Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
lumsal sınıf" (yöneticiler sınıfı) oluştuğunu belirtiyor. Yazar devamla şunları söylüyor: "önemli dozda bir özgüven ve bir küstahlık geliştiriyor durumdalar. Ama bununla yetinccekleri bana şüpheli görünüyor. Temsü ettikleri pırıltılı iradeye hayran bazı okumuş yazmışların (Fransa'nın "yeni filozofları" gibi) da yardımıyla sonuçları daha uzaklara varan ideolojiler geliştireceklerini sanıyorum. Örneğin Aydınlanma Hareketi'ne ve bu yolla Rasyonalizıne ve insan aklına da saldırıya geçebilirler. Faşizan birakıldışınıarayabilirler." (s. 30) Sonuç olarak sosyalizmde bir rönesansın gerektiğini, ancak "büyük yeni fikirler" gerekmediğini söyleyen yazar, büyük yeni fikirlerin "büyük düşünürlcr" getirdiğini, ancak "büyüklerden insanlığa hiçbir zaman hayır gelmediğini" söylüyor. Kitabın "Sonsöz"ünde, ilk sorunun (Türkiye dünyanın neresinde sorusunun) kısa ve net bir yanıtını vermeye çalışan yazar, Türkiye'nin geleceğine ilişkin "müesses nizanıın" sınırlarını aşan bir toplum projesi sunmuyor. Daha çok reformcu ve/veya "sivil toplumcu" bir yaklaşımla demokratikleşme ve "yurttaşlık bilinci" öneren yazar, Türkiye'nin sadece coğrafyasıyla değil, tarihi ve kültürüyle de dünyanın birhayli netameli, bir hayli belah" bir bölgesinde bulunduğunu söylüyor. Tam da bu nedenle Türkiye'de demokrasi olması gerektiğini ve bıınun imkânlarının da bulunduğunu savunan Belge, kitapta saydiğı bütün olumsuzluklara karşın, komşularımızda bulunmayan birçok avaniaja da sahip olduğumuzu savunuyor. Türkiye'nin ekonomtk bakımdan "orta gelişmişlik düzeyinin görece üst basamaklarında bir ülke" olduğunu (bu tespit ilk bölümdeki "ciddi bir sanayileşmemiz yok" sözleriyle çelişiyor, ama doğru olan yazarın son söyledikleridirbence) söyleyen Belge, "(Türkiye) politik bakımdan demokratikleşme kararını içtenlilde verdiği andan itibaren, azımsanmayacak bir parlamenterizm deneyimine sahip. Bütün bunlar önemli potansiyeller" diyor. Avrupa ile yakın ilişkiden ziyade, "Batıtaklitçisi" olmadan Avrupa'nın içinde olmamız gerektiğini savunan Belge, sözlerini şöyle bağlıyor: "Dünyanın neresinde olduğumuz, neresinde olmak istediğimize bağlıdır." Yukanda da belirttiğim gibi, kitap hakkında söylenecek ve tartışılacak şeyler bu yazının yaptığından çok daha fazla. Sonuç olarak Sayın Belge'nin kitabı rahat okunan, önemli, okunmaya ve tartışılmayadeğecekbirçalışma. n SSCB, Çin ve îslam'ın arasında Orta Asyanın gelecegi üstüne bir kitap Asya'yı nasıl bir yazgı bekliyor? İmparatorluklar Beşiği / Rene Cagnat Michel Jan / Çevirenler: Erden Akbulut T. Ahmet Şensılay / Alan Yayıncılık / 392 s. Fransız araştırmacılar Rene Cag nat ve Michel Jan, ortaklaşa hazırladıkları "İmparatoriuklar Beşiği" adlı yapıtlarında SSCB, Çin ve îslamın arasında Orta Asya'nın yazgısını tartışıyorlar. Alan yayıncılık kitapları arasında Erden Akbulut ve T. Ahmet Şensılay'ın çevirisiyle yayımlanan kitap büyük boy ve 392 sayfa. Alan Yayıncılık, Türkçe baskıya koyduğu önsözde kitabın yayımlanma gerekçesini şöyle özetliyor: "... Bir yandan iki kutuplu dünyanın son bulmasına bağlı olarak dünya politikası düzleminde ortaya çıkan globalleşme eğilimi, diğer yandan kendini etnik çatışmalarla dışa vuran bölünme parçalanma süreci 21. yüzyılın ana dinamiklcri olarak beliriyor. Bu iki zıt sürecin birbirini çelen bir içerikte mi gelişeceği, yoksa çok uluslu çok kültürlü bir dünya tablosuna mı yol açacağı belki de 21. yüzyılın en kilit sorularından biri durumunda. Bu ve benzeri sorulara yanıt verebilmek gerçekten de belirli bir tarih bilgisini, bunun da ötesinde bir tarih bilincini gerekli kılıyor. Genellikle medyanın sunduğu yüzeysel ve günliik bilgilerle olıışan bir bilincin olayları derinliğine kavraması, geleceğe ilişkin öngörülerde bulunabilmesi ola naksız. Bu nedenle daha nitelikli bir bilgilenme sürecinin gerekliliği son derece açık." Kitabın yazarlarından Rene Cagnat 48 yaşında ve tüm SSCB'yi iki yıl boyunca dolaşmış. Rusça dilinde master yapan Cagnat, ÇinSovyet sınırındaki azınlıklara ilişkin bir de doktora te/i hazırlamış. 10 yıla yakın bir süre Asya'da kalan Michel Jan ise Çin dili uzmanı eski bir subay. Yazarlar, İmparatorluklar beşiği olarak nitedikleri büyük kara parçası nın halklarını anlamanın köiay olma dığını, sistemlerin ezici ağırlıkları altında, nasıl olup da bu kadar özgün ve bu kadar canlı kalabildikleri sorubunu soruyorlar önce. Çin ve Sovyetler arasındaki paylaşımın teorik olarak kalıcı bir harışa yol açınası gerekirdi, diyen araştırmacılar şimdilerde yaşanan bölünme ve bunun yarattığı güçlükler üzerine ortaya çıkan olasıİıkları sıralıyorlar. "İmparatorluklar Be$iği" kitabı on ana bölümden oluşuyor. Bunlar sırasıyla şöyle: 1 İmparatorluklar beşiğinin ilk taslaği: Görünrüler ve halklar, 2 Asyalının yaşama kavgası, 3 Hanlar ve imparatorluklar ,beşiği: Belli bir esgeçme, 4 Ruslar ve imparatorluklar beşiği: Bir uzun rövanş, SSCB ve imparatorluklar beşiği: Asya'ya açılan pencere, • Çinli komü) nistler ve imparatorluklar beşiği, 6 İktidarlar ve dinler, 7 Milliyetlerin direnişi, 8 Orta Asya'nın bir yeniden değerlendirmesi, 9 Sovyetler ve Çinliler sınır bölgelerinin paylaşımı, 10 Sonuç. • AGİK'in resmi belgesi Paris Şartı / TBMM AGİK Parlamenterler Asamblesi Türk Grubu Başkanlığı,' FBMM Yayım TBMM yayım: Yeni Bir Avrupa îçin Paris Şartı 1975 yılında 35 ülke devlet başkanlan bir araya gelerek " Helsinki NihaiSenedi"ni imzaladılar. Bu Senet'in 10 ilkesi şöyleydi:lDevletlerinegemen eşitliği ve egemenliğin özündeki haklara saygı, 2 Tehdit veya kuvvete başvurmama. 3 Sınırların dokunulmazlığı. 4Devletlerin toprak bütünlüğüne saygı. 5 Uyıışmazlıkların barışçı! yollarla çözümü. 6 îçişlerinekarışmama. 7Düşünce, vicdan, din ve inanç özgürlukleri dahü olmak üzere, insan haklarına ve teıncl özgürlüklere saygı. 8 Halkların hak eşitliği ve kendi kaderlerini tayin hakkı. 9 Devletler arasında işbirliği. 10 Uluslararası hııkuk çerçevesinde üstlenilen yükümlülüklerin iyi niyetle yerine getirilmesi. Soğuk savaş, Sovyetler Birliği'nde Gorbaçov'ıın politikalan ile yeni bir boyut kazanınca AGİK süreci Avrupa'daki gelişmelerin gerisinde kalclı. Gorbaçov'ıın önerisiyle ve 34 ülkeniıı katılırnıyla devlet ve hükümet başkanları diizeyinde21 Kasım 1991'de Paris Zirvesi yapıldı. Paris Şartı bu zirve sonunda ortaya çıktı. Paris Şartı, özetle "Yeni bir detnokrasi, barış ve birlik çağı"na giriş olarak nilıai senedin on ilkesinin rehberliğinde yeni duruma ve geleceğe yönelik olarak ulusların özlemlerine yanıt verebİlmeyi amaçlıyor. D CUMHURIYET KİTAP SAYI123 SAYFA 10