Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Son Araştırmalardan CBT 1475/26 Haziran 2015 7 Kitap Bilgiyle Sohbet Popüler Bilim Yazıları Celal Şengör – Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Ülkemizin evrensel nitelikli bilim insanı, dergimizde yıllarca başarıyla düzenli yazılar yazan Prof. Dr. Celal Şengör, dev bir eseriyle karşımızda. Çoğu dergimizde yayımlanan popüler bilim yazılarını ve daha fazlasını, 7 bölümde bir araya getirdi: Bilim Tarihi, Bilim Felsefesi, Popüler Bilim Yazıları, Bilim Sosyolojisi, Eğitim, Nekrolojiler ve Anı Yazıları, Kitap tanıtımı. 770 sayfalık dev kitapta konular aynı zamanda resim ve grafiklerle desteklenmiş. Bu kitabı edinin. Öyle bir okuyuşta birilebilecek bir kitap değil. Ama başucunuzda duracak ve zamana zaman içinde gezinerek çeşitli başlıklar arasında ilginç bulacağınız veya ihtiyaç hissettiğiniz bir konuyu okuyacaksınız. Şengör kitabını Prof. Dr. Ekrem Akurgal’ın anısına itfah ediyor: “Bilimin ve insanlığın bekasının, ancak ve ancak bilimin halka anlatılmasıyla mümkün olabileceğini bana öğreten muhterem ve sevgili hocam ve dostum..” Kitap pek çok konuda olduğu gibi, bilim tarihiyle de ilgili çok temel fikirleri ve konuları işliyor. Şengör kitabındaki yazılarıyla, aynı zamanda bir fikir kitabı. Bilimle ilgili, bilimin olağanüstü serüveni ile birlikte kilometre taşlarında dolaşıyor. Bebekler ve küçük çocuklar gülmeyi çok sever ve bunu günde ortalama 400 kez yapar. Yetişkinler gülen bebekleri görünce büyük keyif alırlar ve onlara güldürmek için yeni yeni şaklabanlıklar yapar. Paris Descartes Üniversitesi’nde Rana Esseily ve ekibi tarafından gerçekleştirilen bir araştırma, gülmenin küçüklere sadece zevk vermediğini aynı anda yeni bilgileri öğrenmeyi de kolaylaştırdığını buldu. Çocuk yuvalarında ve okullardaki daha büyük çocuklar için içerikleri daha eğlenceli bir şekilde sunmanın, motivasyonu, algılamayı ve hatırlama yetisini iyileştirerek öğrenmeyi kolaylaştırdığı zaten biliniyordu. Şimdi bu etkinin çok daha erken yaşlarda ortaya çıktığı anlaşıldı. Araştırmacılar bir buçuk yaşında olan 53 bebeğe farklı oyun oyuncaklarla uyguladıkları deneylerde, gülmenin iki yaşından önce bile öğrenme üzerinde olumlu etkiler yaptığını gördüler. dı. Kentin Xochimilco bölgesindeki kanallar bu türün tek doğal yaşam alanıdır. Araştırmacılar şimdi refüjler kurarak, bu tuhaf görünümlü hayvanları düşmanlarından ve kirlenmiş sudan korumak istiyor. Ayrıca UNAM Yüksekokulu’nun yerleşkesinde koruma alanında da yeni sağlıklı bir popülasyon yetiştirilecek. 2013’te gerçekleştirilen sayımlarda Xochimilco bölgesinde kilometrekarede sadece 0,3 Axolotl’ın yaşadığı ortaya çıkmıştı. Oysa on beş yıl önce bu sayı altı bindi. Bu da yüz yıllar boyu laboratuarların kutsal hayvanı olarak kabul edilen türün tehdit altında olduğu anlamına geliyor. Axalotl’ı tanrıları Xolotl’ın çocuğu olarak saygı gösteren Aztekler bu hayvanı gurme yiyecek olarak da tüketiyorlardı. Biyologlar, Axolotl’ın uzuvlarını, hatta kalp, beyin veya sırt omuriliğini kendi kendilerine yenileyebildiklerini öğrenince, laboratuvarda araştırma amaçlı olarak yeni popülasyonlar üretilmişti. Mizah, öğrenmeyi kolaylaştırıyor mu? nının yardımıyla, maddeye zarar vermeden örnekler ayrıştırmışlar. Bu örnekleri kitle spektrometreyle incelediklerinde şimdiye dek yok olması gereken proteinleri görmüşler. Aslında bunlar yoğun çekirdekli yuvarlağımsı yapılardı ve günümüzde yaşayan Emuların kırmızı kan küreciklerine benziyordu. Mikroskobik görüntülerde ise çubuk biçimli yapılar da fark edilmiş. Alman Cihadı ve Ermeni Sürgünü Kerem Çalışkan, Remzi Kitabevi Gazeteci ve deneyimli arkadaşımız Kerem Çalışkan “100.Yılında Ermeni Sürgünü’nün Perde Arkası”na bakıyor ve bu sürgünde Alman devletinin Doğuya açılma politikasını görüyor. O dönemde Almanya geç kalmış bir emperyalist olarak, Hindistan’a gitmek için Anadolu’dan yolu açıyor. Tam o dönemde Bağdat demiryolu Alman projesi olarak gündemde. Bu demiryolu Hindistan kapılarını zorlayacak ve orada egemen güç İngiltere ile rekabet edecek büyük bir Doğu’ya açılma politikasının bir aracı. Rusya ve Ermeni’lerin Doğu ve Güney Anadolu ile ilgili girişimleri ve politikaları, Almanların bu politikalarını akamete uğratacak bir olay olarak görülüyor. Almanların bu sürgünde büyük bir özendirici politikalarını belgeleriyle gündeme getiriyor Çalışkan. Ermeni sürgünü tartışmalarında gündeme hiç gelmeyen bir tabloyu gündeme getiriyor Çalışkan. Okunmalı. Dinozorların gerçekte ne şekilde göründüklerini bulmak için paleontologlara milyonlarca yıl sonra üzerinde çalışacakları pek bir şey kalmadı. Rekonstrüksiyonlar genelde kötü korunagelen fosil kemiklere göre yapılıyor. Mesela ilkel sürüngenlerin rengi şimdilik çizerlerin fantezilerine kalmıştır. Dinozorların görüntüleri ve yaşam biçimleriyle ilgili önemli ipuçları aslında organik kalıntılardan elde edilebilirdi. Fakat araştırmacılar bunlara ancak ender olarak rastlanan istisna buluntularla ulaşabiliyorlar. Sonuçta proteinler normal durumda dört milyon yıl içinde tamamen bozulur.. Nature Communications dergisinde İngiliz araştırmacılar tarafından sunulan bulgular bu yüzden büyük bir heyecan yarattı. Londra Kraliyet Koleji’nden Sergio Bertazzo ve Susannah Maidment, 75 milyon yıllık dinozor kemiklerinin sekizinde saptadıkları biyolojik izleri, kan hücreleri ve kolajen lifleri olarak tanımladı. Kaburga, kalça ve bacak kemikleri on yıl kadar önce Kanada’da topraktan çıkarılmış ve o zamandan bu yana Londra Doğa Tarihi Müzesi’ndeki Sternberg ve Cutler Koleksiyonunda saklanıyordu. Bertazzo ve ekibine özellikle de bir pençe çok verimli sonuçlar vermiş. Bilim insanları bir iyon ışı 75 milyon yıllık dinozor kan hücreleri Everest Dağı kaydı China Daily gazetesindeki habere göre dünyanın en yüksek dağı olan Everest’ın kuzeydoğu sırtı Nisan ayındaki depremin etkisiyle üç santimetre kadar güneybatıya doğru kaymış. Çin Kartografya Dairesi’nin raporunda dağın sürekli hareket halinde olduğundan söz ediliyor. Geçen son on yılda dağ toplam olarak kırk santim kadar kuzeydoğuya “taşınmış”. Ayrıca aynı zaman sürecinde üç santim kadar da dikleşmiş. Everest dağındaki son kayma, rapora göre 25 Nisanda Himalayalar’ı 7,8 şiddetinde sarsan depremde yaşanmış. 12 Mayısta meydana gelen 7,3 şiddetindeki ikinci depremde ise kayma yaşanmamış. İlk sarsıntıda muazzam bir çığ ana kampın üzerine düşmüş ve on sekiz kişinin ölümüne neden olmuştu. Çin ve Nepal’daki yetkililer bunun üzerine bu yıl içindeki tüm gezileri iptal ettiler. Nepal’da iki depremde 8.700’ün üzerinde insan yaşamını yitirmişti. Nilgün Özbaşaran Dede nilodede@hotmail.com Bebeklerin Ahlaki Yaşamı İyiliğin ve Kötülüğün Kökenleri Poul BloomVerita Yayınları Ünlü seri katil Ted Bundy de bir zamanlar bebekti, şiddet karşıtlığı ile tanılan Mahatma Gandi de.. Peki, bebeklerden sosyopatlar yaratan “karanlığın” ya da empati ve merhamet duygularıyla dolu insanlar yaratan ‘aydınlığın’ kökenleri nerede aranmalı? İyiliği ve kötülüğü içimizde eşit biçimde mi barındırıyoruz? Paylaşımcılık, eşitçilik, fedakârlık gibi olumlu özelliklerimiz ve acımasızlık, saldırganlık, kıskançlık gibi olumsuz özelliklerimiz doğuştar mı gelir, sonradan mı edinilir? Onlara doğrudan zararı dokunmayan ‘yanlış davranışlar’ hem bebekleri hem de yetişkinleri neden bu denli öfkelendiriyor. Yale Üniversitesi’nde psikoloji profesörü olarak görev yapan Paul Bloom, Bebeklerin Ahlaki Yaşamı’nda bu sorulardan yola çıkarak, ahlakın, ahlak algısının ve ahlaki dürtülerin evrimsel kökenlerine ışık tutmayı amaçlıyor. Bloom bu kitabında konu üzerine gerçekleştirilmiş şaşırtıcı deneylerden, araştırmalardan ve çalışmalardan yararlanıyor ve ortaya hayli ilgi çekici sonuçlar çıkıyor. Sonuçta hatırlamakta yarar var; “Bizler iki ayağı üzerine doğrulmuş maymunlarız, gökten inmiş melekler değil”