Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Mimari CBT 1475/26Haziran 2015 9 Dünyanın geleceği organik mimaride Mimarlığı kimya ile buluşturan ve çevreci çözümler üreten İngiliz bilim insanı Rachel Armstrong’a göre, kentleri küresel tüketim alanları olmaktan çıkarmak mümkün.. Özlem Yüzak M imarlığı kimya ile buluşturan ve çevreci çözümler üreten yenilikçi tasarımcı ve bilim insanı Rachel Armstrong’a göre, içinde bulunduğumuz çağa damgasını vuran internet ve biyoteknoloji devrimleri ile yaşanabililir bir dünya yaratmak mümkün. Geberit firmasının düzenlediği “Ekolojik Çağda Mimarlık için Yeni Gelecekler” konulu etkinliğine konuşma yapmak üzere İstanbul’a gelen Armstrong ile buluştuğumda, kendimi bir anda farklı bir dünyanın içinde buldum. Kendini onaran mimari, yaşayan mimari gibi yeni kavramlardan 100 yıl içinde, dünyanın yörüngesinde yol alan mürettebatlı bir yıldızlararası aracın yapımını harekete geçiren Icarus Interstellar grubunun Persepholis projesine kadar... Sentetik biyoloji, canlı sistemlerin rasyonel mühendisliği ve akıllı kimya gibi gelişmiş yeni teknolojileri kullanarak binalar ve doğal çevre için sürdürülebilir çözümler üreten bir bilim insanı Armstrong. İngiltere’de Greenwich Üniversitesi’nde sentetik biyoloji ve mimari üzerine ders veri yor ve AVATAR projesinin (Advanced Virtual and Technological Architectural Re search) yöneticilerinden. Deneysel projesi Future Venice’de Venedik kentini aynı zamanda hem “batmaktan” hem de plastik atıklardan kurtarabilecek bir yeni malzeme üzerinde çalışıyor. İlginç bir bilim kadını Amstrong, tıp doktoru aslında. Cambridge Üniversitesi’nden birincilikle mezun olduktan sonra uzun süreli tutkusu olan evrimsel süreçler ve çevresel etkiler üzerine yaptığı çalışmalarıyla tanınıyor. Daha üniversitede öğrenci iken Hindistan’da cüzzam hastaları ile ilgili bir çalışmaya katıldığını ve uzuvlarını kullanma sorunu yaşayan bu insanların yaşamlarını kolaylaştırmak için çok basit tekniklerle yaptığı araç gereçlerden çok etkilendiğini anlatıyor. “Yaşam bilimlerini mühendislikle, doğa ve teknoloji ile harmanlamak en büyük tutkum oldu daima. O dönemde bunu en iyi buluşturan alan olarak tıbbı görmüştüm ama hiçbir zaman tek bir disipline bağlı kalmak gibi bir isteğim olmadı” diyen Armstrong biyoloji sistemler ile mimari arasındaki ilişkiye odaklanmayı seçtiğini söylüyor. “Bizim yaşamımız için en büyük tehdit, durağan olmayan bir dünyada değişime olan dirençtir. Mimarlık ne zaman doğayla bağlantılı ve izole edilmemiş olursa, ancak o zaman gerçekten sürdürülebilir olabilir” diyen Armstrong, doğanın kendi teknolojisini anlayabilmenin ve yaşam alanlarımızı oluştururken bunun dikkate almanın şart olduğunu vurgulayarak şu örneği veriyor: Doğanın kendi enerjisini temin etmek için insana gereksinimi yok; biz de doğayı içselleştirek teknolojinin daha ekolojik türlerini geliştirebiliriz. Venedik kentini yakın gelecekte batmaktan kurtaracak çevreci projeler ve protocell teknolojisi üzerinde çalışan Armstrong’a göre bu şehri kurtarmak için durağan maddelerin kullanıldığı mimari tarzından vazgeçmeli ve kendini yenileyen yapılara yapmalıyız. Amstrong şu bilgileri de paylaşıyor: KENDİNİ ONARABİLEN MİMARİ... “Her yıl binaların bakım ve onarımına o binanın inşaat maliyetini yüzde 2 ya da 3’ ü gibi bir rakamı ayırıyoruz. Bina yaşlandıkca bakım harcamaları da artıyor. Oysa kendini onarabilen sistemlerle çok büyük tasarruflar elde edilebilir. “Beton, yüksek derece emici güce sahip polimer malzeme içeriyor. Bu yüzden kırılma olduğu zaman su içeri giriyor ve bu polimer malzeme şişerek çatlağın içine daha fazla su girmesini engelliyor ve kırılan bölgeyi kapatıyor.’’ Aslında tüm bunlar daha doğrusu yaşayan kentler ve kendini onarabilen mimari “Persephone” projesinin de temelini oluşturuyor. Kapadokya’dan esinlenen tasarımıyla sentetik topraktan üretilmesi planlanan uzay gemisi Persephone projesi İngiltere, ABD, İtalya ve Hollanda’dan bilim insanlarından oluşan 13 kişilik bir ekibin çalışması ve Armstrong da ekibin üyelerinden “üzerinde çalıştığımız bu dünya gemisinde insanların seyahatleri boyunca ihtiyaç duydukları iç mekanı içermekte. Aşağıdan yukarıya doğru büyüyen topraktan oluşan bir şehir insan ırkını kurtarabilir” diyor. Kısaca, proje ile Türkiye’nin coğrafi konumunu avantaja dönüştürerek, küresel pazarlara eklemlenmesi hedefleniyor. 33 bin doları aşan kişi başına gelir düzeyi ile orta gelir tuzağından, bilim ve teknolojide gerçekleştirilecek atılımlarla da orta teknoloji tuzağından çıkılması öngörülüyor. Projenin son derece iddialı hedeflerini sayısal olarak özetleyen tablo incelendiğinde, 2 milyon 200 bin kişiye yeni istihdam yaratılarak işsizliğin önemli ölçüde azaltılması amaçlanıyor. Kalifiye işgücünün yetiştirilmesine özel bir önem verildiği, bu çerçevede 50 bin doktoralı kalifiye işgücü ile kendi teknolojisini üreten bir ekonominin yaratılması öngörülüyor. Proje ile yıllık 147 milyar dolar düzeyinde bir katma değerin hedeflenmesi Türkiye’nin orta gelir tuzağından kurtulması ve gelişmiş ülkelere yakınsaması açısından son derece önemli bir hedef. Sonuç olarak, spekülatif yönlü büyüme modelinin reel ekonomi/kalkınma üzerinde yarattığı tahribatlar göz önüne alındığında, “Merkez Türkiye, Ekonomik Yükseliş Projesi”nin bölgesel eşitsizlikleri dengelemek yanında, istihdam başta olmak üzere, yüksek katma değer üreten sektörler temelinde, Türkiye’nin kalkınmasında yeni bir eşiği temsil ettiğini özellikle vurgulamak gerekiyor. güçlü bir parçası olmak istiyoruz... Demiryoluyla, Kapsadığı Dönem 20 yıl (20152035) karayoluyla, havayoluyYatırımın Maliyeti 200 milyar dolar. 40 milyar doları kamu tarafından altyapı yatırımları için üstlenilecek, la, denizyoluyla küresel Yatırımın Maliyeti 160 milyar dolarını özel kesim üstlenecek. sisteme Türkiye entegre Yat. Geri Bağlantı Etkisi 117 milyar dolar. olacaktır bu projeyle… Yatırımın Finansmanı Avrupa Yatırım ve Kalkınma Bankası, Asya Kalkınma Bankası vb fonlar... Türkiye’nin en temel soruÖngörülen İstihdam 2 milyon 200 bin kişi. nu orta gelir tuzağından Öngörülen Kişi Başı Gelir 33 bin 323 dolar. çıkmak. Orta gelir tuzaÖngörülen Gelir Yıllık 147 milyar dolar katma değer ğına yakalandık buradan Öngörülen Sektörler Lojostik ve depolama işlevi yanında yüksek teknolojilere dayalı bir kalkınma/üretim modeli, çıkmak istiyoruz. Sadece Öngörülen Sektörler Ulaştırma, enerji ve iletişim altyapılarında yeniden yapılanma. orta gelir tuzağı değil, Öngörülen Pazar Büyüklüğü 58 ülkeye, 1,5 milyar nüfusa ve 21,6 trilyon dolarlık Pazar amaçlanıyor. bizim aynı zamanda orta Eğitim Her yıl 15 bin üniversite mezunu yurt dışına doktora eğitimi için gönderilecek, teknoloji tuzağından da Eğitim 50 Bin doktora yapmış kalifiye işgücünün ArGe, çıkmamız gerekiyor. Bu Eğitim bilim merkezlerinde ve sanayide çalışması hedefleniyor merkez iki alanda da bize Merkez İşlevi Anadolu’nun merkez işlevi görmesi sonucunda ulaştırma maliyetlerinde büyük bir güç verecektir. (en az %15%20) gibi önemli düşüş öngörülüyor. Türkiye orta gelir tuzağınKaynak: Sunumdan hareketle oluşturuldu. dan çıkacak, kişi başına gelir 33 bin 323 dolara Karşımızda son derece iddialı ve yük MERKEZ TÜRKİYE çıkacak, orta teknoloji tuzağından da sek katma değer üreten sektörler temelinde PROJESİ’NİN HEDEFLERİ kurtulacağız. Çünkü teknoparklar buraülkenin üretim yapısını değiştirmeyi hedefProje neyi amaçlıyor?. Sunumdan ak da olacak, dünyanın bilim insanları buleyen, projenin de ötesinde, yeni bir kalkıntaralım: raya gelecek. Onlara çok önemli avanma paradigması söz konusu. tajlar sağlayacağız. Mega kent için özel “Bu projeyle biz şunu amaçlıyoruz… Azgelişmişliği yüksek teknolojiler ve yasa çıkaracağımızı söyledik. Özel bir 4.5 saatlik bir uçuş mesafesinde 58 ülke kalifiye işgücü ile aşmayı hedefleyen yeni yasayla yönetilecek burası. Özel yasa ye ulaşıyoruz. 1.5 milyar nüfusa ulaşıyo bir yaklaşım var karşımızda… Zira hedefçıkarmamızın temel nedeni burayı bir ruz. 21.6 trilyon dolarlık bir ekonomiye lenen sektörler ve sabit yatırımların nicel dünya markası haline getirmektir. Bu böl ulaşıyoruz 4.5 saatlik bir mesafede. Hiç büyüklüğü göz önüne alındığında, proge için, bu kent için özel teşvikler getire bir ülkeye nasip olmayacak olağanüstü je sadece bir kenti ya da bölgeyi değil, ceğiz, özel yönetimler getireceğiz. Sesi bir avantaj. Ama bu avantaj bugüne ileri ve geri bağlantılar ile Türkiye’nin kalkınmasını etkileyecek dinamiklere sa kadar hep göz ardı edildi. Biz bunu ya olan, ürünleriyle dünyaya ses veren bir kalamak istiyoruz…Küresel ekonominin kent haline dönüştüreceğiz.” hip…(Bkz. Tablo). Tablo: Sayılarla “Merkez Türkiye, Ekonomik Yükseliş Projesi”