Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Haldun Taner, öykü geleneğine yeni bir soluk getirmişti Bir sevgi iletişimi « Konu dağarcığı çok geniş. Gerçekliğin zengin potasına el atması yetiyor. Çok kişinin orada göremediğini, gözlemci Taner hemen yakalıyor. Sözcükleriyle yeniden somutlaştırıyor. ŞARA SAYIN aldun Taner'in yalnız Türkiye'de yayımlanmıs öykülerı, dört kalın cildin kapsamını çok asmakta. Ama Taner'i "öykücü" yapan öykülerinin sayısı değil, "öyküleme"deki özgünlüğü, Türk öykü geleneğine getirdiği yeni soluk. Haldun Taner, avangard yazarların yeni konu, yeni biçim arayışları içinde değil. Konu dağarcığı çok genis. Konu oluşturmak için düşgücünden yararlanma gereksinimini de duymuyor. Gerçekliğin düşgücünü her zaman aşan zengin potasına el atması yetiyor. Çok kişinin orada eöremediğini, algılayamadığını, gözlemci Taner hemen yakalıyor, sözcükleriyle yeniden somutlaştırıyorı Yeni yazın teknikleri de aramıyor Taner. İç monolog, kolaj gibi teknikleri olabildiğince az kullanıyor. Belki de en güç olanı, düz, sade, ölçülü bir anlatımı seçiyor. Haldun Taner'in özgünlüğü, okurun kendisini tek tek olayların içinde kaybetmesine izin vermeyen, onları yalnız "haz" almaya değil, düsünmeye de yönlendiren, baska deyişle onları edilgenlikten kurtanp etken kişilere dönüştürmeyi amaçlayan öyküleme anlayısında yatar. Taner, olaylara çok uzaktan, kuşbakısı bakabilen bir düşünce adamı olduğu kadar, öykülerinde ayrıntılara çok önem veren bir "yakın çekim" ustası da. "Yaşam"ın nabzını hep elindc tutmak istiyor, kendi deyişiyle öykü kişileriyle "özdeşlcşiyor", onların "kalıbına" gıriyor, böylece yaşamın somut bir bölümünü, bir kesitini inandırıcı bir biçimde betımleyebiliyor. "Bekçi Zülfikar"lar, "Fasarya Kâzım" lar, kadın terzisi Ceylan'lar, "Albay Nizamettin"ler, her biri kisilikleriyle, görünüşleriyle, çevrelerinin tüm çelişkileriyle son derece renkli, canlı bir evren yaratıyorlar. Öykü kişilerının betimlenmesinde onlarla özdeşleşen yazar, öyküleme sürecinde olayları, kişilerin davranışlannı kendine özgü nıi/ah anlayışı içinde okurlarına aktarıyor. Haldun Taner'in öyküleri, yalnızlığa gomülmüş bireyin değil, okuruyla iletişim kurmak, ona erişmek isteyen bir yazarın öyküleridir. Bu nedenle de öykülerinde çok kez yakın perspektiften öyküleyen Benanlatıcısı yer almaktadır. Böylece öykülenen olayları yakından izleyen Benanlatıcısı ilc okur arasındaki mesafe azalmakta, bu ise okur ile anlatıcı arasındaki iletişimi kolaylaştırmaktadır. Haldun Taner'in okuruna iletmek istediği pek çok şey vardır. Ama onları iletirken hiç de öğretici bir tavır takınmaz. Tek cümleye indirgenebilecek olan iletiler ise hiç sunmaz. Öykü yazmak, anlatmak Haldun Taner'de kendi sözleriyle "iletişim ihtiyacından" doğan, bu "ihtiyacı" karşılayan bir ugraştır. Yalnız insanla değii, insanla nesneler arasındaki ilişkilerin bıle sevgiyle güvenle beslenmesinin, canlı tutulmasının gerekliliğini savunur. "Karşılıklı" adlı öyküde, su geçirmez bir kol saatinin, sahibinin kendisini n su geçmezliğine olan ınancını ve güvenini yitirdiği anda gerçekte nasıl bozulduğu anlatılır. Oykü şu sözlerle biter: "Başkalanndan bize gelen scvgiyi, çoğu zaman bizden onlara akan sevginin geri yansıması oîuşturmuyor mu dersiniz?" Haldun Taner'in öykülerini, çoğunun çıkış noktasını toplumsal gerçeklik ve çeliskileri oîuşturur. Öykü kişile H Haldun Taner, öykülerinde hem bir düşünce adamı, hem de bir yakın çekım ustasıydı (Fotojjrat Cengiz Cıva) ri, içinde olustukları toplumun ve ulusun özelliklerini yansıtırlar. Türk okuru her oyküsünde tani} olduğu davranı; biçimlerini, yazgıları bulur. Ama Taner'in öykülerinde toplumun yalnız kendine özgü, onu öteki toplumlardan, bajka uluslardan ayıran özellikleri değil, tüm insanların ortak yönlerini de bulmaktayız. Bu nedenle olacak ki Haldun Taner'in öyküleri çeşitli dillere çevrilmiş* ve çevril mekte, öyküleri çesitli ülkelerde pek çok okur bulmaktadır. Haldun Taner'in tüm yapıtları yanında öykülerini de "kalıcı" kılacak olan içerdikleri bu evrensel boyuttur. D • Haldun Taner'in 10 oykusu tngıli7ceyc çcvrılerek 1989 jutuıında Lond ra'da "Forcst Bookı" yjyıncvı tarafından "Thickhcad"adı altında VJ yımlanmıjtır. S A YF A 12 CUMHURİYET KİTAP SAYI B