04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

DrTurhan Bozkurt yayıncılık yaşamını anlattı Turhan Bozkurt Altın Kitaplar Yayınevi'nden ilk olarak İvo Andriç'in "Drina Köprüsü"nü çıkarmış. Kitabın ve yayınevinin kaderi, Ismet İnönü'nün kitabı okumasıyla değişmiş. İnönü kitabı okuyunca... ÖNER CİRAVOALU ltın Kitaplar Yayıneyi yöneticisi Dr. Turhan Bozkurt'u Nebioğlu İşhanı'ndaki odasında, kocaman masasına yayılmış olarak buluyorum. Önceden sözleştığimiz gibi bu kış gününün jilet gibi soğuğunu göğüsleyerek dışarı çıkıyoruz. Rastgele dolaşmak yerine, fotoğrafçı Yıldız Üçok'u da yanımıza alarak İstanbul Erkek Lisesi'nin bahçesine dalıyoruz. Yıldız Üçok yapının görkemine kapılmış deklanşöre baMıkça basıyor. Bu arada bizi de ubjektifc sokuyor... İlk sorumu duraksamadan yöndtiyorum: **" A Sayın Dr. Turhan Bozkurt, önce "doktor"luğunuzu sormak istiyorum. Tıp doktoru musunuz? Yayıncılık alanını nasıl oldu da seçtiniz? Evcı up doktoruyum. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültcsi'ni bitırdim. 1960'ta uzmanlık sınavını kazandım. Ancak Millı Birlik Konıitesi'nin haksız bir kararına tcpki olarak bu kutsal ınesleği tcrk edip yayıncılığa başladım. Yıl 1961'di. Çocukluk yıllanm matbaacılık dünyasının içinde geçti. Babam Türkiye'nin en eski matbaalarından Giineş Matbaası'nın sahibiydi. Babamın ölümündcn sonra bana kucak açan ve büyüten eniştem de Türkiye'nin en cski matbaacı ve yayıncılarındandı. Evimızin alt katı matbaa, ort.ı katı müreltiphaneydi. Tıp Fakültesı Talebe Ceııııyeti'nde çalışlığım günlerde de görevinı basınla ilişkileri yürütmekti. Yayıncılıkla ılıjkileri ben üstlenmıştım. tlk yayımladığınız kitap yanılmıyursam Drina Köprüsü'ydü. Ardından bir "Nobcl Dizisi" baslattınız. O günlcrin öyküsünü sizden dinlemek istiyorum. Altın Kitaplaı ukur karşısına şık ve temiz çıkmasına özen gösterdiğini belirtıyor (Fotoğrat: Yıldız Uçok) Y E N İ E D E B İ Y A T D E R G İ S İ '2 yıl yayımladık' • Yenı Edebiyat Dergisi'ni Doğan Hızlan'l.ı birlikte iki yıl yayımladık. Yayıncılık yasamımın en renkli en unutulmaz günleriydi onlar. Dergimizin en belırgin özellıği, Rarşıt görüşlere ve tartıs.malara açık olm.ısıydı. Hilmi Yavuz, Konur F.rtop, Sclim tleri, Ahmet Cemal'in büyük kaıkıları oldu. Fazıl Hüsnü Dağlarca, Behçet Necatigil, Yajar Kcmal, Kemal Tahir, Âttila İlhan, Cemal Süreya, Akşit Göktürk, Tahir Alangu, Rauf Mutluay dergiye yazaıı, öneri getiren edebiyat dostlarıydı. Bazı aksamlar Altın Kitaplar'da toplanır, edebiyat üzerine tartışırdık. Açık oturumtartışma arası bu söyleşiler bütün canlılığıyla dergide yayımlanırdı. Dostlarla çay içer, kuru pastalar yerdik. Konusmanın bir noktasında ustalar çosar, geÇ saatleri bulurduk. Tartışmalar, söyleşiler bitincc Tahir Alangu'yıı Etyemcz'e, Bchçct Nccatigil'i Ihlamur'a, Hilmi Yavuz'u evine bırakırdık. Necatigil'in sakin ama giilen yüzü hâlâ gözlerimin önünde... Büyük edebiyaıçı, yüce sair... Artık o günleri o kişilerlc birlikte yaşayamayacağım ama, eserleri dergi sayfalarında ebediyen yaşayacak... Sevgi şimdilik bu dünyada olanlara, saygı öteki dünyada bizleri bekleyenlere... Yanılmıyorsunuz. İlk yayımladığım kitap 1961 Nobel Edebiyat Odülü'nü kazanan İvo Andriç'in Drina Köprüsü romanı. Andriç'in ödülü kazandığınr kasını başında öğrendim. Yugoslavya'dan kitabın aslını, Fransa'dan da Fransızcasını getirttik. Rahmetli Nuriye Müstakimoğlu yeviriye basladı. Yine rahmetli hocanı Hasan Ali Ediz de iki dildcn karşıla^tırmalı redaksiyonunu üstlenmişti. Hasan Ali Hoca'nın çocukluk yılları Drina Koprüsü'nün bulunduğu Vi$egr,ıd kas.ıbasında geçmij. Redaksiyon yjp.ırken o günleri yenıden yasıyor, bıze de yaşatıyordu. 1962 yılının soğuk kıs, akjamlarında Nuriye Hanını'ın Levent'teki evinden çevirdiği bölümü alır, Hasan Ali Ediz'in Gazetecıler M.ıhallesi'ndeki evine götürürdüm. Oradan aldığım bir gun önceki çeviriyi de matbaaya teslinı ederdim. Matbaadan aldığım dizgileri de gece evde düzeltip baskıya yetiştiriıdim. F'rcan Matbaası'nın emektar Sabahattin Usta'sı, "Doktor, sen iyi bir ^'ayıncı olacaksın" demişti, yirmi sekiz yıl önce... Kitabın kapağını büyük özenle yapan, renk ustası Oral Orhon kardesimdi. Onuda geçen yıl yıtırdik. Kitabın reklamını yaparnadım. Çünkü param yoktu. Kitabın ilk dağıtımı da pek parlak olmadı. Ancak yayını izleyen Şeker Bayramı'nda tsmct tnönü bu kitabı okumus ve gazeteler bunu yazınıju. Kitabın kaderi iste o gün değişti, yayınevimizin kaderi de! Yayıncılık alanında sizi etkilcycn neler vardı baslangıçta? Türkıye'de yayıncılık alanında büyük bir boşluk vardı 1960'larda. Adı büyük yayınevlerı, okul kıtaplarına yönelmişler, kültür yayıncılığını unutmuşlardı. Piyasa bir karmajayı yaşıyordu, korsan yayıncılar türemıştı. Işte bütün bunların düzeltılmesı ve kültür yayınlarının canlandırılması, ona yeni bir soluk verilmesi gerekiyordu. Yeni bir kitap üretmek, dünyanın cn zevkli işlerinden biridir. Benim için en zevkli işi. Her kitabı kendi çocuğum kadar severim. Türkiye'nin en sürekli kitap yayımlayan yayınevi olmamızın nedeni budur bence... Her kitap ayrı bir serüvendir, içinde ayn coşkular, değışık hazlar taşıyan bir serüven. Ünlü yazarlarımızdan kimler gelirdi Altın Kitaplar'a. Kitap önerirler miydi size? Bu meslek sayesinde öneınli ve değerli birçok insan tanıdım. Her bırinden o kadar çok jey öğrendim ki. Rilgi lerinden en çok yararlandıklarım çevirmenlerdi. t")rneğin, Hasan Ali Ediz, "Bir romanı başka dile çevirmek katletmektir, ikinci dilden çevirmek ise iki defa katltrtmektir" dedi. Bana pekçok kitap önermiş, ben yayımlamışımdır. Onu hâlâ saygı ve sevgiyle anıyorum. Rahmetli Orhan Kemal de ilk tanıştığım Tiirk mtnancısıydı. Terbiyeli, alçakgönüllü, pırıl pırıl bir iııs.ıtıdı. Ölümsüz bir ustadır benim için. Doğan Hızlan ile çalışmaya basladıktan sonı.ı > a> NKvinin trafiği hızla antı. Kemal Tahir, Tahir Alangu, Behçet Necatigil, Cemal Süreya, Aksit Göktürk tanımaktan onur duyduğum dostlardı. Nur içinde yatsınlar. Cemal Süreya'nın Vadideki Zambak çevirisi için bir baska çevırmen >unlart söylenıijti: "Balzac, Cemal Süreya'nın çevirisini okuyabilmij olsaydı, keşke kitabımın redaksiyonunu o yapsaydı derdi." Cemal, Türkçe'yi öylesiıugüzel kullanırdı ki. Basmak üzere anlaşmasım yaptığınız bir yapıtın adını beğenmezseniz ne yaparsınız? Kendinize özgü bir yönteminiz var mı? Bu soruyu özellıkle sorduğunuzu biliyorum, sevgili Oner. Ben kitabın dış görünüsüne ve adına çok önem verırim. Okura olan saygımdan kaynaklanıyor. Kitap, oku run karşısına temiz ve şık çıkmalıdır. Kitabı okutnıak için de ismin psikolojik bir etkisi olduğu inancını taşırım. Kitabın adını beğenmezsem, üç dört ad saptar, bunları çevirmenlere ve edebiyatçılara sorarak değerlendiririm. Söz gelimi 1963'te Steinbeck'in bir kitabına isim öneren rahmetli aktör Ayhan Fjık olmustu. Kitap hâlâ bu adla yayımlanıyor: Acı Hayat. U S A Y F A 1 » C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 6
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle