29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Şeytan ve anne, kader ve sevgili Hesse'nin eserlerinde, bireyin belli bir süreç ve olaylar sonunda kişilik oluşturması, benliğini aşması ya da kişilik mücadelesinden yenik çıkarak kendisini mahvetmesi işlenir. Bu süreçte kadının önemli bir yeri vardır. Hesse, kadın ve erkek arasındaki farklara değil, kadın ile erkeğin birliği ile varılan senteze işaret eder. celtir. Hesse, kadın ve erkek arasındaki farklara değil, kadın ile erkeğin birliği ile varılan senteze işaret eder. "Demian"da, Emil Sinclair'in çocuk saflığından sıyrılıp kendisi ve çevresi ile arasındaki çatışmaları yaşayarak kişilik kazanması anlatılır. Emil, baba ocağında, kendi ifadesi ile "aydınlık dünyada" mutludur. Ancak, "karanlık dünya" olarak betimlediği dı^ dünya, başka bir deyişle gerçek dünyanın diğer parçası onu cezbeder. Ergenlik döneminde bu dünyayı tanıma fırsatı bulan Emil, şüphe ve yalnızlık içinde kıvranır. "Karanlık dunya"dan onu kurtaran parkta rastladığı ve "Beatrice" olarak adlandırdığı bir genç kızdır. Emil'in Beatrice ile iliskisi platoniktir ve roman içinde sembolik bir anlamı vardır. Emil'in, kişilik oluşturmasında önemli bir aşama olan Beatrice, barış ve sevgiyi simgeler. Demian'ın annesi Bayan Eva, Emil'in düşlerindeki insandır. Eva, erkeksi görüntüsü ile kadınerkeğin, zıtlıkların birliğe ulaşmasını simgeler. O, Emil için, "şeytan ve anne", "kader ve sevglli"dir, (S.30) yaşamın anlamıdır. "(...)Başıma ne gelirse gelsin, bu kadının varlığım bilmek, sesini duymak, yakınlığını solumaktan mutlu idim. Benim için bir anne, bir sevgili, bir Tanrıça olmasının farklı yoktu; önemli olan yakınımda olması idi, yolumun onun çevresinden geçmesi idi." (S. 139) diyen Emil, Bayan Eva'ya karşı cinsel istek duyar, ancak onunla simgesel yodan birleşir. Düşlerinde bir deniz, bir yıldız seklini alan Bayan Eva'ya karşı duyguları cinsellik ile cinsel olmayandan kaynaklanır. '(...) Bazen bcni çeken şeyin, Bayan Eva'nın şahsı olmadığını, onun benim iç dünyamın bir simgesi sayılabileceğini ve bu simgenin beni ruhumun derinliklerine çekip götürmek istediğini hissediyordum. (...) Onun yanında yanıp tutuştuğum anlar oluyordu, onun dokunduğu şeyleri öpüyordum. Giderek cinsel ve cinsel olmayan sevgi, gerçek ve simge iç içe geçti. (S.148) sözleri ile Emil, Eva ile olan ilişkisinin tüm benliğini etkilediğini dile getirir. Hesse'nin "Siddhartha" adlı eserinde bireyselliği aşmak, evrensele ulaşmayı hedefleyen Siddhartha'nın bu mücadelesinde kadının önemli bir yeri var. Siddhartha, konakladığı bir kayıkçı kulübesinde bir rüya görür. Arkadaşı Govinda'ya sarılmıştır. Daha sonra onun Govında değil de bir kadın olduğunu ve kadının göğsünden emdiğini fark eder. Memeden gelen süt, tatlı ve yoğundur. Bu rüya, Siddhartha'nın gerçekte bilinç altında var olan isteklerinin dışa vurumudur. Siddhartha, şimdiye değin tanımadığı doğa ve insanla tanışmak, bedensel açlığını gidermek ister. Kamala adındaki bir fahişeden aşk ianatını öğrenecektir. Kamala ile birlikte aşk, para, şehvet dünyasında yaşar, dış dünyayı tanır. Siddhartha, Kamala'nın "Bizim gibi insanlar sevemezler. Çocuk insanlar sevebilir, bu da onların sırlan." (S.62) şeklindeki ifadesine katıhr. Bu ilişki Kamala'yı da etkiler. Siddhartha'nın onu ve çocuk insanları terk etmesi üzerine tövbe eder. Artık o, Buda'ya inanan ve servetini Budistlere bağışlayan bir insandır. Hesse, kadını erkekten farklı olarak değerlendirmez. Kamala'nın mesleği yolu ile vardığı olgunluğa işaret eder. İnsan olarak önemini vurgular. Hesse'nin "Demian" ve "Siddhartha" adlı romanlarında da görüldüğü gibi, kadın barış ve sevginin sembolüdür ve insanın kişilik kazanma ve benliğini aşma süreçlerinde önemli bir yeri vardır. D Hermann Hesse ve kadın Albrecht Dureı ın Insanırı prı &oylu duygusu görmedır" sözunü anımsatan Prol Kaynak, yönetıcılerıa de renklenn etkısınden yararlandıkiannı vurguluyor (Dört Havari, 1526) Bir sorun mu var? Yöneticinin başvuracağt bir el kitabı Organizasyonel Davranıs / Prof. Dr. Tuğray Kaynak / İ.Ü. İşletme Fakültesi İşletme İktisadı Enstitüsü Yayuıı / 7.500 T L Istanbul Üniversittsi İşletme Fakültesi Personel Yönetimi Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Prof. Dr. Tuğray Kaynak'ın kaleme aldığı Organizasyonel Davraruş, kapsam ve içenğiyle günümüz işletmelerinde yöneticilerin karjı karşıya geldikleri birçok sorunu çözerken basyuracaklan bir el kitabı niteliği taşıyor. Istanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi İşletme İktisadı Enstitüsü tarafından yayımlanan kitabında Prof. Dr. Kaynak, işletmelerin alt etmek zorunda bulunduklan sorunlan şöyle belirliyor: "Üretimin arttınlması, yeniliklerin uygulanmaa, ürün ve hizmet kalitesinin yükseltilmesi, maliyetlerin düşük tutulması ve giderek, tarihin hiçbir döneminde görülmemiş boyutlarda bir rekabetle başa cıkma zorunluğu. Tüm bunların yanı sıra organizasyonlar, kendi çalışanlanna nitelikli bir iş yaşamı sağlama, yeterli ücret verme, işgücü dönüşümünü duşük tutma, bireysel verimliliği üst düzeyde gerçekleştirme, organizasyonel etkinliği gerçekleştirrfie gibi işletme süreçleriyle baş etme olgusuyla da karşı karşryadırlar." Yazar, "Beşeri tlişKİler Yaklasımı", "Organizasyonel Davraruş Yaklaşımında Algılama ve Ogrenme Süreçleri", "Motivasyon ve Verimlilik" olarak üç bölüm altında topladığı kitabında etkin bir yönetim ve verimlilik yaklaşımının temel ilke ve yollarını saptamak, bu yönde belirli yöntemler ortaya koyarak geliştirebilmek amacını güdüyor. Prof. Dr. Kaynak, soyut belirlemeler yerine, somut ve ışletmeye dönük, çalışma yasamında odaklaşmış örnekler kullanmaya özen gösteriyor. Konuları, olgunun işleyişinin etraflı ve ayrıntıh ayırt edilebilmesi amacıyla psikoloji, sosyoloji, fızyoloji, fizik gibi bilimlerin bulgularından oluşturduğu ionlara oturtarak veriyor. Kitapta geniş bir kaynakça da yer abyor. D "...arkasında bir dünya var o n u okuyan." Kurt Tucholsky Dt A T N DOfiU 6ENÇ YE ermann Hesse, 20. yüzyılın ilk yarısının en önemli Alman yazarlarındandır. İnsan ve insanın özyaşamını ele aldığı romanlarında "insan olma"nın üç aşamalı bir süreç olduğunu anlatır. Çocukluk devresinin 'duygusal' nitelikli cennet yaşamı, iyikötü gibi bütünü oluşturan kutuplulukların tanmması ile canlılığını yitirir. Saygı ve sevginin temellendirdiği ebeveyn, öğretmen ilişkilerinden şüpheye düşülür. Bu dönemde insanı yönlendiren duygu değildir, "akıl"dır. Hesse'nin eserlerinde, bireyin belli bir süreç ve olaylar sonunda kişilik oluşturması, benliğini aşması ya da kişilik mücadelesinden yenik çıkarak kendisini mahvetmesi işlenir. Bu süreçte kadının önemli bir yeri vardır. Çünkü Hesse, zıtlıklardan oluşan bir bütünü göstermeyi amaçlar ve hayatın kutupluluğu sorununu romanlarına malzeme yaparak sanat katına yü H Hermann Hesse *Dr. Ayten Doğu Genç, Hacettepe Üniversitesi Eğıtım Fakültesi Alman Dih öğretim üyesıdır. S A Y F A 5 C U M H U R İ Y E T K İ T A P : SAVf 23
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle