22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 Son Araştırmalardan CBT 1471/29 Mayıs 2015 Astronomlar dev bir galakside yeni bir tür yıldız kümesi keşfetti. Gizemli yıldız sistemleri gerçi normal yıldız kümeleri gibi görünüyor fakat Garching Avrupa Güney Gözlemevi’nden (ESO) yapılan açıklamaya göre çok daha fazla kütleye sahipler. Hangi sınıfa ait oldukları bilinmeyen bu küre yıldız kümeleri, içlerinde beklenmedik oranda Karanlık madde veya yoğun kütleli kara delikler barınıyor olabilir. Küre yıldız kümeleri uzun bir süredir biliniyor. Bunlar galaksilerin yörüngelerinde dev küre biçiminde bir araya gelen yıldız kümeleridir. Evrendeki en eski yıldız sistemleri olan bu kümeler galaksilerin oluşumu ve gelişimi arasındaki tüm zaman sürecini yaşadı. Bu, yeni bir sınıfa ait küre yıldız Esrarengiz bir yıldız kümesi ğil.” Araştırma ekibi söz konusu elbiseyi ekranda dijital olarak kırmızıyeşil renklerle işleyince, resme bakan katılımcıların hepsi aynı renkleri görmüş. Gün ışığı ekseninde renk belirlemek insan gözü için gerçekten de zor. (resimde ortada görülen elbisenin orijinal halidir). nüansı diyor Giessen Üniversitesi’nden JustusLiebig. Sonuçlarını Current Biology dergisinde yayımlayan araştırma ekibi, deneylere katılanların genelde benzer renk tonları gördüklerini söylüyor. Fakat bunlar parlaklık karakteri açısından farklılık gösteriyor. Katılımcıların renk algısı çok açık maviden (neredeyse beyaz) ışıldayan maviye kadar uzanıyor. Elbise ayrıca sarı ve altın renginden koyu kahverengine kadar değişen renklerde de tasvir edilmiş. Ancak bu farklı renklerin yine de ortak noktaları var. Hepsi gün ışığı eksenindeki renk alanında yer alıyor. Güneşin durumuna göre gün ışığı mavimsi (öğlen) veya sarımsı (sabah ve akşam) rengi ortaya çıkarıyor. İnsan gözü normalde mavimsi veya sarımsı ışığı bilinçsiz olarak, algılanan resimden sorunsuz olarak filtre edebiliyor. Bu şekilde tüm insanlar aynı renkleri görüyor. Fakat bu durumda göz yine de renkleri doğru algılayabilmek için bir ipucuna ihtiyaç duyar, yani gün ışığı ekseninin dışında kalan renklere. Bunlar genelde sarımsı ve mavimsi renklerle kontrast oluşturarak, aydınlanma farklılıkları hakkında bilgi veren yeşil veya kırmızımsı vurgulardır. Ne var ki internete düşen elbisede ne yeşil ne de kırmızı renk var. Bu durumda izleyici tamamen bilinçsiz olarak iki varyantdan birini bakıyor. Dore ve beyaz renkleri algılayanlar, soğuk mavimsi ışık altında bulunan bir elbiseyi gördüler, diyor Prof. Karl R. Gegenfurtner. “Gözün hangi rengi algılayacağı izleyicinin elinde de Kulağımız gürültü yüzünden zarar görebilen hassas bir duyu organıdır. Bu duyu organımız, koruyucu bir mekanizmaya sahip. Çevremiz çok fazla gürültülü olduğu zaman işitme organımız iç “amplifikatörünü” kapatıyor. Ses yüksekliği uyumu arasındaki bağlantıyı, iç kulaktaki dış kıl hücrelerden beyin köküne uzanan sinir lifleri oluşturuyor (Nature Communications). New South Wales Üniversitesi’nden Gary Housley, memeliler hassas duyu yetilerini, salyangozun içindeki koklear yükselticisine veya kokleaya borçlular, diyor. Mesela düşük seslerde dış kıl hücrelerinin çok hızlı hare Kulağımız gürültüden korunuyor sorumlu. MOC sistemi gürültülü bir çevrede konuşulanları süzmede, gürültü kaynağını bulmada veya kulağı korumada önem taşıyor. Housley ve ekibi, işitme merkezine bilgilerin, yüksek ses basıncıyla nasıl ulaştığını araştırdı. Bu amaçta periferin proteinini üreten geni bulunmayan fareler yetiştirildi. Periferin, iç kulakta bir sinir düğümü olan Ganglion spirale’deki belli başlı sinir hücrelerinin yapılanmasında önemlidir. TipII hücreleri olarak isimlendirilen bu hücreler işitme siniri liflerinin sadece yüzde beşini oluşturur. Deneyler sırasında uzmanlar ilk önce bu hücrelere sahip olmayan farelerin de bu sinir hücrelerine sahip fareler kadar iyi duyabildiklerini tespit etti. Fakat aniden ortaya çıkan gürültülerde sadece TipII hücrelerine sahip fareler tepki göstererek, koklear yükselticiyi baskıladı. Housley ve ekibi daha iyi koklea implantı yapılabileceğini sanıyor. kümesi ESO’nun kuzey Şili’deki Çok Büyük Teleskopu ile keşfedildi. Araştırmacılar Centaruris A isimli eliptik bir galaksiyi gözlemledi. Centaruris A, Samanyolu’muzun en yakınındaki dev galaksidir. Centaurus A’daki küre yıldız kümelerinin bazılarında astronomlar ender bir fenomenle karşılaştı. Gökcisimleri parlaklıkları gereğince olmalarından çok daha fazla kütleye sahipler. Ancak ESO’ya göre burada çok daha esrarengiz bir durum söz konusu. Bu karanlık yıldız kümelerinin kütleleri büyüdükçe, görünmeyen madde oranı da artıyor. Bilim insanları şimdi bu esrarengiz küre yıldız kümesinin sürpriz bir şekilde büyük miktarda Karanlık madde içerip içermediğini tartışıyorlar. Görünmez Karanlık Madde evrenin büyük bir kısmını oluşturur ve sadece kütle çekim etkisiyle saptanabiliyor. Ama bu karanlık yıldız kümesinin “gizlenmiş” maddesi belki karadeliklerle de açıklanabilir. Karadeliklerin muazzam kütle çekimlerinden ışık bile kaçamaz. ketleri düşük sesi dört misli yükseltiyorlar. İç kıl hücrelerinin korunması için bu yükselticinin gürültülü seslerde baskılanması gerekiyor. Bundan ise beyin sapındaki üst zeytin çekirdeği (nucleus olivaris superior) ve dış kıl hücreleri arasındaki sinir bağlantısı olan MOC sistemi (medial olivocochlear system) Rusya’da AIDS hastalığı riski yıllardan bu yana çok yüksekti. Fakat uzmanlar artık alarm niteliğinde uyarı yaptılar: HIV enfeksiyonları tehdit edici boyuta ulaştı. Hatta gelişme ülke güvenliğini bile tehlikeye sokabilir. 45 yıl içinde virüsü taşıyan insan sayısı ikiye katlanarak iki milyon kişiye ulaşacak, diyor Vadim Pokrovski. AIDS’le Mücadele Merkezi yöneticisi enfeksiyonları önlemek için devletten strateji bekliyor. Pokrovski ayrıca Rus devletinin HIV’nin yayılışını durdurmak için hiçbir girişimde bulunmadığından da yakınmakta. Özellikle de kirlenmiş iğneler kullanan uyuşturucu bağımlıları ve çalışma çağındaki kadınlar risk altında. HIV Rusya’da ulusal tehdit haline geldi Bağışıklık sistemi, mevsimlere göre değişiyor Bazı hastalıklar daha çok kışın ortaya çıkıyor veya ağırlaşıyor. Bilim bu konuya bir açıklama getirdi. Sonuçlar, diyabet gibi hastalıkların tedavisinde yardımcı olacak. İnsanın bağışıklık sistemi mevsimlere uyum sağlıyor. Genlerin neredeyse dörtte biri mevsimlere göre değişmekte (Nature Communications). Bu da belli başlı hastalıkların niçin kışın ortaya çıktığını veya ağırlaştıklarını, yazın da insanların niçin daha sağlıklı kaldıklarını açıklıyor. Kalpdolaşım ve diyabet tip 1 ve Multiple skleroz gibi otobağışıklık hastalıkları veya belli başlı psişik hastalıkların mevsimlere göre farklılık gösterdikleri uzun süredir biliniyordu. Ayrıca yıl içinde bedendeki D vitamini oranı da değişir. Cambridge Üniversitesi’nce gerçekleştirilen araştırma tüm bu değişimlerin mevsimlere göre değişen bağışıklık sistemiyle ilgili olabileceğini ortaya koydu. Genetikçi John Todd ve ekibine göre, incelenen 22.822 genden 5136’sı yazın veya kışın daha etkinler. Bu mevsimsel bağlılığın bağışıklıktan sorumlu hücreler kadar kanın ve yağ dokusunun bileşimleri üzerinde de etkili. Sonuçların örneğin diyabet tip 1 gibi hastalıkların tedavisinde yardımcı olması bekleniyor. Araştırma çerçevesinde İngiltere, ABD, İzlanda, Avustralya ve Gambiya’dan 16.000’i aşkın insanın kan ve yağ dokusu örnekleri incelenmiş. Belli başlı hücreler veya dokulardaki genlerin etkinlikleri farklı yöntemlerle analiz edilmiş. Mevsimlere göre farklı etkinlikte olan 5000’i aşkın gen, insanların kuzey veya güney yarımküreden olmalarına göre zıt motifler gösteriyor. Mesela Gambiyalıların örneklerinde, kanlarının yağmur döneminde (Haziran ve Ekim arası) alınması halinde yoğun miktarda bağışıklık hücresi bulunuyor. Bu Afrika ülkesinde bu mevsimde özellikle de sivrisineklerle bulaşan enfeksiyon hastalıkları çok yaygın. Bilim insanları özellikle de ARNTL genini ilginç buldu. Bu gen farelerde enfeksiyona reaksiyon göstererek iltihapları baskılıyor ve yazın daha etkin. ARNTL insanda da aynı şekilde etkiyorsa, bu genetik işlevin destekleyerek kışın bir dizi hastalığı daha iyi tedavi edebiliriz diyor uzmanlar. Araştırmacılar aşılara karşı farklı bireysel reaksiyonlardan sorumlu genlerin de kışın daha etkin olduklarını buldu. Buna göre aşı kampanyaları kışın daha etkili olur. Çünkü bağışıklık sistemi bu mevsimde “hazır oluyor” ve daha iyi reaksiyon gösteriyor. Bununla birlikte mevsimlerin ve bağışıklık arasındaki etkileşimin tam olarak ne şekilde işlediği henüz bilinmiyor. Gün ışığı ve çevre sıcaklığı önemli faktörler olabilir. Bir kaç hafta önce sosyal medya sitelerine düşen çizgili bir elbise fotoğrafı dünya genelinde tartışmalara neden olmuştu. Kimi kullanıcılar koyu mavi ve siyah renginde, diğerleri ise dore ve beyaz renginde bir elbise gördüklerini söylüyorlardı ve internet birliğinde ortak bir sonuca ulaşılamamıştı. Bradford ve Giessen Üniversitesi bilim insanları, kullanıcılardan bazılarının elbiseyi niçin koyu diğerlerinin ise açık renklerde gördüğü sorusuna bir yanıt aradılar. Kırmızı bir elbiseyle böyle bir tartışma yaşanmazdı, renk algılama karmaşasındaki neden, fotoğrafın mavimsi ve sarımsı Bilim, elbise problemini çözdü
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle