16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Son Araştırmalardan ğer kanseri, astım, kalp enfarktüsü ve inme gibi hastalıkları doğuruyor. Hava kirliliğinin önemli bir kısmı kömürün yakılmasıyla oluşuyor. Çin, enerjisinin üçte birini kömürden sağlıyor. Bilim insanları Nisan ve Ağustos 2014 tarihleri arasında 1500 bölgede saat başı hava kirliliğini ölçmüşler. Dünya genelindeki hava kirliliği yılda üç milyondan fazla insanın ölümünden sorumlu. Bu sayı AİDS, sıtma, diyabet veya tüberküloz nedeniyle yaşamını yitirenlerden fazladır. Hava kirliliği şu sıralar en büyük sorunlardan biri olmasına rağmen Amerikan ve Avrupalı çevre organizasyonları bu konuya değinmiyor diye yakınıyor Berkeley Earth yöneticisi Elizabeth Muller. Bu sorunların gaz yıkayıcıları, daha etkili enerji kazanımı, kömürden doğalgaza, nükleer enerjiye veya yenilenebilir enerjiye geçilmesiyle çözülebileceğini söylüyor. CBT 1485/4 Eylül 2015 7 Kitap İstanbul Öğretmen Okulu ÖĞRETMENLERİMİZİN Tarihi Yazan: İsa Eşme BilgiBaşarı Yayınları, 2015 Kitap, ön kapak içinde Tevfik Fikret’in, aşağıda son iki dizesi bulunan Darülmuallimin (erkek öğretmen okulu) için yazdığı marşla başlıyor: Fikr ordusu, cehd ordusu, azm ordusuyuz biz; Cehlin, gecenin hadimiyiz*, hadîmi* ilmiz (Kitapta marşın bütünü Asım Bezirci’nin “günümüz Türkçesi”ne uyarladığı** şekliyle verilmiş Düşünce ordusu çaba ordusu, karar ordusuyuz biz, Bilgisizliği, geceyi yıkar, bilime hizmet ederiz) Ülkemizdeki öğretmen eğitiminin kökünü oluşturan bu kurum 1848’de, “kızkardeşi” olan Darülmuallimat da 1870 yılında kurulmuş, adları Cumhuriyet ilanının hemen ardından 1924’te erkek ve kız öğretmen okulları olarak değiştirilmiştir. Ancak bu okullar, sırasıyla 1946 ve 1948 yıllarında kapatılmış, 1950 yılında İstanbul Öğretmen Okulu ve Eğitim Enstitüsü olarak yeniden açılmış ve ertesi yıl karma eğitim yapan Resim ve Müzik Semineri’ne dönüştürülmüştür. 1973 yılından başlanarak bu okul ve Cumhuriyet yıllarında birçok ilde açılan diğer öğretmen okullarının kapatılıp yerlerine açılan eğitim enstitüleri ve öğretmen liseleri ne yazık ki genelde aynı verim ve başarıyı gerçekleştirememiştir. 1980 yılından başlanarak üniversitelere verilen öğretmen yetiştirme görevi ise uzun yıllar ortaokuldan başlayan ve lise sonunda ilkokul sınıf öğretmenliği yetkisi veren öğretmenlik düzeyini ne yazık ki tutturamamaktadır. Bunda iki etkenin rolü olduğu kanısındayım. Cumhuriyetin ilk dönemlerindeki devrimci ruhu aktaran kurucuların önderliğinde yetişen öğretmenlerin yetiştirdiği (1) ve ilkokulun ardından seçilerek parasız yatılı olarak öğretmen okuluna alınan gençlerin erken yaşta başlanan eğitimle bu mesleği derinden özümsemeleridir (2). Oysa 1974 sonrası öğretmen liseleri öğrencilerine gerek yaşların daha büyük olması gerekse diplomalarının eğitim fakültelerine girişte ek puan sağlamaktan öte bir işlevi olmaması yüzünden mesleği aşılamakta başarılı olamamasıdır. (Eğitim fakültesi dekanlığı yaptığım 7 yıl içinde toplu olarak yüzleştiğim yüzlerce öğretmen lisesi öğrencisi arasında öğretmenliği birinci planda hedefleyenlerin oranı yüzde onu geçmiyordu.) Dahası, özellikle de sınıf öğretmenliği dışındaki alan öğretmenliklerinde, öğrencilerin alan derslerinde başarılı olamasalar bile daha çok önem verilen eğitim derslerinden aldıkları notlarla mezun edilmektedirler. Bu, “Öğretmen Okulları”nın kendilerinden çok, bunların etkin oldukları dönemlerdeki “yüksek öğretmen okulu” uygulamasının zaafa uğratılmasıyla” ilişkili olup kitapla ilgisizdir. Bu husus Eşme’nin “Yüksek Öğretmen Okulları, BilgiBaşarı, 2003” adlı kitabının konusudur. Öğretmen liselerinin 2014 yılında kapatılması ise yukarıda söylediklerim açısından kayıp sayılmazsa da bunun yanı sıra ilkortaöğretimde yapılan diğer düzenlemeler (!) ülkemizin geleceğini karartacak gibi görünüyor. Yukarıda İstanbul Öğretmen Okulu’nun tarihinin çok kısa bir özetini verirken, kendimi tutamayıp öğretmen eğitiminin “gelişmesinin” özüne ilişkin görüşlerimi de aktardım. Kendisi de İstanbul Öğretmen Okulu mezunu olan yazar kitapta tüm bu kurumları, gerek ayrıntılı arşiv taramaları gerek yaşayan öğretmen ve mezunlarıyla bire bir görüşmelerle derinlemesine sunmakta ve okuyucuyu ibret dolu bir geziye çıkartırken kurum(lar)ı yapıları, yöneticileri ve öğretmenleriyle canlandırmaktadır. Tüm öğretmenlere ve aydınlara gönülden salık veririm. R. Ömür Akyüz *) Birincisi, yıkma anlamındaki “hedme”den, ikincisi ise hizmet eden anlamındaki “hademe”den. **) Ben olsam: Fikir ordusu çaba ordusu, kararlılık ordusuyuz biz, Bilgisizliğin, gecenin yıkıcısı, bilimin hizmetçisiyiz olarak Türkçeleştirirdim, Bezirci bütün marşşiirde genel anlamı korumuş ama ifadeyi bozmuş. lı uzay aracının kısaltılmışı. Önümüzdeki on yıl için projeye 20,8 milyon Ruble (yaklaşık olarak 300 milyon Avro) ayrıldı. Bu yüzden denemeler 2029 veya 2033 yılından önce tamamlanamayacak. Test evresinde Zilkovski Akademisi’nden Andrej Ijonin’e göre en az üç ila dört insansız uçuş olacak. Daha çabuk zayıflamak için yağı mı yoksa karbonhidratları mı azaltmak gerekir? Bu diyetisyenler ve beslenme uzmanlar arasında her zaman tartışılan bir konu. Amerika’da gerçekleştirilen son bir araştırma yeni bilgiler sundu. İki yöntem de işliyor ancak yağı azaltanlar daha fazla beden yağı kaybediyor. Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüsü araştırmacıları iki yöntemi 19 katılımcıda test etmişler. Araştırma iki aşamada gerçekleştirilmiş. Günlük kalori miktarı 1900’e düşürüldükten sonra birinci aşamada karbonhidratlar, ikincisinde yağ azaltılmış. Diyet sırasında oksijen alımı, karbondioksit ve azot atılımı, beden ağırlığı ve beden yağı ölçülerek takip edilmiş. Patates, ekmek vb. azaltan katılımcılar birkaç gün sonra ortalama olarak 1.85 kilo zayıflamışlar. Fakat bunun sadece 245 gramı beden yağıydı diyor araştırmacılar. Yağı azaltan katılımcılar ortalama olarak 1.3 kilo zayıflarken, 460 gram beden yağından kurtulmuş. Peki niçin? Düşük karbonhidratlı diyetlerde daha çok su kaybediliyor. Ama şişmanlıkla mücadelede yağın kaybolması daha önemli diyor uzmanlar. Düşük yağlı diyetler daha çabuk zayıflatıyor Kanada’daki uzay teknolojileri firması Toth Technology, stratosfere ka dar yükse len 20 km’lik şişirilebilir bir asansör projesi için patent aldı. 230 metre çapındaki kule, astronotları ve yükleri taşıyarak, uzay uçuşları masrafını üçte bir oranında düşürecek. Kule gaz veya havayla doldurulan ayrı ayrı bölmelerden oluşuyor. Kuledeki halkalar, dalgalanmayı dengeleyerek, yapının devrilmesini önleyecek. Astronotlar ve yükler asansörle kulenin tepesindeki bir platforma taşınacak. Buradan ise yolculuk mekiklerle devam edecek. Mekiklerle uçulacak yol kısalacağı için yüzde otuz oranında daha az yakıt harcanacak diyor firma. Hesaplı uzay uçuşları dışında kule başka avantajlar da sunabilecek: Kuleye elektrik üreten rüzgâr türbinleri monte edilebileceği gibi bilim insanlarına da yükseklerde deneyler yapma olanağını verebilir. Kule öte yandan telekomünikasyon endüstrisi ve uzay turizmi için de ilginç olabilir. Uzay asansörü aslında yeni bir fikir değil. Rus araştırmacı Konstantin Ziolkovski 19. yy’ın sonunda uzay kulesiyle ilgili fikrini açıklamıştı. Araştırmacının bu fikri daha sonra bilim kurgu filmi yönetmenlerinin ilham kaynağı oldu. Amerikan uzay ajansı NASA ise 11 yıl önce bu alanda araştırmaları başladı. Bir Japon yapı firması da uzay asansörleri üzerinde çalışıyor. Uzaya şişirilebilir asansör Yaralı gergedana, fil derisi nakli Rusların Ay yol culuğu programı aksadı. Rus uzay ajansı Roskosmos’un iddialı programları ülkedeki ekonomik kriz nedeniyle su düştü. Rusların 2033 yılından önce Ay inme şansları yok gibi. “PPTK2” geliştirme projesinin fonları yarı yarıya düşürüldü ki bu da Ay yolculuğu ve iniş yeriyle ilgili çalışmaları iki ila üç yıl uzatır deniyor Roskosmos açıklamasında, PPTK2 yeni bir insan Ruslar 17 yıldan önce Ay’a inemeyecek Güney Afrika’daki avcılar tarafından yaralanan gergedana fil derisi nakledildi. Güney Afrikalı veteriner Johan Marais’in açıklamasına göre ilk kez bir fil derisi bir gergedanın tedavisinde kullanılmış. Dişi gergedan birkaç hafta önce KwazuluNatal’ın güneyinde saldırıya uğramıştı. Avcılar, Asya’da geleneksel tıpta kullanılan gergedan boynuzunu kesmiş ve yavrusunu da öldürmüşlerdi. Deri, doğal yolla ölmüş bir file aitti. Nilgün Özbaşaran Dede [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle