06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

9. tSTANBUL KÎTAP FUARI K O N U K O Z A N O K U C A V A Bulat Okucava, gitar çalıp şarkı söyleyen benzersiz bir şair Okucava'nın şiiri, küçük bir umut orkestrasıdır. Orkestranın şefi ise sevgidir. Gençler onun şiirlerini bir umut kaynağı olarak gördüler. Okucava'nın şarkıları, radyo ve TV'de yer almamasına karşın, evlerde dinlendi, tren ve şantiyelerde gitar eşliğinde söylendi. YEVOEHİ YEVTUŞENKO Her şair yalnızca edebiyatın değil, müziğin de bir parçasıdır. Puşkin'in şiirindeki senfonik nitelik benzersizdir; Beethoven'ın müziğinin destansılığıyla Mozart'ın ezgilerindeki sevinçli saydamlığın uyumlu bir har Küçük umut orkestrası manıdır. Pufkin, bütün çalgıları içeıen büyük bir orkestraya benzer. Tuçev piyanoyu.çağrıştırır, Baratinski ise kemanı. Neknuov bir yaylı çalgılar orkestrası olarak tammlanabilir, Mayakovski deyince trompetler ve vurmalı çalgılar gelir akla. Yasenin'in şiirinde bir talyanka (akordeona benzer körüklü, ufak bir Rus çalgısı) tadı vardır; talyankanın körüğünün üzerine taze kır çiçekleri ser pilmiştir sanki. Voznesenski'nin şiirlerinde, saksofonun aksak çalınışı duyumsantr. Bulat Okucava'ya gelince, o zaten hem beste yapıyor, hem de gitar çalıp şarkı söylüyor; ama bunlar olmasa bile Okucava'nın şiirinde gitar ın ezgileri duyulur. Her çalgı, gitar bile, iyi çalındığında, orkestral bir nitelik taşır bağrında. Bulat Okucava'nın şiiri, şairin kendisinin de dediği gibi, "sevginin yönettiği küçük bir umut orkestrası"dır. Ama sevgiyle yönetilmenin büyüsü, her türlü küçüklüğü büyütür. Bulat Okucava'nın bir bölümü müziğe aktarılmış olan şiirlerinin vanı sıra o güzelim düzyazıları da günümüz sanatında önemli bir yer tutmaktadır. Bulat Okucava'yla 1957'de tanıştım. O sıralar Molodaya Gvardia yayınevinde çalışıyordu. Sovyetler Birliği cumhuriyetlerinde konuşulan dîllerden şiir çevirileri yapılan bölümün başındaydı. Genç Rus şairlerinin geçimine destek olmak amacıyla onlara şiir çevirileri yaptırıyordu. Ben de o genç şairler arasındaydım. Okucava'nın Kaluga'dan vayımlanmış ilk şiir kitabım okumuş, doğrusu pek o kadar etkilenmemiştim. Onu, vakit buldukça şiir yazan yazı kurulu üyelerinden biri olarak görmüştüm. Ama, davramş ve konuşma tarzındaki ölçülülükte olağanüstü bir yan vardı. Bu ölçülülükte, dışa belli belirsiz vuran, ama derinlere doğru daha iyi yansıyan bir yetenek yatıyordu. Yayınevinin kapısını aşındıranlara karşı, kendini dayatmayan, ama içten içe sezdiren bir üstünlük! Çok sade giyinmişti. Sırtında siyah bir kazakla ucuz bir tüvit ceket vardı. Kışlık keçe çizmeleri "Elveda gcnçli^im!" diye bağırıyordu. Ama üstündeki her şeyi kendısine müthiş yakıştırmıştı, hatta şık olduğu bile söylenebilirdi. Farkında olmadan, Okucava'daki gizemli havaya kaptırmıştım kendimi. Bu gizem, aslında, o sıralar henüz kendini açığa vurmamış yeteneğiydi. Bana yeni kitabının elyazmalarını gösterdi. Okumaya başladım. Okudukça büyük bir şaşkınlığa kapılıyordum. İlk kitabıyla karşılaştınldığında, bu yeni şiirler bambaşka bir şairin elinden çıkmış gibiydi. Yüz kere bastım tetiğine tüfeiin / Her seferinde sadece bülbüilcr uçuştu namludan" gibi dizeler ve sabun köpükleri arasında hazine arıyormuşçasına çamaşırlan yuğup duran kadın, ansızın çarpmıştı beni sanki. O imgede şairin kendisinden bir şey vardı. Flaubert "Madame Bovary benim" dcmişti ya, Okucava'nın şiiri de o çamaşırcı kadına, çamaşırlan çitileyip yıkayan ve en sonunda yetenek hazinesini bulan kadına benziyordu. Okucava da, benim gibi, başında G. Levin'in bulunduğu "Magistrai" (Ana Yol) adlı edebiyat derneğinin toplantılarına katılıyordu sık sık. Bir gün Levin'e uğramıştım. Bir de baktım, genç şairlerden oluşan bir koro Okucava'nın şarkılarını okuyor: "Bu savaşta kurtulamazsam ölümün elinden / Yeni bir savaş sarstığında yeryüzünü / Yine uzaklardaki tç Savaç meydanlarına düşeceğim / Ve tozlu miğferleriyle komiserler sessizce üzerime eğilecekler..." Gençler onun şarkılarını arındırıcı bir umut kaynağı olarak görüyorlardı. Bu şarkılar, radyo ve televizyondan yavımlanmamasına karşın, ülkenin dört bir yanında yıldırım hızıyla yayıldı. Işçilerin ve mühendislerin, fizikçilerin ve sanatçıların evlerinde teypten dinleniyor, trenlerde ve şantiyelerde gitar eşliğinde söyleniyorlardı. Geçenlerde, Bulat Okucava'nın yapıtlarına ayrılmış bir edebiyat gecesi düzenlenmişti. Şair B. Slutski tanık olduğu bir olayı anlattı: Bir gün bir öğrenci yurdunun önünden geçiyormuş, yurdun pencerelerinden gelen seslere kulak vermiş, birden fark etmiş ki Okucava'nın üç ayrı şarkısı aynı anda söyleniyor öğrenciler tarafından. Okucava "Yüz kere bastm tetıflıne tüfeğin/Her sefennde sadece bulbüller uçuştu namludan" Okucava'nın bu olağanüstü başarısı ilk başlarda herkesi saşırttı. Okuyucu da kendini tuhaf bir durumda buldu: Bazıları kötü bir şarkıcı, bazıları da kötü bir besteci olduğunu söylüyorlardı. Ama Okucava'nın şarkıları, bu insanların görüşlerine aldırış etmeksizin, kendi hayatlarını yaşamayı sürdürdüler. Ve bugün, gençliğimizin ve umutlarımızın ayrılmaz bir parçası olup çıktılar. Bazı profesyonel bestecilerin, Okucava'nın güftelerine yeni müzik yazma cabaları başarısızlıkla sonuçlandı. Bir keresinde Şostakoviç bana, Okucava'nın güftelerine yeni müzik yazmanın son derece anlamsız olduğunu, çünkü onun şiirlerinin nerdeyse kendi müziğiylc birlikte yaratıldığını söylemişti. Bulat Okucava, daha sonraları, birden olmasa bile yavaş vavaş Tvardovski ve Smalyakov gibi seçkin şairlerden de saygı görmeye başladı. Oysa birçokları gibi onlar da, ilk başlarda, başka hiçbir şaire benzemeyen bu gitarlı şairin inanılmaz popülerliği karşısında şaşkınlığa uğramışlardı. Okucava'nın şarkıları, şiir ve müzik içerikleri bakımından, alışılmış kabare müziginden çok farklıdır. Onun yapıtları, kendine özgü bir romantik gerçekçiliğe dayanır: Dış eörünüşleriyle bilinçli bir yalınlıkları vardır, ama derinliğine bakıldığında çok ciddi ve yabancı bir nitelik taşırlar. Okucava'nın, özel bir şarkı tarzının yaratıcısı olduğu söylenebilir. Okucava'nın yolundan gitmeye kalkan hiçbir şarkı yazarı, onun "Asker çizmelerinin yeri inletişini duyuyor musun?", "Dünya hâlâ dönüyor", "Geceyarısı troleybüsü" gibi şarkılarıyla eriştiği yere erişememiştir dersem, umarım kimseyi gücendirmiş olmam. "Beyazrusya Gan", "Çolün Beyaz Güneşi", "Şafaktan Şafağa", "Parlak Aleve Doğru" gibi filmler için yaptığı müzikler de haklı bir ün kazandı. Bugünlerde Okucava eskisi kadar şarkı yazıp söyleyemiyor, çünkü düzyazıları vaktinin büyük bir bölümünü alıyor. Ama yine de, yalnızca yapıtlarını okumakla kalmamak, sesini ve gitarını dinlemek, insanlara duvulan sevşinin yönettiği o küçük umut orkestrasını dinlemek istıyoruz. D Çevıren Cattl Oster S A Y F A 11 K İ T A P T A N B İ R B Ö L ÜM 'Serserinin tekidir' Bulat Okucava'yı 1960'larda Fethi Naci'nin yayımladığı Harbe Giden Mektepli adlı kitabından tanıyordum. Ama Okucava'nın eşine az rastlanır bir ;air olduğunu, daha sonra bir gün Aydın Emeç'in evinde dinleyeceğim bir plakla kavrayacaktım. Aydın, 1970'li yıllarda bir Sovyetler Birliği gezisine çıkacak olan Cengiz Tuncer'den Okucava'nın kıtap ve plaklarını istemişti. Cengiz Abi de Sovyetler Birliği'nden Okucava'nın plaklarının yanı sıra bir de harika hikâyeyle dönmüştü: Bir akşam partinin yerel görevlilerinin de bulunduğu bir sofrada yenilip içiliyormus. Cengiz Abi, bir ara yanındaki görevliye dönmüş, "Sizin Okucava diye bir yazarıruz varmıs, nasıl biridir?" diye soracak olmuş. Göreyli yüzünü buruşturmuş: "Gitır çalır, sark» söylir, sirsirinin tekidir!" demis. O yıllarda partinin gözünde "gitar çalıp şarkı söyleyen serserinin teki" olan şairi, bundan 67 yıl önce Aydın'la birlikte Yevgeni Yevtuşenko'yla yaptığımız sohbette daha da yakından anlama planağını buldum. Okucava'dan derin bir hayranlıkla söz eden Yevtusenko, bize ondan birkaç şiir de okumuştu Halet Çambel'le Nail Çakırhan'ın Arnavutköy'deki yalılarında. Okucava'nın Kitap Fuarı'nın konukları arasında olduğunu öğrenince, Aydın'larda dinlediğim plak geldi aklıma. Naziye Emeç'ten plağı istedim hemen. Naziye, "Dur, bir bakayım" dedi. Az sonra plak elinde telefona dönüp plağın arka kapağında Yevtuşenko'nun bir de yazısının olduğunu söyledi. Okuduğunuz yazı, o yazı... C.Û. CUMHURİYET K İ T A P SAYI I 37
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle