17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sağlık CBT 1475/26 Haziran 2015 17 Çocuklarda Aşılamanın Önemi Aşılama ile dünyada birçok ülkede çocuk felci, difteri, boğmaca, tetanoz, kuduz, kızamık, kızamıkçık, kabakulak ve hemofilus influenza tip b gibi hastalıklar kontrol altına alınmış, çiçek hastalığı yeryüzünden yok edilmiştir. Buna karşın günümüzde hâlâ aşı oranlarındaki düşüklük nedeniyle her yıl 5 yaş altında 1.4 milyon çocuk aşı ile önlenebilir hastalıklardan ölmektedir. Dr. Hülya Çelik VKV Amerikan Hastanesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü Ü lkemiz aşılama tarihinde önemli bir yere sahiptir. Atalarımız aşılamayı Orta Asya da Çinlilerden öğrenmiş ve göç ettikleri yerlere çiçek hastalığına karşı korunmayı amaçlayan uygulamayı da taşımışlardır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde İstanbul’da çiçek hastalığı geçiren kişilerin derisindeki veziküllerden alınan sıvı, kurutularak hastalığı geçirmemiş kişilerin iğne ile çizilmiş derileri üzerine sürülmekteydi. Variolasyon adı verilen bu işlem 1718 yılında o sırada İngiltere Başkonsolosu eşi olan Lady Montagu’nun Londra’daki doktor arkadaşlarına yazdığı mektuplarla Batı dünyasının bilgisine sunulmuştur. 1774 yılında Benjamin Jesty adlı çiftçi ineğindeki vezikülden aldığı sıvıyı kendi çocuğuna inoküle etmek şeklinde uygulanmıştır. Bu işlemi 1796 yılında bilimsel olarak yapan Edward Jenner ise aşılamanın kurucusu kabul edilir. Aşılama çalışmaları Edward Jenner´den daha eskilere dayanır. 7. yüzyılda bazı Hintli Budistler yılan zehri içerek onun etkilerine karşı bağışıklık geliştirmeye çalışmışlardır. kızamık, kızamıkçık, kabakulak ve hemofilus influenza tip b gibi hastalıklar kontrol altına alınmış, çiçek hastalığı yeryüzünden yok edilmiştir. Buna karşın günümüzde hala aşı oranlarındaki düşüklük nedeniyle her yıl 5 yaş altında 1.4 milyon çocuk aşı ile önlenebilir hastalıklardan ölmektedir. HANGİ HASTALIKLARA KARŞI UYGULANIYOR? Çocuklarda aşılama gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde çok etkili, maliyetyarar hesapları göz önüne alındığında yararları maliyetin çok üzerinde koruyucu bir halk sağlığı hizmetidir. Çocuklarda aşı uygulaması üç amaçla yapılır. Çocuğu ciddi yan etkileri ve ölüm riski olan hastalıklara karşı korumak ilk amaçtır. İkinci amaç, aşılama oranlarını yükselterek toplumda bulaşıcı hastalık salgınlarını önlemektir. Üçüncü amaç, yaygın aşılama ile toplum düzeyinde bağışıklık sağlanması, toplumda aşılanması olanaksız ve hastalık nedeniyle aşılanamayan çocukların korunmasını sağlar. Bağışıklık denilince, enfeksiyon hastalıklarından korunma anlaşılır. Aktif ve pasif olmak üzere iki yolla kazanılabilir. Aktif bağışıklık ya hastalık geçirilmesi ile ya da aşılarla sağlanır. Pasif bağışıklık ise diğer insanlar ya da hayvanlardan antikorların alınması ile sağlanır. Anneden bebeğe plasenta yolu ile antikorların geçmesi, kan ve kan ürünleri verilmesi pasif bağışıklık sağlayan durumlardır. Aşılama ile dünyada birçok ülkede çocuk felci, difteri, boğmaca, tetanoz, kuduz, AŞI UYGULAMASININ AMAÇLARI Ülkemizde geçen yıllarda GBP içinde difteri, boğmaca, tetanoz, tüberküloz, poliyomiyelit, hepatit B ve kızamık olmak üzere 7 hastalığa karşı aşı uygulanmaktaydı. Kızamıkkızamıkçıkkabakulak (KKK) ve Hemophilus influenza tip b (Hib) aşısının aşı takvimine eklenmesiyle birlikte 10 hastalığa karşı çocukların korunması mümkün hale gelmiştir. • Doğumda: Hep B • 1.ay:Hep B • 2.ay: DBT,İPA,HİB,KPA,BCG • 4.ay: DBT,İPA,HİB,KPA • 6.ay: DBT,İPA,HİB,KPA,OPA,Hep B • 9.ay:Kızamık • 12.ay:KKK, Suçiçeği,KPA • 18.ay:DBT,OPA, Hep A • 24.ay:Hep A • İlköğretim 1.sınıf:KKK,DBT,İPA • İlköğretim 8.sınıf: Td • Rotavirus: 612. Haftalardan başlayarak 410 hafta ara ile 3 doz • Meningokok: 912 ay arasında 3 ay ara ile iki doz, 1 yaşından sonra tek doz • HPV: 926 yaş arasındaki kızlarda 0,2,6 ay aralıkla 3 doz AŞILARIN YAN ETKİLERİ Aşı sonrası görülen yan etkiler yerel, sistemik ya da alerjik olabilir. Yerel tepkimeler genellikle sık görülen buna karşın ağır olmayan tepkimelerdir. Ciddi alerjik tepkimeler ise en az görülen ancak en ağır olan tepkimelerdir. Yerel tepkimeler daha çok ağrı, şişlik ve kızarıklık şeklindedir. Aşının tipine bağlı olarak %50 olguda görülebilir. Yerel tepkimeler daha çok inaktive aşılardan sonra, en sık olarak da adjuvan içeren aşısından sonra ortaya çıkar. Genellikle aşı uygulamasından birkaç saat sonra görülür ve kendiliğinden geçer. Bazı durumlarda yerel yan etkiler çok şiddetli olabilir. Aşırı duyarlılık tepkimesi ya da Arthus tepkimesi olarak da bilinen bu durum (alerjik değil) daha çok tetanoz ve difteri aşılarından sonra ortaya çıkar. Bu durum genellikle fazla dozlarda toksoid uygulanmasından sonra oluşan yüksek antikor titrelerine (antijenantikor kompleksi) bağlı oluşur. Genel olarak, DBT aşıları için iki kesin kontrendikasyon vardır: Daha önceki aşı sonrasında görülen ağır alerjik yanıt ve yedi gün içinde ortaya çıkan ansefalopati.Bunlardan başka, ilerleyici nörolojik hastalığı olanlara da boğmaca aşısı yapılmamalıdır. DBT aşısı için kontrendikasyon oluşturan durumlar aynı zamanda DBaT (difteri aselüler boğmaca tetanoz) aşısı için de kontrendikasyon oluşturur. Polio canlı aşı uygulanan kişide ya da onun yakın çevresindekilerde çok nadir olarak aşıya bağlı paralizi gelişebilir. Bu komplikasyon 19 milyon dozda bir belirtilmektedir. Aşıdan sonra 6 hafta süre ile aşı virüsü dışkı ile atılabilir. İnaktif polio aşısından sonra nadiren anaflaksi ya da Guillain Barre geliştiği bildirilmiştir. Kızamık, kızamıkcık, kabakulak aşı reaksiyonu, aşılananların % 515’inde, 611 gün sonra, 13 gün süren 390C ve üzerinde ateş ve az oranda döküntü görülebilir. Aşıya bağlı geçici trombositopeni yapabilir. Suçiçeği aşıdan sonra %2030 oranında aşı yerinde hassasiyet, kızarıklık ve ateş görülebilir. Aşılananların % 410 da ilk 30 günde döküntü ortaya çıkabilir. BCG aşısından 26 hafta sonra aşı uygulanan yerde 10 mm çapında kırmızı bir papül oluşur. 23 hafta içinde apse ve ülser gelişebilir. İyileşme 412 haftalık bir süre alır. Annelere bu normal reaksiyon olduğu anlatılmalı. GRİP AŞISI: Milyonlarca insanın 1 yıl içinde bu hastalığa yakalandığı ve özellikle çocukların ve de yaşlıların ciddi biçimde etkilendikleri düşünülürse grip aşısının gerçekten gerekli olduğu ortaya çıkar. Grip aşısı uygulandığı insanlarda % 70 ile % 90 oranında gribe karşı bir bağışıklılık sağlar; % 10 ve % 30 arasında da herhangi bir etkinlik göstermeyebilir. Bu kişinin burada verilen aşıya karşı bağışıklık oluşturabilme yeteneğiyle ilişkilidir. Bize o yıl için uygulanan grip aşısı, son bir yıl içinde gelişmiş grip virüslerine karşı oluşturularak hazırlanmış grip aşısıdır. Ancak o yıl için etkili olabilir; bir sonraki yılda grip virüsü değişik bir yapıya bürüneceği için yeniden grip aşısına gereksinim vardır. Grip aşısı grip virüsüne karşı korunmak isteyen herkese karşı uygulanabilir ama özellikle uygulaması gereken hastalık grupları şunlardır: Hamileler, 50 yaş veya daha yaşlı kimseler, kronik hastalığı bulunan kişiler, sağlık alanında çalışan doktor, hemşire ve sağlık personelin tümüne uygulanmalıdır. Grip aşısının domuz gribinden koruduğu henüz bilinmiyor. DOMUZ GRİBİ AŞISI: Pandemik İnfluenza A (H1N1) virüsünün neden olduğu domuz, kuş ve insan grip virüslerinin bir karışımı olarak karşımıza çıkmış olan yeni grip türüdür. Hastalığın klinik belirtileri mevsimsel gripten farklı değildir. Pandemik grip (H1N1) şu aşamada mevsimsel influenzadan daha ağır seyretmemektedir. Ancak hızlı yayılma özelliğine sahiptir. Mevsimsel influenzadan en önemli farkı toplumun büyük kesiminin daha önceden bu ve benzeri olan virüslerle karşılaşmamış olmasıdır. Bu nedenle dünya nüfusunun önemli bir kısmı hastalığa açıktır. Şu anda Türkiye’de var olan aşı, bir yıl öncesinin influenza virusüne karşı geliştirilen mevsimsel grip aşısıdır. YENİ AŞILAR: Adenovirüs, kolera, tifo, sıtma ve HIV/AIDS, yeni tüberküloz aşıları PNÖMOKOK: Son dönemde programa eklenen aşılardan pnömokok aşısı ile menenjitlerde % 8085, pnömonide % 20, akut otitis mediada ise % 6 oranında korunmanın mümkün olduğu bildirilmiştir. ABD’de aşının 2000 yılında ulusal aşı şemasına eklenmesinden dört yıl sonra ülkedeki bütün pnömoni vakalarının % 39 oranında azaldığı gösterilmiştir. Yine akut otitis mediada hesaplanan etkinlik % 6 iken, aynı sürede bütün otitis media vakalarında % 42.7 oranında azalma rapor edilmiştir. Akut otitis media hekimlerin en sık antibiyotik reçetesi yazdığı infeksiyondur. Akut otitis media nedenli antibiyotik reçetelerinde de % 42’lik azalma saptanmıştır. ROTAVİRÜS AŞISI: Gelişmiş ülkelerde rotavirüs ishallerinde % 74, ciddi ishal ataklarına karşı % 94 koruyuculuk sağladığı görülmüştür. Son dönemde kullanıma giren bir başka aşı da G1 insan rotavirüs suşu bulunduğu monovalan attenüe P[8]G1 (Rotarix ®) aşıdır. Üç aydan küçük bebeklerde yapılan geniş kapsamlı güvenlik çalışmalarında aşının ateş, kusma, ishal ya da diğer enterik infeksiyonlarda artışa yol açmadığı görülmüştür. Rotavirüs aşısının herhangi bir nedene bağlı ishalli hastalıklarda hastaneye yatışı da % 41 azalttığı bildirilmiştir. MENİNGOKOK AŞISI: Bu aşıda serogrup A, C, Y ve W135 polisakkaritleri difteri toksoidi, mutant difteri toksoidi (CRM197) veya tetanoz toksoidi ile konjuge edilmiştir. A grubu N. Menengijit salgınlara en sık neden olan gruptur. C grubu aşı İngiltere’de rutin kullanılmaktadır. Aşının çocuklardaki etkinliği % 4783 olarak bildirilmektedir, ergenlerde ve yetişkinlerde ise % 90’ın üzerinde immünojenik olduğu düşünülmektedir. Yan etkileri polisakkarit aşıdan biraz daha fazla ise de önemli yan etkileri nadirdir, GuillainBarre sendromu gelişen vakalar bildirilmiştir. Dokuz ay ile iki yaş arasında en az üç ay ara ile iki doz, iki yaşından sonra ise tek doz şeklinde önerilmektedir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle