29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Tekdüze yaşamın dışında Özgür Sevi / M. Naci Unver / Cem Yaymları, İst. 1990 / 187 s. / 12.000 TL. CKKKodNo: 022.521 M. Naci tlnvrr ÖZGCR SEVİ AHMETÖZB "Sevgi" tnsanı ingan yapan duyguYalın bir sevgi! Korkusuzca, özgürce sevmek! Neler vermez insan, yaşamak için böyle bir sevgiyi! Hep bunun özlemiylc yaşadın sen! Tüm engellere karşın başlattın savaşımını yiireklice! Yanında olacağırn hep. özlemin olmayacak özgürlük, yaşam biçimin olacak yakında! Yanyana yürüyeceğiz aydınlığa doğru..." M. Naci Ünver, yeni romanı Özgür Sevi'de olayın iki kahramanından biri olan Giindüz Aydın'a, yaşamının ileri bir çizgisinde, sevgiyi yaşadığı ressam Gül'e dünyaya vc gclcccğe dair bu sözleri söyletiyor. Oysa bu sevgiye açılışın kıyısında, biiyiik bir sevgisizlik cgcıncndi. Gcrek Giindüz, gerekse de Giil, evlendikleri kişilerle mutluluğu tadamamış, e/ken cvliliğin, kültürcl ayrımların kuşattığı sorunlarla, bir yerdc kişiliklerini belirleyen sanatçı kimliklerinde bir duraklama dönemi yaşamışlardı. M. Naci Ünver, özgür Sevi'de, sevgiyi egemen kılmayı amaçlıyor. Roman bu yucc duygunun boy vermesinin hangi temeller üzerinc oturabileceğini irdeliyor. Bir yanda Giil, kocası Coşkun, küçük kızları Mcrvc. Diğer yanda hukukçuyazar Giindüz, karısı Zeliha, oğulları Tolga. Bu iki yapıyı roman boyunca tamamlayan çcşitli ulaylarla, bu olaylarda birer yapıtaşı kişilerle karşılaşırız. Ressam Scvda, Gül'ün oda arkadaşları Esin'le Nchir, Avukat Ali, Coşkun'un umarsı/.lık karşısında evine sığındığı arkadaşı Hasan, romanda bir ycrdc "kaçak sevgi "yi, özgür sevgiye dönüştürmenin savaşımım veren Gül'Ie Gündüz'ün yaşadığı sevginin, aktıkları büyük ırmağın ortasında birer selinti olurlar. Yazar, evlilik kurumunun maddi değerlerin paylaşıldığı bir ortaklık olmadığını, duygusal vc düşünsel değerlerin paylaşıldığı bir birliktelik olduğunu savunurken, bir yerde kocası ve çocuğuyla sürüp gidcn cvliliğini yeni bir aşkla yeniden yoğuran ressam Gül'ün ellerini, Gündüz'ün ellerinde tutuşturur. Gündüz de evlilik yaşaımnda aradığını bulamamıs,, üniversite yaşamını sürdüren oğlunun varlığıyla zorunlu sürdürdüğü bir yaşamın duyarsızlığında giderek yaratıcılığını yitirmiştir. Ve bir gün olgunluk dönemini yaşayan bu iki kişi, onları evlerinde beklcycn kişilcri bir yana koyarak, aşkın, sevginin, özgürce yaşamanın bayrağını açar, ateşini tutuştururlar. Ferhat'a dağ deldiren, Mecnun'u çöl kumuna katan sevgi, çağjar boyu eiden ele bütün varlığıyla sürer. M. Naci Ünver, özgür Sevi'de birçok etkenı birden sunuyor okura. Birincisi, insanların hangi dönenıde olursa olsun içindeki sevgi bayrağını dalgalandırabilcccklcri vurgulanıyor. Yeter ki bu bayrağı dalgalandırabilecek bir yel esebilsin. tkincisi "sevgi tükenmişse, ideallcr yok olmuşsa, ilişkilcr ilişkisizliğe dönüşmüşse" nikâh bağıtının bir evlilik kurumunu ayakta tutamayacağına parmak basılıyor. Bir başka yargı da sanatçmın yaratıcılığını hazırlayan etmenlcrin sevgi temeli üzerinc kurulmuş olabileceği... Nitekim gcrck ressam Gül, gerekse de ya/.ar Gündüz, kendi dünyalanndaki tekdüze yaşamın içinde, kcndilcrini dış çevreye sunacak güçten yoksundurlar. Aralarındaki sevginin boyvermesi, aşkın boyut kazanması sosyal çcvrelerini gcnişlctir. Gül sürekli resim yapar, sergi açar, tablolarıyla mutluluk çerçevesini büyütür. Gündüz, yayıncısına yeni romanının dosyasını tcslim cder. Ünver, Özgür Sevi'de, uzun ve yoğun betimlemelerden çok kişilerin dıyaloglan uzcrine kuruyor anlatımı. 1 ler ne kadar romanın geçtiği yerlere ilişkin özel adlar vcrilmcktcn kaçınılmışi>a da kişilerin soluk alıp verdiği ortam, onların kişiliklerini tamamlayıcı öğeler taşıyor. Romanın en ilgi çekicı yanı, Zcliha'nın yitip gidişi, yalnızlığa, umarsızlığa sürüklenişinin karşısına, Gül'ün yaşadığı ortamdaki uzun vc yorucu, saygm vc çileli savaşımıyla kişiliğini öne çıkarışı secenek olarak sunulur Evlilik kurumunu oluşturan bireylcrin bu kurumun işlevi sürerken yeni arayışlar içine girmesi, loplumumuzun sosyal yapısı açısından yadırganan yorumlar gctircbilir. Ancak sevginin bilip, sevgisizliğin boyverdiği bir yapıyı salt bağlayıcı kuralların varlığını düşünerek sürdürmck de kuşkusuz kişinin, kişiliğini karanlığa iter. Buradan bir yol ayrımına vanlır: Boşanma. Ünver, birbirini sevcn, sevgiylc bütünleyen, sevginin dcnizinde kulaç atan, kırlarında gczinen Gül'le Gündüz'ü, bir boşanma savaşımı verirken yaşadıkları çilenin ateşinden geçirmeyi unutmaz. Bir^yerde sevginin bedeli kuşkusuz ağırödenecektir. Ünver, romanına gunümüzde yaşanılan nice birikimleri birer motif olarak katar: Kundera'nın romant, Öngören'in oyunu, Orhan Veli'nin şiiri, Thomas Albinone'nin Sol minor adajiyo'su kişilerin yaşadıkları ortanıla ortüşür. Romanda usumuza takılan kimi yerlerle ilgili bir iki görüşü belirtmekte yarar var sanırım. örncğin ressam Gül'ün kızı Merve, annesinin büyük bir dircnmeyle verdiği boşanma savaşında olsun, giderek bir babadan aynlmayı yaşamasında olsun hiçbir şckildc gündcmc alınmaz. Küçük yüreğindeki duygular öne çıkarılmaz. Bir de Zeliha'nın hor görülmesinin temeli salt kültürel boyutunun eksik olmasına yorumlanabilir mi? Bütün bunlara karşın, M. Naci Ünver, özgür Sevi'de sevgiyi bir yaşama sevincine dönüştürüyor; aşksızlığın ortasında aşkın yenılmezliğini kanıtlıyor. Naci Ünver 'Özgür Sevi'de yaşama sevincini anlatıyor H R E T T İ N H0CA İ S V İ Ç R F O E blner, ama gerlye bakmaz JeanPaul Garnier'in 1958 ytlında, Paris'tc yayunlanan Nasreddin Hodja et ses Histoires adlı kitabından Almancaya çevrilen 70 tane Nasreddin Hoca fıkrası 1965 ytlında, Almanya'da Heimeran Yayınevi tarafından Nasreddin Hodscha adıyla yayımlanmıştı. Bu kez aynı kitap Nasreddin Hodscha der Türkischc Till Eulenspiegel adıyla lsviçre'de yayımlandı. Kitap, Olga TaxisBordogna tarafından Almancaya çevrilmiş. Kitapta Gernhard Oberlander tarafından yapılan 20 resim ycr alıyor. Kitabın önsözü şöyle başlıyor: "Her halk kendi tanınmış mizah kahramanı ile gurur duyar. Flamanlar Till Eulenspiegel, Italyanlar Pasquino, Ispanyollar Don Kişot ve nihayet Almanlar Baron Münchhausen ile. Türkler ve yakın, uzak doğudaki komşulan da yüzyıllardan beri Nasreddin Hoca'nın fıkralarına gülüyorlar. Daima aynı fıkraları anlatıp, onlarda tükenmeyen bir neşe kaynagı buluyorlar." Daha sonra Nasreddin Hoca'nın yaşamı kısaca anlatılıyor. Fıkralarının özellikleri belirtilirken: "O, geriye bakmaz, geçmije üzülmez ve gelecekten de korkmaz" deniliyor. Cerhard Oberlenderln fırcasıyla, esefle ters binmls Nasreddin Hcxa Kitabın fıkralar kısmı beş bölüme aynlıyor: 1 Nasreddin'in Çocukluğu; 2 Nasreddin'in Gençliği; 3 Nasreddin'in Yetişkinliği; 4 Nasreddin'in Orta Yaşlılığı; 5 Nasrrddin'in Yaşlılığı. Bu böiümlerde Nasreddin Hoca'nın yaşamının çcşitli devrelcri ile ilgili fıkralan veriliyor. Mntıd I Nasreddin Hodtcha der Türkische Till Eulentpiegcl / cinc Auswahl scintr Schwünke von JeanPaul Garnier / Pendo Verlag / Zürich, 1984 / 120 s. resimli. Naci Unver Özgur Sevı de anlatımını uzun \,e yoğun betımlemelerden cok kısılerın dıyaloglan uzerıne kuruyor CUMHURİYET KİTAP SAYI 5 S S A Y F A 17
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle