29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Oruç Aruoba'yla yeni kitabı "de ki işte" yi anlattı 'Felsefe söylenemeyendir' dım edemez; hatta, çok burnunu sokarsa, köstek bile olur. İsterseniz şöyle söyleyeyim: Felsefe, ışık sağlayıp karanlığı kaldıran beceri değil; gözün, karanlıkta da görmcsini sağiayan beceridir, bunu da kimse kimseye kazandıramaz. Yapıtınızın kurgusu bizi felsefe ile şiir arasındaki ilişkiye götürdü, bu konuda neler söylemek istersiniz ? Felsefe ile şiir arasındaki ilişki de ki işte'de bir yer tutuyor, ama yalnızca felsefe bakımından. Bu ilişkiyi ilk yayımladığım kitap olan Tümceler'dcki metinlerde da de ki jşte / Oruç Aruoba / Metis Yayınları, İst. Aralık 1990/ 158 s. / 12.000 TL./CKKKodNo:079.119 NUR BULUM Oruç Aruoba , geçen kasıın ayında Bebekus'un Kitapları arasında çıkan " Tiimcclcr" adlı yapıtından sonra "de ki işte" yi yaytmladı. "dc ki işte", "Anlamarayış","ölüm (de)", "Yaşam(ki)", "Felsefe(işte)" bölümlcrinden oluşuyor. Yazar kitabında M. C. Escher'in "Öliidoğa ve Sokak" .Albrecht Dürer'in "Aziz Hieronymııs Hiicrede" adlı çizimlerini de kullanmış. Aruoba, "kitabımda söz ile resmin anlamlı birliktcliğine ulaşmağa çalıştrm" diyor. Sayın Aruoba, "dc ki işte" adlı kitabınıza bir felsefe defteri diyebilir miyiz, çünkü kapağından başlayarak üç ana temanın (ölüm, yaşatn, felsefe) belirli tarih sırasıyla yazılmış notlarını içeren özgün bir defter kimliği yoğun şekilde duyumsanıyor. Gözlcminiz hem doğru hem yanlış. "de ki işte'yi oluşturan metinler gerçekten de deftcrlcrc yazıldı ve başlangıçta yazılırlarkcn böyle bir kitabın içinde yer alacakları belli değildi. Kapak konusunda da haklısınız, çünkü dostum Semih Sökmen'e bu defterlerden birini göstermiştim; o da kiiabın kapağınt defterin cildinden esinlenerek hazırlamış. Ama şu açıdan bir 'defter' denemez de ki işte'yc: Bir anlaında bölük pörçiik ve şurada burada, başka şeylerle birlikte, hatta karışık bir biçimdc yazılan metinler, zanıan geçtikçe defterlerdeki ilk bağlamlarından ayrılarak birbirine bağlanmaya başladı ve sonunda, en azından bana bir tamamlanmışlık duygusu verince, birer kitap bölütnü olarak toparlandı. Sonra, giriş ve üç bölümliik bir kitap bütünlüğü de ortaya çıkınca, adını buldu ve kabının içine girdi bir 'kitap' oldu. Arkada belirtti ğim tarih sırası, bölümlerin yalnızca ilk yazılan metni ile son yazılan metni arasındaki sürcyi vcrir; her bölümün içindeki sıra ile bölümlerin sıraları ise, ancak yaklaşık olarak kronolojiktir. "Anlamarayış" başlıklı birinci bölümde, Paul Celan'ın dizcleri, M. C. Escher'in "Ölüdoğa ve Sokak" adlı çizimiyle birlikte verilmiş. Burada sözcüklerin işaretlediğinin yetmemesi mi sözkonusu olan, yoksa... "Anlama/rayış" başlıklı metin hemen en son yazılan metindir ve kitabın bcnim gözümde bütünlük kazanmasını o sağlamıştır. Bu metindekurmayaçalıştığımsözvegörüntü yazı ve resim ilişkisi, sonradan bütün kitap için ölçü oldu. Bu, dilin yetmediği yerde gö/e başvurmak diye görülmemeli kanımca; daha çok, söz ile resmin anlamlı bir birliktcliğine ulaşmaya çalıştım. ölüm (de), Yaşam (ki), Felsefe (işte) böliimlerinde, Albrecht Dürer'in "Aziz IHeronymus Hücrede" adlı çizimindeki aynntılar bize sayfalann sonuna kadar rehberlik ediyor. Dürer'in amacına uygun düştüğünde birçok görüngeyi ve kaçış noktasını aynı anda bilerek kullanması ve buna dayanan scmboller gö/.e çarpıyor. Bu semboller şiirlerle açımlandıkça kavrayışları, yeni olanakları, bilgeliği yansıtan bir ayna gibi tükenmez bir zenginlik üretiyorlar. Doğanın özü sembolik biçimde mi anlatılıp açıklanmalı? Kitapta kullandığım çizimler bir anlamda görsel mottolardır. Bunları bulduktan sonra metinler ile aralarındaki birçok bağlantı da sonradan kendi kendine kuruldu. Escher'in çizimi, rnanlıksal olanaksızlık' içeren resimlerinden ilkidir. Belirttiğim gibi bunu zatcn "Anlama/rayış" için daha önceden bulmuştum. Dürer'in Hieronymus yorumu ise kitabın bütünlüğü ve tek tek bölümlcr içindeki yerini ncrcdeyse kendiliğinden buldu. Bu arada, iki resim arasındaki hiç beklenmedik bir bağlantı da cn azından bcnim kafamda bütün kitap bittikten sonra kuruldu. Felsefe gibi 'soyut' olması beklencn bir metin türünün öniindc ve yanında 'somut' resimlerin kullanılınası ilk bakışta yadırgatıcı gelebilir. Ama Wittgenstein'ın ilk anlam kuramında düşündüğü gibi "bir tümce bir resimdir" ilkesinden hareket edersek, yazılı anlam ile çizili anlamın çok da uzak l 0 düşmediğini görebiliriz. "Yaşadıklarımız öldürdüklerimiz" mi gerçekten, o kadar mı tüketiciyiz ? . Ne kadar tüketiciyiz?.. Birbirimizi her gün yeniden öldürüyoruz; bu da yetmiyor, ötckilcrin dünyalarını olduğu kadar, kendi dünyamızı da tahrip ediyoruz; yeryüzünü, bizi doğuran doğayı yok ediyoruz. Bir de güneşi söndürüp evreni patlatabilscydik, kcyfimizc diyccek olmayacaktı... Daha ne kadar tüketici olalım?.. Filozoflar hep direnen kişiler ve uzun düşünce zincirinde birdenbire parlayan ışık üretiyorlar. Felsefe ile uğraşan biri olarak nedersini/ ? Fclsefcnin urcttigi bazen de urettiğini velıtncltiği ı^ık konusunda kendimızi fazla aldatmayalım. Felsefe, ancak bir tortııdur, gcriyc kalmıj, dibe çökmüş hir şeydir. Onemli olan yükü çekcbilccek olan, yaşamın kendisini, yaşamayı öğrenmek; bu da her kişinin sıfırdan başlayarak, hiç kimscnin yardımı olmaksızın, (ek başına yapması gereken bir şcydir. Felsefe bu işe yarAıuubd Felsefe, liik idğlayıp kdranlığı kEİdıran beceri de ğıl.gözun, karanlıkta da görmeslnı sağiayan beceridir bunu da kimseye kazandıramaz (Fotoğraf CengızCıva) ha dolaysız olarak işlemeye çalıştım. O metinlerde şiirin bazı temel nitcliklcrinc yaklaşan yanlar bulunabilir. de ki işte'nin şiirdcn uzaklaştığı nokta ise, metinlerin dolaysız olarak felsefeye özgü kuruluş biçimleridir. Şöylc söylcyebilirim: Şiir ile felsefe arasındaki fark, tümce kuruluşunda simgc ile eğretilemenin taşıdıkları ağırlık arasındaki farktır. Bunun dışında, ne konıı ne metin türii ne yazılış koşulları açısından bir fark görmüyorum. Yazılmış metinlerde görülcbilecck bir fark, şiirlerin kendi iç canlılıklarını tek buşına koruyabilmeleri, tek felsefe metninin ise hep bir bağlam; içinde anlamlı kılınabilcccği bir çcrçcvc gerektirnıesidir. Ama bu bağlam da şiirin ortaya çıkış koşullarının neredeyse aynılarınca oluşturulur. Felscfeyi şiirden koparnıaya çulışan tutum, son iki yüzyıldır felsefeyi bilime bcnzctmcye çalışan tutumdur. Bilimin kendisinin dc ona benzemeye çalışan bilgilcrin dc ncyc yaradığı, günümüzde ortaya çıkınaya başladı. üysa \ lerakleilos, 2500 yıl önce "Güneş insan ayağı genişliğindedir" diye yazmış. Bunun bilimsel' bir tümce olmadığı kcsin ya peki, şiir mi felsefe mi?..D T A P T A li B I R B 0 YAŞAM (ki) Deniz yolculuğunda, gemi demir atınca; sen de su taşımak için karaya çıkınca, yolda giderken başka birşey de yapabilir, diyclim, ıııidye toplayabilir ya da kalamar yakalayabilirsin; ama, gözünü sürekli geminin üstünde tutmalı, bep dönüp döniip bakmıılısın, acaba dütnenci seııi çağırıyor mu diye. Çağırınca da, başka her şeyi hemcn olduğu gilıi bırakıp koşmalısın, ki genıiye, koyunlar gıbi, ayakların bağlı aıılmayasın. Yaşamda da böylcdir. Epiktetos (Enkheiridion, Dr.7) C U M H U H İ Y E T K İ T A P SAYI 3 • S A Y F A 11
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle