04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Yakup Kadri ekseninde edebiyatımız Edebiyat Tarihimizden1 Hasan Âli Yücel / İletişim Yayınları 307 s. / 10.000 TL / Kod No: 066.094 VEOAT aONYOL Bir yapıtın, otuz üç yıl aradan sonra, ikinci baskısının yapılması ne anlama gelir, zamanı yendiğini kanıtlamış oTmasından başka? Evet, Edebiyat Tarihimizden 1 adlı çok özgün inceleme, yazariAbüyük eğitimci ve düşünür Hasan Âli Yücel'in geçmişten günümüze ulaşan örneksiz ürünü olarak zamanı yenmiş, kendı türünde vazgeçilmez yapıtlar arasına girerek. Şiir ve ders kıtapları dışında yirmi üç yapıtı bulunan Hasan Âli Yücel, gelmış gcçmış milli e^itim bakanlarımızın kuşkusuz en yetkini ve en seçkinidtr. Yedi yılı aşkın bakanlık süresinde, Türk düjünce ve sanat dünyasına kazandırdığı beş yüze yakın klasik çevirileri yanında, Köy Enstitüleri gıbi dünya eğıtimcilerinin hayran kaldışı, Hakkı Tonguç'la başbaşa, gönül gönüle gerçeklestirdıği eğitim kurumlarıyla da hep anılacaktır. ü n yedısı çoktan tükenmiş olan yirmi üç yapıtı içinde, bence, en özgünü Edebiyat Tarihimiz l'dır. Bu yapıtta Hasan Âli Yücel, o güne kadar dcncnıneıniş olan, hâlâ da denenmeyen bir yöntem uygulamıştır. Üç yüz sayfayı aşan bu inceleme, Yakup Kadri Karaosmanoğlu ekseninde, bir dönemın edebiyat dünyasını, bıı güldeste niteliğinde yansıtıyor. Yücel, 1932'de yayımladığı Türk Edebiyatına Toplu Bir Bakış adlı yapıtta, daha çok yapıtları ve kişilen toplumsal kurumlara bağlayarak edebiyatın basit bir taslağını yapmıştı. Oysa, Edebiyat Tarihimiz l'de, yarım yüzyıllık edebiyat yaşantımızın, kendi açısından pörebildiğı kadarıyla tablosunu çızıyor, sayısız metınlerle, bu yapıt, tarıhı de hesaba kattnakla birlikte, daha çok sanat ve genellikle sosyal yaşantımızın çekismeli yönlerine ağırlık veriyor. Bir dönemin tablosunu vermek için, niçin Yakup Kad 33 yılsonra Hasan Ali YüceVden 'Edebiyat Tarihimizden' U N U T U L A N K I T A P L A R Softa ve Kubilay'ın Başı' Bu kitabın yayımlandığı yıl Necip Fazıl 28 yaşındadır. İlk siir kitabı 1925'te yayımlanmıştır: Orümcek Ağı. Ardından 1928'de Kaldırımlar, 1932'de Ben ve Otesi. Kısa sürede ünlü bir sanatçı olarak beliren Necip Fazıl, hikâye ve köşe yazısı türündeki ürünlerini Bir Kaç Hikâye ve Bir Kaç Tahlil adlı kitabında bir araya getirmiştir. Bu kitap, adından da anlaşılacağı gibi iki bölümden oluşuyor. Hikâyeler ve düzyazılar... Bu yazılar o yıllarda Hâkimiyeti Milliye Gazetesi'nde yayımlanmış. 1983 yılında ölen şairin yaşamöyküsü oldukça ilginçtir. Bankalarda çalışan, Devlet Konservatuvarf nda ve Dil Tarih Fakültesi'nde dersler veren Necip Fazıl daha sonra gazetelerde köşeyazarlığı yaptı. 1943'te Büyük Doğu adlı bir hahalık dergi yayımladı. Başlangıçta bir sanat ve yazın dergisi niıeliği taşıyan Büyük Doğu kı yazı kadrosunda o günlerin ünlü şair ve yazarları bulunuyordu bir süre sonra politık bir nıtelık kazandı. 1950'ye dogru Necip Fazıl'ın şair ve yazar kişiliği değişti, bir çeşit 'mürjit' niteliğiyle toplumun önüne çıktı. Bir Kaç Hikâye ve Bir Kaç Tahlil bu ad altında bir daha basılmadı. Kitapta yer alan hikâyeler başka kitaplarda yer aldı, ama CHP'nin resmi organı "Hâkimiyeti Milliye" sonraları UIus gazetesinde yayımladığı yazılar Bütün Eserleri dizisine alınmadı. Zaviye başlığı altında çıkan bu yazılarında 'Softa', 'Kubilayın Bajı* gıbi yazıları Necip Fazıl'ın otuzlu yıllardaki düşünce yapısını anlatmak bakımından önemli birer belgedir. Bu yazılardan birkaç parçayı birlikte okumakta yarar var: "Softa şu demektir: Bir fikrin içinde, bir inanışın kabuğunda, kozasında ölen ipek böceği gibi can vermiş insan. Bir itikadın içine bir odaya girer gibi girdikten sonra onun bütün pencerelerini örtüp, mücavir ve müteselsil ınanışlarla alakasını kesen, kafasını zindana çeviren ve artık dışarısını, güneşi, suyu ve hayatı inkâr eden insan. Softanın en bariz vasfı kafasının sertliğidir. Arzın gıtgide merkeze dogru çekilen ateşi gibi softada iman, vecit ve heyecan çekilmiş, kısır kabuk ve ceset kalmıştır." ("Softa" yazısından). "Düjman bir kılıçtır. Bu kılıç şakırtıyla çekilir, vızıltıyla savrulur, aydınlıkta saplanır. Irtica, yatağımızın başucundaki bir bardak suya karıştınlan zehirdir. Kubilay'ın katili Derviş Mehmet'in Menemen kapısına sokuluşu gibi uykumuzu bekler ve ayaklarının ucuna basa basa gelir... Menemen hükümet meydanında toplanan ister üç kişi, ister üç milyon kişi olsun. Üç yaylım ateşle dumanlara karışan hadise ister bir cam kırılışı kadar ufak, ister Nuh tufanı kadar büyük olsun. Dökülen kan ister bir yüksüğü, ister bir sarnıcı doldursun. Bu hadisenin mana ve derecesi, dışımızdaki hesap ve mikyaslarm derecesinden çıkıyor... Sinsi sinsi deliğine çekilen kara yılan şöyle ıslık çalıyon Bana tabii ömrün ne kadarsa burada bitirip geber diye bir delik gösterdin. Ben bu delikte duramıyorum. Beni taşla ezmedikçe, gazla yakmadıkça, külümü yele vermedikçe sana rahat haram olsun. Onun bu son dileğini olsun yerine getirelim." ("Kubilay'ın Başı" yazısından) M.Oktay Bir Kaç Hikiye Bir Kaç Tahli! / Nccıp / 1933 1 / Hâkimiyeti Mıihye ri'yi bir eksen olarak ele alıyor Hasan Âli? Bunu, yapıtın önsözünde, şöyle açıklıyor Hasan Ali: Ona göre Yakup Kadri "Mesrutiyetten bugüne kadar, yaşadığı devrin olayları ve insanlarıyla ilgilenmekte ve ilgisini söylemeden varlığını düşüncesiyle bize duyuran bir insanımızdır. Onda çok hayat ve hadisat malzemcsi vardır." Ayrıca Hasan Âli'ye göre, Yakup Kadri'nin "münzevi varlığında daima" toplum yajanmaktadır ve bütün yapıtlarında, içinde bulunduğu dönemin yankıları yer almaktadır. Kitap, Yakup Kadri'nin gençlik yıllarıyla başlıyor, ilk yazılarından yola çıkarak, gelisken yıllarına kadar sürüyor. Yakup Kadri daha ilk yazılarında (ki bunlardan biri edebiyat üstüne bir konuşmadır), yaşadığı döneme tanısını koyuyor: Hasan Âli bunu şöyle dile getiriyor ve diyor ki; "Bu yazı Türk genç aydınının, bundan yarım asır önce sağır ve dilsiz bulunduğu sosyal çevreye bakısını" dile getiriyor. O günlerin edebiyatı, genç Yakup Kadri'nin gözünde bir çöldür. Hamit, Fikret yolunu şaşırmış birer kuştur. Bununla bızde bir edebiyat çevresi olmadığını, bu olmayınca da edebiyat olamayacağını ima ediyor. Kitabı okuyunca, iki Yakup Kadri ile karşılaşacaksınız: Biri konuskan Yakup, biri de dövüşken Yakup. Hasan Âlı'ye göre, Yakup Kadri olaylar ve kışilerin gülünç yanlarını çok kolay yakalayan bir kişidir. Hasan Âli, bir yerde bu durumu ele alarak, her dönem için geçerli olan şu saptamayı yapıyor: "Tanzimattan beri bızde aydınlann şikâyetleri hep aynıdır: Muhitsizlik, anlasılmamak. Sebebi üstünde durmak akla gelmez. Genç Yakup da zihnini bu yöne çcvirmemiştir. 'Bir millct içinde yetijecek aydınlann muhatap bulabilmesi, o millette halkın ve yıgınların toptan yükselmesine bağlıdır' hakikati gözden uzak tutuldukça bu feryatlar sonsuzluğa kadar gidecektir ve nitekim gitmektedir. Bu ncfis kitap ustüne söylenecek sözlerin binde biri bcnim bu söylediklerim. Okuyun kitabı, yöntemi kadar, dilinin yalınlığını ve içindekı bilgi bınkimini, özellikle yarım yüzyıllık bir donem edebiyatçılarının çekişmelerini, düsüncelerını, sanat anlayıslarını renkli bir panorama şenliğinde görecek, seveceksiniz. D Halıt Zıya Uşaklıgıl, Yucel, Mehmet Emın Yurdakul, IbnulEmın Mahmut Kemal Inal (soldan sağa) S A Y F A CUMHURİYET KİTAP SAYI 6
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle