Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Modern Insanın Ikilemi: Gündüz Püniten, Gece Playboy ŞÜKRÜARGIN II nlü Alman filozofu Herder'in "herkesin etkin ya da edilgen biçimde bağımlı olduğu güçlü bir deha, kudretli bir şeytan" olarak taruıııladığı bir Zeitgeist kavramı vardır. Türkçeye belki de en iyi biçimde "zamamn ruhu" olarak çevrilebilir. Bu kavram, koordinatları göreli olarak değişen bclirli bir tarihsel zaman diliminin tinsel, yani toplumsal ve kültürel içeriğine, ortak anlamına işarct eder. Belirli bir zaman diltıniniıı tinsel içeriği ya da ortak anlamı olarak Zeitgeist, kuşattığı bireysel ve kolektif bilinçjeri yoğuran, yönlendiren ve biçimlendiren hissedüir ölçüde açık bir belirleyiciliğe sahiptir. Başka bir deyişle, Zeitgeist'ın kuşattığı zaman dilimi içindeki (hem bireysel hem de kollektif, hem egemen hern de muhalif/alternatif bilinçler ve paradigmalar anlamında) tüm bilinç biçimlerinin kavramsal referans odağını oluşturduğunu söyleyebiliriz. Ancak, kuşkusuz bu Zeitgeist mutlak, değişmez bir yapıya sahip değildir; tersine çelişik "ruh halleri" içermcsi nedeniyle açık uçlu bir yapdanmagösterir. U Andre Gorzun Türkçeye"Kapitalizm> Sosyalizm, Ekoloji" başhğıyla kazandırılan kitabı, "zamanınruhu"nuyakalamaya, alternatif bir toplum projesi olarak sosyalizmin "şimdiki zaman"la referanslarını yeniden kurmaya, tanımlamaya yönelik önemli bir çabayı temsil ediyor. den tanımlanması bakımından taşıdığı önemi kesinlikle ortadan kaldırmadığını belirtmeliyim. tezinin kötümser bir savunucusu olarak, modern gelişmelerin proletaryayı homojen bir ücretliler kitlesine dönüştürmek yerine, giderek daha fazla parçalanan, kutuplaşan heterojen bir "nüfuz kesimi"ne dönüştürdüğünüsavunur. Gorz'un buradan çıkardığı sonuç, modern kapitalizmde "merkezi bir çatışmanın" olduğu, ancak "merkezi bir cephenin" olmadıği; "sınıf mücadelesine benzer uzlaşmazlıkların" olduğu, ancak "hegemonya yeteneğine sahip sınıf'ın olmadığıdır (s. 125). "ÇOGULÖZNE" Görüleceği gibi, Gorz'un bu iki olgusal dayanaktan çıkardığı temel sonuç, Laclau ve Mouffe'un "çoğul özne konumları"na dayalı "postMarksist" sosyalizm anlayışları ile uyum içindedir. Gorz, "toplumun sosyalist dönüşümünü gerçekleştirebileceklere göre çözülemez" (s. 95) olduğunu savunur. Gorz'a göre, kapitalizmi radikal biçimde sorgulama yeteneğini gösteren toplumsal aktörler önemli ölçüde değişmiştir: "Dünün profesyonel işçilerinden farklı olarak modern üreticiler, üretim üzerindeki iktidarlarının ve toplumda iktidar talep etme haklarının bilincini meslekleriyle ya da işlevleriyle özdeşliklerinden türetmiyorlar. Genellikle çalışmalarının ya da işyerlerinin dışında yaşadıkları deneylerden yola çıkarak, kiracı, komün üyesi, tüketici, anne baba, eğitici, öğrenci, işsiz olarak kapitalizmi sorguluyorlar" (s. 74). Gorz'un bu saptamaları, kapitalizmin emek süreçlerinden başlayan, ancak buradan tüm yaşam alanlarına yayılan yeniden yapılanma süreciyle ilişkilendirildiğinde dahadaanlamlıgörünmektedir. Bukuşatıcı yeniden yapılanma sürecinin temel olarak üç vechesinden söz ediliyor: Fordist üretim modelinden postfordist üretim modeline; toplumsallaşmış tüketime dayalı bir ekonomik yapıdan özelleşmiş tüketime dayalı bir ekonomik yapıya; ve nihayet modernist bir kültürel yapıdan postmodernist bir kültürel yapıya geçiş. Fordist üretim modelinden postfordist üretim modeline geçiş, temel olarak üretim süreçlerindeki giderek artan "esnek uzmanlaşma " eğilimiyle karakterize ediliyor. Ozellikle kompütüre dayalı makinelerin ve ilctişim teknolojisinin üretim süreçlerine uygulanmasıyla birlikte, geleneksel kitle üretim firmaları demode bir örgütbiçimihalinegeldi. Dolayısıyla, fordist dönemdeki sabit ve homojen üretim birimlerinden oluşan, katı bir hiyerarşik örgütlenme yapısına sahip olan büyük firmalar yerlerini, kontrolün merkez bir yapılanma içinde sağlandığı, ancak üretimin ademi merkezi bir yapılanma içinde yüksek ölçüde uzmanlaşmış küçük birimler arasında hem işlevsel hem de mekansal olarak dağıtıldığı "esnek" firmalara bırakCUMHURİYET KİTAP SAYI 180 SOSYALtZMİ YENtDEN TANIMLARKEN Gorz'un sosyalizmi yeniden tanımlama çabasının birbirine bağlı iki önemli olgusal dayanağı olduğundan söz edilebüir. Bunlardan birincisi, modern kapitalizmde "çalışma'nın toplumsal yaşam içindeki merkezi konumunu yitirmesi, esas olarak üretim süreçlerinde meydana gelen köklü teknolojik ve örgütsel değişiklik nedeniyle "serbest zaman" sürelerinin daha önce görülmemiş oranda atmasıdır. Gorz'un da belirttiği gibi, modern toplumda "çalışma artık ne temel toplumsal bağ, ne toplumsallaşmanın temel unsuru, ne herkesin temel uğraşı, ne temel zenginlik ve refah kaynağı, ne de hayatlarımızın anlamı ve merkezidir" (s. 57). Bunun esas olarak çalışma sorunları üzerinde odaklanan, temel toplumsal çelişkilerin esas olarak üretim süreçlerinde kristalize olduğunu düşünen geleneksel sosyalist politika için taşıdığı içermelerin önemi ortadadır. Modern kapitalizm koşullarında toplumsal çelişkilerin üretim süreçlerinden çok daha farklı yaşam süreçlerine doğru yayılması, sosyalist politikanın kapitalizmin yarattığı eşitsizlikleri üretim süreçleri dışındaki farklı yaşam alanlarında hisseden kitlelere seslenme yeteneğini azalttı, hatta ortadan kaldırdı diyebiliriz. Gorz'un sosyalizmi yeniden tanımlama çabasının ikinci olgusal dayanağı, geleneksel sosyalist politikanın gelecek projesinin merkezi figürü olan "proletarya"nın modern koşullarda yaşadığı dönüşümle ilgilidir. Gorz, ideallcştirilmiş bir proletarya tasviri yerine, realist bir proletarya analizi peşindedir: Braverman'ın "vasıfsızlaşma" "ZAMANIN RUHU" (iörünen o kı, şu an tam da böylesi bir köklu Zeitgeist değişim süreci içinden geçiyoruz. İçinde yaşadığımız toplumların, kültürlerin, kendileriyle bu toplum ve kiiltürleri anlamaya/kavramaya çalıştığımız düşünce kalıplarının, paradigmaların, kavramların soluk alip verdiği atmosfer hızla değişiyor. özcllikle bosyaliznı gibi muhalü/alternatil paradigmaların "zamanın ruhu'nu yakalayamamasının, yani kendilerini "şimdiki zaman"a bağlayan referanslarını yitirmelerinin yarattığı büyük "telaş', bir bakıma bu kökJü değişim sürecine bağlı olarak ortaya çıkmış görünmektedır. Hobsbavvm'ın da vurguladığı gibi, "sosyalizmin bugünküsıkıntlarınınçoğu.kapitalist kriz ve çöküş koşullarına uygun olarak düşünülmüş sosyalist politikalann.. yirminci yüzyıl sonunun koşullarına artık uygun düşmemesinden kaynaklanır" (1). Gerçekten de kapitalizm, ekonomik, toplumsal ve politik açıdan sürekli bir yeniden yapılanma yeteneği sergilemesine karşın, sosyalizm projeleri, son çözümlemede bir "final politikası" ya da daha doğrusu bir "gelecek zaman politikası" olma niteliği taşıması yüzünden, kendilerini ortaya çıkan yeni koşullara uyarlama, sahici bir "şimdiki zaman politikası" oluşturma bakımından ciddi bir ycteneksizlik göstermektedir. Oysa sosyalist düşünce, sahici, ikna edici bir gelecek projesi oluşturabilmek için, her şeyden ünce aynı ölçüde sahici ve ikna edici bir "şimdiki zaman politikası" oluşturmak zorunda. SAYFA 18 tşte Andre Gorz'un Türkçeye Kapitalizm, Sosyalizm, Ekoloji başhğıyla kazandırılan kitabı bu doğrultuda, yani "zamanın ruhıTnu yakalamaya, alternatif bir toplum projesi olarak sosyalizmin "şimdiki zaman "İa referanslarını yeniden kurmaya, tanımlamaya yönelik önemli bir çabayı temsil etmektedir. Kuşkusuz bu, Gorz'un düşüncelerinin "ütopik" nitcliğinin farkında olan bazıları için son derece çelişik bir saptama olarak görünecektir. Ancak ben, kişisel olarak, Gorz'un ütopyasının büyük ölçüde sosyalizme şimdiki zaman kipinde bir anlam kazandırma kaygısı taşıdığını düşünüyorum. Doğal olarak Gorz'un düşüncelerinde önemli ve ciddi boşluklar, belirsizlikler vardır, yeri geldiğinde bunların bazılarına da değinmeye çalışacağım. Ancak şimdilik, bütün bu boşluk ve belirsizliklerin, onun esas olarak "arayış" niteliğindeki akıl yürütmelerinin, sosyalizmin yeni