06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

9. İSTANBUL KlTAP FUARI K O N V K O Z A N S A R A Y L İ Ç îstanbul Günleri'nin şairi İzet Sarayliç bugün İstanbuVda 1930 yılında bir demiryolu işçisinin oğlu olarak dünyaya gelen Yugoslav şair İzet Sarayliç, KitapFuarı'nın konuğu olarak bugün Istanbul'a geliyor. Nâzım'ı, Dağlarca'yı, Melih Cevdet Anday'ıh şiirlerini çok seven Sarayliç'in "İstanbul Günleri" adlı kitabı da yayımlandı. VÜKSEL PAZARKAYA Dünya konuğu bir şair Genelde böyledir ve iyidir öyle olması. Şairin kimlıği şiiridir ve şiiriyle karşılaşan okur, o kimliğin ardındaki insanı da şiirden okur. Şairle karştlaşmak olağan ve her zaman olası değildir. Zaten, yeni kuşak okurlar artık kendılerı yaşamayan şairleri okurken kafalarına takılmaz şairiyle kişisel karşılaşmak sorusu ya da arzusu. Şiir yeter onlara. Yetmeyen şiir de zaten fazla yaşamaz ve okunmaz. Yabancı dillerin ve ülkelerin yazarları, şairleri için de aynı şey geçerlidir. İzet Sarayliç'le bir gün karşılaşacağımı düşünmemiştim ben de şiiriyle karşılaştığım zaman. Yıllar önce. Onun şiiriyle Türkçe, Almanca karşılaştığım zaman, değerlendiremeyeceğim çeviri riiteliğinden bağımsız aslını bilmiyor, anlamıyorum ki dalga boyum olduğunu hemen algılayarak sevindim. Ve bir gün İzet Sarayliç ile karşılaştım. O zaman, yüz yüze gelmemizin de zorunlu olduğu çarpıcı biçimde belirlendi kafamda. O, yabancı bir dilin ve ülkenin değil de sanki benim öz şairlerimden biriydi. Sanki Drina Kaynağı'nda, Struga akşamında, Üsküp'teki Osmanlı hanının avlusunda ya da Üsküp'ün o içkili yaz bahçesinde, dilini bilmediğim biriyle değil, haydi diyeyim, bir Orhan Veli'yle örneğin oturmuş sonsuz bir sohbete dajmışız. En çok şiirden söz ediyoruz. Daldan dala da atlıyoruz. Ama hep masayı kahkahaya boğan nüktelerle bezeniyor sohbet. Struga Şiir Akşamları, gelenektendir, hep Mladinov Kardeşlerin Güneye Özlem adlı şiirlerinin okunuşuyla açılır. İstanbul, o şiirde güneye özlemin simgesi. Güneye, güneşe, özgürlüğe özlemin simgesi İstanbul. Yugoslav şıırıne yenı bir soluk getıren Sarayliç'in "İstanbul Günleri", baştan sona bir yaşartı özlemının, bir yaşam arayışının eflretılemesı. K İ T A P T A N B İ R Ş İ İ R Eski Sarayliç Eski Sarayliç eski Selvinski gibi ne rakı içer, ne viski. O herkese ınanır, herkesi sever Eski Sarayliç, eski yazlar gıbi. Eski Sarayliç, ilk günleridir özgürlüğün Eski Sarayliç, yalnız ağıt düşünür, yazar. Bu yüzden asılmak için vak'it bulamaz Nerdesin eski Sarayliç, nerdesin şinıdi? İzet Sarayliç'in İstanbul Günleri, baştan sona bir yaşam özleminin, coşku ve heyecanının, bir yaşam arayışının eğretilemesi. Bu şiirle ilk kez Hans Magnus Enzensberger'in Almanca çevirisinden karşılaştığım zaman heyecanlandım ben de ü yaşam özlemi, yaşam arayışının coşkusu beni de sardı. Ve Necatigil'in Saklı Su'yu gibi, Sarayliç'in saklı hüznü benlığimı sardı. tstanbül günlerim üstüne / söylenti çeşit çeşit. // Biri der orada / karışmışım politik olaylara. // tkincisine göre / bir aşk serüveni geçmiş başımdan. // Üçüncü söylentiyse söz eder / hatta uyuşturucu işlerinden. II Istanbul'a hiç gitmediğim gerçeği üstünde / tabii kimsecikler durmadı. Yaşar Nabi'nın çevirisiyle Bir Cuma Paris'te Ölmüş Olsaydım adlı şiiri okurken sanki İzet Sarayliç oturmuş karşıma söyleşiyordu benimle. (Bu şiiri Necati Zekeriya'nın daha önceden çevirdiğini sonradan gördüm.) Burada da aynı alaşım: Bir cuma Paris'te ölmüş olsaydım / yokluğumu bildiren teli kim çekecekti... // Bir cumartesi Varşova'da ölmüş olsaydım / güzel bir kadın randevusuna geç kalırdı... // Bu pazar Leningrad'da ölmüş olsaydım... // Bu salı Berlin'de ölmüş olsaydım / bir Yugoslav yazarı birden ölüvermiş Berlin'de, / diye bir haber yayıhrdı ortalığa,...// Görüyorsunuz ya ne kadar iyi olmuş ölmeyeşim / ve gene aranızda bulunuşum... O akşam Struga'da şiirlerimizi okuyacaktık yaklaşık kırk ülkenin şairleri. Gündüz mesireye gitmiştik Drina Kaynağı'na. Kaynak kıyısında oturmuş tatlı tatlı söyleşiyordum. Dibimizdeki dev ağaç çatırdayarak devril di. Allah'tan masamıza değil, kaynağın üstüne. Sarayliç ne dedı o an: Şimdi o ağaç bu yana devrilseydi / ve ben burada ölseydim / akşam çok beklerdiniz tzet şiir okuyacak diye... İzet o akşam da güzel bir şiirini okudu bizimle birlikte. Ve işte şimdi, bu kez İstanbul'da görüyoruz; ne iyi olmuş ölmeyişi / ve gene aramızda oluşu... Aramızda, İstanbul'da, TÜYAP'ın, İstanbul Kitap Fuan'nın, aslına bakarsanız hepimizin konuğu olarak; yok canım İzet gibi şair olsa olsa dünya konuğudur, o bizim de has şairimizdir, içimizden biridir. Nazım'ı, Dağlarca'yı, Melih Cevdet'i dilinden düşürmeyen bir şair, herkesten çok bizdendir. Ey gelecek mutlu insanın önderi Melih, diye sesleniyor şair şairine Bakın nasıl güzel saptıyor şiirce aralarındaki eşit dalga boyunu: Düşmedi bir daha yolun bizim buralara /.../ Çeşit çeşit kişiler geliyor gelmesine /.../ Yıldızlara selam durmuyor onlar, / yitirmiyorlar havaalanında bavullarını. Ne ayrımı var, onun yolu düştü bu kez bizim buralara. Ama çıkını daha da hüzün yüklü geliyor. Hepimizin has şairi, ülkesinin içine düştüğü hüzünle yüklü geliyor. Bana Saraybosnalı olmak yetmez, ben Yugoslavyalıyım, diyerek geliyor. Bu sözü ulatabiliriz. Sarayliç gibi şairlere Yugoslavyalı olmak da yetmez, onlar bütün dünyalıdır. Onun için açıktır dünyanın bağrı onlara, bizim bağrımız Saravliç'e. Hoş geldin İzet İstanbul'a! Aşkı, politikayı, uyuşturucuyu falan bilmem, ama yaman dostluk serüvenlerini yaşamaya hazır Oİ...D S A Y F A 13 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI / 37
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle