23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sıtkı Akozan'm 'Küllükname'si 16sayfahk manzum birkitapçık Kıraathaneler ve Küllük Sıtkı Akozan'ın "Küllükname"si 16 sayfalık manzum bir kitapçık. Akozan Beyazıt'taki Küllük'ü şu dizelerle sunuyor kitabında: "Bir demet güldür takılmış göğsüne İstanbulun / Ey saba sen de konakla bir gün uğrarsa yolun" ADNAN ÖZYALÇINER ıraathaneler, meşrutiyetle birlikte yaygınlaştı. Çakşırın yerinı alan pantolon gibi, mahalle kahvesınin yerıni kıraathaneler aldı. Önce geniş pencereli, aydınlık salonlarıyla dikkat çekti. Yağlı boyalı duvarları, ceviz kaplamalı, oymalı çerçeveli büyük aynaları, süslemeli tavanları, ışıltılı avizeleriyle bambaşka bir özellik taşırdı. Tahta, hasır sandalyelerin yerine arkalıklı, deri, muşamba koltuklarla döşenirdi. Masaların üstü, kesme camdandı. Üstlerine kumaş örtüler serilirdi. Bu tertemiz salonlara dönemin ileri gelenleri, önemli kişiler, memurlar, kâtipler, hekimler, avukatlar, muallimler, edipler, muharrirler, sanatkârlar gelip giderdi. Kısaca aydınların toplanma yerı olan bu kahveler, adı gibi, bir çeşit okuma salonuydu. Bu kahvelerde ötekilerde olmayan bezik gibi oyunlar, yeşil çuhalı bilardo masaları bulunurdu. K Şehzadebaşı'ndaki Direklerarası, o dönemde, Avrupalı bir eğlence yeri, bir gczinti alanıdır. İlk ünlü kıraathanelcr de burada kurulmuştur. Ötekıler, Dıvanyolu, Nuruosmaniye, Vilayet çevrcsi gibi, aydınların, gazeteci vc yazarların uğradıkları, çalıştıkları ycrlerc yakındı. Bunlardan en ünlüsü, '6O'lı yıllara kadar varlıklarını sürdürmüş olan Nuruosmaniye'deki İkbal Kıraathanesi ile vilayetin biraz altındakı Meserret Kıraathanesi'dir. Bir de Tepebaşı'nda, Dram Tiyatrosu'nun karşısında, aydınların, yazarların, gazetecilerin, Beyoğlu'nda oturan memur emeklilerinin uğrak ycrleri olan Kanunı Esasi Kıraathanesi vardır. Üniversite çevresi olan Beyazıt'ta da Marmara Kıraathanesi tanınmış bir yerdi. Bir yanı, Beyazıt alanıyla tramvay caddesine, öteki yanı, KumkapıYenikapı sahillerine uzanan Soğanağa'nın kırmızı kiremitli damlarına bakardı. Denizi de görürdü. Kış günlerinde yazarlarla aydınlar buraya gelirdı. Yazları, Küllük'te oturulurdu. Küllük, her yönüyle, bir açıkhava kıraathanesiydi. Tam bir açıkoturum alanı. Dönemin bütün aydınlarının bulustukları, sohbet edip tartıstıkları bir açık oturum alanı. Bunları neden mi anlattım? Geçenlerde Salim Rıza Kırkpınar hoca bir kitap getirdı. Anılar'ında sözünü ettiği Sıtkı Akozan'ın "Küllükname" adlı 16 sayfalık manzum kitapçığının fotokopisi. Kitap, Beyazıt'taki Küllük'ü: "Bir demet güldür takılmış göğsüne İstanbulun Ey saba sen de konakla bir gün uğrarsa yolun" diye sunuyor. Aslında bu ikı dize Küllükname'nin son dizeleri. Altındaki tarih: 10 Mayıs 1936. Kitap, Istanbul'da "Burhanettin Basımevi"ndc basılmıs, olup "degeri 20 kuruş"tur. "Tevzi yeri: Ankara Caddesi, Remzi Kitabevi"dir. Yazarı, kıtabın başında Küllüğü kısaca şöyle tanıtmış: "tstanbul'da Küllük: Beya7.ıt camiinin türbe kapısı dışında, körfez şeklinde ve bahçemsi bir yerdir. Burası Beyazıt semtinin mütevazi, fakat çok güzel bir köşesidir. Bilhassa yaz tatilinde üniversite ve lise hocalarıyla memleketin birçok fikir ve sanat adamlarının uğrağıdır. Bu kösenin üç adı var: Muallimler Bahçesi, Akademi Küllük; en meşhuru Küllük'ür. tşte bu yazı onun bir hikâyesi ve hatırasıdır." Küllükname yazarı Sıtkı Akozan, Edebiyat Fakültesi sekreteridir. Bunu Salim Rıza'nın anılarından biliyoruz. Onun için o dönemin üniversite hocalarıyla ay dınlarını yazar ve sanatçılarını çok yakından tanıyor. : Her birini bir dize, bir ikili ya da dörtlük içindc anla tırken en belirein yönleriyle dile getiriyor. Çoğu kez de alaycı bir diUe iğnelemekten geri durmuyor. Bu da onlarla olan içli dışlılığını gösterir. Kitabın bir yerinde söze şöyle giriyor: "Biz, ne Yahya'dan Kemâl umduk, nc Mithat'tan Cemâl / Hikmet'i nazmeyleyen şairde kaldı ihtimal" Burada, Yahya Kemal'le Mithat Cemal'i es geçerek Nâzım Hikmet'e umut bağladığını söylüyor. Ardından o günkü şıırımızdekı keimekeşın nedenini kendince vurguluyor: "Sormasın tarih, neden sanatta cansız kalmışız / Biz lisanın sazını hep başka telden çalmışız" Sonra da hececilerden Yusuf Zıya Ortaç ile Orhan Seyfı Orhon'u biraz hırpalayıp Faruk Nafiz'i övuyor: "Yusuf un sönmüş ziyasi çekmeden Orhan'a seyf / Aldı Faruk sazını ta Çamlıbel'de çattı keyf" "Kaldırımlar" şairi olarak bılinen Necip Fazıl'ın ılk kitabı Orümcek Ağı'nı bu bahçede yazdığını söylüyor, ama örümcek ağının mecazi anlamından yararlanarak şairi överken yeriyor da: "Derleyip bir bir dökülmü; sanatın yaprağını / Böyle örmüştür Necip Fazıl örümcek ağını" Hemen ardından ise Mehmet Akif'i yere sermekten çekinmıyor: "Bir nazar boncuğu asdık Akifin Ehramına Belki 'Ezhcrde' bugün temcit okurlar namına" Akozan, ayru bölümde, İsmail Habip Sevük'ü de bir ikiliyle silkeleyip kendine getirdikten sonra şu sonuca varıyor: "Kitn diyormuş Fazıl Ahmet'ten vczin meşkcylcdik/ Biz Hasan Ali gibi sönmez gönüller peyledik" Bir başka bölümde, Küllük'tekı eleştirılerin, eleştırmenlerın niteliğinden söz ediyor: "Sadri Erhem" (Sadri Ertem) bunda kalmıştı bizimlc başbaşa Bunda Nurullah Atak (Atac'ı ozellikle böyle yazmış) eş dostu tutmuştur taşa" Akozan'a göre sanatçılar ılhamlarını Küllükt'ten almışlardır: "Bunda, ses verdi suJan mızrabına Mesut Ccnıil Bunda, Tevfik (Neyzen Tevfik) nâyına nefheyledi bir başka dil" Akozan'a göre bunca şaırin, yazarın, sanatçının k.ıynaştığı bu kahve bir tiyatro sahnesıni andırmaktadır. Bu yüzden Muhsin Ertuğrul'u elcştirir: "Muhsin Ertuğrul neden bu sahneyi ihm.ıl eder Oynasın Darülbedayı böyle zengin bir 'eser" KıraathaneLer de Küllük de birçok yıten şey gibi, bugün yok. Suç, Muhsin Ertuğrul'un mu, yoksa başkalarının mı? • K İ T A P T A N B İ R B Ö L Ü M *«\ Sıtkı Akozan birçok sanatçının, şaırın ve yazarın kaynaştıjjı Küllük kahvesını bir tıyatro sahnesıne benzetır ve Muhsın Ertuğrulu (ortada) eleştırır "Muhsın Ertujjrul neden bu sahneyı ıhmal eder / Oynasın Darülbedayı böyle zengin bir eser." C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 17 Ördu hicvin göğsüne sınıdi Cemal Nâdir çelcnk Gelnıemıs, Burhan Felek, Osman Cemil'e karşı denk Beklerı/ her vak'adan meydana vıksın bir eser Vermedı VâNu ^ıkan son şâhescrlerden haber Gözluk altından Refik Ahmet Velid'e yan bak.ır Caymasın korkar Zaman bu, Ethem İzzet can at.u Vurdu bu ah/u alâya Abidin Daver çekiç Susmıyor artık, Nizamctıın Nazif korkar mı hit, Dönmedı hâlâ seyahattan edıp Hakkı Sühâ !>ımdı Turhan Tan, tıku mcyvasınj bictı paha Şimdı dalgındır kalenı parmaklannda ellerin Mazhar Osman vurdu bent bâzusuna şâirlerın Etmesın dostlar sakın Fkrem Reşit'ten ıntızar Küllüğün târihini birgun Reşat Ekrem yazar S A Y F A 19
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle