02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

'Sevgi bir yolcuydu...' Bir Şehre Gidememek /Mario Levi / Afa Yayınlan / 120 s. / 5.500 TL. / CKK Kod No: 011.112 Öykü, edebiyatın en verimli dah görünümünde son birkaç yıldır. Odüllerin bunda önemli bir payı var. Hemen her yıl yeni bir isim öne çıkıyor. Gülderen Bilgili, Mahir öztaş, Kürşat Başar ve bu yıl Haldun Taner Ödülü'nü kazanan Mario Levi, öyküdeki canlılığı örnekleyen isimlcr. Başka bir yazının lonusu, ama hemen söyleyeyim: Bu sevindirici görünüme karşın, eksikaksayan bir şeyler var gibi geliyor bana. Belki erken bir yargı andığım isimler, Öztaş dışında henüz tek kitap yayımladılar ama sanki tek sesli bir koroyla karşı karşıyayız. İlkağızda olumlu özelliklcr de taşıyor bu koro. Dolu dolu anlatmayı hikâye etmeyitutku derecesinde seviyorlar. Bunun için yollar anyor, yeni yapılar, biçimler kurmayı deniyorlar. Arayışlarını sergilcmekten de bir o kadar hoşlanıyorlar. Ancak çizilen tipler, anlattlan olaylar da bir o kadar benziyor birbirine Sonuçta, tutkuları gerçekliğiyle buluşamamış, kıstırılmış, kekre bir duyarhğı paylaşma noktasında buluşan bir gençler korosu izfiyoruz. Dolu dolu anlatma isteğiyle, anlatılan "dramlar"ın uyumsuzluğu gerçekten dramatik bir durum çıkarıyor ortaya. Oturmamış, sürekli sürçen, savrulan bir dil... Mario Levınin benzer yaşantılarla bir bütünlüğe ulaşan öyküleri ' Öykü tipleri için "dışanda olmak" ya da kalmakkaçınılmaz bir yazgı gibi. Beklentilerle yaşananların ve çevrenin uyumsuzluğuyla tinselduyusal düzlemde somutlaşan bir dışanda kalış bu. Fiziksel alanda da başka yerlere, uzak ülkelere, kentlere yönelişle vurgulanan bir gerçeklik. H. Taner ödülü'nü kazanan Mario Levi de yukarıda kabaca çizmeye çalıştığım son dönem Türk öykücülüğünün genel özelliklerini sergiliyor. Ödül kazanan ve kitaba adını veren öykü, son andığım 'dışarıda' oluşu adıyla da somutluyor: Bir Şehre Gidememek. Sonuçtan, eylemden başlayalım: Gidememek; eskilerin deyişiyle "akim kalmak" yani başaramamak. Aslında kitaptaki üç öykü de bu temayla, bu sonuçla özetlenebilir. Ilkinde, kahramanımızın Paris'te Grancinda ile (ya da Carioca'yla) yaşadığı aşk ayrı ülkelerde, kentlerde olmalarına, sevgilisinin evliliğine, aradan geçen sekiz yıla karşın hâlâ gündemdedir. Ayrılırken, bir gün Flio'ya, onun ülkesine gidip sevgilisiyle buluşmayı kurmuştur. (Belki de sözleşmişlerdir). Ama ne Paris'e dönebilmiş, ne de Rio'ya gidebilmiştir. İstanbul'dadır. Kahramanımız bu noktada yazgısının "ailenin en yaşlı teyzesi" Tata Claire'le benzeştiğini fark eder, O da bütün ömrünce Paris'i kurmuş, ama İstanbul'a çakılıp kalmıştır. 86 yaşındayken bir otel odasında "yapayalnız, kırgın ve sessiz sedasız" ölmüştür Tata Claire. Anlatıcı kahraman şöyle bağlar öyküyü: "Sonuç ne olursa olsun hep bir yerlerde kaldığımızı, kendi hayaletimizce kovalandığımızı ve tüm çabalarımıza karşın bireysel serüvenimizde sürekli olarak bir sürgünü ve tutsaklığı yaşamaya zoruniu oldugumuzu unutmamak gerekir." (s.32, abç ZC) Levi'nin öykü dünyası için bir anahtar olarak da alabiliriz tümceyi. Kilabın diğer iki öyküsünde de aynı temaları izliyoruz çünkü. Hüzünler Yürürlüktedir'de edebiyat öğretmeni Eşref Bey'in gençlik aşkı Raşel'le ayrı düşüşü anlatıhyor. "Akim kalmış" bu aşkta da yine yıllar ve kentler giriyor araya. Raşel ailesiyle birlikte Israil'e göçer, evlenir. Eşref Bey de evliliğine karşın, hayatının "en büyük umarsızlığıyla özdeş" tuttuğu Raşeli çıkar(a)maz belleğinden. Anlatıcı (Eşref Bey'in öğrencisi), her ikisinin de bitmiş, ama kapanmamış, hep "bir gün" beklentisi taşıyan serüvenini izler. TelAviv'e gider Raşel'le görüşür. Yazımı uzun bir zamana yayılan (19781990) Mevsimlerin Ourduramadıgı'nda da aynı izleği görüyoruz. Metin, üniversite yıllarındaki aşkı Sevil'den ayrılmıştır. Çocukluğunu geçirdiği Ethem Efendi'deki köşke gider. Sevil'e yazdığı veda mektubundan sonra bol miktarda uyku hapı alarak her şeye son vermeyi kurar. Ama emektar Müesser Hanım tarafından kurtarılır. İntiharı da başaramamıştır. Mektubu da hiçbir zaman göndermez. Dört yılım hastanede, ruh ve sinir hastalıkları kliniğinde geçirir. O kırıklık hep sürüp gider... Levi, benzer yaşantıları yazgıları öyküleştirirken bir bütünlüğe varmaya da çalışıyor. İlk öyküdeki "aslında hiçbir şey değişmemiştir de yıllara ve insanlara karşın hep aynı yerde mi kalırsınız" sorusunu ikinci öyküde Eşref Bey yanıtlar: "Gün geliyor, yaşadığımız yaşamayı hayal eniğimiz her şeye karşın hep aynı yerde kaldığımızı görüyoruz." Son öykünün hemen girişinde Eşref Bey yine karşınuza çıkıyor. öykiilerin önünde yer alan ve birinci tekil şahıs diliylc anlatdan yasam kesitleri ve kitabın sonundaki (yazma serüvenini anlatan) metin de yine aynı amaca, bütünlük çabasına hizmet ediyor. Dolayısıyla Bir Şehre Gidememek tek bir öykü olarak da okunabilır. Ne var ki hem bütünlüğü hem de anlatımı örseleyen birkaç öğeye değinmek gerekiyor. En başta şu titrek, kaygan akıcılık anlaminda değil, belirsizlik biçiminde kendini gösteren dil... Bencc bu sorunun temelinde, Türkçede yeterlilık ıfadc eden "ebilmek" ekının kımi yerde yanlış, kimı yerde de gereksiz kullanımı yatıyor. Örneğin, "Garip ve açıklanması güç bir duygu bu ve öyle sanıyorum ki zorunlu sürgünlerin doğup büyüdükleri topraklara dönmek istemeleri gibi bir arzuyla kimi benzerlikler gösterebiliyor olmalı" derken, 'ebilmek' gerekmiyor; 'benzerlikler gösteriyor' denebilir rahatlıkla. Ya da "kopya çekerken yakalayabileceği bir öğrenciye verebileceği en büyük cezanın (...) olduğunu, (...) bildiğini (...) verdiğini söylerdi" (s.5051 abç) gibi 35 sözcüğü aşan tümceler, art arda sıralanan fiiller, 'ebilmek'ler var. Bir başka yanlış kullanım da hareket ifade eden fiillerde ramak kalma anlamındaki "eyazmak" ekindc görülüyor. Levi, bunu düşünselduyusal fiillerle birlikte kullanıyor: "Hatırlayayazmak", "kuşkulanayazmak" gibi. Aynı şekilde "umutlayabilmek", "özlemleyebilmek" de yoktur Türkçede Ummak ya da umut etmek vardır, özlem ya da öz.lemek vardır. Anlatısına "Önce bir gezgin oluşum vardı o dil dünyasının tarihinde, sözcükler, bir mctni, giderek bir yaşantıyı yeniden kurmak ya da umarsızca anlamlandırmak gibisinden meseleler hiç durmaksızın kafamı karıştırırdı" tümcesiyle başlayan bir yazarda bunlara rastlamak üzücü. Ne var ki Bir Şehre Gidememek tüm aksaklıklarına karşın gündeme getırdiği tipler, ya>antılar, yer yer yansıttığı azınlık kültürüyle gerçekten ilgiye değer. "Sevgi bir yolcuydu (...); her ilişkidc her geçen gün biraz daha çok tükenebilecek bir yolcu" tümcesini, o yaşantıyı yazabilmek her şeye karşın başarıdır. G S A Y F A 5 Mario Levi 'Bir Şehre Gidememek1 te gundeme getırdiğı yaşantılar ve yansıttığı azınlık kültürüyle ilgi çekıyor (Fotoğraf Kaan Çaydamlı) C U M H U R İ V E T KİTAP S A Y I 17
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle