25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Düşlerle gelen hüzün Sinema Kuşu Sevgilim / Necati Güngör / Cem Yayınevi / 87 s. / 5000 TL / CKK KodNo: 022.504 ;ali(;ün«or | MUZAFFEHBUYRUKÇU Taşra gerçekleriyle örülü öyküler: 'Sinema Kuşu Sevgilim * Necati Güngör'ün birçok öyküsıi gibi "Sinema Kuşu Sevgilim" öyküsü de 'taşra' gerçekleriyle örülüdür. Taşranın genellikle sakın, içıne kapalı, gizlerle dolu yapısındaki devinimler, öykünün doğal fonudur. Yaşsnı orada biraz bulanık, biraz çekingen, biraz kuşkulu, ama kendi yasaları, kendi kurallarıyla birlıkte tıkır tıkır ışler. Nacati Güngör, çağdaş uygarlığın merkezi Avrupa'dan İstanbul'a, İstanbul'dan Anadolu'ya koşulların, teknolojinin ve gereksinimlerin zorlamasıyla götürülen, modern yaşam biçiminı benimseyerek daha ıyiye, daha güzele doğru iyi niyetlerle, umutlarla, heyccanlarla yürüyen insana sokulur, en önemli bulujlardan birisi sayılan sinema olgusunun getirdiği değişiklikleri, uyanışlan, özdeşleşmeleri sergıler. "Hep kendimizi bulurduk o filmlerde. Yaşadıklarımıza benzerdi her şey... Hüzün doluydu! Oğlanla kız hiçbir zaman kavuşamazdı birbirlerine! Aşılmaz bir engel olurdu aralarında; bir karaçalı. Bir özlemin ardından bir ömür tüketilirdi bazen. tşte bizim hayatımıza en çok uyan da buydu! Filmin etkisinde kalır, ağlardık günlerce / Ama Safiye için ayrı bir tutku, apayrı bir sığınma; içinde soluk almayı düşlediği bir dünya özlemiydi! Filmin kişileriyle paylaşmak istediği, onlarla ortak nice duyguları vardı yüreğinde. / Filmdeki kızın yerine kendini koyar, başından geçenleri anlatıyormuş havasını verirdi." Necati Güngör'ün yapıtlarındaki anlamlarla bütünleşmek isteyen okur, metinlerin çeşitli yerlerinden yükselecek pek sert, pek vurucu olmayan, ama yürekleri çizecek, yüreklerde iz bırakacak acılarla karşılaşacağını bilmelidir. Kimi öykülerde ilk sözcükten son sözcüğe, kapıyı kapatan cümleye kadar yapıdaki temellerin altından gizli gizli bir hüznün aktığını, hızını arttırarak aktığını, duygusal ilişkilerin yoğunlaştığı özel durumlarda ise yüzeye çıkarak sağanağa dönüştüğünü düşünmelıdir. Cemal Süreya'nın, Hilmi Yavuz'un, Uğur Kökdel'in ve Necati Güngör'ün bulunduğu içkili bir söyleşide, aklımı gölgeleyen "Her masadan bir kişi hüzünle kalkar" saptamasını, onun için rahatça kullanabilirim. Evet, Necati Güngör'ün öykülerini okurken içinizdeki hücrelerin hepsi hüzünle dolar. Satırlardan damlar hüzün. Çünkü yaşamın her anını çok sevmelerine, o anlardan sevinçler, mutluluklar üretmelerine karşın düzenlerini bozan sarsıntılarla karşılaşırlar sık sık. Yetkili, sorumlu olduğunu ileri süren birileri, yaşamlarını yönetmeye, yönlendirmeye kalkışır ya da raslantıları, olanakları yanlış değerlendirir, yanlış yorumlar... İşte bu yüzden felaketlere sürüklenirler. Incinirler, kırılırlar, küserler; kazanmayı umarken pek çok Şeylerini yitirirler. Necati Güngör, bunları arar, seçer, işbirliği yapar ve böylece hüzün fışkırtacak zemin hazırlanmış olur. Ayrıca Necati Güngör'ün seçtiği kişilerin bazıları daracık bir çevreye sıkışıp kalsalar da sivrilmiş, şu ya da bu eylemiyle, şu ya da bu olayıyla tanınmış, bir ilgi odağı yaratmıştır. Herkesin onlara erişS A Y F A 4 Necatı Güngör, yaşamdan söküp aldıflı öykülerini merak öğesıyle birlıkte, duygu patlamalarıyla sunuyor mek için arkalarından koştuğu, onlara ilişkin hayalleri boyuna zenginleştırdiği, âşık olduğu, düşlerinde gördüğü, kalpleri yaralı genç kızlardır, genç kadınlardır, hatalı tutumlarının bedelini acı çekmeye mahkum edilerek ödeyenlerdir. Tanıdıklarının, tanımadıklarının beyinlerinde birefsane gibi yaşayanlardır. Hiç unutulmayanlar, başka serüvenlere katılanlar, oralara gereken besinleri taşıyanlardır. Masalları dillerde dolaşanlardır. Necati Güngör, tıpkı çağlar önce yaşayan, diyar diyar gezerek oralardaki yaşantıları memleketlere, ülkelere, sazıyla sözüyle ileten ozanlar gibidir. Gördüklerini, işittiklerini, tanıklıklannı yumuşak, renkli, her harfinde edebiyatın, estetiğin kımıldadığı bir dille tatlı tatlı anlatır. Anlattıklarıyla sanki dinleyenlerde, ateşin çevresinde oturanlarda, birkaç resim, birkaç izlenim, birkaç durum ve birkaç ses bırakmayı amaçlar gibidir. Necati Güngör, bugünden, şimdiden, öğüten ve doğuran zamandan uzaklaşarak, hatta yaşanan zaman diye bir kavram yokmuş gibi davranarak geçmişe el atar, geçmişin topraklarında çalışmaya koyulur; bellek ve anı tozlarını yuta yuta unutuşun alacakaranlığında can çekişen, ölmeye yatan durumları canlandırmak, ölümsüzleştirmek, şimdiki yaşamın gövdesine ekleyerek insanın sonsuzluğuna katkıda bulunmak ereğiyle didinir. Necati Güngör'ün geçmişi sevmesinin birtakım nedenleri, birtakım açıklamaları vardu elbet. Belki de bugünden nefret ediyordur, belkı de bugün içtiği sudan, yediği yemekten memnun değildir, belki de bugünün ilişkilerini, bugünün dostluklannı iğrenç bulmaktadır. Belki de geçmişin ekmeği lezzetli olduğu için boyuna onu arar... Bulunca da nicedir düşlediği bir hazineye kavuşmuş gibi sevinir. Heyecanlanır, yüzünden güller açar ve hazineyi okurlarla bölüşür. Geçmişi yaşatmaya, dolayısıyla insan tarihini sürekli kılmaya kalkışmak, parçalan, kopuklukları devreden çıkartmak amacıyla çabalamak, önemli bir özveridir. Ve Necati Güngör, bu zor işi yaparken övünmemekte, satırların arasında kaybolmaktadır. "Bugünü, şimdiyi bugüne ve şimdiye tapanlara bırakıyorum. Ben geçmişe gömülen, ama hiçbir vakit varlıkları yadsınmayan serüvenlerin altyapılarını oluşturan topraklara gidiyorum, oraları ekip biçeceğim, çünkü yurdum orasıdır" der gibidir. Ama bu bir kusur değil, bir özelliktir. Necati Güngör'ün hangi kaynaklardan beslendiğini ortaya koyan bir gerçektir. Artık şu anlaşılmıştır ki Necati Güngör geçmişin nüfus kütüğüne kaydedilenlerin takipçisi, yazıcısıdır... Bu demek değildir ki bugünde, şimdide olanları görmezlikten gelecektir, hayır... Hem orada hem burada çadır kuracak, maden damarlarına inip çıkacaktır. Söz gelimi Babıali'deki kimi karacahil, küstah, saygısız, paragöz yayıncı tiplerinden birisinin yaşamöyküsünü anlattığı (kkatçı) bugünün ürünüdür. Satıcı dayısıyla köylere alışverişe giden delikanlının duygularını ayaklandıran, benliğinde onulmaz çatlaklar açan acıklı Yanlış Rüya öyledir. Necati Güngör, yaşamdan söküp ilkel yanlarını, kaba yanlarını budadığı ve bir sanat yapıtına dönüştürerek sunduğu öykülerin her yanına merak öğelerini, duygu patlamalarını serpmektedir, bu da öykülerine şiirsel bir içerik kazandırmaktadır. Elindeki dedektörü yaşamın üstünde ustahkla gezdiren ve duyarlık neredeyse oraya yönelen, orayı kazan Necati Güngör, son kitabı "Sinema Kuşu Sevgilim"le yürek sahibi, sevmesini, üzülmesini bılen herkese bir şeyler söylemektedir. D CUMHURİYET KİTAI» SAYI 41
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle