05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Yekta GüngörÖzden 'Hukukun ÜstünlüğüneSaygı'yı anlattı 'Aydınlık yarınlara selam' TURAN YILMA2 Hukukun Üstünlüğüne Saygı / Yekta Güngör Özden / Bilgi Yayınevi / 412 s. 25.000 TL ekta Güngör Özden, demokrasi ve hukuk devleti alanındaki görüş ve düşünceleri ncdeniyle çeşitli kesimTerin "boy hedefi" haline geldi. Özellikle laiklik konusundaki görüşlerinden ötürü iktidarın tepkilerini toplayan Özden, bu konudaki çıkışları için "Onlara gırmek istemiyorum. Onlar, gereksiz açılmış tartışmaların yanıtıydı, bana göre. Bilimsel bir toplantıda, hukukçuların arasında hukuksal görüş açıkladım. Kimseyi hedeflemediğim gibi kimseyi de eleştirmeyi amaçlamadım. Genelde söylediğim sözler, onları beğenmeyen, onlara katlanamayanlar tarafından garip karşılandı. Hatta beni, bir kesim halkın husumetiyle karşı karşıya bırakmak biçıminde bir tavır takındılar. Üzücü olan budur" diye değerlendırıyor. "Ben bir kavga adamı değilim. Herkesin inancına saygılıyım" diyen Özden, söyleşimiz için "Yine polemik konusu yapılır mı" endişcsinden kaynaklanan bu kararsızlığını dile getirdi. Özden; yeni kitabı için özetle, "Bu yapıt, önceden yazılmış mektuplar, verilmek zo runda kahnmış yanıtlar ile demeçleri ıçermektedir" dıyor. Son günlerde yoğun tartışmaların odağı olan Özden, "Kitabın olaylarla ilgisini tabii ki kamuoyu kuracaktır" diyor. Özden, bu konudaki tartışmalara, "Hukuka bağlılık, benim bir ilkem, karakterimdir. Bu baştan beri böyledir ve böyle de gidecektir..." sözleriyle yanıt veriyor. Kitabınızda, demokrasi, laiklik ve evrensel hukuk ilkelerine ilişkin düşüncelerinizi geniş bir özet halinde belirtiyorsunuz. Zaten bu düşüncelerinizi çeşitli platformlarda da dile getiriyorsunuz. Bu açıdan, tüm bu görüş ve düşüncelerinizi bir kitapta toplamaya neden gerek duydunuz? Ben bir gönül ve dost adamı tutumuyla, deeişik çevrelerle çok yakın ve sıcak ilişkiler kurmaya çalışan bir insanım. Ancak her ilişkimde özveriyi, içtenliği, güveni önde tutarım. Bunları yaparken de yurttaş olmanın sorumluluğunu, bilincini, yerimin bana yüklediği odevleri yerine getirmekten uzak kalmamayı yeğlerim. Örneğin, sizinle bile konuşurken konuyu, hukuku açarak sıkmam. Fakat bütün hak ve özgürlüklerin güvencesi olan hukukun önemini, gereğini, hak arama özgür Y lüğünün kutsallığını, yargı çalışmalarının önemini ve ritmini bilirim. Bunu da her yurttaşın bilincine yerleştirmeyeçalışırım. Kişiliğimle, giyimimden konuşmama kadar düşünce ve görüşlerimle, hatta duygularımla onları etkilemeye, benim esınlendiğım kaynaklardan onlara pay vermeye gayret ederim. Bu, şunun için anlamlıdır, hukukun üstünlüğü ilkesi egemen olursa, Türkiye'de aykırılıklar, çelişkıler, kötülükler, yolsuzluklar, adaletsizlikler, haksızlıklar, ahlaksızlıklar, yanlışlıklar azalır. Demek ki herkes bu ilkeyi benimserse, herkes elinden geldiğince ve gücünün yettığincc bunun gerçekleştirilmesi için çalışır, bunda kendısine sorumluluk çıkarırsa, yasayacağımız ortam daha aydınlık, daha huzurlu ve daha baskısız olur. Bu bağlamda böyle bir kıtap yazmayı düşünmemiştim, ancak Bilgi Yayınevi sahibi Ahmet Küflü'nün isteği üzerine bu kitabı hazırladım. Eğer bu ya da başka konularda kıtap çıkarmayı düşünmüş olsaydım, daha başka hazırlıklar, daha içerikli ve doyurucu bir kıtap sunabılırdim. "Hukukun Üstünlüğüne Saygı" adını siz mi koydunuz? Bilgi Yayınevi'nde konuştuğumuz zaman, 'Sız hukuka değer veren alçakgönüllü birinin tutumuyla hukukun üstünlüğünü, anayasanın egemenliğini savunan bir hukukçusunuz. Biz de hukukun üstünlüğü ile ilgili bir kitap çıkarmak istiyoruz' dediler. Ben de kendilerine verdğim dosyanın üzerine 'Eğer uygun görürseniz, adı Hukukun Üstünlüğüne Saygı olsun' dedim. Bu saygının herkesçc benimsenmesi, giderek artması, güçlenmesi vc herkesi düşündürüp, hukuk olduğu zaman gereken davramşın sergilenmesine yararlı bir araç olsun diye bu adı verdim. Bunu da kabul ettiler. Yine kitabınızın adından yola çıkarsak, Türkiye, evrensel hukuk ilkeleri açısından nasıl bir görünüm sergiliyor? Yekta Güngör Özden, "Hukuka bağlılık benim bir ilkem ve karakterimdir" diyor. Yekta Güngör özden 1932'de Niksar'da doğdu. Ankara Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. 1957'de avukathğa başladı. Ortaokul ve yüksekpkullarda öğretmenliğinin yanı sıra, danışmanlık ve yargıçlık da yaptı. Ankara Baosu ve Türk Hukukçular Birliği başkanlıklanndan sonra, 1979'da Anayasa Mahkemesi'ne üye seçildi. 1988'de Anayasa Mahkemesi Başkanvekilliği'ne getirildi. Halen bu görevini sürdüren Özden, lise öğrencisi iken gazeteciliğe başladı. Kimi dergilerin yönetmenliğini Ustlenirken, şiirleri de yayımlandı. Birçok dergi ve hukuk kitabının çıkmasına katkıda bulundu. Çejitli konularda çok sayıda kitabı da bulunuyor. İyi bir görünüm verdiğimizi sanmıyorum. Genelde söylüyorum, kimse alınmasın. 1924'lerden bu yana hükümet programlarını incelerseniz, adaletle ilgili bölümlerde yapılacağı söylenen şeylerin her yıl yinelendiğini görürsünüz. Yapılan çok şey olmuştur, yadsıyamam, ama bunlar her şeyin tümüyle yapıldığını, tüm sorunların çözüldüğünü göstermiyor. Yapılması gereken çok şey vardır. Devletin yargıya ayırdığı olanaklar 'üvey evladın üvey torunu' gibi bir ölçüyle, şimdilik benim gibi değerlendirilebıhr. Eğıtimden çalışma ortamına, olanaklara kadar çok büyük çelişkiler sergilenmektedir. Ben tüm bunları bilen, bunların giderilmesini ve halkın adaletin tadını daha iyi almasım isteyen bir kişi olarak çalıştığım halde, sözlerim yanlış eleştirilere yol açıyor. Tek bir şey söyleyeyim, yargı alanındaki tüm çalışmaların bir anlayış değişikliğiyle ele alınması gerekir. Bugün hukukçulara takınılan tavır, çok masum, iyi niyetli dilek ve önerilerin karşılanma düzeyi, onlara verilen yanıtlar, gözdağı verir, hedef gösterir gibi işarederi göz önüne alırsanız, hukuka saygının çağdaş düzeyde olmadığını içtenlikle benimsersiniz. Sorunlar ortaya atılıp tartışılmadıkça, çözümler bulunmaz. Biz, bizden sonrakilerin bu sorunların ağırlığını ve acısını taşımamaları için tüm bu çabaları gösteriyoruz. İnşallah hukuka saygı sağlandığında, cumnuriyeti ve demokrasiyi daha gerçek ve geçerli kılan hukuk devleti her alanda kurulmuş olur. Böylelikle de büyük bir yargı denetimi ve herkesin hak ve özgürlüğü sağlanmış olur. Toplumsal barış ve böylece de ulusal dayanışma daha güçlü bir biçimde kurulmuş olur. Bızım istediğimiz budur. Herkes istediği gibi inansın, istediği gibi düşünsün, ama mutlu, sağlıklı ve barış ortamı içinde yaşasın. Peki, bu nasıl sağlanacak? Her sorunun çözümü eğitimden geçer. Aslında, çocuklarımıza evimizde demokrasiyi, cumhuriyeti öğretmeliyiz. Bugün Atatürk'ü tanımayan insanlara rasthyoruz. Bu, kendini tanımamak demektir. Öyleyse ailede, okulda birbırimize sevgiyi, saygıyı, hoşgörüyü, hukukun önemini ve değerini anlatmamız lazım. Özellikle de politikacılarımıza kendilerinin her şeyden üstün olduğu, hukukun üstünde, anayasanın üzerinde bir üstünlükleri olduğu kuruntusuna kapılmamalarını çok önceden öğretmemiz lazım. Bu bağlamda, en yüksek organlar bile anavasayı, anayasal organları, hukuku küçümsemeyeceklerdir ki herkes hukuku birbirinden örnek alarak saymayı öğrenecektir. Bunun doğal bir yurttaşlık görevi olduğunu, olağan bir insanlık tutumu olduğunu öğrenecektir ki hukukun hepimize sağladığı olanakları hepimiz eşit biçimde yaşayalım. Ama ben gelecek için umutluyum. Aykırılıklar yine de çoğunlukta değildir. Hiç olmamasını dilediğimiz için bunu söz konusu ettim. Hukuka saygıda herkes sorumludur. Yargıçlar da aileler de öğretmenler de. Bütün durgunlukların, bütün suskunlukların, aykırılıkların içerisinde herkesin payı vardır. Kimisi yaratır, kimisi katlanır. Kimisi göz yumar, kimisi kışkırtır. Öylesine karışık bir bağlamdır ki yurttaş olarak omuz omuza, el ele vereceğiz, kendimizi değil, çıkarımızı değil, kurumları geçerli ve güçlü kılacağız. Bu ancak bu şekilde gerçekleşir, yarınlar daha aydınlık kurulur. Zaten bu kitap da bu yola bir selamdır. D S A Y F A 2 1 CUMHURİYET KİTAP SAYI 41
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle