02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

"Cumhuriyet döneminde sıkıyönetim uygulamalan "araştırması 25 yıl 9 ay 18 gün Prof. BAHRİ SAVCI Aşkla tenin bitmeyen kavgası ' Siyaset ve Asker / Prof. Dr. Zafer Üskül / Afa Yayınları / 224 s. / 10.000 TL. / CKK Kod No: 011.089 Prof. Zafer Üskül, "Cumhuriyet döneminde sıkıyönetim uygulamalan" üzerine yazdığı bir kitap dolayısı ile Siyaset ve Asker ilişkilerini de ele almış oldu. Bu, her zaman, üzerinde duyarlılıkla durulması gereken bir konudur: Türkiye, dünya jeopolitiğinin ilginç bir yerindedir. Bu konum, askeri, hep ön planda tutturur. Türkiye, keza, yalnız kendisinin değil, dünyanın demokrasileşme sürecinin de duyarlı bir yerindedir. Bu konum da ona, demokrasiyi daha derinleştirme işlevini yüklemiştir. İşte, bu çifteli durum içinde, Türkiye'deki asker siyasa ilişkileri, çok önem kazanır. Durum şudur: Türkiye, "askersel ağırlığı", bir kenara koyamama zorunda görüyor kendini... (Menderes, bunu dcnedi ve de pişman oldu.) Ama hem kendisi, hem de dünyanın, modernleşme yolundaki öteki ülkeleri için üstlendiği "demokrasiyi derinleştirme" işlevini inmal edemez. Çare: "Askersel ağırlığı", "Demokrasi gerekleri içreliğine" indirgemekten geçiyor. İşte, Prof. Üskül'ün yapıtını okuduğunuz zaman, bu durumun zorunluluğunu, bir kez daha algılıyorsunuz. Yazarımız, bu yapıtında, önce, sıkıyönetimin hukuksal çerçevesinin ne olduğunu veriyor. Bu, Batı hukuku anlayısıyla deyimlersek, bir "Law and Order" (Yasa ve Yasa İçre Düzen) rejimidir. Ama uygulamada, askerin, "siyasanın bizzat kendisi olma" durumlannı görüyoruz. İşin ilginç yönü de şurada: Bunu, bizzat sivillerin teşviki ve buna rızaları... O zaman, sıkıyönetimin, kendi doğal işlevini görürken, profilinde, şu çizgiler de beliriyor: i Sıkiyönetimler, çoğunlukla, sivillerin de dürtüşü ile hep, ama hep, muhaJefetleri ve basını sınırlama işlevini yüklenmışlerdir. Giderek, sivil toplumun öteki kurumlarını da suçlamışlardır. En sonuncusunda da partileri, hükümetleri, Meclisi kaldırıvermişlerdir. ii Böyle bir yere, aslında, bir "azgelişmişlik demokrasisi"ni aşamamamızdan dolayı gelinmiştir. Azgelişmişliğin sivil yönetimleri, demokrasinin açıkserbest politikalarından, genellikle, ürkmektedirler. Çünkü: Böyle bir demokratik ortam içinde, muhalefetin ve basının uyarıları ile alt sosyal katmanların uyanıp, "sağ"ın, üst sosyal katmanlar yararına kurduğu dü' zeni eleştirmesini istemezler. Bunun için de sıkıyönetimlerin, "sağ" hesabına bir mekanizmaya dönüşmesini teşvik ederler: Askerin bizzat siyasanın kendisi olup, sonunda, sivil siyasayı kökünden arıtlayacak bir gücedönüşmesine böylece yardım etmiş olurlar. Zaten, gerekçe de hazırdır: Ulkeyi ve rejimi kurtarmak. iii Ama, Prof.ÜsküTün, kılı kırk yararak topladığı malzemeye dayalı bu yapıtından öğrendiğimize göre askeri, politikadan soyutlama çabaları, boşuna olmuştur: Mustafa Kemal, daha İttihad ve Terakki zamanında, askeri, politikadan soyutlama çabaları göstermiştir. Cumhuriyet'te de sivil yönetimin kimi öğeleri, sıkıyönetimin, (Batılı deyimi ile söyleyelim), bir "demokratik law and order" olmasını istemişlerdir. Kimi zaman, Meclis, pek gerekli görmemek suretiyle, hükümetin sıkıyönetim kararını reddetmiştir. Kimi mılletvekillleri ve senatörler, sıkıyönetim makamlarının, her hal ve kârda, başbakana bağlı ve onun buyruğunda olduğunu, Meclis kürsüsünden, söylemışlerdir. Sıkıyönetim makamlarının bütün eylem ve işlemlcrinin "yargısal denetime tabi" olduğunu, açıklamış ve kanıtlamışlardır. "Siyasal yaşamı düzenlemenin", yürürlükteki sıkıyönetim makamlarının değil, "Meclisin ijlevi" olduğunu belirtmişlerdir. Yazarımız, bunlan, iyi göstermiştir. iv Ama, bütün bunlara karsın, askeri, tarihsel gelişimımız, hem motoru, hem de koruganı saymadan gelen bir içgüdü, gerçekten dramatik kosullar içinde, bir 12 Eylül'ü de getirmiştir. Bu 12 Eylül de giderek, huzuru geri getirme işlevini aşmıştır. Hukuk devletinin ilkelerini, değerlerini ve mekanizmalarını durdurmuştur. Bütün sıvıl dinamikleri, zecir yoluyla depolitize ctmiştir. Demokrasinin "ölçülülük" kuralı dışına, rahatça çıkabilmiştir. (Yazarımız bunlan da nötrbilımsel bir yaklaşımla göstermiştir; daha doğrusu, bizi, bunlan görmeye yarayacak bilgilerle donatmıştır.) Bunda da toplumumuzdaki sosyolojikpsikolojik etkenler içinde oluşan bir "Mutavaat" (itaat) esprisi, 12 Eylül'e yardımcı olmuştur. (Yazarımızın o nötrbilimsel yaklaşımı olmasa, bu acı tanımlamaya, pek varamazdık.) Çare? Askersel zihniyeti, her hal ve kârda, bir sivil toplum zihniyeti içine almak; askeri, sivil toplum demokrasisi içinde, onurlu bir demokratik kurum vapısına ulaştırma düşününü, her zaman taze tutmafc... Prof.ÜsküPün, iğne ile kuyu kazarak yaptığı araştırma, bu gerçeği anımsatmaktadır. D Senelerce önceydı. Sıkıntılı bir günümde herhangi bir süpriz ummadan seyrettiğim bir filmden yıllarca yanımda taşıyacağım bir soruyla çıkmıştım. Sorusund.ın bajka hiçbiı şeyini hatırlamadığım Fransız filminin hikâyesi kısaca şöyle: Adam yıllar süren bir mahkumiyetten beklenmedik bir kurtuluşla kojarak cvine döner. Evde kadın (herhalde karısı) bir başkasıyla sevişmektedir. Adam üıümüyle görünmeden evi terk eder; ülkeyi de hemen terk etmesi gerekmektedir. Dayanamaz, havaalanından kadına son bir kez telefon cder. Kadın yanındaki erkeğe "Sen git artık" diyerek havaalaııına, adamın yanına koşar. Adam "Seni başkasıyla gördüm" der. Kadınsa "Bu benim stni bcklemc biçimitn" diye cevap verir. Aynı soru Günduz Güzcli'nde dc var... Yine cevapsız! Bazı sorulann cevapları yoktur, bedelleri vardır!.. Sanırım bir rek dünyanın başlangıcmda, salt bir kadln vc bir erkeğin oldugu sırada ten ve yürek arasında tam bir uyum vardı. UvurKÜ kişinin gclmcsiyle birlikte bazı ahlaki ve kültUrçl normlar tanzim edilerek ten kontrol edilmeye başjandı. İnsanlar o gün başlayan ve binlerce yıldır sürüp giden tenleri ile yürekleri arasındaki çatışmayı hep yaşadılar, yaşayacaklar... (gibi) Kessel, Gündüz Güzeli'nde yine bu ezelı ve ebedi derdimizin trajik bir yanını işlemiş... Önsözde "...Benim yapmak istediğim, yürekle ten arasındaki korkunç uçurumu; gerçek, sonsuz ve sevecen bir aşkla bedensel isteklerin dizginlenemez dürtülen arasındaki derin kopukluğu göstermekti" diyerek tenin sonsuz aşkla bile çatışabileceğine olan inancını ifade ediyor. Ve şimdiye kadar yazılanın, düşünülenin vc meşru kılınanın aksine teni konuşturmayı deniyor. Cîenç ve güzel bir kadının sevdiği erkeğe karşı kendi bedenini yeterince konuşturamamasının tedircinliğiyle genel ahlaka ters düşen arayışlarını işliyor. CatMrine Osneuv» Sonsuz aşka (Buna bcn salt ilk iki insanın yaşadığını sandığıını/ yürekle tenip uyujnı.isuı.ı olan özlem diyorunı) giden yolla çoğıı zaman olduğu gibigenel ahlakın çatışmasınm ne tip trajik sonuçlara yol açabileceğini gösteriyor. Ustclık bu kez yol genel ahlaki değerlerin oldukça uzagından geçmektedir... "Ve Sevenne birdenbıre bu kaba kudurganlıgı, bu hayvanca şehveti tark edince kendisinin de bilmediği bir irıiltiyle inlcdi. Üzerinde giderilen şey uygarca, titi7.cc bir ar?u değildi de bunca zaman peşinde koştuğu.. " >eydi. (s.75) Istediği "...O hayvanca, hayranlığa değer zcvkti. Zariflik, egitim, ho>a gitrrıe ar/.usu Severine'deki bir şeye ters düşüyordu. Bu >ey kınlnıak, dize getirilmek, kesin olarak alt edilmek istiyordu ta ki genç kadıntn vücudu açılıp serpilsin gelişsin." (s.80) Gündüz Güzeli Türkiye'dc Luis Bunuel'in filmiyle tanınıyor daha çok. Vc Cathcrinc Dencuve'ün olağanüstü yorumuyla. o dotıuk, bizi nıüthiş biçimde meraklandıran gizemli, keşfedilıneyi bekleyen yüzüylc.D ömerFan* Gündüz Güzeli / |< cph Kcv>el / Çcvircn: Samilı Tiı v.ıki E yavınları / 142 s Faik Turün. 12 Mart sıkıyönetinin ünlu adlarmdan S A Y F A 2 6 CUMHURİYET KİTAP SAYI 17
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle