29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

B I R Okuma Alışkanlıgı'nı okumak A R A Ş T I R M A Kİ TA I I Okuma Alışkanlığı ve Türkiye / O. Suat Özçelebi N. Seler Cebecioğlu / Milliyet Yayınlan, Ekim 1990 Aynı yıllarda tstanbul'da dünyaya gelmiş ve eğitimlerini İstanbul'da tamamlamak üzere olan iki genç araştırmacı, Seler Cebecioğlu ve Suat özçelebi'nin birlikte hazırladıkları 'Okuma Alışkanlığı ve Türkiye' isimli kitap Milliyet Yaytnlan tarafından yayımlandı. Yazarlar 1989 yılında Milliyet Gazetesi'nin düzenlcdiği Milliyet ödülleri Türkiye sorunları dalında birincilik kazandıkları araşttrmalarını yarışma sonrasında yeni eklerle kitap haline getirmişler. Konunun tiim dctaylarını incelemiş ve akılcı çözüm önerileriyle sunuyorlar. Sektörün içinden olmamalarına rağmen yetkin bir biçimde hazırladıkları kitap, sun dönemde benim için ciddi bir başucu kitabı haline geliverdi. Kitabın dilinin, ekstrem örnck olarak alt üst yapı gibi çokça sarfedilen kavramlara kapalı olması, sorunların aktarılma&ı ve çözümlenmesinde okura ciddi bir avantaj sağlıyor. Kitabın hazırlanması için gerek dipnotlarda gerekse kitabın arkasındaki kaynakçada çok fazla kitap vc periyodiğin incelendiği gözükmekte. Fakat böylesine bir araştırmada bir iki ufak detayı da yakalayabilme umudunu veren bazı kitapların fark edilmcmeleri de ufak bir hatırlatmayı gerektiriyor. En azından konuyla ilgilenenlere kaynak olabilmesi için. örneğin; 1984 yılında Milliyet Yayınları tarafından yayımlanan, Demirtaş Ceyhun'un 'Babıali'nin Şu Son Kırk Yılı', Sırrı öztürk'ün 1985 yılında Sorun Yayınları'nda yayımladığı, 'İlerici Yayıncılığımızın Sorunları' ve 1950 yılında Doğan Kardeş Yayınları tarafından çıkarılmı;, Sir Stanley Unwin'in 'Kitapçılığın Içyüzii' kitaplan. Kitabın içerik dökümünü yapmak çok zor, çünkü 190 sayfalrk küçük bir hacime de sahip olsa, ekonornik davranılarak konunun bütün olguları kitabın içine stğdmlmış. Kitabın arkasında yer alan 15 ekten bazılarının başlıkları şöyle: Dünyadaki kitap üretiminin dağık.ıı, bazı ülkelerin yıllara göre kitap başlıkları, basrnr sınırlayan yasalar. 1973 tarihli UNESCO yayınınd;.yer alan; kitapların üretimi ve dağılımı, kü'üphanelcrin gcliştirilmesi ve okuma alışkanlığının aıttırılması yazısı. Kitap sonuç olarak okuma alışkanlığının olmamasının tcmcl iki nedenini şöyle özetliyor: "Birincisi, okumaözgürlüğünün önünc dikilcn engeller, kitaba ve hcr lürlü yayına uygulanan baskı ve yasaklardır. İkinci neden, Türk insanının, küçük yaştan itibaren aılc içindc vc / vcya okulda kitapla ilişki kuramuınası, bu ilişkinin, eğitinı dizgesinin içindc öğretmenöğrcncikütüphane biçiminde bütünleşememesıdir. îkinci ncdcn, büyiik olçıide, birinci nedenin de sonucu olmaktadır." Doğal olarak bu iki nedene tamamıyla katılıyorum Peki, yıilardır varolan bu sorunların çözülmesi neden gerçeklcşmiyor. Öncelikle sorunların doğru te:>pitinin yapılmaması sonrasında da öncelikle kitapla ilgili kurumların ve dcvlctin bu tcspitlcrin çözümlerini hayiUa gcçirnıcmchidir Eğer bunltırın yapılmasında bu kurumlar ve onların yöneticileri uygulamada bazı problcmlcr ve engellerle karşıİHşıyorsa, Calvino'nun, 'Varolmayan Şövalye' kitabından, burada anılan kitapta da yer alan şu alıııtı nc kadar anlamlı olııyor: "Yani şimdi varolup ulnıadığını bile bilmeyen şu seyis Gurdulu'yu da kendime eşit mi sayacağım?" Yasar Sevman 'Hepımiz bir y onlar ıcın uzun hapıshane guin ,,/ko nüsuvdu u Cesıtlı uğraslar sectık Anluttığım ınsanların uflrası devrimcılıktı Inanmıs ınsanıardı ve Bu kusak 12 Vlart ın surumuydu 60lı yıllann anlatılarıyla buyumuslerdı' Sendikacı Yaşar Seyman 'Umut Gün Işığında' diyor. Fırtınanın öyküsü BETÜL UNCMJU UMtl Umut Gün Işığında / Yaşar Seyman / Bilgi Yayınevi, İst. Aralık 1990/ 180s,/JL00q TL./CKKKodNo: 152.557 "Acı olanı; bu insanlar, aynı yaşam koşullarını, aynı sokağı paylaştılar. Aynı davada bütünleşemediler. Ya/gül, bilinçsizliğin, inançsızlığın örneklerine takıldı: İşkencedeki sarhoş polis, sarhoş cellatla puştluğa mayalanmış itirafçı! Bir bütünün parçalarıydı onlar..." Yaşar Seyman'ın öykü kitabı "Umut Cün Işığında'ki uykülerden birinden alınan bu satırlar, kitabın içeriğine ilişkin ipuçları veriyor bir ölçüdc... Ankara'nın Altındağ scmtindc birlikte oynadığı, birlikte okula gittiği devrimci arkadaşlarının yaşamlarından kcsitler sunuyor kıtabında. 12 Eylül'den sonra kinıi idanıa mahküıu ulııuış, kimi itiralçı olmuş, kimi hâlâ gerçeklcştıremediği dcvrımin hayalıylc, kimi dc cylcmiyle yaiiyor... "12 Eylül'den sonra müthiş bir fırtına yaşandı" diyor Seyman ve şöyle MII durüyor sozlerini: "Hcpimiz bir sokakta biiyüdük. Çcşitli uğraslar seçtik. Orların hcpsinin uğıaşı devrimcilikti. İnanmış insanlardı. Kısa süre sonra içinde btılunduklan örgütün üst düzey sorumlusu haline geldiler. Bu inanmış ınsanlann anababaları hayretle çocuklarını izlemeye başladılar. Sonra 12 Eylül oldu. OlaVm ne denli büyiik bir acı olduğunu gördüler. O acıları yaşamaya başladılar. Yapılanların, acılar karşısında çok küçük olduğunu gözlcdiler. Annelere göre duvara yazıııak, slogan atmak, pankart taşımak çok küçük olaylardı. Buniar için neden aylarea gözaltında ka Hâseyln Stamz lıyordu çocukları, neden onlardan haber alamıyorlardı? Neden hapishane günleri başlıyordu" Kavramların birçoğundan habersiz annebabalar kavramların içeriğini öğrenmekte gecikmiyorlardı. Aslı'nın annesi "Slogan ne?" diye soruyordu. Aslı yıllarca cylcmlcrin içinde yoğrulmuştu oysa... Altındağ'da ilk eyleme giren genç kız Aslı idi. Yaşar Seyman'a göre bu kuşak 12 Mart'ın sürümüydü. 1960lı yıllann anlatılanyla büyüycn kuşaktı. 12 Mart'ın tanıklarıydı onlar. İdamlara, Kızıldere olayına tanıklık yapmışlardı, ama cezaevlerinde yaşayan o kuşak devrimcilerden olayın özünii öğrenme şansını elde edememişlerdi. O nedenle hataları, eksiklikleri bilcmiyorlardı. 12 Mart'ı yaşayanlartn ağıtlarıyla yola çıkınışlardı. Sloganları da bunu pckiştirmiyor muydu. "Fiüseyin, Mahir, Ulaş, kurtuluşa kadar savaş." Aynı sokaktan çıkınışlardı, ama anne ve babaların yoğurmasıyla birbirlcrinden ayrılan belirgin ozclliklcri taşıyorlardı. Seyman'a göre, kitaptaki isimler olayların gerisindc kalmıştı. Olaylar on plandaydı. örneğin bir itirafçı yüzünden 12 Eylül'ün ilk idamı Altındağ'dan olmuştu. Öylesine inanmışlardı ki hangi siyasete bağlıysalar o siyasctin dergisini okuyorlardı. Onlara göre tek doğru o dergide yazılanlar<.lı. Onıın dışında hiçbir dergi doğru değildi. Hiçbir siyasete yaşam şansı tanımıyorlardı. O inançla direnmişlerdi. Ama cezaevinde değer yargıları değişmişti. Kimi "arabayı devirdik", kimi "arabayı yeniden sürmek için bekleyeceğiz", kimisi de "vdptığımız doğruydu, eylemedevam"düşüncesindeydi. Yaşar Seyman on yıllık sendikacı. "Umut Gün Işığında", "Altındağ"dan sonraki ikinci öykü kitabı. Şimd: iYç:lerin öyküsunü yazacak. "Umut Gün Işığında "ki öykülerde fotoğraf çektim. Ama işçileri yazarken gerçekten resim yapacağım" diyor vc "yeni öykü kitabımda işçi dünyası yansıyacak. İşçisiyle, işvercniyle, siyasileriyle, sendikacısıyla" diyedeekliyor... D CUMHURİYET KİTAP SAYI 5 9 S A Y F A 19
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle