilir, ama uzatmadan söylersek, Batı'da folklor literatürü, özellikle son birkaç on yılda iyice yoğunlaşan bir biçimde, bir alan tanımlamasına dönük çabalar ve folklorun kendi geçmişiyle hesaplaşma tartışmalarıvla doludur.Bir tartışma alanı olarak onsekizinci ve ondokuzuncu yüzyıllarda ortaya çıkan folklor, milliyetçiliğin epcuğudur \c nnun Turkculuk ideolojıslnln en değerli kalemlerl. Zlya Gö kalptyanda) ya da F Köprulu(ustte) gıbı ıslmlerin aynı zamanda Turkıye nın ılk folklor kuramcıları olma ları.rastlantıdeğıldlr